- 533 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
ÇOCUKLUK DUASI
ÇOCUKLUK DUASI
Ankara Mamak 42. Sokak 50.Nolu evde oturduğumuz günlerdeki bir çocukluk anımı bugünkü gibi hatırlıyorum. O dönemlerde 42. Sokak karşılıklı gecekondu yapılaşması olan, ortasından dere akan küçücük bir vadi gibiydi. İlk bahar ve sonbaharda yağmurlar yağdığı zaman bayağı bir sel olurdu. İnsanlar karşıdan karşıya geçemezdi. Sonradan vadi gibi olan her iki taraf dolgu yapılıp belli bir düzeye getirilerek asfaltlandı.
Burada yaşayan insanların unutamadığı meşhur 42. Sokağımız bu şekilde ortaya çıktı.
Mahallemizde birkaç tane bakkal vardı. Abidin Bakkal; Tuzluçayır yönünde, bizim evden de 9 veya 10 ev uzaklıktaydı. Bekir Bakkal; mahallemizin aşağısındaki Dutluk Camisi’nin az ilerisindeydi. Laz Bakkal da Mamak tren yönüne doğru giden yolun üzerindeydi. Laz Bakkal bize biraz daha uzak olduğu için alışverişleri genellikle diğer iki bakkaldan yapardık.
O zamanlarda kışları çok kar yağardı, bazan boyumuza kadar gelirdi. Genellikle açık alanlar bugünkünden daha fazlaydı. Yukarılardan kartopu yapar yuvarlardık. Aşağı indiğinde devasa bir kartopu olurdu.
Başımdan geçen olay bir kış akşamında yaşanmıştır.
Tam hatırlayamıyorum, sanırım yedi ya da sekiz yaşlarındaydım. Babam beni alışveriş yapmam için Abidin Bakkal’a gönderdi. Dikkatli ol parayı da sakın düşürme diye de tembihledi. Düşmemeye gayret edip elimdeki parayı da sıkıca tutarak Abidin Bakkal’a kazasız belasız ulaştım. Dışarıda da hafiften kar yağmaya başlamıştı.
Alışverişi yaptıktan sonra aldığım malzeme ve arta kalan bozuk paraları elimde sıkıca tutarak eve doğru yola çıktım. Evimize gitmek için ara yollardan geçip birkaç evin arasından yürümek zorunda idim. Abidin bakkal dan biraz uzaklaştıktan sonra ayağım karda kaydı düştüm. Elimdeki malzemeler ve sıkıca tuttuğum paralar etrafa saçıldı. Malzemeleri ve düşürdüğüm paraları yerden karların arasından topladım. Fakat o zamanlar demir 2,5 lira vardı. Onu düşürdüğüm yerde uzun bir süre aradım, bir türlü bulamadım. Ellerim ve ayaklarım bayağı üşümüştü.
Bir daha düşmemeye özen göstererek eve geldim. Paranın üstünü babama verdim. Babam burada 2,5 lira eksik diye sordu. Ben de "Karda ayağım kaydı yere düştüm, demir 2,5 lirayı çok aradım bulamadım." dedim. Babam bana kızarak birkaç tokat attı. O dönemlerde çocuklar genellikle yaramazlık ya da hata yaptıklarında babalarından sıkça dayak yerlerdi.
Ben ağlaya ağlaya odama girdim, kapıyı kapattım. Odadaki pencerenin önüne geldim, perdeyi araladım çok az da olsa kar yağıyordu. Allahım ne olur kar yağdırma diye dua etmeye başladım. Babam odaya gelerek, "Daha yatmadın mı?" diye azarladı. Hemen yatağa girdim. Allahım ne olur uyumayayım, ne olur kar yağdırma diye dua ederek, gün ışıyıncaya kadar uyumadım.
Hava biraz daha aydınlanınca yataktan yavaşca kalktım, üstümü sıkıca giyindim. Hiç ses çıkarmamaya gayret ederek, usulca kapıyı açtım dışarıya çıktım. Az ileriye baktığım da akşamki ayak izlerinin üzerine kar yağmadığını gördüm. İçimi bir sevinç kaplamıştı; demekki akşam ki dualarım kabul olmuş ve kar yağmamıştı.
Hemen Abidin Bakkal’ın olduğu yere doğru yola çıktım. Akşamki düştüğüm yere vardım. Ayak izlerimin olduğu yerde demir 2,5 lira hafif ucu yukarıya kalkmış yan vaziyette duruyordu. Belki de ben parayı ararken ayağımla basıp parayı bu hale getirmiştim.
Parayı yerden aldım para soğuktan dolayı elime yapışmıştı. Bu duruma bayağı şaşırmıştım. Diğer elimle parayı tuttum çektim; parmak uçlarımdaki deri azıcık da olsa kopmuştu. Parmağım sızlıyordu, ama ben bu duruma hiç aldırış etmeden; parayı sıkıca tutarak hızlı adımlarla eve vardım.
İçeriye girdikten sonra, hemen babamların yattığı odaya gittim. Babamı sarsarak kaldırdım. Parayı kaybettiğim yere gittiğimi ve onu bulduğum söyledim. Ben çocuk aklımla aferin beklerken babamdan yine azar işiterek iki de tokat yedim. Babam tekrar yatağına döndü yattı.
Parayı kaybettiğimde ve bulduğumda hem azar işitmiştim, hem de tokat yemiştim. Fakat sabaha kadar ettiğim dualar kabul olmuştu. Hem uyumamıştım hem de kar yağmamıştı. Duam kabul olmuştu ya bu mutluluk ve sevinç bana yetmişti. Hala bu yaşımda bile kışın kar yağdığı zamanlarda bu olayı hatırlar gülümserim.
Cemal Aydoğan