- 298 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ülküsüz Ülke
Tarihin bize yaptığı en büyük iyilik şüphesiz ibret alınacak yanının olmasıdır. Gelecek, içinden çıkılamayacak bir hal alınca geçmişte yaşananlara bakılır. İşte bizim bugün yapmamız gereken, geçmişe her zamankinden daha dikkatli vaziyette bakmaktır. Tarihe baktığımızda, milletlerin yıkılmamalarındaki en büyük üç unsur şunlardır: Dini inanç, milli kültür ve milli ülküler.
Bu yazı daha çok ülkülerin gerekliliği üzerinde tutulacaktır. Ülkemizde bu gerekliliğin farkına varmış kişiler elbette var, fakat bu bilincin zerresine sahip olmayan kişilerinde var olduğunu kabul etmek zorundayız. Bunun için de, bu yazının temel taşı olan ülkü konusunu seçtim. Ülkü edinme/belirleme noktasında ise söylenebilecek çok şey var. Bugün ülkemizin doğusunda şerefiyle, mertliğiyle, yiğitliğiyle şehit düşen veya aldığı ağır ya da hafif yaralarla gazi olmuş kişiler bu konuya en yakın örneklerdir. O şanlı askerlerin gün gibi ortada olan bir ülküsü var ki, o da vatan toprağını korumak, milleti için gerektiği yerde gözünü kırpmadan şehadete yürümektir. Biz bugün yatağımızda rahat uyuyabiliyorsak, ülkenin her yerinde her an hazır olan, bizler için nöbet tutan yiğit askerlerimiz sayesindedir. Ülküleri millet refahıdır; ki bu ülküyü layıkıyla yerine getiriyorlar.
Bu gibi hassasiyetlere sahip olmak için elbetteki asker olmaya gerek yok. Herhangi bir mesleği olan kişi veya henüz okuyan bir öğrenci de çok rahatlıkla millet refahı ülküsü üzerine çalışabilir, kafa yorabilir, gecelerini, hatta ömrünü heba edebilir. Mademki bir ülkeyi millet oluşturuyor, o ülkenin her vatandaşının vatan yararına bir ülküsü olmalıdır ki, bu hassasiyetin etkisiyle devletler bazında da kudretli ülkülerimizle hak ettiğimiz yerlere gelebilelim. Ülkemizin küçük çapta da ülküleri olmalıdır. Örneğin, bugün çok zorda olan soydaşlarımız Halep Türklerine, geçmişten beri sıkıntıların içinde olan Musul-Kerkük Türklerine bulundukları vatanlarında yaşayabilecekleri uygun ortamı Türkiye oluşturmalıdır. Bu ülkünün bir sonraki aşaması ise o coğrafyada bir Türkmeneli devletini kurdurmaktır. Bölgede bir kürt devleti kurmak isteyenlerin piyonu olan ve iyide beslendirilen pyd denen örgüte ise desteğin sürmesi halinde silahla da müdahale edilebileceği, bu konuda hassasiyetimizin yüksek olduğunu ve bu hassasiyetimizi de somut hamlelerimizle göstermeliyiz. Sahtekar Rusya’nın kurbanı olan Kırım ise, bir an önce bağımsızlaştırılmalı, bunun için Kırım’daki sosyolojik yapı iyi ölçülmeli ve dünya kamuoyu da buna hazırlandırılmalıdır. Doğu Türkistan’ın bağımsızlığı adına ise hangi siyasi adım atılması gerekiyor, hangi stratejik hamlelerin yapılması gerekiyor ise buna acilen başlanmalı ve sahte güç Çin’in bu işgalci tutumu tüm dünyaya kanıtlandırılmalıdır.
Bu ülkülerin her birinde bir kıymet, bir derece vardır. Her ülkünün bir üst boyutu, daha da zoru olan ülküyü ülkü edinme refleksi vardır. Ülkülerimizin bu sürekliliğini iyi takip etmeli, onlara göre geleceğimizi şekillendirmeliyiz. Rahat yaşamaktan başka bir ülküsü olmayan, Avrupa’nın zengin ama bir o kadar da acınacak halde olan ülkelerinin durumuna düşmek gibi bir hatamız kabul edilemez bir hal olur. Birçok milletin milli ülkü haline getirdiği Türk düşmanlığı her geçen yüzyıl artmakta ve geçmişte bu ülküleri adına yapılmış Türk katliamları milli hafızamızda hala yerini korurken, bizim ülküsüz yaşamak veya yanlış bir ülkü peşinde yıllarımızı boşa geçirmek gibi bir şansımız asla yoktur.
Ülkeyi oluşturan fertler olan vatandaşlarında, yazının üst paragraflarında belirttiğimiz gibi mesleği her ne olursa olsun, yaşı kaç olursa olsun bir ülkü belirlemeleri ve gerekirse o ülkü uğruna candan da vazgeçmeleri gerekir. Olmazsa olmaz ülkü konumunda olan millet refahı ve vatan dirliği ülkülerinin her şahsın kalbinde ve zihninde yer etmesi/ettirilmesi önemlidir. Aile eğitiminden okul eğitimine kadar, bu ülkünün kalplerde yer etmesi için tüm gerekli hassasiyetler gösterilmeli ve gerek fiziksel gerek fikri açıdan yeterli düzeyin üstünde bir eğitim verilmelidir. Eğitim sisteminin yanlışlığından dem vuran her şahsın çoğunda da bu hassasiyeti görmemek pek üzüntü verici!..
En geri kalmış toplumların bile kendilerine göre ülküleri varken, bizim gibi tarihin her sahnesinde önemli rol oynamış ve her milletten daha çok düşmanı olan bir milletin ülküsüz kalması akıl dışı bir sorumsuzluktur. Akıllarını Moskova’ya vermiş olanları bu sorumluluğun dışında tutuyorum tabii ki.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.