- 444 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İŞ İŞTEN GEÇMEDİ
Oğlum çocukluğundan beri egosu çok yüksek sinirli ve saldırgandı.
Zaman zaman okuldan, özellikle kız arkadaşlarına kötü davrandığına ve hatta onlara şiddet eğilimi olduğuna dair uyarılar alırdık.
Konuşup anlatarak çözmeye çalıştık.
Çözemediğimiz noktada da gerekli cezayı mutlaka veriyorduk.
“Yedikleri önünde yemedikleri arkasında. Biz onlar için çalışıyoruz. Bize ve topluma faydalı bireyler olmak zorundalar, bunun için hiçbir şeyleri eksik değil”
Diye düşünen, sevgisiz, despot, duyarsız ebeveynler olduğumuzu anlamamız epey zaman aldı.
Oğlum dikkat çekmeyi severdi.
Başlarda egosunu özgüven olarak yorumladıysam da, sonradan pekte öyle olmadığını ve zamanla oğluma sıkıntı yaratacağını düşünmekten kendimi alamadım.
Konuşmaktan dilimizde tüy bitmişti artık. Yeri geldi kızdım bağırdım çağırdım. Beni anlasın, onun için çabalarımızı görsün diye birkaç fiske vurmuşluğum bile var.
“ Aman ne var ki canım bizde öyle büyüdük. Kimse bizi pışpışlamadı çok bile tolerans gösteriyorum. Ben iyi bir anneyim.” Demekten hiç vazgeçmedim.
Bir ara düzelir gibi oldu, daha sakindi. Okuldan da şikâyet gelmiyordu. “ Çok büyüttünüz, çocuk bunlar sonuçta. Deli mi benim oğlum! Ben anneyim, anlarım.” diyerek babası ve öğretmenlerinin ağızlarının payını vermekten büyük zevk aldım.
Zaman geçtikçe hiçte öyle olmadığını, aksine dikkatleri üzerine çekmemeyi ve yapmak istediği şeyleri gizli yapmaya başladığını öğrendiğimde, her şey için çok geç kalmıştım.
Babasının da bizi terk etmesi her şeyi tetiklemiş olmalı.
Oğlum artık yirmi altı yaşına gelmiş iş ve özel yaşamı istikrarsız, uyuşturucu bağımlısı bir yetişkin olmuştu.
Çocukluk yıllarında yaptıklarımın bırakın işe yaramasını, her şeyi daha da kötü hale getirdiğimi şimdi görmeye başlamıştım.
Ama sapkınlığın boyutunu hala göremiyordum.
Egolarımla kör olmuş gözüm bir türlü açılamıyordu.
Çevremizde kirlenmeye bozulmaya başlamıştı. Çocuklarımız güvenle sokağa salamaz okula gönderemez olmuştuk.
Semtimize sapık dadandığını duyduğumda ürperdim.
İlkokul ortaokul çağındaki kızlara tacizde bulunuyor ve hatta onlara şiddet uyguladıktan sonra öldürüyormuş.
İnanamadım.
Korkunç bir durumdu.
Bir de kızım vardı “ikinci kocamdan” ortaokula giden, üstelik okula yürüyerek gidip geliyordu.
Onu nasıl koruyacağımı bilemiyor endişeden ölüyordum.
Gitgide işler daha da karıştı.
Oğlum artık iş bulamıyor bulsa da çalışmıyordu.
Evden hatta odasından dışarı çıkmaz hale gelmişti.
Sürekli olarak benden zorla uyuşturucu parası alıyor, bazen günlerce ortadan yok oluyordu. Evde olduğu zamanlarda da bize hiç huzur vermiyordu.
Bir gün; “Madem evdesin kardeşini okula götür ortalığa sapık dadanmış bari kardeşini koru” dememle gırtlağıma yapışması bir oldu. “ defol işine git” deyip beni yere fırlattı.
Artık her şeyin kontrolden çıktığını seziyordum sezmesine de; okun yaydan defalarca çıkıp bir sürü canı hedef aldığını anlamama yine bile yetmemişti.
Donmuş vaziyetteydim.
Apartmandan çıktım.
Ne yapacağım diye kara kara düşünüyordum ki kızım geldi.
“Anne bizim okuldan bir arkadaşıma tecavüz edip öldürmüşler. Çok korkuyorum. Polisler geldi, ağabeyimi sordu. Okulun etrafında görenler olmuş. Ağabeyimden şüpheleniyorlarmış.”
Demeye kalmadı polis dayandı kapıya.
İfadesi alınmak için götüreceklermiş çocuğumu.
Dünyam başıma yıkıldı.
Ölsem daha iyiydi.
Her şey gözümün önünden geçti.
Korkunç bir hal aldı.
Bütün taşlar bir bir yerine oturdu, kocaman bir dağ oldu.
Hatta yanar dağ oldu da patladı.
Başımdan aşağı lavlar akıyor bütün bedenim yanıyordu ve ben her hücremin acısını tek tek hissediyordum.
Aynı ölen o canların hissettiği gibi…
Anlamıştım.
Anlamıştım da nasıl kondurabilirdim ki.
O benim biricik oğlumdu.
İnsan kendi öz evladına böyle bir şey kondurabilir mi, ne mümkün.
O cani benim oğlum olabilir mi?
Çocukluğunda tek başına çözmeye çalıştığım, küçücük, önemsiz sorunlar çığ gibi büyümüş olabilir mi?
Oğlumu sapık bir caniye dönüştürmüş olabilir mi?
Hayır olamaz.
Mümkün değil.
Kötü ve acımasız bir anneyim altı üstü boğazımı sıktı diye oğluma kızgınlığımdan böyle düşünüyorum. Benim oğlum sapık bir katil olamaz.
O gencecik bedenleri taciz edip tecavüz edip sonra öldüren benim oğlum olamaz.
Olamaz desem ne fayda.
Olmuş!
Oğlum; sadece bizim semtten üç kızın ırzına geçip canına kıymış. Bu kadarıyla da kalmamış, dahası da varmış.
Artık mümkün değil yakasını kurtaramazmış.
Üstelik şehir efsanelerine göre bu suçtan içeri girenler asla sağ bırakılmıyormuş.
O gün oğlumla ve ölen o canlarla birlikte bende diri diri gömüldüm.
Ne kadarda yetersiz, kötü, sevgisiz, yoksul fakir bir anneydim.
Çocuğumun bütün sinyalleri bana vermişti oysa ki.
Apaçık ortadaydı bir sorunu olduğu.
İfadesinde de verdiği gibi; birisi tarafından tacize uğradığı.
Bir sürü olumsuzluğun toplanmasıyla, o küçücük aklının ve bedeninin baş edemediği.
Bilmeyerek, istemeyerek, sapkın, psikopat, sosyopat bir çocuğa dönüşeceği açık seçik ortadaydı.
Oysa ki ne çığlıklar atmıştı biricik evladım “anne beni duy beni iyileştir” diye.
Ben ne yaptım!
Çocuğuma ruhsal bir sorunu yakıştırmadım.
Profesyonel destek almayı aklımın ucundan bile geçirmeden.
Bilinçsizce araştırıp soruşturmadan, hatta otoriter yöntemlerimle çözmeye çalıştım bütün sorunları.
Yapmam gereken tek şey çocuğum grip olduğunda, ateşlendiğinde, nasıl göz ardı etmiyorsam; ruhsal zihinsel bir sorun olduğunda da göz ardı etmememdi.
Öyle de yaptım.
Buraya kadar okuduğunuzun büyük bir kısmı kurguydu.
Eğer “Çocuğunuzun ruhsal bir sıkıntısını sezdiğiniz anda profesyonel destek almalısınız” deseydim bu kadar etkili olmayacaktı.
Doğru!
Çocuğu tacize uğramış bir anneyim.
Oğlum da tacizlerine çocuk yaşta başlamıştı bile.Bunu anlamam ve kabullenmem kolay olmadı tabi.
Başlarda çözebileceğimi zannettiysem de, profesyonel destek almam gerektiğine çabuk uyandım.
Dedim ya; çocuğunuz ateşlendiğinde nasıl uyuyamazsanız çocuğunuzda en ufacık bir aşırılık gördüğünüzde “bu her hangi bir şey olabilir” Onu mutlaka bir pedagog bir psikologa göstermek zorundasınız.
Eğer destek almamış olsaydım yukarıda okuduğunuz şey kurgu değil, gerçek olacaktı.
Nitekim toplumda bunun örneklerine sıkça rastlıyoruz.
Oğlum hiç te ciddi problemli durmuyordu.
Sadece ufak tefek aşırılıkları vardı.
Biraz üstüne gittiğimde, normale döner gibi oluyordu ama ben ikna olmadım ve profesyonel destek aldım.
O küçücük bedenine, yüreğine aklına sığdırdıklarıyla yüzleşmem hiçte kolay olmadı.
Eğer göz ardı etseydim evladımı, sokaklarda evlerinde tecavüze uğrayıp ölen canların yapı taşlarından biri de ben olacaktım.
Oğlum şimdi yirmi altı yaşında gayet sağlıklı, yakında avukat çıkacak.
Burada söylemeye çalıştığım asla “ bütün kötülüklerin anası anneler ebeveynlerdir demek değil”
Kimse annesinden kötü doğmaz.
Her kötülüğün bir çıkış noktası vardır.
Gönül gözümüzü algımızı açıp, önce ailemize ve sevdiklerimize, sonra topluma duyarlı olursak suç ve hastalık oranının epey düşeceğine şiddetle inanıyorum.
Önceden fark edilen her felaketin önüne geçmenin bir yöntemi vardır.
Bir can bir candır.
Bir evlat bir evlattır.
Biz yeter ki gerçeklere gözümüzü yummayalım.
Yüreğimiz doğru yolu gösterir.
“Keşfedilen tüm gerçekleri anlamak kolaydır, önemli olan keşfetmektir.” GELİLEO GALİLEİ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.