- 968 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Kadın Olmak Kusur Değil, Kadın Olmak Evrensel Bir Düşleyişin Omurgasıdır!
Her insan yavrusu gibiydik, saf masum, büyüdükçe sesimiz kesildi. Büyüdükçe kıyafetlerimizde değişti. Ne kadar yaş aldıysak ömür yolunda, o kadar da büyük acılar kaldı içimizde, kimi suçlayabilir, kimden intikam alabilirdik ki! Sadece kadındık, ülkemiz hala bir kadına nasıl davranacağını bilmiyor. Bu yüzden uykularımız bile sancılı, düşlerimiz puslu döl yorgunu hayaller kucağımızdaki, yaşamın kısır döngüsü arta kalanımız. Biz kadınız, cinsiyetimizin suç olduğu bir toplumun içindeyiz, gülmek yasak, mini etek giymek yasak, saçımızı savura savura koşmak yasak çünkü kadınız. Oysa bir çocuktuk, erkekler gibi oyunlar oynamış, ağaçlarda gezmiş hatta erkek çocuklarıyla futbol oynayıp güreş tutmuşuzdur. Ne oldu da değişti arkadaşlarımız, ne oldu da biz çocukluk arkadaşlarımızdan uzaklaştırıldık. Bilgilenmenin yasak olduğu, okumanın ne demek olduğunu bilmeyen bir toplumda kalktım birde yazar oldum. Kadın olarak zor yaşarken, birde bunun içinde buldum kendimi. Oysa sadece kelimelerle dans etmeyi sevdiğim içindi yazmam, beni anlayan tek maddeydi kağıt-kalemim, bunu bile bana çok gördüler kimi zaman.
Biz kadınız, kimimiz çocukken tanıştı alıcı gözlerle daha o zaman anladık o bakışların çok fena olduğunu, bizi değersiz kıldığını sadece keyifleri uğruna harcayabileceklerini. Ne oldu, alıcı bakışları yakaladığımız anda kaçmayı huy edindik, bazılarımız fark edemedi eriyip gitti ömrü. Çünkü bu toplumun kadına bakışı hiç değişmeyecek gibi. Güç bela edindiğimiz başarılarımız erkekler tarafından alkışlansa da, birde arkamızdan saldıranlar var sonuçta. Güçlü olmak gelmiyor bazen içimizden, korkusuz, endişesiz uyumak, sokaklarda salına salına koşmak neden zor bize. Hem erkeklerin üstünlüğü toplumun dayatmasından gelir, et kemik aynı, cinsel organ olmamalı farklılıkları, edep olmalı, iyilik olmalı bakışları alıcı bakışlarınızı çekin üstümüzden. Sıkıldık!.. Savaşlarınızdan ilk kurban biziz, namus deyince ilk akla gelen biziz, aşk deyince de aklınızda oluyorsak. Neden bizi kırmaya, aldatmaya hatta öldürmeye bu kadar meraklısınız. Neden kardeşiniz, en yakın dostunuz gibi koruyup kollama dediğiniz değeri bize vermiyorsunuz. Neden aklınızın terazisinde ilk görüşünüz kadın oluşumuz, giyimimiz, saçımız ve fiziksel yanımız oluyor. Neden aklımızın dehlizinde yüzmüyorsunuz, neden gönlümüzün içindeki cennet bahçesinden sevgi çiçeği olmuyorsunuz. Neden hayatınızda olmazlarınızın olmazıyız.
Biz kadınınız, gözyaşlarımızı anlayın, karın ağrısı acılar bırakmayın yüreğimizde, çok şey istemiyoruz ki, ayrı olamayacağımızı biliyoruz sonuçta günün birinde sizlerden biri arkadaşımız,sevgilimiz,eşimiz ve evladımız oluyorsunuz. Çünkü biliyorsunuz ki biz olmasaydık siz doğamazdınız, biz olmasaydık siz bu dünyada yaşayamazsınız. Siz olmadan da biz olamayız, iki cins birbirine muhtaçken neden bu doymak bilmez açlığınız yüzünden bizi harcıyorsunuz. İşimize saygı duyun, başarımıza saygı duyun, her şeyden önce ilk önce insan olarak, kendiniz olarak bize bakın. Çünkü siz bir cins değil insansınız, biz bir cins değil insanız. İnsanın insana yaptığı zulmü hiçbir hayvan yapmaz unutmayın. Zulmünüz kendinize ve geleceğinizedir. Işıklı bir yolda birlikte yürümek varken, bizleri gönül çelimlerinizde aldatmayın, kırmayın üstümüze inanmışlığın küf kokusunu bırakmayın. Kadın olmak kusur değil, kadın olmak evrensel bir düşleyişin omurgasıdır! Cinsiyle değil, insan haliyle bakan bu yazıya kendinden bir anlam katacaktır. Saygılarımla
İlknur köknar-sokak kaçkını
YORUMLAR
sorunun kaynağı sahiplenme kavramında sahiplenmek kölelik değildir.
sahiplenişi kölelik olarak algılayan biri eski toplumlarda olduğu gibi düşünür. kölesi üzerinde her türlü hakkı vardır kişinin öldürmek dahil. sahiplenme kavramının içindeki bu kölelik mevzusunun kalkması lazım. tabi burda konum itibariyle iş kadına düşüyor. niye derseniz biz erkekleri yetiştiren kadınlar genelde. sorun şurada başlıyor en modern anneler bile erkek çocuğunu aşırı baskın ve özgüvenli yetiştiriyorlar yada tam tersi pısırık içe kapanık korunmaya muhtaç bu iki uçtaki erkeğin davranışları fiziksel veyahut psikolojik şiddete kayabiliyor.
nasıl desem şiddetin konum itibariyle farkı yok eğitim ve maddi imkan arttıkça fiziksel şiddet görece azalsada psikolojik ve maddi şiddet artabiliyor.
şiddet ve sevgi birbiri içinde kavramlar. hastalıklı ve aşırı bir sevgi şiddete dönebiliyor.
tabiki erkeğinde toplumsal olarak ezilmişliği oluyor bunda en çok maddiyat etkili sokakta maddi olarak ezilen erkek evde eşine kızına yada vb çocuğuna parlıyor. şiddet şiddeti doğuruyor.
cezalar yetersiz sosyal medyaya düşmeyen olaylar gizli kalıyor.
çoğu taciz tecavüz olayında kadınlar haklarını bile arayamıyor.
kendi ailesi bile kadını suçlu bulabiliyor.
çok uzun bir konu aslında şiddet sevgi maddiyat ve cinsel açlık odağında uzunca incelenir bu konu çokca incelenmiştirde.
ama dediğim gibi çocuğun yetiştiriliş tarzı en önemlisi ilk başta.
harika yetişen insanlar şiddet uygulamazmı elbet uygular oda insan doğasının kirli yanı.
ayrıca eşinden şiddet gören kadınların görece çocuklarına şiddet gösterdiğide bir gerçek.
neyse biraz uzun oldu saygılarımla.
umarım toplumumuz bu konularda derlenip toparlanır