- 743 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
BARIŞ TÜRKÜLERİ SÖYLEYELİM ÖZGÜRCE
Bir deneme yazısı yazdım, ütopik. Tarihin derinliklerine seyahat yaptım. İnsanlığın yaşadığı savaş ve barış maceralarını bir gözden geçirdim. Amacım barışın güzelliğini, romantizmini, realizmini irdelemek, ön plana çıkarmak. Oysaki dünya edebiyatının yüce ufuklarında kanat çırpmış Tolstoy bile ünlü eserinin adını savaş ve barış koymuş. Barış ve savaş deseydi barışı daha çok yüceltebilirdi.
İnsanlık, insanların yer karasında ayakta durduğundan beri nice acı günler görmüş ve kıyımlar yaşamış. Birbirlerini boğazlamış insanlar, ak köpüklü dereler kızıl kızıl akmış. Nedir savaş? Düz mantıkla bakarsak olguya, iki horozun dövüşmesi… Horozlar dövüşür ya da dövüştürülürler. Alabildiğine saldırır hayvanlar birbirlerine. Kanatırlar ibiklerini acımasızca. Tüylerini yolarlar birbirlerinin. Bazı insanlar seyreder, hassas yürekleri kahreden bu kanlı dövüşü. Kimisi zevk alır, hayvanların birbirlerine öldürücü saldırılarından. Geçim kaynağı yapanlar çıkar horoz dövüşü örneği dövüşlerden, günümüz büyük silah tröstlerinin purolu sahipleri gibi. Orhan Veli’nin dediği gibi ”neler yapmadık bu vatan için! Kimimiz öldük kimimiz nutuk söyledik.” Sadece nutuk söylemek olmamalı insanlığın amacı.
Silah üreticisi baronlar önce silah üretir, suları bulandırır kavgayı başlattırırlar bir şekilde. Tekniğin ulaştığı son model öldürücü araç ve gereçleriyle gökten bereketli yağmurlar yerine ateş yağdırırlar. Kendileri de purolarını tüttürürler nikotinden parlaklığını kaybeden köpek dişlerini gösterip sırıtarak.
Savaşlar, kıyımlar nasıl önlenebilir? İnsanlık, barışı dostça yaşamayı hedef seçip bu uğurda irade ortaya koyarsa savaşlar niçin engellenmesin! Savaşsız bir dünya niçin yaratılmasın!
İnsanlık bugün uzayın derinliklerine ulaşıyor. Akla zarar ilginçlikler keşfediyor. Jules Verne’in Ay’a Seyahat öngörüsü yıllar önce aşıldı. Üzgünüm, güzel yurdumun bazı güzel insanları değil uzay, galaksilerle ilgili bilgilerin yalan olduğuna inanıyor.
İnsan beyni, sırrına erişilemeyen nice ilahi bilgilerle donatılmış bir bilgisayar. İçinde nice gizemli veriler yüklü. Beynimizi dostluktan, hoşgörüden, birbirlerimizi ötekileştirmeden ve empati kültürünü içselleştiren programlarla bezetelim. İşte, o zaman barış güvercinleri kaplar yeryüzü semasını. Barış türküleri söyleriz özgürce.
İ.Ö. binli yıllarda yaşamış Çinli ozana Kuan-Tzu’yu bir dinleyelim.
“Bir yıl sonunu düşünüyorsan tohum ek.
Ağaç dik on yıl sonrası ise tasarladığın,
Ama yüz yıl sonrası ise düşündüğün halkı eğit.
Bir yıl ürün verir ekersen tohum.
Bir kez ağaç dikersen on kez ürün verir.
Yüz yıl olur bu ürün eğitirsen halkı.
Balık verirsen bir kez doyurursun halkı.
Öğretirsen balık tutmasını hep doyar karnı.”
Çinli ozanın yüzyıllar ötesinden söylediği gibi değil önümüzdeki yüz yılı sonsuza kadar geleceğimizi planlayalım. Halkı eğitelim bunun için. Minik beyinlere barışın güzelliğini muştulayan eğitim-öğretim programlarıyla yaklaşalım.
Çocuk gelişimi uzmanları bilimsel verileri aktarır bizlere. Karakterlerimizin oluşmasında, çevre, aile, zamana ait hükümler, iklim, yaşam koşulları, değer yargıları… En önemlisi eğitim gibi bileşenler karakterimizin oluşumunu etkiliyor.
Şuur kazanımında da beş bileşen etkiliyor insan yaşamını; İyi, doğru, karşılıksız hizmet içinde ve karşılıksız sevgi. Bu bilimsel verilerin içeriğinin teferruatını bilim insanlarına bırakalım. Biz zamanlarını toplumun hizmeti için çalışan bilim insanlarına kulak verelim yeter.
Somut gerçekleri yaşamımıza katalım savaşsız bir dünya için. Eğitim-öğretim programlarının planlanmasında sadece çocukları değil küçük-büyük bütün toplum kesitlerinin mutluluğunu göz önünde tutalım. Yatırımları okullar için, yaşanabilir bir çevre için öngörelim. Çocuklarımız okullarında birlikte yaşamasını öğrensinler. Okul yılarında çocukluklarını yaşasınlar. Ellerine sevecekleri kitapları verelim. En iyi hediye kitaptır düşüncesiyle onlara kitap hediye edelim. Evlerimizde okuma, konuşma gibi etkinliklere zaman ayıralım. Çocuklarımızı yeteneklerine göre yetiştirelim. Silah fabrikalarını kadife bir devrimde kaldıralım. İlk önce çocuklarımıza dönük oyuncak bile olsa oyuncak silah üreten fabrikaları kapatalım. İnsan-hayvan, börtü-böcek bütün canlıların ölümüne neden olan silah ve diğer kimyasal üretim yapan işletmeleri kapatalım. Onların yerine doğadaki bütün canlıların bir arada huzur içinde yaşayacağı mallar üreten işletmeler kuralım. Güzelliklerden yana bilinçlenelim tüm insanlık olarak. Bu kadife devrimi dünya ölçeğinde barış günü olarak taçlandıralım.
Bilim insanlarımız yer küremizin her tarafında tarımdan, doğayla birlikte savaşsız bir dünyada nasıl yaşarız bilinci üzerine ter akıtsınlar. Sağlıklı yaşama yolarını uygulamak için çalışsınlar. Bir kuşak yalnız kendileri için değil gelecek kuşakları da düşünmeli. Onlara daha güzel bir doğa bırakmanın bilincinde yaşamalı. Çevre bilincini öğretelim genç beyinlere. Yeşil dereleri, ak çağlayanları kurutmayalım ufak hesaplar için. Çocuklarımız çimsinler yaz tatillerinde serin şelaleler altında. Kentler kurarken bilimin en son verilerinden yararlanalım. Değişik iş kolunda çalışan insanlar yeşili bol olan geniş parklarda soluklansınlar. Refahı tüm yer karasına yayalım. Adil paylaşım ilkesini yaşama geçirelim.
Sözün özü insanların doğuştan getirdikleri kalıtım özellikleri ve melekeleri iyiden doğrudan yana eğitelim. Kişisel çıkarları değil toplumsal çıkarları öne çıkarma ülküsü yaşam bulsun karalarda denizlerde, uzayın derinliklerindeki bütün yaşam alanlarında.
Özgür düşünceli kuşaklar yetişir, çabamız barıştan dostluktan yana olursa. Bu yüce ülküyü yaşatabiliriz yüz yıllarca yaşayan çınarlar örneği. İşte o zaman özgürlük türküleri söyleriz hep birlikte…
YORUMLAR
inli ozana Kuan-Tzu’yu bir dinleyelim.
“Bir yıl sonunu düşünüyorsan tohum ek.
Ağaç dik on yıl sonrası ise tasarladığın,
Ama yüz yıl sonrası ise düşündüğün halkı eğit.
Bir yıl ürün verir ekersen tohum.
Bir kez ağaç dikersen on kez ürün verir.
Yüz yıl olur bu ürün eğitirsen halkı.
Balık verirsen bir kez doyurursun halkı.
Öğretirsen balık tutmasını hep doyar karnı.”
Her öğretim yılına başlarken sınıflarda ilk dersime çoğu zaman bu şiirle başlardım.Ne güzel gönlü barıştan yana olan bir yazarın yazısını okumak...Face'de bir resim paylaştım dün akşam bir köpeğin kulağını altında bir kedi yavrusu uyuyordu.Onlar kadar olamadık şu fani dünyada...Çok mu zor birbirimizi sevmek...Galiba biz ilk kutsal öğretimiz olan OKU kelimesini belleğimize,içimize hayatımıza sindiremedik .okumadan,anlamadan dinlemeden ,dostu düşmanı ayırt edebileceğimizi görmedik
,göremedik.
Okumayı sevmedikçe kendimizi tanımadıkça asla karşımızdakinin ne düşündüğü konusunda empati yeteneğimiz gelişmeyecek ve hep kavganın içinde bulacağız kendimizi.
Umuyorum sizin gibi yazarların,çizerlerin sayısı çoğalsın.selam ve dua ile ...kutladım efendim.
Semiray Emre tarafından 2/4/2016 11:36:29 PM zamanında düzenlenmiştir.
İBRAHİM YILMAZ
güzel geleceklerde özgün dostluk yazılarında birlikte olmak dileğiyle esen kalın. saygı ve sevgilerimle...
Barış ✌ barış ✌ barış ✌...En kolayını seçememek en kötüsü.
Umarım ve dilerim dünyanın tek derdi barış ✌ olsun !
Saygılar
İBRAHİM YILMAZ
saygı sevgi bizden.
son iki yazım ütopik denemeler. yer karasında barış olsun,insanlar acımasızca bir birlerini öldürmesinler istiyorum. en vahşi ve tehlikeli hayvanlar bile eğitilip belirli becerilerini izletiyorlar bizlere.
iki yüz yıl öncesinin insanları mezarlarından başlarını kaldırsalar günümüz buluşlarına şaşırıp yaşamayı değil bir an önce mezarlarına dönmek isterler şaşkınlıktan. yeni buluşlar o kadar ilginç ve baş döndürücü çünkü.
umarın önümüzdeki yüz yılları yaşayacak kuşaklar dedelerimiz niçin savaşmış diye hayret edecekler, barış içinde yaşarlarken. işte ben böylesi geleceği hayalledim yazımda...