- 1170 Okunma
- 13 Yorum
- 1 Beğeni
ÇÖZÜM ÇÖZÜM SANA SÖZÜM.
Yaklaşık kırk senedir ülkenin adeta makus talihi oldu bu terör belası. 1980 ihtilali öncesinin mizah dergilerinde ‘’Apoçiler’’ olarak alay konusu edilen bir terör örgütü o günden bu güne geldiğimizde artık ‘’Bir avuç çapulcu ‘’ olmaktan çıkıp ‘’Müzakere’’ için karşısına oturmamız gerektiği söylenen bir güç haline getirildi.
Ufacık bir kartopu iken bu gün bir çığ haline gelen bu terörü niçin kökünden kazıyamadık?
Tarihimize baktığımız zaman bu tür ayaklanma ve isyan durumlarında hep iki yola baş vurduğumuzu görüyoruz. Bunlardan biri ‘’Vur kurtul’’ yöntemi, öteki ise ‘’Ver kurtul’’ yöntemi.
Mesela Celali İsyanları ve benzeri isyanlarda ‘’Vur Kurtul’’ yöntemini kullanmışız. Vurmuşuz, belki bir müddet için o sorundan kurtulmuşuz ama o ruhu öldürememişiz. O ruh karşımıza asırlar sonra Koçgiri ayaklanması, Dersim Ayaklanması ve en son olarak da Gezi ayaklanması olarak çıkmıştır.
Sırp İsyanı, Yunan İsyanı gibi olaylarda ise en sonunda ‘’ Ver Kurtul’’ demişiz ve vücudumuzdaki kangrenli bölgeyi vererek kurtulmuşuzdur arkasından ‘’ Ah Selanik, Ah Tuna Boyları, Ah Sofya ‘’ Diye ağlaya ağlaya.
Bazen vurarak kurtulamayınca vererek kurtulmaya çalışmışız, Kavalalı Mehmet Ali Paşa İsyanında olduğu gibi.
Bazen isyan eden bir asiye Beylerbeyilik ve paşalık vererek kurtulmuşuz.
Bazen ‘’ Biz koruyamıyoruz sen bizim adımıza koru’’ demişiz Kıbrıs ve 12 Adayı kurda teslim edilen koyun gibi vermişiz.
Bazen ‘’Hem vur, hem ver kurtul’’ demişiz 1974 de Kıbrıs’ı hem vurmuşuz, hem de üçte ikisini vererek kurtulmuşuz ‘’ Tamamı gideceğine bari üçte biri bizim olsun.’’ Diyerek.
Başka bir yöntem bilememişiz. Aklımıza da gelmemiş.
Pkk terörü için ‘’Ver kurtul.’’ Demek mümkün değildi. Çünkü ‘’ Vur gerilla vur Kürdistan’ı kur’’ diyerek işe başlayan bu örgütün hayalindeki Kürdistan zannedildiği gibi sadece doğu ve güneydoğu Anadolu’yu kapsamıyordu. Bunu gerçi çok çok seneler sonra Selahattin Demirtaş ‘’ Fethiye kimsenin babasının malı değildir.’’ Dediğinde anlamış değildik ama resmi açıklama o dönemde geldi. Yani ‘’ Vur gerilla vur, Kürdistan’ı kur’’ diyen örgütün ideali Türkiye’nin tamamıydı aslında. Dolayısıyla pkk dan kurtulmak için ‘’Ver Kurtul ‘’ modeli geçerli bir model olamazdı. Nitekim 2015 de yapılan her iki seçimde Kürtçü HDP nin İstanbul’da yani Türkiye nüfusunun yaklaşık beşte birinin yaşadığı bir şehirde Türkçü MHP den daha fazla oy alması bize gösteriyordu ki ‘’ Ver Kurtul’’ desek bile nereyi vereceğiz? Türkiye’de olmadıkları yer yoktu ki. Hem efendim mesela Türkiye’nin en önemli petrol bölgesi olan Batman’ı niçin vereyim? Hepsinden önemlisi de Türk ve Kürt o kadar birbirine girmişti ki kime ‘’Sen Kürtsün, Kürdistan’ı da kurduk. Haydi memleketine.’’ Diyebilirdi devlet. Kısacası vererek kurtulabileceğimiz bir sorun değildi bu sorun. ‘’ Vura vura kurtulacaktık’’
Özellikle 1990 lı yıllarda devamlı vurduk. Vurmasına vurduk ama İlker Başbuğ Paşa bakın 2010 da hangi acı gerçeğin altını çizdi:
Uğur Dündar ile yaptığı röportajdan: ‘’PKK’yı 5 defa bitirdik: 1984’ten 2010’a kadar 26 yıl geçti. ‘40 bine yakın terörist etkisiz hale getirildi’ dediniz, doğrudur. Rakamları biz verdik. 30 bini etkisiz hale getirildi. 10 bin de yaralı, teslim olan var. Toplam 40 bin. Örgütün dağ kadrosu yıllara göre değişiyor, ortalama 6 bin diyoruz. Şu anda 4 binler civarında. Ortalama 6 bin dersek, 30 bini 6’ya bölerseniz, 5 bin çıkıyor. Matematiksel olarak baktığımızda 26 yılda, güvenlik kuvvetleri 5 defa bu PKK terör örgütünü bitirmiş. Bu bir tespittir.
Algılama yanlışlığımız oldu: Türkiye’de ne zaman terör olayları azaldı veya hiç olmadı... Biz bunu yanlış algılıyoruz. Sanki terör örgütü bitti, dağıldı... Aslında terör örgütünün dağ kadrosu duruyordu, eylem sayısı düşmüştü. Örnek mi? 1999’dan 2004 yılına kadar... Eylem yok, ama örgüt bitmedi. Dağ kadrosu duruyordu. Burada belki algılama yanlışlığımız oldu. Doğru algılasaydık o dönemde daha sağlıklı tedbirleri alabilecektik’’
Özetle ‘’ Vurduk ama kutulamadık’’ demişti.
Vererek kurtulamıyorduk. Vurarak kurtulamıyorduk. Ne yapacaktık peki kurtulmak için?
Bu soruyu CHP lilere sorduğunuz zaman iki cevapları var: 1- 1999 senesinde biz terörü bitirmiştik. Artık kıpırdayamıyorlardı bile. (Ama İlker Başbuğ Paşa bunu yalanlıyor. ‘’ Eylem yok, ama örgüt bitmedi’’ diyor.) 2- Bir takım yatırımlar yapar, bir takım demokratik haklar verirdik bölge insanına. Yani? Yani açılım paketi.( Ak Partinin yaptığı nedir? Açılım paketi.)
Aynı soruyu MHP lilere sorsanız. ‘’ Terör örgütü ile müzakere edilmez. Kafasına vurulur, mesele kökünden halledilir. Biz 1999 da örgütün kökünü kazımıştık.’’ Yahu mübarekler öncelikle bu işin başındaki adam yani İlker Paşa diyor ki ‘’ Eylem yok, ama örgüt bitmedi.’’ Siz hangi örgütü bitirmekten bahsediyorsunuz? İkincisi kesinlikle ve kesinlikle bölgede esameniz bile okunmuyor. Adamlar Ülkücülerin kalesi olan pek çok yerde ( Fethiye mesela ) parti binası kurmak için girişimlerde bulunurken bizim hazret bütün siyasi ömrü boyunca sadece bir defa Diyarbakır’a bir defa da Tunceli’ye gidebiliyor. Bir zamanlar Türkçülüğün kalesi olan Diyarbakır’da ancak beş bin kişiye hitap edebilirken Tunceli’de yuhalanıyor. Fırat’ın doğusuna gidemiyorsunuz ama oturduğunuz yerden görüyorsunuz 1999 da terörün bittiğini(!) Ortada biten bir şey yok.
Ortada biten bir şey yok. Ver Kurtul mümkün değil, Vur Kurtul sonuca ulaştırmıyor. ‘’Aman doktor canım gülüm doktor derdime bir çare’’
2002 yılının 3 Kasımında iktidarı devralan Ak parti…Yok yok şimdi Ak parti yazdım diye beni de Ak Partili kategorisine sokacak kardeşlerimi üzmeyeyim. Onların dediği gibi olsun . Evet 3 Kasım 2002 de iktidarı devralan desem de ayıp olacak o halde ? O halde ‘’İktidarı ele geçiren’’ deyim ve toparlayayım.
3 Kasım 2002 de iktidarı ele geçiren Akepe başladı sormaya: ‘’ Bu terör nasıl biter?’’ MHP ‘’ Biz olsak vura vura bitirirdik. Zaten de öyle yapmıştık. Otur oturduğun yerde. Terörü hortlatma.’’ dedi. CHP ‘’ Vura vura bitirmiştik zaten. Terör mü kaldı ki şimdi terörü bitirmekten bahsediyorsun. Otur oturduğun yerde. Terörü hortlatma. Biz olsak demokratik bir takım haklarla bölge halkının huzuruna çıkardık’’ dedi.
Akepe görüyordu ki bu iş bitmemişti. ‘’Vur Kurtul’’ hiç bir zaman çözüm değildi. ‘’Ver Kurtul’’ hiç değildi yeni bir yöntem bulunmalıydı. O da ‘’ Yahu derdin nedir? Söyle, bakalım isteklerin makul şeylerse halledelim böylece sen de kurtul ben de Modeli’’ Diyebileceğimiz bir model icat etti.
Sordu: ‘’ Hele heval anlat bakalım derdin nedir? ‘’
İşte bu soruyla birlikte yeni bir dönem başladı. Bu döneme önce ‘’Açılım’’ sonra da Çözüm süreci ‘’ dedik.
Bu soruyla birlikte de SARI ÖKÜZ meselesi başladı.
Sarı öküz meselesi ne mi? Kısaca izah edeyim.
Memleketin birinde oldukça geniş bir alanda bir sürü öküz yaşarmış. Öküzlerin olduğu yerde de aslanlar varmış ama sayıları azmış. Öküzlere baktıkça ağızlarının suları akıyor ama öte taraftan çoklukları karşısında korkuyorlar saldırıya geçemiyorlarmış. Ara sıra tacizler, hafif yaralamalar yapsalar da bir tane bile öküz kapıp yiyemiyorlarmış.
Bir gün bir heyet oluşturup öküzlere yollamışlar. Demişler ki: ‘Bu bölgede barış içinde yaşayalım ille velakin sizin sürüdeki şu sarı öküz bize çok ters bakıyor. O sarı öküzü bize verirseniz ömrü billah bir daha sizi taciz etmeyiz.’’
Yaşlı öküz ‘’Sakın vermeyin.’’ Dese de diğer öküzler ‘’ Bir öküzden ne çıkar. Verelim de kurtulalım şu aslanların tacizinden.’’ Diyerek vermişler.
Aradan zaman geçmiş, aslanlar ‘’ Beyaz öküz de ters baktı, benekli kuyruğunu salladı, alaca Mööö dedi.’’ Gibi bahanelerle devamlı öküz almaya başlamışlar ve nihayet öküzler oldukça azalınca artık heyet meyet göndermeden dalıp istediklerini almaya başlamışlar.
Öküzlerin en son lideri, yaşlı öküze sormuş: ‘’ Biz nerede hata yaptık?’’ Diye. Yaşlı öküz :‘’Sarı öküzü verdiğiniz anda kaybettik. ‘’ Diye cevap vermiş.
Evet…Sarı öküz meselesi başlamıştı. İlk önceleri örgüt de şaşırdı. ‘’ Vur Kurtul ve Ver Kurtul’’ dan başka bir şey bilmeyen sadece ‘’Vur Kurtul’’a yönelmiş olan kendi lisanlarındaki Tece ilk defa değişik bir şey yapıyordu. Buna hazırlıksızdılar. Bu arada bölgenin sesi dinlendiğinde hak diye öne sürdükleri üç şey vardı:1- Kürtçe televizyon 2- Anadillerini çarşıda, pazarda rahatça kullanmak. Kürtçe şarkılarıyla düğünlerini yapmak. Kürtçe kaset ve albümlerin yasaklanmaması 3- Bölgelerinde devletçe daha fazla yatırım ve iş imkanı.
Devlet kolları sıvadı ve var gücüyle bu istekleri yerine getirmeye başladı. Özellikle Kürtçe Tv doğuda sevinçle karşılanırken batıda şiddetle karşı çıkanlar oldu.
Artık her ne kadar Nevruzlarda yine pkk bayrakları, Apo posterlerine yer verilse de o meşhur kanlı Nevruzlar olmuyordu. Lakin örgütün istediği bu değildi. Nitekim ‘’ Açılım paketi’’ denen bu paketi sarı öküz olarak gördü.Yani eğer gerilla daha fazla vurursa bu iş Kürdistan’ın kurulmasına kadar gidebilirdi.
Bu arada Hükumet ‘’ Oh be. Bir tv açtım, Kürtçeyi serbest kıldım, resmi dil olmasa da kamusal alanda kullanmasalar da ( Bu da A. Necdet Sezerden kaldı bize- ‘’Kamusal alan’’) artık Kürtçe kaset ve albümler toplatılmıyor,çarşı pazarda Kürtçe konuşabiliyorlar. Eh Doğuya ve Güneydoğuya yatırım da yapıyorum artık rahat rahat uyuyabilirim.’’ Demeye başladı ve uyumaya moduna geçti.
Hükümet uyurken gerilla vurmaya başladı tekrar. Hükümet şaşırdı. ‘’ Ne oluyor yahu ne istediyseniz verdik. Derdiniz nedir?’’ Demeye başladı.
‘’ Daha fazla’’ demeye başladılar.
Sonrası malum. İmralı canisi ile görüşmelerden Habur rezaletine, Habur rezaletinden Diyarbakır rezaletine kadar bir sürü yeni denemeler. Hatta kışlalara saldırılıyor, kışlanın içinden Türk bayrağı indiriliyor ama Hükümet - Bir filmde Şener Şen’in bir repliğinde olduğu gibi- ‘’Aman aman bir tatsızlık çıkmasın da’’ diyordu.
Hükümete göre yaptıkları ‘’ Analar ağlamasın’’ politikasının bir gereği idi ama analar daha fazla ağlamaya başlamıştı. Örgüte göre ise Sarı öküzden sonra beyaz öküz, alaca öküz, benekli öküz çoktan mideye inmiş, sıra öküzlerin tamamen yok edilmesine gelmişti.
Akepe hükumeti ‘’ Ver Kurtul ve Vur Kurtul’’ dışında bir başka yola tüm içtenliği ve samimiyeti ile yönelmiş ama bölgeyi oldukça başı boş bırakıp olan bitene devamlı ‘’ Du bakali n’olcek?’’ diyen avanak koca misali devamlı ‘’ Du bakali n’olcek ‘’ demişti. Hatta bizzat daha sonra kendilerinin de itiraf ettiği gibi bu süreçte örgütün silah ve mühimmat depoladığını, hendekler kazdıklarını görüyorlar ama ses çıkarmıyor ‘’ Aman aman çözüm sürecine bir zarar gelmesin’’ diyorlardı.
Kısaca ‘’Du bakali n’olcek’’ e de dokunalım ki tam anlaşılsın.
Zengin biri karısından şüpheleniyormuş. Karısının peşine bir dedektif takmış. Dedektif akşam adama rapor veriyor.
-Efendim siz evden çıkar çıkmaz evinizin kapısına son model bir araba geldi. Arabanın içinden oldukça yakışıklı bir adam indi.
-Eeeee du bakali n’olcek?
-Sonra efendim eşiniz dışarı çıktı ve adamın boynuna sarıldı.
-Eeee du bakali n’olcek?
-Sonra içeri girip karşılıklı şarap içtiler ve birbirlerine sarılarak dans ettiler?
-Eeee du bakali n’olcek?
-Sonra soyunmaya başladılar.
--Eeee du bakali n’olcek?
-Sonra çırılçıplak yatağa girdiler
-Eeee du bakali n’olcek?
-Hepsi bu kadar efendim.
-Yahu bir şey anlatmadın ki. Ben annayamadım şimdi garı bene aldadıyo mu aldatmayo mu?
-Üzerlerine yorganı çektikleri için daha fazlasını göremedim efendim.
Bu arada sosyal medyanın klavye kahramanları da çoştu tabii ki. ‘’ Ya devlet başa, Ya kuzgun leşe’’ nidaları ayyuka çıktı. Fırat’ın ötesinin nasıl bir yer olduğunu rüyalarında bile görmemiş vatandaşlar bir taraftan ‘’ Ya devlet başa, ya kuzgun leşe’’ Deyip sanki ellerine silah almış da dağda terörist peşine düşmüş havalarına girerken öte taraftan ‘’ Bu memleketi siz bu hale soktunuz ak kefenliler. Şimdi ben savaşmayacağım sizin sarayınız için. Buyurun savaşın’’ diyerek müthiş bir Türklük ve kahramanlık örneği gösteriyorlardı(!)
Sonunda hükumet -üzerlerine yorganı çektikten sonra ne yaptıklarını görmemiş olsa da- resmen ş’aapıldığını anladı terör örgütü tarafından. Kimileri bu gözlerini açma olayını 400 milletvekili olayına yordu ki bu da ayrı bir garabettir. Hem ‘’Seçim sonuçları Seç Sis denen bir sistemle Akepe lehine değiştirildi, Akepe oy çaldı. Seçimlerde sahtekarlık yaptı’’ Diyeceksiniz hem de ‘’Akepe 400 millet vekili çıkaramadığı için tüm bunlar’’ Diyeceksiniz. Seç-Sis denen sistemle halkın %49.5 unun oyunu alan Akepe aynı sistemle ve oy da çalarak 400 Milletvekili çıkaramamış? Hayret bir şey. Bir çok ilde tek başına ilin tüm milletvekilliklerini kazanan Akepe senelerdir özlemini çektiği İzmir’i düşürememiş aynı yöntemlerle? Hayret bir şey.
Neyse…Namus elden gitse de yapacak tek şey kalmıştı: Kirlenen namusu temizlemek için bu tecavüzcüyü ortadan kaldırmak.
Tekrar başa döndü. Yani kendinden öncekilerin metodu olan ‘’Vur Kurtul’’ metoduna.
Bu metoda döner dönmez yine eleştiri bombardımanları başladı. Eleştirenler pek çok konuda elbette haklıydılar özellikle de teröre ve teröriste bu kadar taviz verilip meselenin bu boyutlara gelmesi konusunda çok haklıydılar. Hükumetin ‘’ Kandırıldık’’ açıklaması kabul edilebilir bir açıklama değildi elbette ama hükumet bu kadar tavizkar olmasaydı da ta 2010 yılında İlker Başbuğ Paşanın dediği gibi terör örgütü bitmemişti ve kan dökmeye devam edecekti. Yani bu belki bu günkü kadar çok olmayacaktı evlere düşen ateş. Bu kadar çok olmayacaktı şehit cenazesi ama mutlaka yine de olacaktı ve oluyordu zaten.
Şimdi merak ettiğim şey şu: Daha bir kaç ay önce ‘’ Ya devlet başa, ya kuzgun leşe’’ diyen kardeşler, ( Ki içlerinden bir de benim. Yanlış anlaşılmasın’’ Bir iç savaşta hiç bir şekilde şehit vermeyeceğimizi, tek erin bile burnunun kanamayacağını mı düşünüyorlardı yoksa?
HDP Türkiye’nin her yerinde korkusuzca mitingler yaparken, parti büroları açarken bu kahraman aslanlar niçin Adana’dan, Kayseri’den öteye gidemiyorlardı? Yani aslına bakarsanız onlar da ‘’Du bakali n’oolcek’’ diyorlardı. O toprakları çoktan gözden çıkarmışlardı ama lafa gelince kimseye bir karış toprak bile vermiyorlardı.
Bu gün pkk lı ölü teröristler için ‘’Şehit’’ ifadesi kullananları, Pkk nın TBMM deki temsilcisi HDP liler ile el ele kol kola miting yapanları hiç konuşmaya bile değmez.
Bu terör belasına kim son verecekti peki?
Adını ne koyarsanız koyun bu bir savaştır ve savaşta içimiz yansa da, ocağımıza ateş düşse de şehidimiz olacaktır.
Evet…Hükumet çok çok hatalı davranmıştır. Çok büyük tavizler vermiştir kabul ama sonunda yaptığı hatayı görmüştür. Ya da en azından hatasını anladığı yönünde bir görüntü sergiliyor. İşte bu durumda vatanını gerçekten sevene düşen ‘’ Biz size söylemiştik ‘’ demek değil, sabırla, tevekkülle, elinden gelen bir şey varsa asla geri durmadan teröre karşı yapılan bu mücadelede devletinin yanında olmaktır. Bu dönem geçmişte yapılan çok büyük hataların hesabının sorulacağı ‘’ Biz size dememiş miydik’’ Denilecek bir dönem değildir.
Eğer Atatürk ve silah arkadaşları kendi zamanlarında padişaha ve İstanbul hükumetine ‘’ Ulan biz size dememiş miydik Almanların yanında savaşa girmeyin. Mondros Ateşkes Antlaşmasını, Sevr’i imzalamayın…Şimdi oturun da sıçtığınız boku temizleyin’’ deselerdi bir Kurtuluş Savaşı olur ve kazanılabilir miydi?
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da esamesi bile okunmayanların ‘’ Biz nerede hata yapıyoruz ki bu halk bizi, biz onları kucaklıyamıyoruz bir türlü?’’ Diye kendilerini hesaba çekmesi gerekirken top yekun bölge halkını ve topyekun Akepe’ye oy verenleri hain ilan etmesi, sonra da hamaset nutukları atmasıyla çözülmüyor bu sorun.
Öte taraftan siz bir şey de söylememiştiniz efendiler. ‘’ Vur kurtul’’ demiştiniz hep. Devlet –Çok geç kalmış olsa da - aklını başına topladı(!) ve sizin dediğinizi yapıyor. Yani ‘’ Vur Kurtul’’ metodunu uyguluyor.
Kısacası döndük dolaştık yine en başa geldik.
‘’Ver Kurtul’’ olmayacak. ‘’Vur Kurtul’’ olmuyor. ‘’Dertleri neymiş dinle, öğren, çöz ve kurtul’’ da olmadı. Başka bir çözüm önerisi olan varsa alalım hemen.
YORUMLAR
Hainin kökü kazanmalı bu hangi kesimden olursa olsun. Çok taviz verildi çok " önüne gelen kandırıyor bunları" bu ne ya kabul edildi terör konusunda sınıfta kaldınız. Bu günleri gören halk yuhalandı şimdi ateş bacayı sardı... Telaşa düştüler GÜLET MİSİN AĞLAR MISIN.? kaderim deyip susan halka ne demeli?
Şapka düştü kel göründü
Adamlar yeni müzakere sinyalini verdi bile...
sami biberoğulları
Bu yazıma gelmeni bekliyordum hep. Öncelikle hoş geldin diyorum.
Hemen akabinde senin sayfanda yer alan ''SÜREÇ'' başlıklı yazıya yaptığım yorum ( Ki işte bu yazıydı ) ve o yoruma verilen cevaplar dolayısıyla yaşanan sıkıntılar sebebiyle de senden özür diliyorum.
Maalesef muhatabım sen olduğun halde olaya başkaları da karıştı ve günlerce süren bir tartışma yaşandı. Dikkat edersen bir daha dönmedim yazılanların sadece bildirimini aldım ama okumadım bile.
Değerli arkadaşım.
Bu platformda fikirlerimizi ortaya koyan yazılar yazıyoruz. Hiç kimsenin bir başkasına '' Şuunun yazılarını niçin beğeniyorsun, madem beğeniyorsun sen de ondansın, hatta hainsin, ben senin ciğerini bilirim'' gibi terbiye ve edepten uzak laflar söylemeye hakkı yoktur. Söylerse de alır cevabını.
Neyse...Gelelim yazıma yaptığın yoruma:
Ben tek bir şey söyledim o kadar uzun yazmama rağmen.
Bu gün artık geçmişte yapılan hataların hesabının sorulacağı zaman değil. Ülkede bir savaş var. Devrimcisi, şeriatçısı, Ülkücüsü, türkücüsü topyekun bu savaşta ordumuzun, devletimizin yanında olmalıyız. Şu belayı başımızdan bir kere savmalıyız. Ondan sonrası kolay. Nasıl ki zamanında Ecevit'in DSP si olsun, Özal'ın Anap'ı olsun şimdi meclis dışından melül melül bakıyorlarsa RTE nın Ak Partisini de baktırır bu millet. Mahkeme hiç bir zaman kadıya mülk değildir.
Ama önce mahkemeyi koruyalım. Aksi takdirde ortada hiç kimse için mülk diye bir şey kalmayacak.
Selam ve sevgilerimle.
Birselamver25
Yanlışta ısrar edenlere sormalı şerefinizi kaç paket makarnaya sattınız?
Tarih yargılayacak bu hıyaneti
evet hocam baştan sona kadar haklısın..........once meseleyi anlamak gerekıyor....burda yakalanan teröristler genelde sırp ingiliz rus fransız mossad cia ajanları amac sinekleri öldürmek değil bataklıgı kurutmak olmalı...bunaların tek amacı o bölgede büyük israil devleti kurmak nilden fırata kadar olan bölümde......ilk önce bu ulkelerle olan ilişkilerimize yenıden gözden geçirmemız gerekıyor.sonrada d 8 aktif bir hale getirmek gerekıır...birlik beraberlik içinde hareket etmelıyız..
sami biberoğulları
Çok çok teşekkür ederim.
Selam ve sevgilerimle.
"Bazen ‘’Hem vur, hem ver kurtul’’ demişiz 1974'de Kıbrıs’ı hem vurmuşuz, hem de üçte ikisini vererek kurtulmuşuz ‘’ Tamamı gideceğine bari üçte biri bizim olsun.’’ Diyerek."
Günlük hayattaki üçün birini almak tabiri geldi aklıma hocam
Birde ne hazindir ki; o dem Kara Kuvvetleri Komutanımız olan Kenan Evren Paşa Cumbaba emeklisi olduğu günlerde öyle bir söz söyledi dostlar başına: Kıbrıs'da planladığımızdan fazla toprak aldık der ya, yap işlet devret modelinin bir türü sanki
Öyle ya elin Yunan'ı, İngiliz'i, Amerikalısı demez mi; senin Silahlı Kuvvetlerini en üst seviyede temsil etmiş paşan böyle diyor
Sonra planladığımızdan az toprak alsaydık Yunan üstünü verecek miydi? Para üstü müdür ki bu üstü kalsın söylemlerini dillendirdik
Bizim dönem dönem kendimize attığımız kazığı dünya bir araya gelse atabilir mi acep? Hani Ziya Gökalp der ya; biz Türklerde medeni ahlak gelişmişken vatani ahlak zayıf, Avrupalıda da tam tersi vatani ahlak kuvvetli iken medeni ahlak zayıftır, o hesap
Bir de kıymetli hocam; teknolojiye, konfora alıştık, birkaç nesildir topyekun bir harp görmedik -ki Allah göstermesin o da ayrı bir husustur ya- iptidai bir yapılanma karşısında düştüğümüz durumlar bundan biraz da, hani derim ki; ruhen gevşedik ve hatta dumura uğradık vesselam
Hani tarih felsefesi alanında sözedilir; medeniyette, sanatta, kültürde incelmiş bir ülke, iptidai bir kavmin saldırısında bir de bakarsınız çöküntüye uğramış yada iptidai bir yapıyı yine iptidai bir yapı ancak alt ediyor. Çok bildik bir örnektir ya; Hasan Sabbah ve Alamut Kalesi ile ne o çağın medeniyette gelişmiş Abbasisi ne de askerlik alanında da güçlü Selçuklusu başa çıkabilir de nihayet Hülagü Han ve Moğollar bunların kökünü kazır -ki o Hülagü Bağdat'ı aldığında kütüphaneleri bile yakıp yıktıran bir hükümdar, şüphesiz bu tavrı tasdik ediyor değilim, ne ki tam da bu tarz bir yapı Alamut Kalesinden İslam dünyasını kurtardı-
Bu açıdan aldığımda terörle başedebilmemiz ülke olarak iktidarıyla muhalefetiyle kenetlenmemiz ve şahin bir duruş sergilememize de bağlı bence
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket hocam
Saygı ve selamlarımla...
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Güncel konularda yazı yazmak her babayiğitin harcı değil.
Başlı başına bir tarz bu.
Ve de yetenek işi tabi ki.
Konu hakkında uzunca yorum yapmayacağım ama,
savunduğunuz fikirlere yüzde yüz katıldığımı da belirtmeden geçmeyeceğim.
Konu,
gerçekten güzel ele alınmış.
Elinize sağlık hocam.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Minos
Suya sabuna bulamamam manasına gelen bir yorum yapması
Bence çözüm değil sevgili Okan.
Önemli olan samimiyet ve sorumluluk
Hoşça kalın
Değerli hocam, bir çerçeve içine aldığım, yani çok iyi bildiğimi sandığım ve artık (günlük hayatımda) soğukkanlılıkla uyguladığım durum şu: Bu kültürde mümkün olduğunca dile, yani konuşmaya, dolayısıyla yazmaya da az başvuracaksın!...
Tabii, başkalarının da aynı vargıya sahip olmadığını sanmak şizofreni olur...
Evet, buna rağmen şizofrenik bir hal içindeyiz... Bu durumu en isabetli bir biçimde ifade eden ibare şu: Delinin .ikini bellediği gibi...
Evlerde böyle, sokaklarda böyle, mesailerde böyle...
Herhalde mecliste de daha farklı olacak değildi...
Böylece, 'elin oğlu'na çok verimli bir ortam yaratıyoruz birlikte...
Gündem, onların işlerini nerelere kadar vardırdığını gösteriyor işte...
Çatışma bölgesinde lejyonerler ele geçiriliyor...
"Şu işi güzellikle halledelim" diyen politikanın neden ve kimler tarafından engellendiği böylece su yüzüne çıkmış oldu...
İyi de arkadaş, bu durumdan haberi olması gereken 'kanaat önderleri' neden kısır çekişmelerle suları iyice bulandırdıklarını fark edemediler?...
Bu durum da şizofrenik halimizin bir yönüydü...
Bu ölümcül uykudan uyanıldığının göstergesi ayrılık gayrılık, suçlama, yargılama, karalama değil, 'lejyonerler'in tutundukları şizofrenik dalimızdan umutlarını kesecekleri, suçlamadan, yargılamadan, mahkum etmeden konuşma kültürümüzü canlandırıp, ayağa kaldırmadır...
O zaman şehitlerimizin bütün vatan sathına kanlarıyla yazdıkları "Önce Vatan" şiarını okuyabilir gönül gözlerimiz...
Allah Türk'ü Korusun ve Yüceltsin!...
Selam ve saygılarımla, değerli hocam...
sami biberoğulları
Oldukça önemli bir noktaya dikkat çekmişsin: Lejyonerler.
Bu lejyonerler kesinlikle Bu meseleyi tatlılıkla hallettirmeyeceklerdi ki bu gün geldiğimiz noktada bunu açık açık görmekteyiz. Hatta öylesine karışık durumlar var ki bu dümenlere akıl sır erdirmek de mümkün değil. Artık pkk teröristinin elinde basit kalaşnikofların yanında ABD yapımı zırh delici tüfekleri de görüyoruz. ( Şapşalca bir şekilde onlara pkk nın yaptığı el yapımı zırh delici silahlar desek de)
Velhasılı kelam görünürde yaşanan bir savaş ama aslında hem iç, hem dış savaş.
Dediğiniz gibi Allah yardımcımız olsun.
Selam ve sevgilerimle.
Sizin ne kadar vatansever biri olduğunuzu biliyorum. Yazılarınızı okumamdaki sebeplerden biri de bilgilendirici ve mantıklı olmasının yanında böyle bir duruşunuzun olmasıdır. Bu yazınızı da okuma fırsatı buldum ve birkaç bir şey yazmak yükümlülüğü hissettim.
Yazınızda "ver-kurtulla" vur-kurtulla" bir sonuca ulaşılamadığını belirtmiş ve bu şekilde çözümün gelmeyeceğini, ruhunun yok edilmesi gerektiğini yazmışsınız; haklısınız da. Fakat bu ruhun yok edilmesinin de "vur-kurtul"suz olmayacağını devlette, vatandaş da iyi biliyor. Ben ve benim yapımdaki kişilere göre, en yakın örnek olarak verebileceğimiz barış(!) sözcüsü akademisyenlere de terörist muammelesi yapılması gerekiyordu. Sonlarının ne olması gerektiğini anlayan anlar artık. Siz ne düşünürsünüz bu konuda bilmem ama bana ve çoğu kişiye göre olması gereken budur.
Bu tavırlar da kesinlikle sert değil, olması gereken tepkiler olacaktır. İşte bahsediyorduk ya "o ruhun bitirilmesi gerek" diye, bu ruhun bitirilmesi için daha ilk başında bunların yapılması gerek; fazlası da var da, neyse!.. İster buna despotluk desinler, ister diktatörlük desinler, ister de "Hitler Türkiye'de yaşasaydı bu kadar olurdu" gibi o çok muhterem aydınlarımız(!) bildirgeler yayımlasınlar, hiç fark etmez.
Terör korkudan beslenir. Korkuyu yenebilecek tek şey ise yine korkudur. İnsanları korkuyla kandıranların ağzını açmasına dahi fırsat verilmezse eğer, geçici bir çözüm gibi gelmeyebilir ama, illaki vicdanları rahatlatacaktır bu düşünce. Türkiye'de korku imparatorluğu kurulsun demiyorum; hainlerin, bir an önce ölüp kurtulmak isteyecekleri bir fikir ve plana geçirilmiş, sistem içinde artık yer etmiş, toplumunda sonuna kadar destekleyeceği bir sonuç silsilesi istiyorum/istiyoruz. "Bu kadar acımasız olursak bu olaylar daha da tırmanır" gibi saçmalıklara kulak asmadan, polis araçlarını küle çeviren kişilere göz açtırmadan, "analar ağlamasın" düşüncesi içinde değil de, "vatan yaşasın" gibi haklı ve aksini reddedici fikirlerin benimsenmesi gerektiğini düşünüyorum. İşte bu düşünce de masaya oturma falan değil, kafalarını masa da kırma fikrini tetikliyor. Türkiye'deki bölgeler içinde, yeraltı kaynakları bakımından - bor da buna dahildir - zengin olan bir bölgede bu sorunların yaşanması pek şaşırtıcı değil. Çok belli ki emelleri var. Kaynakları bir kenara bıraktım. Başta İsrail'in, arz-ı mev'ud meselesi. Güçsüz bir kürt devletini isteyeceklerdir elbet; orada bir devlet kurulması israil çıkarları için tartışmasız bir şekilde yararına olur. Zaten açıklamaları da bunu destekler nitelikte. Bu terör biter veya bitmez. Bizim asıl yapmamız gereken, oralardan vazgeçmediğimizi açık bir şekilde dünyaya ilan etmektir; tıpkı Kıbrıs gibi, Musul, gibi, Kerkük gibi, Kırım gibi.
Selamlar...
sami biberoğulları
Geldiğimiz noktada elbette ki vur kurtuldan başka çare kalmadı.
Çare kalmadı çünkü hükümet öncelikle bölge halkı ile muhatap olduğunu sandı ve yaptığı bir iki reform paketiyle mesele halloldu rehavetine kapıldı. Oysa terör örgütü yazımda da belirttiğim gibi bunu sarı öküzü kapmak olarak kabul etti.
Sonrasında en büyük sıkıntı bölge halkının kaybedilmesidir. O topraklarda örgütün otorite haline gelmesidir. Mesela Diyarbakır'da 11 Millet vekilliğinin 10 unu Hdp nin kazanması, diğer illerdeki durumlar bunun açık göstergesidir. Hatta İstanbul, bu ilde Hdp nin MHP den daha fazla oy alabilmesi...
Milliyetçiliğin her türlüsünün ayaklar altına alındığını söylenerek kendi tarafına çekilmeye çalışılan bölge halkının aksine daha da fazla hdp ye, dolayısıyla terör örgütüne dönmesi.
Dahası ABD tarafından parlatılan S.Demirtaş'ın artık Beyaz Türklerin de benimsediği bir konuma gelmesi.
Bütün bunların hepsi mevcut hükumetin çok çok büyük ve affedilmez hatalarıdır. Her ne kadar verilen bunca tavizin sebebini '' Biz de bu aralıkta kendi silahlarımızı, tankımızı, insansız heronlarımızı, vs ürettik. Bu süre zorunda o tavizleri vermek zorundaydık'' deseler de bana pek inandırıcı gelmiyor.
Aldatıldık şıkkını ise hiç kabul etmiyorum.
Sürekli olarak öküz vermeye devam ederek sonunda saldırganın saldırıdan vaz geçeceği sanılmıştır. Ancak saldırgan ''Tamamını istiyorum'' dediğinde gözler açılmıştır. Bu durumda da vurnmaktan başka çare kalmamıştır ki işin aslına bakarsanız bu ''Vur Kurtul'' vurup kurtulmaktan ziyade artık bir nefsi müdafaa durumudur. Sen vurmazsan o vuracak ve vuruyor.
Örgütü tamamen çökermek, yok etmek mümkün müdür? İşin doğrusu zor. Çünkü sadece bir örgütle değil yedi düvelle savaşıyoruz aslında. Ama yine de şu aşamada vur kurtuldan başka çare yoktur ve yapılması gereken '' Sen şöyle şöyle yapmasaydın böyle böyl böyle olmazdı'' demeyi bırakıp vura vura mı, kıra kıra mı her ne surette olsun bu terörün bitirilmesi için sevsek de sevmesek de bu hükumete destek vermektir.
Çünkü bir başka hükümetimiz yok. Olması da mümkün olmadı bilindiği üzere. Bu sorunu patagonya hükümeti de çözmeyeceğine göre? Mecburuz bir yerde.
Ha terör biter, sular durulur ondan sonra '' Gel bakalım şu yaptığın hataların hesabını ver'' deriz. Aynen Kurtuluş Savaşında olduğu gibi.
Şimdi zaman hesap sorma zamanı değil.
Bir an için bu hükümettekilerin tamamını ipe çektiğimizi düşünün. Ya da kendilerinin istifa ettiğini. var mı kurulabilecek yeni bir hükümet? Olsa bile bundan daha farklı bir metod uygulayacak hükümet? Yok.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Şimdilik görünen o ki başka çözüm kalmadı.
Allah hakkımızda hayırlı eylesin.
Selam ve saygılar.
sami biberoğulları
Teşekkürlerimle.
Filiz Şahin.
O SEVGİ PITIRCIĞI AĞALAR TOPRAKLARII DAĞITSALAR YA SÖZÜMONA SAVUNDUKLARI KÜLRT HALKIN A HANİ ÇOK DEĞER VERİYORLAR YA ONDAN.
Sami beg makalenizin belli yerlerine katilmasam ve hatta anlatim tarzindan biraz hayiflanmis olsam dahi, ana hatlari ile güzel bir makalenizi okumus oldum, tesekkürler.
Bence bu makalenizde, nötral bir tespitler ve gerçeklikler seklinde bunca seyi ele almisken, genis perspektiften, meseleye her açidan bakiyor görünürken, acaba eksik mi bakmissiniz, fazla mi kabuguna hapsolur sekilde bakmissiniz demeden geçemedim.
Meramim odur ki, ‘’Dertleri neymiş dinle, öğren, çöz ve kurtul’’ safhasi o kadar uzun ve mesakkatli ve tavizkar sekilde oldu ki, burada bazi seyleri öncelikle belirtmek gerek.
Akp tavani herseyden evvel kendi ürettikleri bu sizin isimlendirdiginiz modelin terörün çözümü olmayacagini biliyordu, yani mücadele olarak statükoya er geç dönülecegini önceden biliyordu, en azindan Akp tepesindeki isimler. Bunu bir vurgulamis olalim.
Milli Mücadele yillarinda ingilizlerin, bu kürtleri bugün istedigimiz sekilde kullanamadik ama bunlara bir de dil verdigimiz gün, istedigimizi yaptirabilecegiz sözü, sözden de ileri hedef stratejisi Akp eliyle iste bu yeni yöntemlerinde öncelikle tamamlandi.
Türkiye'deki kürtler dahi birbirini anlamaktan acizken, ortak kürtçe yokken, bugün ortak bir kürtçede 4 ülkedeki kürtler adeta birlestirildi.
Dilde birlestirilen kürtleri, baska asgari müstereklerde ortak hedeflere yönlendirmenin önü de açildi. Hah iste bu da iki, bunu da vurgulayip evet dediginizi duymak dilerim.
Dahasi da var, Türkiye'de ve bölgede yani Irak'taki kürtlere imtiyazlar verilirken, sadece bununla kalinmadi. AKP ulus devleti iyilesemez sekilde yaralamak için, kürtlere imtiyaz verirken, diger yandan Türklügü yaralayacak fiili icraatlara da giristi.
Diyarbakir'da andimiz okunmasa da olurdu belki ama, bu Türkiye'nin heryerinden kaldirildi.
Cumhuriyetin birçok kazanimlari rezil rüsvay edildi, kürtlere imtiyaz verilirken, Türklüge de bizzat sindirme programli sekilde uygulandi.
Bu üçüncüyü de böylece belirttikten sonra, makalenizde esas eksik buldugum konuya gelecegim.
AKP bu durumlari geçici bir hata olarak degil, bölgesel ve küresel hedefler için bir altyapi olarak hazirladi ve uyguladi. BOP nedir içerigi nedir, evanjelistlerin amaci nedir, neden kürtlerden daha fazla bagimsiz kürdistan isteyen israil'dir. Amerika ve Rusya'nin danisikli dögüsleri nedir bölgede, Irak ve Suriye'de programli sekilde hudutlarimizin etrafindan Türk varligi neden temizleniyor, uzun vadede bölgeye dair planlarifilan bunlari hep es geçmissiniz. Es geçip durum tespiti hep Türkiye içine hapsedip, AKP'yi de bir nevi aklar gibi, efendim hata yaptilar ama artik farkindalar ve düzeltiyorlar der gibisiniz.
Akp Türkiye'nin parçalanmasinin önünü açacak herseyi yapacak, sonra da ay ben hata etmisim diyecek, imana geldim artik diyecek ve konuyu kestirip atacagiz mi!!
Akp kuru hata yapmamis bilinçli bir ihanetler zincirini küresel güçlerin istegi dogrultusunda adim adim, merhale merhale uygulamistir. Akp'nin arayipta bulamadigi aydin portresi, iste bu sizin analiz seklinizdir.
Akp bayram eder, bana kizsinlar etsinler ama hata yapip bugün hatamdan döndügüm seklinde inansinlar diye dua ediyordur, zaten amaçlari buydu.
Elbette sizin dediginiz gibi, Akp ile ugrasmaktan önce, terörün bitmesi için gerekeni yapacagiz, elimizden gelen ne varsa, Akp'li degilken de yapacagiz, Akp yokken de biz vardik, yarin Akp yokken de biz varolacagiz. Biz kimiz? Biz bu vatanin sahipleri Türkleriz. Ola ki Akp Türk degil mi diyorsaniz, evet efendim degil diyorum, net olarak degil diyor baska polemige hacet dahi birakmiyorum bu konuda.
Degindiginiz dönem itibari ile, ilker Basbug Pasa'ya itibar edilir kaynakmis gibi birkaç defa atifta bulunmussunuz, bu konuya da içerledim. ilker Basbug Pasa TSK içerisindeki rútbeleri malesef hakeden bir subay degilmis, bunu da içeriye atildiginda çikmadan önce içerdeyken yazdigi paylastigi seylerde gördük, az hokkabazlik yapmadi o yazdigi siirleri teker teker okudum detayina girmeyecegim çünkü bu hokkabazlik ve rezillikleribildiginizi, haberdar oldugunuzu düsünüyorum sahsen.
Ben bir Türk Milliyetçisi olarak, kimlik onayli bir üye olarak, Alp Aldatmaz olarak açik açik söylerim ki, Türkiye'de terör silahli eylemler degildir, Türkiye'deki kürt terörü "kürtçülük fikriyati"nin ta kendisidir.
Türkiye'de Türk Milliyetçiliginden baska varolabilen her milliyetçilik, Türkiye için terör sayilmadikça, Türkiye asla iç huzuru saglayamaz. Türkiye'yi Türkiye yapan sey, Türklük ve Türk Milliyetçiligidir.
Daha abes örnekler vereyim ki, az sonra bu yorumumu okuyacak olan bu sitenin bazi sevgi pitirciklari, daha dogrusu sevgi pitircigi hümanist rolündeki teröristler :) duysunlar, anlasinlar, sindirsinler....
Ayyildiz yerine yarin baska sembolü bayrak yapsak, Türkiye Túrkiye olmaktan çikmaz, Ankara baskentlikten halas edilse ve degistirilse Türkiye Türkiye olmaktan çikmaz, rejim degisse Türkiye Türkiye olmaktan yine çikmaz. Türkiye'yi Türk'lükten çikarabilecek tek sey, ki bu tek seyi AKP özellikle yapmaya çalisti durdu bizzat Tayyip Erdogan ile. Türkiye'de Türklük ve Türk Milliyetçiligi kaldirilir engellenir önü kesilirse, iste Türkiye anca o zaman Türkiye olarak idame edemez.
Sami beg, yazdigim seylerin hepsini ve daha fazlasini bildiginize hiç süphem yok, fakat bu yorumu okuyacak olan, kalemsör sanal teröristler, ki bu sitede de varlardir, onlar için yazdim.
Size de açik açik çekince, hayiflanma, sitem gibi meramlarimi belirttim.
Herseye ragmen bu sitede en faydali makaleleri, farkli ve güzel bir anlatim dili ile sunuyorsunuz, biz de takip etmeye çalisiyoruz, bunu da söylemek gerek. Yigidi öldürürüz, sizi de öldürsek te hakkinizi veririz.
Boynunuzu uzatirsaniz, öldürelim... hakkinizi verecegiz...
Saygilarimla,
sami biberoğulları
Maddeler halinde yazayım:
1-İnanırsınız ya da inanmazsınız bilemem ama bu yazı bir ak partiyi aklama yazısı değildir. Eğer öyle olsaydı pek çok ak partilinin yaptığı gibi hiç bir şekilde bu partiye toz kondurmayan ifadeler kullanırdım. Oysa ben pek çok yazımda Ak partiyi, RTE ı, A.Davutoğlu'nu sert bir şekilde eleştirmiş ve hatta bu sebeple ak partili arkadaşların yoğun sitemlerine maruz kalmış biriyim.
2- Yine ister kabul edin ister etmeyin ak parti 2 Kasım 2002 ye kadar Türkiye'de terör'e karşı uygulanan ama bir türlü nihai sonuca ulaştıramadığımız bir sorunu değişik ve bu güne kadar denenmemiş bir metodla çözmeye çalışmış ama memleketimin çok önemli bir sözünü hesaba katmama gibi telafisi zor bir hata yapmıştır. O sözde der ki '' Kürde bir verme iki ister, yatmaya da yer ister''
3- 1990 - 2000 seneleri arasında yapılan tüm kamuoyu araştırmalarında vatandaşa '' Türkiyenin ivedilikle çözülmesiş gereken en büyük sorunu nedir'' diye sorulduğunda cevaben '' Terördür'' denmiştir. Madem ki 1999-2000 yıllarında terör bitmiştir. Yani vatandaşın çözülmesini en fazla istediği sorun halledilmiştir o halde vatandaş niçin 3 Kasım 2002 de mevcut iktidarı tepe takla etmiştir.
4- İlker Başbuğ için işine geldiği zaman ak partinin harcadığı masum ve kahraman paşa, işine gelmediği zaman şarefsiz, haysiyetsiz demek ne derece vicdani bir tutumdur ?
5- Yorumunuzda belirttiğiniz pek çok konuyu elbette biliyorum ancak zaten çok uzun bir yazı olduğu ve bu yazıyı bile okuyanların çok fazla olmadığını bildiğim için çok genişletmedim ve herkesin anlayabileceği hususlara değindim ki sağ olun var olun siz de hakkımı vermiş ve ''Evet önceliğimiz terörle mücadele olmalıdır'' demişsiniz. Ben bunu demeye çalışıyorum.
6- Ben bu ülkeyi yönetenler içinde ( Kim olursa olsun ) Bilinçli bir şekilde vatan hainliği yapmış tek bir yönetici olduğuna inanmıyorum. Osmanlı döneminde de Cumhuriyet döneminde de bu böyledir benim için. Yanlışlar olabilir, hatalar yapılabilir ama ülkeyi bir başka devlete ya da devletlere peşkeş çekmeyi bilerek ve isteyerek yapan bir lider olduğuna inanmıyorum.. Zaten dediğiniz olsa bu gün ne diye terörle mücadele edilsin ki. Hazır AB bile PYD ve YPG ile, hatta pkk ile masaya oturmamızı isterken ne diye terörle mücadele diye bir yolu seçsin?
Ver kurtul gibi Kıbrıs için uyguladığımız ve kimsenin de itiraz edemediği bir model var önümüzde. Karitalarını çizip üzerine Kürdistan yazdıkları toprakları ver adamlara kurtul. Elini tutacak mı var? ( Öyle ya ordu da ak partinin, polis de ak partinin olduğuna göre ''Verdim gitti'' dese kim karşına çıkıp da veremezsin diyecek.
7- Ülkenin bu hale gelmesinde doğu ve Güneydoğuyu bir türlü kucaklayamayan, adeta oraları zaten bizden ayrılmış parçalar gibi gibi gören ve kendilerine n Türk Milliyetçileri diyen insanların hiç mi payı yoktur? MHP neden doğu ve Güneydoğu Anadolu halkına kendini sevdirememiştir bir türlü.
8- Yiğidi öldürmekle sorun çözülecekse vatana seve seve kurban olsun boynum. Buyurun.)))))))
9- Dokuzuncu ışıkla noktalayalım:
Böyle olumlu ve içine hislerini değil de mantığını katarak yazılmış yorumlar her zaman başım gözüm üstünedir. Çok çok teşekkür ederim. Allah'a emanet olasın.
Hocam bir ülkenin kanunları ve yasaları vardır bu yasalarını ve kanunlarını tam anlamıyla uygulasın yeter herkese her şeyi yapmaya müsade ederseniz olacağı budur Dur bakalım nolcek derseniz işte böyle olur Evet öncedende terör vardı ama bu denli cephane yığılmış değildi aymazlık olursa bu kadar olur Ve bugün o sizin sahte kahraman diye adlandırdığınız kişiler savaşıyor o terörle Ne akplisi nede ATATÜRKÇÜYÜM diyenler değil VARLIĞIM TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE ben şimdi klavye kahramanlığı yaptım saygılarımla
sami biberoğulları
O terörle bu gün bu ülkenin her partiye mensup annelerinin babalarının evlatları savaşıyor. Benim sahte kahramanlar dediğim insanlar iki kıytırık şiir, iki kıytırık yazı ile vatanı kurtardığı sananlardır ki bu kategoriye ben de dahilim.
Öyle masa başında ahkam kesmekle olmuyor bu işler.
VARLIĞIM TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN.
Şükür kurtardık memleketi.
Selam ve sevgilerimle
Her şeyi bir kenara bırakıp , şu kurduğunuz cümle için neden böyle oldu, sorusuna cevabınız ne olurdu?
''Yaklaşık kırk senedir ülkenin adeta makus talihi oldu bu terör belası. 1980 ihtilali öncesinin mizah dergilerinde ‘’Apoçiler’’ olarak alay konusu edilen bir terör örgütü o günden bu güne geldiğimizde artık ‘’Bir avuç çapulcu ‘’ olmaktan çıkıp ‘’Müzakere’’ için karşısına oturmamız gerektiği söylenen bir güç haline getirildi. ''
Kimse durduk yere ölmek istemez, kimse durduk yere hayatından olmak istemez, kimse durduk yere birilerinin kölesi olmak istemez.. Bazen diyorum ''keşke Kürt olsaydım'' acaba nasıl davranırdım... Bilmiyorum nasıl davranacağımı hatta ne olacağımı...
Birileri birilerinin istediği gibi yaşamak zorunda değil. Hiç bir ırkın varlığı da başka bir ırka armağan olamaz...
sevgiler Hocam
sami biberoğulları
Kürt olmak için ille de Kürt bir anadan babadan dünyaya gelmiş olman gerekmiyor. Kendini Kürt hissediyorsan Kürtsündür.
Mesela ben baba tarafından Kürt bir ailenin çocuğuyum ama kendimi Kürt değil Türk hissediyorum. Bu his meselesidir. Ki sen bana kalırsa Türkten daha çok Kürtsün zaten.
Hayatında hiç doğuya gittin mi? O insanlarla birlikte oldun mu bilmiyorum ama içlerinde bir müddet yaşasaydın niçin ve nasıl birer ölüm makinesi haline geldiklerini, onları birer kanlı katile dönüştüren etkenlerin neler olduğunu anlardın.
Bir ağanın evini ve yaşadığı hayatı gösterip ''Eğer savaşırsan onun gibi olacaksın'' deden bir marabanın kandırılması zor değildir.
Selam ve sevgilerimle.
Ne vur kurtul ne de ver kurtul. Çözüm aslında çok basit sana hep soyluyorum dayanamayacağım burada da yazacağım.
Osmanlının yaptığını yapacağız. Osmanlı rumeliyi balkanları ilk aldığında ne yaptı. Anadoludan oralara Türk aileler gönderdi. Neden orada Türklüğü yaysınlar oluştursunlar ve rumu bulgarı sırpı asimile etsinler diye nitekimde yuzyıllarca öyle yaşadılar Müslüman oldular Turklerle alışveriş yapıp Türk oldular.
Doğu ve Güneydoğuda da aynı yontem uygulanacak Azerbaycan dan Özbekistan dan kırgıztandan Türk aileler orqya yerleştirelecekler. Bak bakalım pkk ve asi olan halk kalıyor mu burunlarının ucunu bile çıkaramazlar. Ve yerleştirilen azeri kırgız ozbek Türkleri oraları cennete çevirirler adamlar karın içinde tarim yapmaya çalışıyorlar.
Bu yorumuna tepki çok olacak biliyorum ama başım ağrımaz çunki gerçekleri yazıyorum seninde başın ağrımasın 😊
Selam ve srlamlar
sami biberoğulları
Bu söylediğin hele de bu yıllarda asla olacak bir şey değil. Akıllıca bir çözüm önerisi hiç değil. Kusura bakma. Sadece bu kadar yazıyorum.
Selam ve sevgilerimle.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
Var ağabey çözümü çok da basit....
Madem ki gandırıldık!!! Nasıl oluyorsa devlette kandırılma...sen 2003 yılında Terör ve Savaş suçlarında İdamı kaldır sonra da dön de ki Gandırıldım...Bu işin safsatası.Kandırılmalar bir olur iki olur haydi diyelim üç oluyor.Önüne gelen kandırıyor.Haydi bakanlar,Bürokratlar kandırıldı.Yahu arkadaş Hakim Savcı adli merciler de mi kandırıldı? Silah taşımak,Kaçakçılık yapmak,kısaca kanunsuz bir eylem yapmak serbest mi Türkiyede?
Onlar bence safsatadan başka birşey değildir.KANMASAYDIN.Yetkileri kısmasaydın!!!
Yıllardır iktidardasın!Başkanlık ta dayatacağına İdam kanununda ısrar etseydin ya!Çıkaracağı kadar da M.V.
leri vardı.Halende var.Çıkart idam yasasını Apo piçini ilk sallandır ve parmağını salla.Senin ananı bellerim de.
Kanunlar çıkartarak Devletin en güzel yerlerine gelen o şref yoksunlarını at,ekmeklerini kes.Hatta Vatandaşlıktan çıkart.YANİ KORKU CENNETTEN ÇIKMADIR.
Ne diyor Üstad.Allah Cenneti vaad etmeseydi ona da etmezdi secde.
Bu işler canım,cicimle olmaaaz olmadı olmayacak.
Sertliğe yumuşaklık Devlet geleneğinde olaz ki!!!
Vurulacak sa Vuracaksın ki yediden yetmişe vurup (Baş kaldıran) kurtulacaksın.
Devlet Şevkatlidir dersen Terör konusunda olmamalı.
İngiltere İRA dan nasıl kurtuldu???
Yani kısacası KANUN...
Selam ve Dualarımla...
sami biberoğulları
Devlet ve memleket yönetiminde '' kandırıldık'' diye bir şey kabullenilemez.
Ancak saydığın yöntemlerle de bu sorunun çözüleceğine inanmıyorum. Çünkü denendi bu yöntem. Olmadığı görüldü.
Bundan sonra ne olur bilmiyorum ama terörist öldürmekle bu sorun çözülmeyecek. Önemli olan terörü doğuran ruhu öldürmek. Onun çaresine bakmak lazım. Çünkü bu gün işinde gücünde masum bir kürt kardeşimiz sandığın insan bir bakıyorsun karşına azılı bir terörist olarak çıkıyor.
Selam ve sevgilerimle.