- 779 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
YALNIZ KADINLAR İMPARATORLUĞU"NA HOŞGELDİNİZ...
“İMPARATORLUK” derken yanlış bir sözcük kullandığımı sakın düşünmeyin. Burası eski İstanbul gibi. O denli kalabalık, bir o kadar da yalnız. O denli eğlenceli, bir o kadar da sakin. Bu kente alışanın başka bir kentte yaşama şansı yoktur artık. Yaşamının son saniyelerine kadar bu kentte nefes almak isteyecektir. Hiçbir şey, hatta Aşk bile son veremez bu yalnızlığa. Aşk’la başı dönen kadın önce pılısını pırtısını toplayıp terk edecektir bu ülkeyi. Bir süre özlemeyecektir bile. Ama biraz daha zaman geçtikçe burnunun direği sızlamaya başlayacaktır özlemden. Aşk bu özleme çare olmaya çalışacaktır ilk başlarda. Günler günleri kovalayacak, hiçbir şey Aşk’ın ilk günlerindeki gibi olmayacaktır.
Hayatta başınıza gelebilecek en kötü şeylerden biri bu imparatorluktan bir kadına aşık olmaktır bence. Ne yaparsanız yapın, başarılı olamazsınız. Ne kadar severseniz sevin, ne kadar emek verirseniz verin; bu kadına sahip olmayı başaramazsınız. Çünkü o kadın kendi sultanlığı içinde tek başına nefes almaya o kadar alışmıştır ki. Birlikte aldığınız nefes, bir süre sonra o kadını oksijensiz bırakmaya başlayacaktır. O kadın özgürlüğüne o kadar düşkündür ki, iş çıkışı eve gelecekse bile; mecburi istikamet olmaması için gelmek istemeyecektir. En doğrusu O’nu yalnızlığıyla başbaşa bırakıp çekip gitmek olacaktır.
Yalnız kadınların çevresi de yalnız kadınlarla doludur. Bu kadınlar yalnızlıklarını sevdikleri kadar severler birbirlerini. Birlikte geçirdikleri zamanlar o kadar dolu doludur ki, bir erkeğin eksikliğini duymazlar bile. O yüzden aralarından birini Aşk’a kurban etmek çok zor gelir onlara. Ve bunu engellemek için ellerinden geleni yaparlar. Sonunda başarılı olmaları da kaçınılmazdır. Çünkü Aşk’ı seçen kadın, zaman geçtikçe imparatorluktaki günlerini aramaya başlayacaktır.
Gün geçtikçe daha da kalabalıklaşan bir ülke burası. Çünkü kadınlar artık ya hiç evlenmemeyi tercih ediyorlar, ya da boşandıktan sonra bir daha evlenmiyorlar. Kadın ekonomik özgürlüğünü kazanmış ve belli bir yaşa kadar da evlenmemişse; evlenmemeyi ve bu imparatorlukta yaşamayı tercih ediyor günümüzde. Boşanmış kadınlar için de aynı şey geçerli.
Kendi ayakları üzerinde durabilen bir kadın, hayatında bir erkek istemiyor artık. Ya da hayatını, yaşam alanını bir erkekle paylaşmak istemiyor. Kadın doğal olarak bir erkeğin ilgisini, sevgisini, şefkatini özlüyor. Ama bu, günün 24 saatini birlikte geçireceği anlamına gelmiyor asla. Kadın birlikte sinemaya, tiyatroya gideceği, bir yerde oturup birşeyler içeceği, yemek yiyeceği, eğleneceği zaman bir erkek arıyor yanında bazen. Bazen bir yastığı paylaşmak arzusunu da hissedebiliyor. Ama yaşamının tüm alanlarında sürekli bir erkeğin varlığına alışması imkansızlaşıyor artık. “Yalnız Kadınlar İmparatorluğu”nda kadın sadece “SOSYAL AKTİVİTE ARKADAŞI” arıyor bence; “HAYAT ARKADAŞI” değil.
Yalnız bir kadını da sadece yalnız bir kadın anlayacaktır. Erkekseniz ve bu yazdıklarımdan bir anlam çıkaramadıysanız hemen tanıdığınız yalnız bir kadına başvurun. O size benim ne demek istediğimi çok iyi özetleyecektir.
Sevgiyle, saygıyla, Aşk’la.
www.haberhurriyeti.com / HATİCE NAYIR
YORUMLAR
Yalniz kadınlar imparatorluğunun vizyonu ne aci, sosyal aktivite arkadaşı, bu imparatorluk cabuk çöker, insan birlikte yaslanacagi hayat arkadaşını arar, aşkı arar, ha bulamazsa da karalar baglamaz ama aşkı yaşamışsa da herkesin yaşamasını ister, engel olmaz hicbir arkadaşına ve bencillik etmez kendince. Ne demişler yalnızlık Allah' a mahsus. Nitekim bu insanların tercih meselesi, bu özgürlüklerine de saygı duymak düşer bize...Sevgiyle ve mutlulukla kalin