- 648 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Biz Yetimhanenin Yetim Çocuklarıyız -3-
_Hadi şimdi bize biraz müsaade et bu amcayla konuşmamız lazım dediğinde, ‘Seni almaya mı geldiler demesiyle Cansu’nun bakışları donuklaşmış ne söyleyeceğini bilemeden hayır güzelim sen şimdi arkadaşlarının yanına git ben birazdan yanına geleceğim. Geldiğimde o neşeli küçük çocuğun neşesi alınmış donuk bir şekilde aramızdan gidişi beni etkilemişti.
_ Buyurun sizi diliyorum.
Ben hala giden o küçük sevimli çocuğun arkasından bakıyordum.
Cansu’nun ikinci defa sorusunu tekrarlamasının ardından, kısa bir özetle neden geldiğimi ve neden burayı yazmak istediğimi söylediğimde?
_Ne değişecek ki ben söyleyeceğim siz yazacaksınız okuyanlardan ya bir tanesi ya iki tanesi gelecek ve her şey kaldığı yerden devam edecek. Buraya sizden önce de bir sürü yönetici büyükler geldi ne değişti ki? Bayramlarda giysi getirenler, koruyucu aile olarak gelip evlat edinmek isteyenler, kimler geldi kimler gitti ama değişen hiçbir şey olmadı yalnızca Zehra anneden başka. Bir tek o değişmedi. Bu kelimeleri söylerken yüzündeki ifade soğuktu. Umudunu her gecen gün yitirmiş yalnızca bugünü yaşıyordu ve sırtındaki yükün ağırlığını farkındaydı. Bense ne soracağımı nereden başlayacağımı şaşırdım. Onunla birlikte aynı masayı paylaşan suskun ve yarının nasıl olacağını bilemeyen iki kişi olmuştuk. Az ötede ip atlayan çocukların kaç kere atladığının sayıları yükleniyordu kulaklarımıza. Aradan ne kadar süre geçtiğini hatırlamıyordum bile ilk söze ben başladım.
- Burada günlerin nasıl geçiyor. Biraz buradaki yaşantından ve kendinden bahseder misin
_Zehra annemin dediği gibi ben buraya üç yaşımda bırakılmışım benimle beraber bir kardeşim daha varmış ama nerede olduğu bilmiyorum silik bir iki anıdan başka da aklıma bir şeyler gelmiyor.
-Kardeşin nerede?
_Kardeşleri aynı yere vermiyorlarmış bunu biliyorum ama bir gün gelecek ve kardeşimi de bulup beraber yaşamak istiyorum. Bu söylerken gözlerindeki yaşlar yanaklarından süzülmeye başlamıştı. Cebimden mendilimi çıkartıp sileyim dedim ama o ‘Yok teşekkür ederim ben silerim zaten bu zamana kadar ağladığımı gören ilk defa siz oluyorsunuz. Hep sessiz ağladım acıma’.
-Buradaki yaşantından, annenden, babandan buradaki yaşam koşullarından bahseder misin?
_Neresinden başlayayım burada ki hayat mı diyeyim yoksa hayatlar mı diyeyim bilemiyorum. Üç yaşımdayken bırakılmışım yani benim dokuzuncu yılım. Birçok arkadaşım vardı kimisi evlatlık alındı uyum sağlayamadan geri döndü, kimisi kaçtı, kimisi yaşı dolduğu için gitti. Hepsi de benim gibi aynı kaderi paylaşan çocuklardı. Ama hala görüştüğüm gitmelerine rağmen bizleri unutmayan büyük ablalarım ve ağabeylerim var. Çünkü buranın çocukları ve burada büyüyen çocukların hepsi bizleri sizlerden daha iyi tanıyan da bilende olmadı. Burası dışarıdan görüldüğü gibi yüksek duvarları olan sıcak bir ev görüntüsü veriyor lakin içerisi soğuk, kapıları büyüktür! Yani herkesi kucaklayan bir görüntü verse de burada kimseniz yoktur. Hep kendinize yetmek zorundasınız. Kendinizi korumak zorundasınız gücünüz yetiyorsa eğer. Bazen mümkün olsa da bazen de mümkün olmuyor bilirsiniz yaradılış meselesi kimileri güçlü asi doğar, kimileride zayıf ve korunmak ister. Asıl sorun neden terk edildiğimiz neden burada oluşumuz. Burada hayatın sizi terk edilmişliğini yaşarsınız. Bazı şeyleri unutmak mümkün değil mesela,
‘’Siz hiç acılarınızın, umutsuzluğunuzun üstünü örttünüz mü yorganınızla. Kaç kere sessizce ağladınız, ağlarken yastığınızın ıslandığını fark ettiniz. Her bayram sabahında annen gelsin diye beklediniz o demir parmaklıkların ardında. Her gelen kadına annem diye sarıldınız. Bir bez bebek için dayak yediniz mi? Dedim ya kaybedilmeyince anlaşılmıyor. Burası ‘’ Yetimhane’’ burada hayat sizin bildiğinizden sizin yaşadığınızdan farklı yaşanıyor. Acısıyla, özlemiyle dolu dolu ve her günün doğumunda da umudun yaşandığı yerdir burası. Bazen de her şeyin tükendiği yerdir kapılar kapandığında. Sizin anlayacağınız ‘’ Biz yetimhanelerin yetim çocuklarıyız’’ sizin gördükleriniz bu kadarla sınırlı. Bu hayatı yaşamıyorsunuz, bizler ise sizin yaşadıklarınızı görüyoruz ama yaşayamıyoruz. Yani denk düşmüyor birbirine. Sizler görmek istediklerinizi gördünüz ve görüyorsunuz bizler ise yaşamak istemediklerimizi yaşadık ve yaşıyoruz. Çarpık düzen mi yoksa cahilliğin gırtlağa kadar gömülmüş bir insanlık dramı mı? Sizler hayatın neresinden bakıyorsunuz bilemem ama bizlerde sizler gibi aynı hayatı yaşamak için gönderildik.
__Son Bölümde Buluşmak Üzere Yine Bekleriz..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.