- 1020 Okunma
- 6 Yorum
- 1 Beğeni
ÜÇ İSİMLİ MASKESİZ BEŞLER
Her ne kadar makale dediysek de yarı mizah, yarı anı, biraz da makale türünde bir yazıdır bu.
-----------------------------------------------------------------------------------------
-Hocam ben bu soruyu anlamadım.
-Hangi soruyu anlamadın evladım. İki tane soru var zaten.
-Hocam ! Bu ‘’İlk Türk Beşlileri kimlerdir? Adlarınız yazınız.’’ Demişsiniz ya onu anlamadım işte. Buraya ne yazacağız?
-Klasik Batı Müziğinin ilk beş Türk bestekarını yazacaksın.
-Tamam hocam anladım.
Aslında hiç de anlamamıştım. Anlamamıştım ama gayet iyi anladığımı sanıyordum. Beş tane ünlü Türk bestekarının adını yazacaktım yani. Öteki soruyu bilmediğime göre bunu yazmalıydım mutlaka. Aksi takdirde matematik ve fiziğin yanında bir de müzik zayıf gelecekti ki pedere matematik ve fiziği izah etmek kolaydı ama müziği kat’iyyen izah edemezdim. Hem ayıp denen bir şey vardı. Müzik zayıf olabilir miydi hiç?
Başladım cevabı yazmaya:
C-2 Türkiye’nin en ünlü beş bestekarı sırasıyla şunlardır a) Orhan Gencebay b) Yusuf Nalkesen c) Erol Sayan d) Münir Nurettin Selçuk…
Ulan beşincisi kimdi? Hay Allah’ım aklıma gelmiyor bir türlü. Hahh. Tamam bulduuummm. e) Kendisini bir icracı olarak tanısak da Zeki Müren.
Ohhh… 50 Puan garantiydi. En azından müzik dersinden yırtmıştım.
Bir hafta sonra müzik öğretmenimiz yazılı sonuçlarını okumaya başladı.Neredeyse herkes 100 puan almıştı. En düşük puan 70 di.
Sıra bana geldi.
-Sami:0
Hemen parmak kaldırıp itiraz ettim.
-Hocam itiraz ediyorum.
-Neye itiraz ediyorsun? Sadece bir soruya cevap vermişsin o da tamamen yanlış.
-Niye ki hocam? Nesi yanlış?
-Ben sana klasik batı müziğinin bestecilerini sormuştum, sen neler yazmışsın. Orhan Gencebay Klasik Batı müziği bestecisi mi? O soruya ‘’ Ahmet Adnan Saygun,Ulvi Cemal Erkin,Cemal Reşit Rey,Hasan Ferit Alnar, Necil Kazım Akses’’ diye cevap vermeliydin
-Hocam siz hiç ‘’ Bir Teselli Ver’’i dinlemediniz galiba. O bahsettiğiniz besteciler gelsin de beste nasıl olurmuş görsünler. Hem ben nereden bilebilirim ki adamlar batılı mı, klasik mi? Türk mü Türk, besteci mi besteci. Yaz dediniz yazdık ama hakkımı yiyorsunuz. Müzikten de çakarsam babam derimi yüzer valla.
-Of be Sami amma ağladın ha. Maşallah ne çene varmış sende.
-Hocaaaamm. Ben de size bir soru sorabilir miyim?
-Sor bakalım.
-Bu ilk beş büyük bestekarın neden hepsi de iki isimli? Yani soyadları dahil üç isimleri var?
-Ay ne biliyim evladım.
-Bakın gördünüz mü? Öğretmenler de bazı şeyleri bilemiyorlar. Bu durumda bana sıfır veremezsiniz.
Sınıf gülme krizlerinde…Öğretmen not defterini çıkardı. Eyvah ki eyvah.
-Sen gel bakayım sözlüye.
Aha da hapı yuttuk. Hatun başlar şimdi ‘’ Minör, majör, ton, oktav, ‘’ Offff offf. Yağmurdan kaçarken doluya tutulduk vesselam.
-Evet Sami Efendi haydi bize İstiklal Marşımızı oku bakalım.
‘’Allaaaahh. Yaşadık’’
Başladım okumaya.
-Tamam, aferin, otur 100 puan.
-Essah mı hocam?
-80 e inmeden çeneni kapa ve otur yerine.
Böylece Müzik dersinden yırtmıştım ama öğrencilik hayatımda daha nice beşleri ezberlemek zorunda kalmıştım hiç sormayın. Bazen bu beşlerin sayısı dörde iniyor ya da altıya çıkıyordu ama çoğunlukla beşti.
Mesela lise çağlarında seçmeli bir ders olduğu için Din Dersini seçmemiş olsam bile taa ilk okuldan önce Hacı Dedem ezberlemişti. ‘’İslamın ilk ve temel şartları beştir: Savm-ü selat, hacc-ü zekat, kelime-i şahadet.’’ İlk okulda öğretmenim din dersinde sormuştu:
-Çocuklar ! İslamın şartlarını kim söyleyecek bana?
Öylesine ‘’Öğretmenim ! Beeennn’’ diye bağırmış ve onun masasına doğru yürümüşüm ki dayanamadı.
-Say bakalım Sami.
-Öğretmenim ! İslamın şartı beştir: Savm-ü selat, hacc-ü zekat, kelime-i şekadet.
-Aferin Samiiii. Şimdi söyle bakalım. ‘’Savm-ü selat’’ nedir?
Allah Allah. İslamın şartı işte. Ben ne bileyim ne?
-Öğretmenim ! Hacı Dedem onu öğretmedi.
Öğretmen başladı gülmeye.
-Tamam tamam…Bundan sonra Savm-ü selat yok. Onun yerine oruç ve namaz var. Hacc-ü zekat da yok. Kısaca hac ve zekat var. Tamam mı?
O yaşlarda annemiz, babamız veya öğretmen ‘’Geliyor beşli’’dediğinde anlardık tokadın geleceğini.
Beş taş oynayan erkek arkadaşlarımızı kızdırırdık ‘’Kızların içinde kızılcık bebek’’Diye.
Öğrenim hayatında ilerledikçe başka ilk beşleri ezberledik. Neredeyse her dersin beşleri vardı.
Mesela Biyoloji dersinden hâla aklımda kalan bir beşli vardır: Yenirler mi, içilirler mi, ne işe yararlar pek de bilmem ama ezberimdedir: Adenin, guanin, sitozin, timin,urasil. Şimdilerde bulmacalarda filan karşıma çıkıyorlar bazen. Amino asitlerin bilmem nesiymiş. Kimileri RNA da, Kimileri DNA da kimi de herm DNA da hem RNA da bulunurlarmış. Yahu bir de Lise fen Bölümü mezunuyum. Resmen Fen Bölümünün yüz karasıyım.
Edebiyat dersimizin beşlileri ise ‘’Beş Hececiler’’ olarak karşıma çıkmışlardı. Onlar da -zaman zaman bazılarının adlarını unutsam da- şunlardı: Orhan Seyfi Orhon, Enis Behiç Koryürek, Halit Fahri Ozansoy, Yusuf Ziya Ortaç ve Faruk Nafiz Çamlıbel…Bunlar da komple üç isimli amaEdebiyat öğretmenimiz Rahmetli Hayriye Hanıma ya da Şevki Bey’e sorulamaz öyle kolay kolay ‘’ Hocaaam bunlar niçin hep üç isimli’’ Diye. Çünkü Hayriye Hanım sözlüye çekti mi öyle ‘’İstiklal Marşını oku’’ filan demez, önünüze bir beyit atar ‘’ Bul bakalım şunun kalıbını. ‘’ Derdi. İşin yoksa uğraş ‘’ Fa i la tün’’ müydü yoksa ‘’Mef u lü ‘’ müydü diye. Şevki Bey’in ise karşısında nefesi bile ağzımızdan değil de arkamızdan alırdık. Sıkardı ona öyle espri yapmak.
Sonra Kimya dersleri… O altılı grubu, yani soy gazları hâla ‘’Say’’ deyin anında sayayım. Bakın hiç bir yere bakmadan yazıyorum: Helyum, neon, argon, kripton, xenon, radon.
Evet…Her dersin bir ilk beşi vardı ama Tarihin yoktu. Kim bilir, belki de vardı ama anlatan yoktu. Mesela Tarih dersinde İlk beş Türk devleti diye bir şey yoktu. Ya da ilk beş büyük kahraman. Ne bileyim bir ‘’ İlk beş büyük savaş’’ bile yoktu. Hiç bir tarihi olayı ya da olguyu böyle sayılarla ifade etmiyorduk. Hatta ‘’ İlk beş padişahın adlarını yazın’’ diye bir soru bile yoktu soruların içinde. Tarih ile ilgili herhangi bir ‘’İlk Beş’’ duymamıştım.
Öğretmen oldum sonra. Bu sefer ben sordum:
SORU: Rönesans döneminin ünlü sanatçılarından dört tanesinin adlarını yazınız.
Arka taraflardan bir parmak kalktı.
-Hocaaaammm ! Bir tanesinin adını söyleseniz gerisini hatırlayacağım. Ne olur hocam. Bir tanesini söyleyin.
-Evladım, biliyorsun aslında.
-Vallahi bilmiyorum hocam.
-Biliyorsuuuuun.
-İki gözüm önüme aksın ki bilmiyorum.
-Yemin etme. Sonra gözlerin önüne akıverir de kör kalırsın. Sen bu sorunun cevabını kesin biliyorsun.
Zavallı çocuk şaşkın. ‘’Yahu nereden biliyorum’’ diye düşünüyor. Daha fazla eziyet etmemek lazım.
-Evladım ! Ninja kaplumbağalarının adını biliyorsun değil mi?
Çocuk heyecanla cevap verdi.
-Biliyorum hocam.
-İyi..Şimdi o soruya Ninja kaplumbağalarının adını yaz.
-Olur mu hocam?
-Olur olur. Ben yaz diyorsam yaz sen. Bir bildiğimiz var elbette.
Çocuk başladı yazmaya:
‘’Donatello, Rafaello, Migel Anjelo, Leonardo.’’
-Aferin evladım tam puan.
Eminim o çocuk ve onun sınıf arkadaşları ömürleri boyunca unutmazlar Rönesansın Ninja kaplumbağalarını ))))))))))
Utanç verici elbette Ninja kaplumbağalarını getirip Tarih dersinin içine sokmak ama ne yapalım ki ‘’Rönesansın ünlü sanatçıları’’ olarak adlarını bir türlü öğrenemedikleri o şahsiyetleri Ninja Kaplumbağaları olarak rahatça öğrenebiliyordu çocuklar.
Memlekette pek yiyemesek de ‘Beşler Sucukları’’ vardı. Sonra ‘’Maskeli Beşler ‘’ diye bir film yapıldı. ( Sanırım dördüncüsü ya da beşincisi vizyona girecek) ama en azından yakın tarihimizin ilk beşleri yoktu. Ya da?
Ya da Tarihin de ilk beşleri vardı ama çoğunlukla o ilk beşler bir davaya gönül verdiklerinde beşten çok daha fazlaydılar. Birlikte bir davaya baş koydular fakat sonra yollar ayrıldı. Bazen sadece beş kaldılar, bazen daha da azaldılar, hatta tek kaldılar.
‘’Mesela Atatürk’le birlikte Samsun’a çıkanlar’’ Diye bir sınıflama yapsanız ‘’İlk Kırk sekizler ‘’ demeniz gerekiyor çünkü Atatürk dahil kırk sekiz kişi Bandırma Vapuruyla 16 Mayıs 1919 da yola çıkmıştır.
KURMAY SUBAYLAR
1. Dokuzuncu Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa 2. Kurmay Başkanı Albay Kázım (General Kázım Dirik. 1880-1941).3. Sağlık Müfettişi Albay İbrahim Tali (Milletvekili ve elçi Dr. İbrahim Tali Öngören. 1875-1952).4. Kurmay Binbaşı Arif 1882-1926).5. Kurmay Binbaşı Hüsrev Bey (Asker ve büyükelçi Hüsrev Gerede. 1886-1962)6. Topçu Müfettişi Binbaşı Kemal Bey (Korgeneral Kemal Doğan 1879-1951)7. Sıhhiye Müfettiş Muavini Binbaşı Refik Bey (Başbakan Dr. Refik Saydam. 1881-1942) 8. Yaver Piyade Yüzbaşı Cevad Efendi (Atatürk’ün yaveri ve milletvekili Cevad Abbas Gürer. 1887-1943)9. Yaver Piyade Yüzbaşısı Mustafa Efendi (Tokat milletvekili Mustafa Sabri Süsoy. 1876-1934) 10. Piyade Yüzbaşı Ali Şevket Efendi (Gümüşhane milletvekili Ali Şevket Öndersev. 1884-1940) 11. Piyade Yüzbaşı Mümtaz Efendi (Yüzbaşı Ali Mümtaz Tünay. 1886-1946) 12. Piyade Yüzbaşı İsmail Hakkı Efendi (Başbakanlık özel kalem müdürü İsmail Hakkı Ede. 1886-1943) 13. Tabib Yüzbaşı Behcet Efendi. 14. Piyade Asteğmeni Hayati Efendi (Cumhurbaşkanlığı özel kalem müdürü Hayati Bey. 1892-1926) 15. Piyade Asteğmeni Arif Hikmet Efendi (Tümgeneral Arif Hikmet Gerçekçi. 1894-1970) 16. Yaver Topçu Üsteğmeni Muzaffer Efendi (Atatürk’ün emir subayı ve Giresun milletvekili Muzaffer Kılıç. 1897-1959) 17. Asteğmen Abdullah Efendi 18. Adli müşavir Ali Rıza Bey 19. Tabur hesap memuru Rahmi Efendi 20. Tabur hesap memuru Ahmed Nuri Efendi 21.Kátip Faik Efendi (Sağlık Bakanlığı memuru Faik Aybars. 1880-1945).
22. Yedeksubay Tahir Efendi. 23. Kátip Memduh Efendi (Cumhurbaşkanlığı memuru Memduh Atasev. 1895-1930’lar).
ERAT:
1. Osman Nuri oğlu Ali Faik Efendi (kıdemli çavuş), 2. İbrahim İzzet oğlu Átıf (kıdemsiz çavuş), 3. Aydınlı Ali oğlu Musa (çavuş), 4. Konyalı Mustafa oğlu Kemal (çavuş), 5. Konyalı Kemal oğlu Mustafa (çavuş), 6. Sivaslı Ali oğlu Rıfat (onbaşı), 7. Sivaslı Rıfat oğlu Ali (onbaşı), 8. Çatalcalı Tevfik oğlu Adem (onbaşı) 9. Sincanlı Hüseyin oğlu Mehmed (er), 10. Sincanlı Ahmed oğlu Emin (er), 11. Sincanlı Mustafa oğlu İsmail (er), 12. Sincanlı İbrahim oğlu Ömer (er), 13. Alanyalı Kerim oğlu Mehmed (er), 14. Sungurlulu Hasan oğlu Elvan (er), 15. Geredeli Mehmed oğlu Mehmed (er), 16. Mudurnulu Mehmed oğlu Durmuş (er), 17. Geyveli Mehmed oğlu Ali (er), 18. Geredeli Şakir oğlu Nuri (er), 19. Akhisarlı Hasan oğlu Hüseyin (er), 20. Tokatlı Abdullah oğlu Mehmed (er), 21. Divrikli Abdullah oğlu Musa (er), 22. Kadıköylü Mehmed oğlu Hasan (er), 23. Yenihanlı Bekir oğlu Mahmud (er), 24. Üsküdarlı İhsan oğlu Mehmed Lütfi (er), 25. İzmirli Abdullah oğlu Ali (er)
Erler daha sonra ne oldu bilinmiyor ama kurmay subaylardan 4. Sırada ismi yazılı olan Binbaşı ( En son Albay) Arif Bey daha sonra Kurtuluş Savaşı içinde yer aldı. İstiklal Madalyası ile ödüllendirildi. Millet vekili de oldu ama 1926 yılında Atatürk’e suikast davasında suçlu bulunarak idam edildi.
Bir başka beşli yapalım:
Milli Mücadeleyi Başlatmak için Anadolu’ya koşan ilk beş Kumandan:
Mustafa Kemal Atatürk, Kazım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Rauf Orbay ve Refet Bele.
Önce istisnasız hepsinin ortak özelliği:
Bizim beşlerin hepsi alnı açık yüzü ak insanlar olduğu için hiç bir zaman yüzlerine maske takmamışlardır. O bakımdan onlara ‘’ MASKESİZ BEŞLER ‘’ Diyebiliriz.
Atatürk’ü tanıyoruz.
Yazıyı uzatmamak için diğer dördününün ortak yönlerine bakalım.
MASKESİZ BEŞLERDEN DÖRDÜNÜN ORTAK YÖNLERİ
1- Yakın tarihlerde dünyaya gelmişlerdi. Rauf Orbay ve Refet Bele 1881, Kazım Karabekir ve Ali Fuat Cebesoy Paşa 1882
2- Refet Bele haricinde her üçü de İstanbul’da dünyaya gelmişlerdir. Refet Bele ise Selanik doğumludur.
3- Dördü de Anadolu’da milli mücadeleyi ilk başlatanlar arasındadır.
4-Rauf Orbay dışında her üçü de karacıdır. Rauf Orbay ise denizci.
5-Dördünün de ömrü Balkan savaşlarından I. Dünya Savaşına, I. Dünya Savaşından Kurtuluş Savaşına çeşitli cephelerde savaşlarda geçmiştir.
6-Dördü de 1924 de kurulan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının kurucuları arasında yer alır.
7-Dördü de 1926 yılında Mustafa Kemal’e suikast davasından dolayı yargılanmışlardır.
Bunlardan Kazım Karabekir, Refet Bele ve Ali Fuat Cebesoy beraat etmişler ama Rauf Orbay on yıl kalebentlik , daha sonra da sürgün cezasına çarptırılmıştır ama mahkeme sırasında tedavi için yurt dışında bulunduğu için bu ceza tatbik edilememiştir. 1933’te çıkan af kanunundan yararlanmayı "Benim asla ve hiçbir suretle en ufak bir cürümle dahi suçlu olmadığım için, ilan edilen aftan katiller ve şakiler(eşkiyalar) gibi faydalanmayı düşünmem mümkün değildir" diyerek reddetmiştir.
8-Kazım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy ve Refet Bele daha sonra CHP den milletvekili olsalar da Rauf Orbay CHP ye hiç girmeyip iki dönem bağımsız millet vekili olmuştur ( Kastamonu ilinden ) Paşalar içinde sadece Ali Fuat Paşa, Demokrat Parti kurulunca bu partiye geçmiş ve 27 Mayıs ihtilalinden sonra Yassıada’da tutuklu olarak yargılanmıştır
İlginç bir ayrıntıyla noktalayalım.
Bizim maskesiz beşler de üç isimlidir.
1- Mustafa Kemal Atatürk.
2- Musa Kazım Karabekir
3-Ali Fuat Cebesoy
4-Hüseyin Rauf Orbay
5-İbrahim Refet Bele
Cümlesine ve daha nicelerine Allah rahmet eylesin.
6. Resim: Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının amblemidir.
YORUMLAR
Hocam çok güzel öğretici bir yazıydı Atatürkün samsuna çıktığını bilirdik ama kimlerle geldiğini böylesine detaylı olarak bu yazıya kadar bilmiyordum Okudukça bilgilenmenin hazzını yaşatmış olmanızdan size çok teşekkür ederim saygılarımla
sami biberoğulları
Ben de komuta kademesini biliyordum ama erleri daha yeni öğrendim.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Sami Bey...
Tek kelimeyle güzeldi,hele konular arasındaki "geçiş" dersi kalıcı kılar gibi olmuş!
Özelikle Samsun'a çıkan ekipte yer alan 23+ 25 erat sayısına yer vermeniz çok güzel olmuş.Zaten "Toplumsal hafızanın işlevi geçmiş olayların çetelesini tutmak değil,insani vicdani ayakta tutmaktır".mealinde güzel bir söz de var.
Başarı var,sağlık dileğimle....
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Merhaba hocam, çocukların yanlış anlamasına pek takılmamalı çünkü benim de yanlış anladığım konular oluyordu zaman zaman.
Öğretmenimizin, Egede dağlar nasıldır? sorusuna verdiğim cevap bu gün bile beni güldürür.
Cevap; Kahverengidir öğretmenimm!
Üç deyince şu üç harflileri anımsarız çoğumuz ama tarihe adlarını altın harflerle yazdıran komutanlarımızın da üçer adları olduğunu öğrenmek gerçekten ilginçti.
Tebrikler, selamlar
sami biberoğulları
Benim hem de bu yaşımda verdiğim cevaba ne dersin peki?
Cildiyecideyim. Rahatsızlığım görünür bir yerde değil. O bakımdan doktor hanım soruyor:
- Hangi bölgede.
Ben de bu rahatsızlık hangi bölgede başladı anlıyorum ve saf saf cevap veriyorum
-Akdeniz bölgesinde.
Kadın gülme krizlerine girince anladım yaptığım hatayı)))))))))))
Başlığı o şekilde yazmamın sebebi biliyorsun işte: İlgi çekmek için ))))
Selam ve sevgilerimle.
Emine UYSAL (EMİNE45)
sami biberoğulları
Emine UYSAL (EMİNE45)
ilginç bir detay
üç ad
Türkiye Cumhuriyetinin mimarları (!) sonradan fayrılıklar olsa da temelde kenelenmişler ya Allah razı olsun onlardan her ne kadar değerini bilmediğimizi üzülerek görsemde yarın daha güzle olacak inşallah
baki selam ve saygımla
sami biberoğulları
Müzisyenler, şairler, Cumhuriyetin temellerini atanlar, hepsi üç isimli. Bana da ilginç geldi doğrusu. Ötekiler de öyle:
Mustafa İsmet İnönü, Mustafa Fevzi Çakmak, Mahmut Celalettin Bayar, ...Hep üç isimli.
Severek ve öğrenerek okudum ve çokça alkışladım.
Yüreğine sağlık Ağabey.
Selam,Saygı ve Dualarımla.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.