KOLİLERDEKİ HARFLER
Kocası kitap kolilerini görünce ben bunları taşımaktan bıktım, götürmem bu defa diye bağırmıştı. İnatçılığını bilirdi. Sen taşıma, ben taşırım diyecekti ama bu mel’un hastalık halsiz bırakmıştı. Değil koli kaldırmak bir kg lık süt şişesini kaldıramıyordu.
En alta cümleleri yerleştirdi, sonra heceleri ,en üste de kelimeleri. Kitap kapaklarına yer kalmadı. Böylece koli sayısını azaltmıştı.
Eşyalar yüklendi kamyon sarsıldı, ileriye atıldı. Yola çıktılar.
Yıllar öncesinde Samatya’da , Feridun sokaktaki ahşap evde uzun siyah saçlı, yay gibi kaşlı dolgun dudaklı genç kadın çalan kapıyı araladı. Korkak,ürkek bir hali vardı. Buyurun dedi. Kapıdaki kadına baktı hayretle.
Benzemelerine şaşırdı genç kadın. Gelen anlamıştı neye şaşırdığını. Öyle inanmaz gözlerle bakıyor du ki.
-Şaşırma dedi gelen kadın ben senim. Daha doğrusu 25 yıl sonraki senim.
Kafası karıştı genç kadının, aslında kafası zaten karışıktı. Sevdim dediği adamla evlendi evleneli her gün bir gerekçe ile dayak yemekte idi. O sabah ta nasibini almıştı.
-Konuşmaya geldim korkma dedi gelen .
-Konuşalım dedi genç olan . Buyurmazmısınız. Pek bir eşyamız yok. Kusura bakmayın.
Sizi dinliyorum dedi.
-Nerden başlamalı der gibi bakındı gelen.
Öteki mutfağa yönelirken,bir çay bari demleyeyim ayıp olacak dedi. Ocağı yakarken yeni gelen , kendine ne kadar güveniyor diye düşündü, ezik kavruk halinden utandı. Ben ilerde nasıl böyle olabildim diye düşündü.Hayret etti.
Çayları doldurup döndüğünde. Duvardaki resme bakan kadına yöneldi.
- Eminim sen kocandan dayak yemezsin. Öyle görünüyorsun. Dedi gelene.
-Evet haklısın. Bana el kaldıran bir adamla bir gün bile geçirmem. Sen ne bekliyorsun bu mendeburu terk etmek için.
-Kendime biçtiğim eziyet süresinin dolmasını bekliyorum herhalde. Ama yakındır. Çünkü geçen gün çok zoruma giden bir şey yaptı.
-Ne yaptı?
-Kitaplarımı …gözleri doldu. Elinin tersiyle sildi yaşları. İç geçirdi, kitaplarımı sobada yaktı. Kurtaramadım.
-Bu da başka bir işkence şekli olmalı. Neden yapmış bu hareketi.
-Kitaplar aklımı çeliyormuş, ona dikleniyor muşum.
Onları yok edince uysallaşıp ne derse, ne yaparsa sineye çekeceğimi zannediyor sanırım.
Ne diyeceğini şaşırdı gelen kadın. Bu nasıl bir zihniyet dedi. Kadın okursa, öz güven kazanırsa biz onları yönetemeyiz diye korkuyor bu erkekler.
Kadın, sadece fotoroman okusun, örgü kitapları, yemek kitapları ile yetinsin istiyordu anlaşılan ,dedi . Çayları bitince İzin isterken , sarıldı genç haline , biliyorum başaracaksın dik durmayı dedi. Yokuşta kayboldu.
Arkasından ,giden kadına bakarken çocukluğuna gitti .İlkokula gittiği yıllara. Bir gün okuldan geldiğinde kuzinede hikaye kitabının kapağından bir parça gördüğünde isyan etmişti. İşi bitti zannedip soba tutuşturmuşlardı güya. Öfkesinden birkaç gün kimseyle konuşmamıştı.
Sonradan anladı ki olay soba yakma olayı değildi. Çok kitap okuyor aklını yitirir demişti komşular. Aklını korumuşlardı sözde. Akıl, kitap yakılarak korunuyordu.
Yakılan, atılan kitapların kapak altındaki formlarıydı. Kitaplarda yazanları , okuyanın beyninden nasıl sileceklerdi. İşte bunun yolunu bulamadılar.
Şimdi yine kolilerce kitap, boş salonun ortasında öylece duruyordu. Suçları onları benim okumuş olmamdı. Birden parmaklıklar belirdi kolilerin çevresinde ablukaya alınmışlardı, her biri bana bakıyordu, Annav Karenina, İnce Memet, Karamazov Kardeşler ve diğerleri .Kaşları çatılmış öfke içinde idiler. Wirginia Wolf ile Nazım’ın Piraye’si beni teselliye çalışıyorlardı .
Onlarla ve diğerleri ile vedalaşıyorum. Dokunamıyor, koklayamıyorum onları. Korkuyorum oracıkta erimekten.
-Nerde kaldın , seni mi bekleyeceğim burada diye bağırıyor kocam. Kitap katili gibi görünüyor gözüme. Bende idam seyircisiyim sanki.
Alttaki tabureye bir tekme savuruyor cellat. Gırç diye zayıf bir ses duyuluyor. Gırç anlatıyor mu ki, boynu kırılan mahkumu…..
Her yeni eve taşınmaların hepsinde, yeni mangalar kuruldu.Bir öncekileri aratmayacak kadar alınıp biriken kitaplara. Bırakılmalarına seyirci kaldı. İçi sızlayarak.
Ama yeni kitaplar aldı bıkıp usanmadan.
Kitaplarını terk etmeye zorlayacak biri olmayınca ,harfleri kolilere yerleştirmesine gerek kalmayacaktı
Acaba benden alıp heder etmeselerdi daha mı az sevdalanırdım kitaplara dedi.
Bundan sonra katil kocamın koynuna girebileceğine ihtimal veremiyordu.
Defterlerime, kalemlerime,harflerime ,
Cümlelerime dokunmayın ,
kolilere yerleştirdiğim kitap kapaklarıma da..
Ama dokunun harflere ,cümlelere, hatta okuyun onları ….
Beni harfler imle baş başa bırakın .
Kitaplarımı geride bırakmayacağım. Kitap koyduğum kolileri de...
YORUMLAR
Öykünün kahramanı kendisiyle hesaplaşırken geçmişine doğru bir yolculuk yapıyor. Her ne kadar bu yolculuk bir kadının olsa da, okurun her tipi bir yer buluyor bu yolculukta kendine.
Her ne kadar öykünün ağırlığı kitaplara yüklenilmeye çalışılmışsa da, asıl yük ortada, öyküde kalmış. Okur, istemese de hatta çok gönüllü olmasa da bu yükle başbaşa kalıyor. Biliyor ki bu yük aynı zamanda kendi yükü. Sırtlanılacak çaresiz…
Değerli Ayşe Gül, işte bunları bıraktı aklımda öykün.
Kalemine sağlık.
Sağlıcakla Kal,