- 610 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
GECELER
Gün yine bitti, tıpkı dün ve diğer günler gibi.. Sabuna benziyor, elimizden aniden kayıp gidiyor… Tutamıyoruz, geçmesin istiyoruz ama dur diyemiyoruz.. Acımasız ve merhametten yoksun… Su misali akıp tükeniyor.. Arkasından esprili bir eda ile tebessüm ediyoruz.. Yitirdiğimiz yaşanmamışlıklara mı yoksa hoyratça harcadığımız bir daha bulamayacağımız en nadide lahzalara mı gülüyoruz?.. Belli değil, tatlı bir muamma!...
Bu sır dolu sokaklar, üstüne basıp geçtiğim çakıl taşları dile gelse neler söyler neler…
“Garip diye geçinen meczup;
bedenine ilmek ilmek dokuduğun,
ruhuna dost bildiğin yalnızlığın var ya;
Şu hilalin gölgesinde
yol boyu yürüyen hüzün sellerinin
yanında kaç yazar ki… ”
Mazide zaman zarfının içinde ‘Hey gidi günler’ diyen ne nameler ne esrarlar gizlenmiştir, kimse bilmez.. Kapalı kapılar ardında neler yaşanıyor hangi acılar saklanıyor, hepsi bir gizemdir. Sokaklar efkâr teline dokununca başımı semaya kaldırıyorum…
Gökyüzü matem tutuyor sanki.. Yıldızlar karanlıkların gölgesine sinmiş.. Dolunay kayıplarda… Bu da kifayet etmiyor derdini ifa etmeye ve başlıyor ağlamaya hem de hıçkırarak.. Gönül verdiği yar, toprakla bütünleşmiş adeta.. Ortalığa sevdiğinin kokusunu salmış.. İnleyen nameler rotası belirsiz uçakların uğultuları ile notalanıyor…
Sokaklara da semaya da hicran yarası ile avare olmuş bir mecnun, yanık sesi ile derman oluyor..Herkesin bir yerlere tünemiş olduğu bu kör vakitte avare çakırkeyf bir vaziyette türkü çığırıyor.. Yankılanan ses gökyüzüne aşk sunuyor.. Velhasıl çıldırtan yalnızlığım bedenime kazınmışken bana hayır yok gecelerden…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.