- 603 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
O DAHA ÇOCUK
KİŞİLER
ARİF USTA : 30-35 Yaşlarında Atık plastik dönüşümü yapan bir işletme sahibi
KAMİL USTA : 30-35 Yaşlarında kaporta ve araba tamirhanesi sahibi
FATİH : 18 Yaşlarında liseye gidiyor. Babası bir iş kazasında hayatını kaybetmiş, yaz tatillerinde çalışıp eve destek oluyor, hedefi üniversite okuyup doktor olmak
SELİM : 18 Yaşlarında Ailesi okutmamış, Ailesinden ve ustasından gizli dışarıdan lise okuyor
AHMET : 13 Yaşında, fakir bir ailenin çocuğu, ailesi ilk okuldan sonra okuldan alıp iş hayatının ortasına atıvermiş.
BABA : Ahmet’in babası
ANNE : Ahmet’in annesi
METİN : 14-16 Yaşlarında okula gitmeyen çaycının çırağı
MARIA : 25 Yaşında İtalyan turist
JOHN : 30 Yaşlarında İngiliz, uluslararası Bir kurumda çocuk işçiliği ile ilgili çalışmalar yapıyor
BAYAN : John un tercümanı
İŞÇİ ÇOCUK : Çevreden Plastik atık toplayarak geçimini sağlamaya çalışan bir çocuk
ESNAF : Arif ustaların yakınlarında çalışan esnaf
(Sahnede 2 dükkân yan yanadır, dükkanın birisi Arif ustanın diğeri Kamil Ustanın dükkanıdır, olaylar dükkanın önünde geçmektedir, Arif ve Kamil genelde dükkan önüne tabure ve ufak sehpa konmuş orada zaman geçirmektedirler. Dükkânların kapıları açık, dükkâna giriş çıkışlar dükkân kapılarından, dışarıya giriş çıkışlar sahnenin sağ ve sol kapılarındandır)
O DAHA ÇOCUK
BAYAN : İyi günler kolay gelsin
ARİF : İyi günler bacım
BAYAN : Bir şey soracağım size. Çocuk işçi çalıştırıyor musunuz?
KAMİL : Hayırdır neden sordunuz?
BAYAN : Bu bey , Mr. John, çocuk hakları alanında uluslararası faaliyet gösteren bir yardım kuruluşundan gelmekte. İş yerlerini gezip çocuk işçiliği hakkında işverenleri bilgilendiriyoruz.
JOHN : Hello My name is John, nice to meet you . Here in Turkey almost every employer hire children because they think the workers’ cost is very low in this way.
BAYAN : Mr. John diyor ki Türkiye’de neredeyse bütün işverenler ucuz maliyetli olsun diye iş yerlerinde çocuk işçi çalıştırıyor.
JOHN : Actually when you hire children , the cost is higher.
BAYAN : Aslında çocuk işçi çalıştırmak daha maliyetli
ARİF :Nasıl daha maliyetli
BAYAN : He asks how does it cost much higher ?
JOHN : When you employ a qualified and adult worker who carry all characteristics the job needs for instead of a child, both the working process and the product achieved at the end of the process will have better quality
BAYAN : Çocuk işçi yerine o işin eğitimini almış daha yetişkin bir eleman çalıştırdığınızda işiniz yada ortaya çıkan ürün daha kaliteli olur
JOHN : While a child can finish a work in one hour, an adult worker can finish the same thing in half an hour which gives you extra time.
BAYAN : Bir çocuğun bir saatte yaptığı bir işi, bir yetişkin yarım saatte yapabilir bu da size zaman kazandırır
KAMİL : Yani biz diyelim ki çocuk işçi çalıştırıyoruz ne olacak
BAYAN : He says what happen if we hire child workers ?
JOHN : You will be provided with all the necessary information and if you employ adults instead of children , you will get free vocational training beside with occupational health and safety education
BAYAN : Size bu konuda bilgilendirme yapılacak, ve yetişkin birisini çalıştırdığınız taktirde ücretsiz mesleki eğitim ve iş sağlığı güvenliği eğitimi verilecek
ARİF : Yok bacım ya biz çocuk çalıştırmıyoruz inan
BAYAN : He says they don’t have any child worker.
JOHN : Ok. Thank you very much if you come across anybody having child workers , please inform them and here is my card. Feel free to contact me
BAYAN : Peki teşekkür ederim, lütfen çevrenizde çocuk işçi çalıştıran varsa onları bu konuda bilinçlendirin bu arada buyurun bu kartım,
JOHN : Have a nice day
BAYAN : İyi günler teşekkürler zamanınız için (Bayan ve John çıkarlar)
ARİF : İyi günler iyi güler , (Tavlayı göstererek) oyununda içine ettiniz iyi günler
KAMİL : Bide kart bıraktı adam, bişey olursa arayın …. Arayayımda bana girsin değilmi
ARİF : Nerden buluyor bizi böyleleri anlamıyorum ki arkadaş
KAMİL : Aslında mantıklı geldi bana sanki
ARİF : Bırak Allahını seversen ya. Onlar esnaflıktan ne anlar,
BABA : Selam arif usta şeytanınız bol olsun
ARİF : Oooo selam Hasan
BABA : Al usta bu Ahmet geçen bahsetmiştim, bundan sonra senindir eti senin kemiği benim.
ARİF : Tamamdır Hasan merak etme sen
BABA : Hadi selametle Usta
ARİF : Selametle selametle (Ahmete bakar) Ahmet miydi adın ?
AHMET :Evet amca
ARİF : Amca yok amca yok. Usta diyeceksin . Arif Usta
AHMET : (Ürkek) Şeyy , peki usta, arif usta
ARİF : Kaç yaşındasın sen
AHMET : 13 amca!! şey usta
ARİF : (İçeriye seslenir) Selimmmm
SELİM : (İçeriden gelir) Buyur Arif usta
ARİF : Bu Ahmet, yeni çırak, al bunu içeriyi gezdir, temizlik nasıl yapılır öğret, pres makinesini, göster yarın hazır olsun herşeye
SELİM : Tamamdır arif usta o iş bende
ARİF : Şu yazıyı da sökün artık (Selim duvarda yazılı olan Okula gitmeyen çırak alınacaktır yazısını söker ve Ahmetle içeriye geçer)
KAMİL : Hadi bakalım Arif kumarda kaybediyosun ama işte kazandın :) Selim askere gidene kadar yetişir artık bu çocuk
ARİF : Sorma Kamil ya, Selim 5 yıldır bende artık askerlik çağı geldi, koca adam oldu, haftalığı belimi büküyordu zaten, kocaman adama 2 kuruş vermekte olmuyor atarlanıyor artık kerata. Ahmet ilaç gibi geldi valla.
KAMİL : Valla bende bi çırak daha bulsam iyi olacak bizim çırak sadece yaz tatillerinde geliyor, sonra okul açılınca hop okula, tek kalıyorum, bana böyle okula gitmeyen bi çırak lazım.
ARİF : (Tavlada tüm kapıları kapatmıştır ve kamilin taşını kırmıştır) bence senin biraz beklemen lazım hahahaaa mektepler tatil Kamil usta
KAMİL : Ulan yine mi be ne şanslı adamsın, bugün şans hep senden yana arkadaş
ARİF : Ve kaportacı kamil usta kaportayı çizdirir (Güler ve tavlayı kapatıp kamil ustanın koltuğunun altına verir) geçmiş olsun
KAMİL : Motor ustasıyım ben motor kaportacı değil (Kendi dükkanındaki çırağa seslenir) Fatihhhh
ARİF : Motor Kamil deyincede kızıyorsun be oğlum
KAMİL : Tövbe estağfurullah (Kendi dükkanındaki çırağa seslenir) Fatihhhh
FATİH : (İçeriden çıkar) buyur usta
KAMİL : Al lan şu tavlayı götür içeri gözüm görmesin
FATİH : (Gülerek Arif ustaya) Yinemi kaportayı çizdin Arif usta
KAMİL : Lan almayım ayağımın altına, yürü git temizlik yap
FATİH : Kızma usta ya hem daha yeni bitti temizlik
KAMİL : Bi daha yap ulan bugün akşama kadar temizlik yapacaksın
ARİF : ( Gülerek) Fatih 2 çay söyle bize ustandan olsun
FATİH : (Çay ocağının diyofonundan seslenir) Kaportacı kamil ustaya iki çay çekkkk (içeri gider)
ARİF : Bu senin Fatih çok fırlama be
KAMİL : Çok zeki şerefsiz , anadolu lisesini bitirince, üniversiteye gidecekmiş annesi komple yanıma verecekti okuldan alıp da ahhh ah şans işte bendeki
ARİF : Okuyup ne olacak sanki memleketimi kurtaracak, bak bize biz okudukmu, çok şükür işimizde var gücümüzde
KAMİL : Annesini ikna edemedim işte, babası öldükten sonra tüm yük annesine kalmış, buda yaz tatillerinde yanıma gelip, eve destek oluyor, annesine dedim komple benim yanıma ver haftalağına da zam yaparım geçinir gidersiniz dedim ama yemedi. doktor olacak benim oğlum diyor
ARİF : Ben de okuyup doktor olacaktım ama kan tutuyor beni diye olmadım, bak kan kelimesi bile başımı döndürdü (yüzü ekşir)
METİN : Buyrunnn ustalar, tavşan kanı bunlar
ARİF : Piçe bak! bilerekmi yapıyosun lan
METİN : Arif usta ne küfür ediyosun ya
ARİF : Siktir git lan alırım ayağımın altına ha
METİN : Ne dedim ben şimdi ya
ARİF : Lan bas git
METİN : Tamam usta ya, bardaklar boşalınca iki marka fazla koyun sabah marka koymamışsınız boşlara
ARİF : Bak çocuk şimdi bi koyucam sana (METİN hızla uzaklaşır)
KAMİL : Yeni nesil çok fırlama, biz böylemiydik çırakken
ARİF : Valla babamın beni ilk ustamın yanına götürüşünü hatırlıyorumda (kelimeler boğazına düğümlenir adeta) Eti senin kemiği benim demişti, (konuşması dahada zorlaşır) ustam kaşlarını çatarak enseme bir tokat attı babamın yanında, kap gel içeriden süpürgeyi süpür dükkanın önünü dedi, (gözleri dolar) babama baktım o an, beni korur kızar belki ustama dedim, ne vuruyosun oğluma der dedim. bir tokat ta babam atmazmı , duymadınmı lan ustanı hadi çabuk diye.
KAMİL : (Oda duygulanmıştır) Al bendende o kadar, bizim ustalarımız neydi be, babamdan yemediğim dayağı ustamdan yedim.
ARİF : Birkere ne dövmüştü beni bee. döne döne döne tokatlamıştı, tokat atıyodu 360 derece dönüyodum, bidaha vuruyor bidaha dönüyorum, çarkıfelek gibi çeviriyodu beni adam, feleğim şaşmıştı, Ah ulan ah zalim felek...
KAMİL : Zalimfelek (telaşla) kalk kalk kalk
ARİF : Noldu be
KAMİL : Bugünkü koşuda zalimfelek var banko birinci gelecek tüyo aldım, hadi ganyan bayisine acele et koşu başlamadan
ARİF : Deme be, (İçeri seslenir Selim Oğlum göz kulak olun dükkana geliyorum ben )
KAMİL : (Oda kendi dükkanındaki çırağa seslenir) Fatih ben birazdan geliyorum (Arif ve Kamil sahneden çıkarlar)
FATİH : (Elinde temizlik malzemeri dükkandan çıkar) Tamam usta (O sırada selim de çıkar)
SELİM : Gittilermi lan
FATİH : Gittiler gittiler , hadi çabuk getir
SELİM : Tamam bekle geliyorum hemen (Koşarak içeriye gider ve elinde bir poşetle gelir, poşet elinde Fatihle göz göze gelir)
FATİH : Çıkar hadi, fazla zamanımız yok
SELİM : Tamam çıkarıyorum (poşetin içinden kitap defter çıkarır) Nerde kalmıştık
FATİH : Trigonometride
SELİM : Evet, sinüs cosinüs tanjant en sevdiğim konu
FATİH : Evet aynen öyle , benimde
SELİM : Sağol be kardeşim, bu bitince ingilizceye vaktimiz kalırmıki
FATİH : Kalır kalırda, üniversite sınavında ingilizce çıkmıyoki
SELİM : Biliyorum da, hazır ingilizce bilen adam varken yararlanmak istiyorum be
FATİH : Tamam tamam bildiğim kadarını öğretmeye çalışırım, ama bak bi gün yakalanıcaz Arif ustaya demedi deme
SELİM : Yok oğlum be
FATİH : Valla senin askere gitme yalanın ortaya çıkarsa yandık, hele birde askere diye üniversite sınavına hazırlanıp üniversiteye gideceğini duyarsa pres makinesine koyup ezer bizi, benden söylemesi (Ahmet dükkandan çıkıp yanlarına gelmiştir)
AHMET :Selim abi temizlik bitti, aa napıyosunuz dersmi çalışıyorsunuz (Selim ve Fatih tedirgin)
SELİM : Ne çabuk bitirdin lan, git bidaha temizle , temizleyememişsindir sen
AHMET : Abi valla tertemiz oldu
SELİM : Olsun git bidaha temizle akşama kadar temizlik yapacaksın (Ahmet çıkar)
FATİH : Oğlum ötmesin bu Arif ustaya
SELİM : (Ahmete seslenir) Ahmetttt
AHMET : (Hemen gelir) Buyur abi
SELİM : Bak bu gördüklerini kimseye anlatmıyorsun
AHMET :Anlatmam ama bir şartla
SELİM : Lan bacaksıza bak, bide şart sunuyor ben şimdi senin...
AHMET : Abi dur, bi dinle, eğer benide ders çalıştırırsanız söylemem
SELİM : (Yumuşamıştır) İyide sen okula gitmiyorsunki
AHMET : Evet gitmiyorum, bende senin gibi açıköğretimden okuyacam mecbur
SELİM :Sen benim açıktan okuduğumu nerden biliyorsun?
AHMET : Abi temizlik yaparken yerde öğrenci kartını buldum, onu getirmiştim aslında sana az önce
SELİM : Ver bakayım onu sen (alır cebine koyar)
FATİH : (Selimin kafasına kitapla vurur) geri zakalı, lan Arif usta bulsaydı ya o kartı, niye dikkat etmiyosun oğlum
SELİM : Abi dalgınlığıma gelmiş ya ne vuruyosun
FATİH : Sus lan şimdi bi dalıcam sana. Oğlum biz ne şartlarda okuyoruz, bu bizim son şansımız, biraz dikkatli ol.
SELİM : Tamam abi tamam
FATİH : Ahmet
AHMET :Efendim abi
FATİH : Kaç yaşındasın sen
AHMET :13 Abi
FATİH : Niye okula göndermediler seni
AHMET : Babam okuyup da ne olacaksın dedi, her okuyan adam olmazmış, defterime kalemime okul kıyafetime para harcamaktan bunalmış artık, eşşek kadar adam oldun dedi, bu yaşına kadar baktım sana biraz da senin eve katkın olsun dedi.
FATİH : (Kelimeler boğazında düğümlenir kendi babasını hatırlar) benim babam... babam okumamı istemişti. ne yapıp edip okutucam seni dedi. ama ömrü yetmedi. şimdi ben hem evin direği oldum hem ... (konuyu değiştirmeye çalışır) Ahmet , bak koçum bundan sonra ne ihtiyacın olursa bana ve selim abine geliceksin tamam mı okuyacaksın sende.
AHMET : (Gözleri parlar) Abi gerçekten mi
FATİH : Gerçekten lan, ne olucan büyüyünce
AHMET : Avukat olucam abi, küçük yaştaki çocukların çalışmaması için okuması için onların hakkını savunmak için avukat olucam
SELİM : Ulan bi olma varya, eşşek sudan gelinceye kadar döverim seni
FATİH : Kalemin defterin varmı evde
AHMET : ( Başı öne eğik) yok abi babam attı hepsini
FATİH : (Cebinden para çıkarır) Al lan, iki sokak arkamızda kırtasiye var bi defter bi kalep kap gel
AHMET : (Sevinçle parayı alır) Sağol abi
FATİH : Silgi de al
AHMET : Bizde yanlış olmaz abi
FATİH : Yürü lan eşşek sıpası (Ahmet çıkar) sevdim lan bu keratayı
SELİM : Olm o bu değilde tüm esnaf çıraklarını örgütlüyoruz gibi hissediyorum kendimi, valla ustalar bi öğrenirse yandık
FATİH : Yok öyle üç kuruşa beş köfte, ben tamirci olmak istemiyorum abi, kaportacı olmak istemiyorum, olmak istersem de giderim okulunda okurum eğitimli bilinçli şekilde yaparım işimi, kısacası ben çırak olmak istemiyorum, istemiyordum
METİN :Ooooo abilerim derse başlamış, bana niye haber etmiyorsunuz, (Masadaki boş bardakları alır)
SELİM : Arif ustayla Kamil usta ganyana gitti her an gelebilirler oğlum ondan çağırmadık
METİN : (Selimle laf vururcasına) Valla abi tarihten son sınav 70 almam lazım yoksa çakıcam dersten
SELİM: Ne bakıyosun oğlum, tarihim iyi değilki sayısalcıyım ben,
METİN : İyi de abi tarihim çok iyi dedin, hatta prut savaşı kesin çıkar dedin Baltacı mehmet paşanın savaşı nasıl kazandığını anlattın
FATİH : (Selime kızgınca bakarak) Selimm! Sen bu çocuğa tarihmi çalıştırdın
SELİM : Yok ya şey, sadece ...
FATİH : Nasıl kazanmışız prut savaşını Metinciğim
METİN : Abi şimdi 300 gemi ile karadenizden rusyaya dayanmışız, ordan deli petro çıkmış demişki hayırdır gardaş sizin derdiniz ne demiş, Baltacı paşa kalenizi istiyoruz demiş, deli petro da demişki sen istiyor kale, verecek bana yüzbindolar demiş, baltacı paşa da valla şu yanımda 100 dolar var demiş, oda demişki yüz dolara ancak katarina...
FATİH : (Kitapla kafasına vurur) sus lan suss. ulan selim ulan selim sen bu adama böyle mi tarih çalıştırdın
SELİM : Abi valla banada ayık nejdet anlattı
FATİH : Ulan o ayyaş ayık gezmezki, tam adamını bulmuşsun dinleyecek, (Metine döner) Metin pazar günü aynı parkta buluşuyoruz kitaplarını defterlerini getir koçum tamam mı
METİN : Tamam abi (Ahmet elinde defter ve kalem telaşla sahneye girer)
AHMET : Arif ustalar geliyor
FATİH : (Telaşla masadaki kitap ve defterleri poşete koyar ahmetin elindeki defteride alır) Çabuk çabuk yok edin bunları
(Arif ile Kamil sahneye girerler,Metin sahneden çıkar, Arif neşelidir Kamil üzgün, Arif şarkı mırıldanır)
ARİF: Ah felek zalim felek kimine kavun yedirdin kimine kelek
KAMİL : Arif bi sus Allahını seversen ya
ARİF : Ben sana dedim oğlum, atın tipini görür görmez dedim, bu sütçü beygiri ben buna oynamam dedim, sen naptın, 100 lirayı sütçü beygirine bastın
FATİH : Yuhh, benim bir haftalığım
KAMİL : İşin yokmu senin lafmı dinliyorsun
FATİH : Usta sabahtan beri 5 kere temizlik yaptım
KAMİL : Git şu içerideki vosvosa bak çalıştır onu
FATİH : Usta 5 aydır yatıyor sen çalıştıramadın ben nasıl çalıştırayım
KAMİL : Kamil ustanın çalıştıramayacağı bişey yok. anladın mı yok, canım yapmak istemedi sadece
FATİH : Peki usta, neyi var sence
KAMİL : Karbüratör meme yapmıştır hadi hallet gel
FATİH : O geçen hafta değilmiydi, temizledik karbüratörünü
KAMİL : Akü bitmiştir o zaman, lastik patlamıştır, lan git bişey yap dikilme tepemde (Fatih çıkar)
ARİF : Selim , yengen aradı şimdi yolda, pazara gitmiş eşya çokmuş bi koşu git yanına köşedeki pazarda eve kadar yardım et hadi
SELİM : Yinemi ya, Aysel ablanın mı çırağıyım senin mi belli değil
ARİF : Yürü lan, cevap veriyor bi de (Selim çıkar)
(İçeriye el arabasıyla plastik toplamış bir çocuk girer)
ÇOCUK: Arif usta kolay gelsin, plastik getirdim
ARİF : Ahmet, al bunları içeri götür, pres makinesine at presle hadi koçum yeşil düğmeye basacaksın
(Ahmet kendi boyundan büyük plastik çuvalını sürükleyerek içeri götürür)
ARİF : (Çocuğa para uzatır) Al bakalım
ÇOCUK : Usta bu çok az
ARİF : Piçe bak, ulan kira derdin yok, elektirik su derdin yok çırak haftalığın yok, altı üstü çöpten plastik toplayıp geliyosun , 10 lirayı beğenmiyosun
ÇOCUK : Peki usta peki
ARİF : Eeee ne bekliyosun
ÇOCUK : Çuvalı usta
ARİF : Bir çuvalın hesabını yapıyor be, bak Kamil bu büyüyünce büyük iş adamı olur, Ahmettt hadi oğlum çuvalı getir
AHMET : Geldim usta (Çuvalı verir çocuk çıkar)
ARİF : Boşalttın mı pres makinesine
AHMET : Yok usta kaldıramadım hem de boyum yetmedi, yere boşalttım şimdi gidip parça parça atıcam makineye
ARİF : Hadi oğlum oyalanma, işimiz gücümüz var çabuk
AHMET : Peki usta (çıkar)
KAMİL : (Elini Arifin dizine koyar) Arif be
ARİF : Hıııı
KAMİL : (Sinirlenir) Arif işte Ayı Arif. oğlum sana boşuna ayı arif demiyorlar be
ARİF : Lan noldu
KAMİL : Arif be diyorum abi. oradaki be vurgusu elimi dizine koymam, anlamıyomusun duygusal bi konuşma yapacam
ARİF : Oğlum sen atlara da aynı şekilde hitap ediyosun, yürü be hadi be oğlum hadi be zalim felek (Güler)
KAMİL : Abicim iki dakika insan ol be, çık şu ayılıktan,
ARİF : Tamam lan tamam söyle
KAMİL : Ben diyorumki, acaba biz bu çocuklara çokmu yükleniyoruz
ARİF : Hangi Çocuklara
KAMİL : (Dalga geçercesine)Komşunun çocuklarına, bizim çocuklara lan bizim, Fatihe, Selime
ARİF : Onlar çocukmu lan, Eşşek kadar adamlar, hatta hipodroma koy senin zalimfelekten daha iyi koşarlar (güler)
KAMİL : Ya Ahmet? O daha çocuk! Fatihle Selimde geldiklerinde onun kadarlardı
ARİF : Bizde çocuktuk, biz ustalarımızdan dayak yerdik bak bi keresinde...
KAMİL : (Sözünü keser) Bi keresinde Bi keresinde, sıçmışım abi bikeresine, sırf daha ucuz diye çocukları çalıştırıyoruz, üstelik hiç bir eğitimini almadan tehlike altında çalışıyorlar, onlar burda olmamalı Arif onlar okul sıralarında olmalı , onların eli 13-14 anahtar, kontrol kalemi pense tutmamalı bu yaşta, kalem tutmalı...
ARİF : Lan sen değilmisin, Bana da Ahmet gibi bir çırak lazım diyen
KAMİL : Evet dedim, dedim ama... (Susar)
ARİF : Ama ne?
KAMİL : Biliyosun işte, yengen hamile çocuk ha geldi ha gelecek, ben aylardır onun hayalini kuruyorum, çocuğum okusun diyorum, motor ustası olacaksa da, gitsin eğitimini alsın, iş güvenliğini alsın, okulu bitince atılsın iş hayatına, Evet Ahmet gibi bir çırağım olsun diyorum okula gitmeyen, ama sonra kendi çocuğumu düşünüyorum empati kuruyorum işte anla. Tarif edemiyorum bu içimdeki duyguyu
ARİF : Arife tarif gerekmez, anladım oğlum ben sen duygusala bağladın, hayat burdan geçer, ezilmesi lazım onun, senin oğlan büyüsün ver yanıma, bak nasıl adam ediyorum onu
KAMİL : (Sinirlenir, ses tonu artar) Sen adam olmazsın Arif, Ne desem boş sana
ARİF : Git okut oğlunu, adam olsun, dünyayı kurtarsın, sende burda çırak bulama,100 lira vereceğin çocuk yerine 200 lira büyük gençlere ver, verde gör ebeninkini
KAMİL : (Dahada sinirlenmiştir) Doğru konuş Arif.
ARİF : Konuşmazsam nolur Kamil, motor Kamil
KAMİL : (Yakasından turar) Ulan ben seni...
(Selim telaşla sahneye girer)
SELİM: Kamil abi kamil abi, yengeyi ambulansla hastaneye kaldırmışlar sancısı gelmiş doğum yapacakmış heralde
KAMİL : Ne, Ne diyosun Selim sen (Hızla çıkar, Arkasından Arif ve Selim de Çıkar, )
1 HAFTA SONRA
(Cem Karacanın tamirci çırağı şarkısı çalmaya başlar, Sahneye Maria girer, Fatih maria yı görür ve sanki şarkıyı yaşıyodur, elinden takımlar düşer, Maria yanına yaklaşır, birşeyler konuşurlar, ama müzik sesi üsttedir, seyirci konuştuklarını duymaz, O sırada dükkandan Kamil çıkar, bir müddet bunları süzer, tam "ustam seslendi uzaktan oğlum al takımları " kısmında teybin düğmesine basar ve kapatır)
KAMİL : Oğlum al takımları, Buyur bacım, sorun neydi
FATİH : (Yerden hızlıca takımları alıp doğrulurMariaya döner) He is my master,- o benim ustam
MARIA : (Kamil ustaya elini uzatır) Hi i am Maria- Merhaba ben Maria
KAMİL :(Fatihe şaşkınlık içinde dönerek) Ne dedin lan karıya
FATİH : Seni tanıttım usta, benim ustam dedim, Türk değil
KAMİL : Anladık lan o kadarını, ne istiyor
FATİH : Arabası bozulmuş cadde üzerinde bırakmış gelmiş tamirci arıyormuş
KAMİL : Lastik mi patlamış sor
FATİH : Have your tires burst out ? lastikler mi patladı
MARIA : No Nothing wrong with tires- hayır lastiklerde sorun yok
FATİH : Yok usta lastiklerde sorun yokmuş
KAMİL : Aküsümü bitmiş
FATİH : so car’s battery is off?- arabanızın aküsümü bitti
MARIA : No I don’t think any problem with battery,either- hayır, akü ile ilgili bir problem olduğunu zannetmiyorum
FATİH : Yok usta aküde problem olduğunu zannetmiyormuş
KAMİL : Aha valla karbüratör meme yapmış kesin, beklesin takımları alıp geliyorum
FATİH : Usta ya ben giderdim (Kamil duymaz bile hızlıca içeri girer)
MARIA: Is something wrong ?- Bir sorunmu var
FATİH : No, my master will accompany you with the stuff Hayır, ustam takımları alıp sizinle gelecek
MARIA : aha, nice, Çok güzel, işte buna sevindim
KAMİL : (Takım çantası elinde) buyur bacım gidelim
FATİH : Usta bi dakka, sen ingilizce biliomusun
KAMİL : Yoo
FATİH : Peki nasıl anlaşacaksın hanım efendiyle ben olmadan
KAMİL : Gel lan şerefsiz gel
FATİH : (Selime Seslenir) Selim bizim dükkana göz kulak ol geliyorum
SELİM : (Selim elinde süpürge dışarı çıkar, arkalarından seslenir ama duymazlar) Nereye, ohooo duymadılar bile (Masadaki teybin düğmesine basar ve cem karacanın şarkısı kaldığı yerden devam eder, elindeki süpürge ile şarkıyı kendi söylüyormuşçasına eşlik eder, bu sırada Arif dükkandan çıkar, Selim Arifi görmez, devam eder. tam şarkının "ustam geldi sırtıma vurdu unut dedi romanları" kısmında Arif teybin düğmesine basar kapatır ve Selimin sırtına vurur)
ARİF : İşçisin sen işçi kal
SELİM : Arif usta
ARİF : İşçi kal okuma,
SELİM : Ne okuması usta
ARİF : (Cebinden kağıt çıkarır) Sınava giriş belgeni düşürmüşsün soyunma odasında, okula gidiyormuşsun açıktan açıktan
SELİM : Şey usta ben
ARİF : Askerede gitmeyecektin değilmi, üniversiteye gidecektin
SELİM : Usta ne olursun babama söyleme
ARİF : Niye yalan söyledin bana
SELİM : Sizin yüzünüzden,
ARİF : Nasıl bizim yüzümüzden
SELİM: Yanına geldiğimde 13 yaşındaydım usta, Ahmet kadardım, Babam eti senin kemiği benim dediğinde enseme bir tokat attın, süpürgeyi kap gel dedin temizle dükkanın önünü dedin, babama baktım belki beni korur diye, birtanede o vurdu ustanın lafını dinlesene diye, bak süpürge hala elimde bırakamıyorum, bende yarattığınız psikolojik etkilerinin farkına var usta, çocuk işçiliği bir kültür değil bunun farkına var.
(Kamille Fatih içeriye girer)
KAMİL : Farkına varamaz Selim, çünkü o da babasından öyle görmüş, belki bir oğlu olunca yaptığı hatanın farkına varır, ama belki, empati kurmayı becerirse
ARİF : Sen hala dargınmısın bana ?
KAMİL : Yoo benim darılmaya hakkım yok, Selimin var, Ahmetin var hadi bunlar büyüdü bi hata yaptık geçmişte, ama Ahmet. O daha çocuk
ARİF : Selim, Ahmet napıyo
SELİM : İçeride usta, yeni gelen plastikleri presliyo
ARİF : Annesi ile babası gelicekti kendisini almaya, Köye gideceklermiş bi kaç gün
SELİM : Tamam usta ben hallederim kalan işlerini gerekirse
(içeriden acı bir çığlık gelir ve herkes içeriye koşuşur Kamilin kucağında Ahmetin cansız bedeni, yavaşca yere indirir, Sesi duyan birkaç esnaf oraya gelir)
ESNAF : (Telaşla) Noldu
ARİF : (Ne yapacağını bilemez halde telaşlı) Kafası, kafası pres makinesine sıkışmış, ambulans Allah aşkına ambulans çağırın
KAMİL : (Arifin yakasından tutarak) Öldü arif öldü ne ambulansı, öldü çocuk anlıyomusun öldü, Ahmet öldü
(o sırada Ahmetin Annesi ve Babası girer)
ANNE: (koşarak Ahmet’in cansız bedenine sarılır ve feryat eder) Ahmet, Ahmetttttttt noldu sana kuzummmmm. (babasının yakasına sarılır) Göndermeyelim dedim sana o daha çocuk dedim dinlemedin beni o daha çocuk anlıyomusun o daha çocuk (sırayla arifin ve kamilin yakasını sıkarak) o daha çocuk , o daha çocuk( ve Ahmetin cansız bedenine son kez sarılarak) O DAHA ÇOCUKTU!!!
PERDE
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.