- 1327 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
Param yok
Mutsuz değilim ama; her gün aynı şeyleri yapmaktan gına geldi.
Sabah kalk, önce birkaç bardak çay iç, kahvaltı, yayıntı topla, yemek yap, tozları sil, çamaşır yıka kurut ütüle, sonra her gün annemin evine git, orada onun komşularını ağırla, sohbet et, dantel yün örnekleri al ver..
Mecburum her gün anneme gitmeye, yolumu gözlüyor.Yaşlılık depresyonuna girdi.Sürekli ağlıyor.Hiç kimseye gitmiyor.Herkes onun evine gitsin istiyor.Bizde gidiyoruz.Sabah iki abim, öğleden sonra kız kardeşimle ben gidiyoruz.Annemin komşuları, benim arkadaşım ya da; birlikte vakit geçirmek istediğim dostlarım değil, çoğu zaman bunaldığımı hissediyorum.Başka çıkar yolda bulamıyorum.Annem o şekilde mutlu oluyor.
Geçen hafta, kardeşler ve annem arasında ortalık toz duman oldu.Öyle çok gerildi ki ortam, öyle belirsiz öyle sonuçsuzdu ki olaylar; ucu ta yıllar öncesine dayanmasına rağmen, yeniden güncelleşti bazı şeyler..
İki kız kardeş annemin iyiliğini düşünmemize rağmen, annem abimlerin sözünü dinledi.
Ne olursa olsun, anneme en az on gün gitmemeye karar verdim.
Benim, onun için ne kadar önemli olduğunu anlamasını istedim. Belki o zaman bazı şeyler değişebilirdi.
Özgürdüm artık. Anneme gitmeyecektim.Bu gün kendim için bir şeyler yapmalıydım.
Öğle ezanından sonra, kat kat giyindim, atkımı boynuma, çantamı omzuma takıp sokağa çıktım.
İçimden tralla tralla diye şarkı söylemek ve seke seke yürümek geliyordu.
Özgürlük bu olmalıydı.. kuşlar gibi uçmak istiyordum.
En azından, bu gün annemin komşularını dinlemeyecektim.
Hele de o, kocası okul müdürü olan kadını
“Ben yetersiz olursam, kocam benim üzerime istediği kadar kadın alabilir “ diyen o kadını bu gün görmeyecektim, duymayacaktım. ..Bundan güzel mutluluk mu olurdu ?
Mutluluğum ve özgürlüğüm, aniden katmerli bir sevince dönüştü. Koyu gri olan gökyüzünden, karlar yer yüzüne düşmeye başladı.
Ellerim iyice üşümüştü. Çok sevdiğim bir mağazaya girdim.
İçerisi sıcaktı. Reyonda bekleyen güzeller güzeli genç kız, mağazayı dolduran müzikle, gözleri derinlerde gizli ,bir hayale dalmıştı. Aman canım böyle şarkı mı olur ?
Her yerde güneş var gölgendeyim bugün
Ne yaptım ne ettiysem aklımdaydın bugün
Bütün gün bekledim bu kadar mı kötüydüm
Unuttun mu tek tanem
Bugün benim doğum günüm
Benim ona doğru yürüdüğümü hissedince daldığı hayalden çıktı.Benim onu rahatsız etme gibi bir düşüncem yoktu. Tebessüm ederek,
“Buyurun size nasıl yardımcı olabilirim “
Ben yardım istemiyorum. Sadece buraya ısınmak için girdim. Diyemezdim.
“Ben yardım istemiyorum, şöyle bir bakıp çıkacağım “ Dedim. Karşıdaki reyonda nasıl güzel eldivenler var.Hemen oraya yöneldim.
İçi müflonlu, deri. Numuk, yün çeşit çeşit. Hepsini ellerime takıp denedim. Bir tanesini almaya karar verdim.
Çantamı açtım. İçinde beş kuruş yok.
Önce şaşrdım, sonra kendime kızdım.İnsan bir çantasına bakar değil mi?
Eldivenleri alamadım. “Almasan da olur, boş ver “ dedim. Kendime.
Bu arada mağazada iyice ısındım.Dışarıya çıktığımda, kar iyice hızını arttırmıştı.
Ayaklarım beni İnci ‘ nin hayal kafesine götürdü.
İnci ‘ yi de çok özlemiştim.Beni görünce sevindi.Oradan buradan konuştuk.
Bana bir çay ikram etti.Müşterileri gelince , benim yanımdan kalktı.Gelenlere yer gösterdi.
İkinci çayı içmek istedim, ama param yoktu.
İstediğim kadar çay içebilirdim orada, hem de bedava, utandım galiba.
Kar yağarken, tarihi eserlere bakarak, çay içmek.Öyle güzel, öyle hoş geldi ki; bana
Oradan kalktım.
Ayaklarımın götürdüğü yere gittim.
Üç buçuk yaşındaki Mina, kapılarında beni görünce önce utandı, sonra şımardı.Bütün hünerlerini bana döktü…
Gün çabuk karardı. Evime döndüğümde saat on dokuza geliyordu.
Param yoktu ama; güzel bir gün geçirdim, en azından çok mutlu oldum.
YORUMLAR
Keşke annem yanımda olsa. Keşke sıkıcı misafirlerine katlanmak zorunda kalsam. Keşke gülen yüzüne her gün her dakika bakabilsem. Annelerimiz, o bir türlü susmadığımız dipsiz geceler, hastalandığımızda uyumadan bekledikleri saatler, bir kaşık daha yiyelim diye çektikleri zahmetler için bile sevilmeye değerdir. Ama insanız işte bazen yorulabiliyoruz. İnsan eti ağırdır derdi nenem. Bu annen de olsa, insan eti ağırmış...
Saygılarımla.
Yok.
Sen ne yazarsan yaz ben o okul müdürünün hanımı olacak kadına taktım kafayı. Sen üşümüşsün, eldiven alamamışsın, yok bedavaya bir sürü çay içebileceğin halde içmemişsin, yok 3,5 yaşında bir yumurcak sana tüm hünerlerini göstermişsin, yok annenin senin ne kadar değerli olduğunu anlamasını istemişsin hiç biri gözümde değil şu an.
O müdürün karısına takıldı kafam. Temiz bir sopayı hakketmiş O nasıl bir kafa öyle yaaa. '' Ben yetemezsem kocam bir tane daha alsın.'' Bu kadın kada yerine içi saman dolu bir yuvarlak mı taşıyor omuzlarının üzerinde?
Kafam orada kaldı. Kusura bakma.
Selam ve sevgilerimle.
Monoton bir hayat sıkar bir sure insani. Önce kendi mutluluğun önemli, siz mutlu olursanız eğer, mutluluk bulaşıcıdır, bulaşır herkese.o zaman hayattaki mecburiyet ve sorumluluklarımizi mutlu bir şekilde yerine getirmeye çalışırız. O yüzden insan kendine önce zaman ayirmali, enerji depolamali...çok güzeldi yazınız, annenize sevgilerimle...
evet gerçekten gün güzeldi ve özgürce dolaşmak...
Anneler hep böyledir hele yaşlanınca bir daha aksileşiyorlar.
Ben de anneme baktığım zaman bir gün anneme:Ben seni yeni yeni tanıyorum dedim çok aksi bir kadınmışsın...
şaşırdı ama üzerine düşmedi zaten aklı gidip geliyordu.
kaleminize sağlık gününüz hep böyle geçsin