Ölüler Diyarı 12. Bölüm
12. BÖLÜM
Kararmaya yakın bir havanın içerisindeyim. Gecenin çökmesiyle birlikte belirecek ordulara karşı ilk hazırlığımın sonuçlarını görmek için sabırsızlanıyorum. Benimki kazanmayı istemek değil. Yenildiğimi görmek…
Adam da öyleydi. Ama onun kazanmaktan başka çaresi yoktu.
***
“İsagadlara neler yaptığını görmeliydin Sam.” Biz heyecanla olan biteni anlatıyordu. “Büyülü oku kırmayı sadece Demol başarabilirdi zaten. O kadar vahşiceydi ki görsen haz alırdın. Alevler, dumanlar, kızarmış İsagadlar..”
Sam dikkatle dinleyip başını önüne eğdi. “Görmek istediğimi hiç sanmıyorum Biz.” Yürümeye devam etti. Biz grubun arkasında kalıp bir süre durdu. “Hey beni de bekleyin!”
Bay O ve Demol önden giderken bir şeyler konuşuyordu. Sam yanlarına geldiğinde konuşmayı kestiler. Demol Bay O’nun yanından hızlıca uzaklaştı. Biz; “Demol’ü nereye gönderdiniz Bay O?”
+Her şeyi bilmeyi istemek iyi değil. Öyle değil mi Sam?
Sam Biz’e bakıp gülümsedi. “Kesinlikle Bay O. Ama geri gelecek mi?”
Bay O sıkılgan bir tavırla, “Giderek birbirinize benzediniz!”
***
PİRAM ŞEHRİ
Piram’ın sisli havasını zindanlarda işkence gören ruhların çığlıkları dolduruyordu. Lisa’nın ruhunun hapsedildiği rektanın olduğu zindanın önünde nöbet tutan Galion, gözlerini kırpmadan karşısına bakıyordu. İleride kayalıkların arasında bir şeyler fark etti. Gidip gitmemek arasında tereddütte kaldı. Rektayı riske atabilecek en ufak bir yanlışı Fabos’a atılması için yeterdi. Galionlar bütün vücudu tüylerle kaplı grimsi yaratıklardı. Boyunlarından başlayıp dizlerine kadar inen koyu kırmızı pelerinleri vardı. Pelerinlerin rengi kendi aralarında rütbelerini belirlerdi. En üstün olanları siyah pelerin kullanırdı. İri burun delikleri ve çenesine kadar sarkan kalın dudakları vardı. El ve ayak bileklerine geçirilmiş büyü tılsımının gerektirdiği şekilleri barındıran kalın metal tasmalar vardı böylelikle Mau istediğinde kendi iradeleri dışında onları kontrol edebiliyordu.
Sırtından mızrağını çıkartıp yere sapladı. Mızrağın orta kısmını çevirdiğinde ucu üç eşit parça olacak şekilde ayrılıp açıldı. Pelerininden yumruk büyüklüğünde yuvarlak bir fanus çıkartıp mızrağın açılan uçlarının ortasına yerleştirdi. Ardından orta kısmı bir kez daha çevirerek fanusu faal hale getirdi. Saniyeler içinde parıldayan fanusun içerisinde görüntü belirdi.
PİRAM KALESİ
Galionlardan biri karargahtan çıkıp karşıdaki odaya girdi. “Bradon Efendim. Karargaha gelseniz iyi olacak. [ *Tedra ışıldadı. Sanırım mesaj var.”
Bradon, Galionların Mainaya en yakın olanıydı. Siyah pelerini ile komuta zincirinde Gallionlar üzerinde yaptırım uygulayabilen Mau ve Mainadan sonra tek savaşçıydı. Maina tarafından emir gelmediği sürece Galionları kumanda etme yetkisi Bradondaydı.
Bradon karargaha girip Tedra’nın karşısına geçip oturdu. Birkaç saniye içinde devasa fanusta bir Galion belirdi.
“Efendim! Zindanların karşısındaki kayalıklarda bir şeyler var. Rekta’nın güvenliği için ayrılamadım. Birkaç adam daha gönderirseniz iyi olur.”
Bradon ayağa kalkıp sağındaki askere baktı. “Duymadın mı! Ne duruyorsun. Hemen birkaç adam daha al ve zindanlara gidin.” Ardından telaşlı bir şekilde odadan ayrılıp Maina’nın odasına gitmek için dışarı çıktı.
Kapının önüne geldiğinde pelerinini düzeltti. Ardından kapıyı tıklatarak içeri girdi. “Efendim. Az önce Tedra’dan mesaj aldık. Zindanların orada bir hareketlilik söz konusu. Rekta’nın güvenliği için birkaç adam daha gönderdim.”
Maina hançeri masanın üzerine bırakıp Bradon’a döndü. “Rekta kaybolursa…” Bradon’nun sağ göğsünü işaret etti. Galionlar’ın kalpleri sağ göğüslerinin hemen altındaydı. “O karanlıkla canlandırılan kalbini bu hançerle çıkartıp kül oluşunu izlerim!”
Bradon bir adım geri adım atıp burun deliklerini oynattı. Suratında kendinden emin, sert bir ifadeyle, “Rekta’nın güvenliği için endişelenmeyin efendim. Ben ve adamlarım varken hiç kimse zarar veremez!” gözlerini Mainaya dikti.
***
PİRAM ŞEHRİ – Zindanlar
Destek için gelen Galionlardan biri biraz geçtikten sonra hırıldadı. T. Anrada’nın hikayesini bilen var mı. Diğer üç Galion birbnirine baktı. “Hayır bilmiyoruz.”
Sözüne devam etti. “Kanur gezegeni ve Tisor arasındaki savaşı biliyorsunuz. Komutan Maina’nın hikayesini de… T. Anrada savaş esnasında Maina’nın bütün taktik ve stratejilerini önceden tahmin edip hepsini boşa çıkaran asker. Yani o zamanlar askerdi.” Galionlardan biri söze girdi. “Bunu neden anlatıyorsun?”
“Bilseniz iyi olur. T. Anrada Maina’nın en büyük düşmanıdır. Şuana kadar kimse bu düşmanlığın nereden geldiğini tahmin edemedi. Tisor ve Kanur savaşa girdiğinde sanki yüzyıllardır o anı bekliyormuş gibiydi. Bütün ordulardan ayrı şekilde savaşa çıkmıştı ve tek başına katlettiği Tisorlu sayısı bilinmiyor. Sorun şu ki şuan Maina için en önemli şey rektanın güvende olmasını sağlamak. Eğer bunu öğrenirse işler çığırından çıkabilir. Mau Maina’nın ruhunu ele geçirdikten sonra T. Anrada bir daha hiç ortalıkta görünmedi. Kimisi korktuğu için gizlendiğini, bazıları da onun alamadığı intikamı için güç topladığını söyler.”
Konuşma devam ederken tam o sırada karşıdaki kayalıklardan ses geldi. Herkes sessizliğe bürünüp bir süre dinledi. Aynı ses bir kez daha duyuldu. İçlerinden birine gidip kontrol etmesi söylendi. Mızrağını alıp yavaşça kayalıklara doğru etrafı süzerek yürümeye başladı. Birkaç adım sonra geriye bakıp durdu. Kayalıklara gözlerini dikip ilerlemeye başladı. Sesin geldiği yere gelince mızrağını her ihtimale karşılık sıkıca kavradı. Küçük kayaların üzerine çıkarak ilerledi. Önüne çıkan büyük kayanın arkasına dolandı. Hiçbir şey yoktu. Bir süre bekledi. Tam döneceği sırada yanından hızla bir şey geçti. O yöne doğru hızlı adımlarla ilerledi. Mızrağını vuruş pozisyonunda tutuyordu. Sağına döndüğünde karşısında küçük *Pitatlardan birkaç tane gördü. Derin bir nefes alıp mızrak tutşunu gevşetti.
***
Sam çekinerek Bay O’nun dibine kadar girdi. Bay O’nun yürürken hızına yetişmek için Sam büyük bir çaba harcıyordu. “Bay O pardon ama artık planları beraber yapmamız gerekmez mi?”
-Nedenmiş o?
+Beni çok küçümsüyorsunuz. Kendimi kötü hissediyorum, aptal gibi.
-Zaten öyle değil misin?
Bay O Biz’e bakarak el işareti yaptı. “Buraya gel Biz. Dead Kitten mezarlığına gidip bekçi kulübesine gir. Demol işini hallettikten sonra yanına gelecek. O geldiğinde orada olsan iyi edersin.”
Biz emri sorgulamadan ayrıldı. “Emredersiniz Bay O.”
Bay O Sam ile on metre kadar yürüdükten sonra durdu. “Biz ile gittiğiniz kiliseye gidiyoruz. Ben ve Sen orada bekliyorlar. Sana öğretecekleri çok şey var. Öğrenebildiğin takdirde planlarımı seninle de paylaşmaya başlayabilirim sersem.”
Sam anlamsızca baktı. “Sersem kelimesi hoşuma gitmedi Bay O. Büyüleri öğrendikten sonra bana kahraman ismi bulmalıyız. Süper kahraman ismi. Mesela Mucizevi Adam?”
Bay o tek kaşını kaldırarak yarım ağızla, “Ne yani bulabildiğin en güzel isim bu mu?”
Sam parmaklarını sayarak, “Wolverine? Hayır adamantium bulamayabiliriz. Hayalet sürücü? Konuya da uygun. Ama kemik gibi görünmek istemem. Magneto? Aslında olabilir. Ama diğer tarafta metal olmayabilir. Metal var mı sahi? Yada boşver. Buldum! Örümcek Adam olmamda bir mahsur var mı? Ben ve Sen beni örümcek adam yapabilirler mi? Kahretsin hep bir yerlere ağ fırlatmayı istemişimdir. Belki Batman de olabilir. Ama çok doğal. Biraz daha değişik… Mesela …”
Bay O dayanamayıp sesini yükselterek söze girdi. “Sam tam bir geri zekalısın dostum. Burada durmuş seni dinliyorum. Seni ve şu çizgi-roman zırvalıklarını. Hiç yararlı bir şey öğrendiğin oldu mu?”
“Hadi ama Bay O. Bir şirketin başında olacak kadar zeki bir adamım. Ben bir işadamıyım bunu biliyor olman gerek.”
“O halde bir işadamı gibi davran Sam. Kiliseye en yakın nereden gidebiliriz?”
“Sanırım caddeyi geçtikten sonra sola dönmeliyiz.”
“Sana güvenmiyorum. Caddeyi geçip sağa döneceğiz…”
PİRAM ŞEHRİ – Zindanlar
Endişeleri kaybolmuştu. Yol boyunca T. Anrada aklına gelip durmuştu. Mızrağını kınına koyup kayaların üzerinden inip zindana doğru yürümeye başladı. Galionların beklediği yere on metre kala duraksadı. Hızlıca üç adım attı. Mızrağını çıkartıp sıkıca kavradı. Yavaş adımlarla yaklaşmaya başladı. Karşısında üç tane parçalanmış Galion cesedi duruyordu. Kalpleri çıkartılmış, başları kesilmişti. Cesetleri süzerek dikkatlice yanlarından geçerken dikkatini yukarıdan damlayan kanlar çekti. Başını yavaşça yukarı kaldırınca kesilen başların mızraklara geçirilip zindanın üzerine dikildiğini fark etti. Zindanın çevresi kahverengimsi Galion kanına bulanmıştı. Yerde yatan cesetlerden biri olmayı diledi. Çünkü karşısında göremediği şey…
“Kahretsin! Rekta kaçırılmış!”
(Devam Edecek)
Bahattin BERKDİNÇ
Tedra: Haberleşmek için kullandıkları büyülü fanus
Pitat: Piramda yaşayan sıçan büyüklüğünde yarı sürüngen hayvan
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.