- 527 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Biz Yetimhanenin Yetim Çocuklarıyız - 1 -
Hemen hemen hepimizin oturduğu ilde muhakkak bir Çocuk Esirgeme Kurumu yani halk diliyle ’’ Yetimhane ’’ vardır. Hayatımızda kaç kere yolumuz düştü oturmuş olduğumuz ilin yetimhanelerinin kapısına. Kaç kere oradaki çocukları ziyaret ettik? Hani derler ya! ’’ İğneyi başkasına çuvaldızı kendine batırmak ’’diye bir terim vardır ya bende öyle yaptım.
Bu zamana kadar bende sizler gibi hiç gitmemiş orada sevgiden yoksun çocukların yanında olmamıştım. Uzun zamandan beri düşünüp de yapamadığım şeyi yapmaya karar verdiğimde. Oturmuş olduğum ilde devamlı duymama ve görmeme rağmen kapısının önünden geçerken başımı dahi çevirmediğim merak dahi etmediğim o yetimhanelerin kapılarından içeriye girdiğimde ne kadar duyarsız, ne kadar bencil biri olduğumu fark ettiğimde kendimden utandım.
Peki, orada duran onca çocuk kendi istekleriyle mi geldiler oraya?.
Kaderin onlara yazılmış bölümünü mü yaşayacaklardı? Yoksa yaşamaya mı zorlanıyorlardı?
Geçen ay oturmuş olduğum evime yakın ’’ Yetimhaneye ’’ gittiğimde buradaki yaşanan hayatlara ortak olmak için arabamı kapısının önünde park ettiğimde. Kapıda görevli olan, aksanından da belli olduğu gibi iç Anadolulu kırk beş yaşlarında sert bakışlı güvenlik görevlisiyle merhaba dememle tanışmış oldum.
_Buyurun beyim ne için geldiniz demesiyle?
- Kendisine dışarıdan geldiğimi ve bu yetimhanenin müdürüyle görüşmek istediğimi söylediğimde?
_Kalın ve tok bir sesle müdür beyin çok işinin olduğunu ve görüşemeyeceğimi söyledi
-Neden? Diye sorduğumda?
_Olmaz beyim sen laftan anlamıyor musun diye çıkışınca.
-Aynı ses tonuyla siz görevliyseniz bildirmeniz lazım yoksa sorunların daha büyüyeceğini ve bu sorunların onun için hiçte iyi bir netice vermeyeceğini söylediğimde adını sonradan öğrendiğim Kemal Bey yumuşayarak biraz beklememi söylediğinde. Bu görüşmenin hiçte kolay olmayacağını kestirmem uzun sürmemişti.
Bir taraftan güneş bir taraftan Kemal beyin homurdanması kan şekerimin düşmesine neden olunca masanın üstünde duran bir tane kesme şeker istemem bir olmuştu. Telaşlanan güvenlik görevlisi buyur beyim içeride dinlen biraz şimdi seninle görüşürler her halde demesiyle içeride bulunan sandalyeye oturmam bir olmuştu. Aradan on beş dakika geçmişti ki telsiz sesiyle misafiri yani beni içeriye bırakmasını söyleyen kalın sesli bir beyin sesi yankılandı o küçücük kulübede.
Kocaman çam ağaçlarının altından idari binaya yol alırken bahçede duran çocukların kimisinde şaşkınlık, kimisinde sevinç, kimisinde ise mutsuzluk gözleniyordu inanın içim bir tuhaf oldu. Bu düşünceler eşliğinde idari binanın önünde duran bir bey buyurun efendim.
_Ben bu ‘ Sosyal hizmetler kurumunun ‘müdürüyüm demesiyle kendimi tanıtıp kendisiyle görüşmek istediğimi söylediğimde odasına davet etmesi bir olmuştu. İçeriye girdiğimizde uzun koridorlardan, yüksek kapıların önünden geçerek kendisinin makamı olan odaya girdik. Müdür bey masasına geçerken bende masanın önünde duran koltuğu oturduğumda Masasında duran isimlikte ‘ Metin Haktan’ ismini okuduğumda müdür beyin ismini öğrenebilmiştim. Kapıda ki gerginlikten kurtulmak amacıyla hemen konuya girdim.
Ben farklı hayatları öykü halinde yazan birisiyim ve buraya da bu konuya dikkat çekmek ve duyarsızlaşan toplumuzda gündeme getirmek için bir kişi ile söyleyişi yapmak istediğimi söylediğimde. O nazik kibar babacan duruşlu müdürden eser kalmamıştı. Kapıda uğradığım sert üslup odada müdür beyle devam ediyordu. Aynı sert üslupla burada böyle bir görüşme yapamazsam bu konuyu bir üst makamlara ileteceğimi söylediğimde o sert ifadeler yumuşama eğilimine girmişti.
Neden? Kendimizi eleştirmekten korkuyoruz neden hayatımızda ki yanlışları görmek istemiyoruz korktuğumuz şeyler mi var? Yoksa bu eskiden alışa gelen bir alışkanlık mıydı? Bazı şeylerin gizli kalması için. Peki, bu gibi ’’ sosyal hizmetler kurumları ’’ doğru yönetiliyorsa ve tüm çocuklar, çalışanlar ve idari personel Üzerlerine düşen görevlerini eksiksiz yapıyorsa? Bu kısıtlama ve içi dönük bir kurum olmak niye?
Her halde ya bir şeyler eksik? Ya da bir şeyler ters gidiyor demektir.
Yarın yine buralarda bir yerlerdeyiz Bekleriz...
YORUMLAR
Mevlam hiç kimsenin çocuğunu bir başkasına muhtaç etmesin inşallah
dünyadaki en ucuz şey bir başkasının çocuğu imiş
üzülerek okudum, paylaşıma teşekkürler
saygılar
mesut turgay kılıçoğlu
orada ki gerçekten zor bunu yalnızca içine girildiğinde anlayabilir insan..
Bende üzülerek olaylara şahit oldum..
Değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim efendim ses nefes olduğunuz için..