- 483 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Birey değil grup bencilliğidir sorun olan!
Ülkemizde hangi kurumun bir akıllıca eleştirisi yapılsa,orada "örgütlü" olan grup hemen karşı çıkmakta ve "istemezük" deyip,bu düzenlemenin "hak kaybına sebep olacağı" belirtilip,statüko bekçiliğine soyunulmaktadır!
Diyanet İşleri Başkanlığı ya da Milli Eğitim Bakanlığında bir tartışma/konuşma gündeme geldiğinde bildik/tanıdık sloganlar hayatımızı kuşatmaktadır.
-Parasız Eğitim!
-Paralı Eğitime Hayır!
-Diyanetime Dokunma!
-Özelleştirmeye Hayır!
-Boğaz Köprüsüne Hayır!
-Sözleşmeli Personele Hayır!
Hayır ki ne hayır!
Burada toplumun menfaatini gibi sunulan şey de orada örgütlü bulunan küçük bir azınlığın /grubun /birliğin menfaatidir aslında korunan.
Ya da grup bencilliğidir.
Hep bireyin bencilliği "kötü" olarak sunulmakta,"grup bencilliği" ise bir "mevzi" hem de demokratik bir mevzi imiş gibi hep sahiplenilmektedir.
Oysa bireyin çıkarı yerine öne çıkarılan "toplum menfaati" kavramı son derece soyuttur,inandırıcılıktan da uzaktır.
Mesela ünlü bir ressamın tablosunun toplumsal açıdan değeri hemen hemen hiç yoktur sadece bu işten anlayan veya uğraşanların gözünde "değeri" vardır.Yani bireysel anlamda yüklenen bir "değer "söz konusudur.
Grup bencilliğine en güzel örnek de Osmanlı’daki matbaanın gelişiyle ilgili yapılan "eylemlere" bakarsak görebileceğimiz haldir.
1450’lerde bulunan matbaanın 270 yıl kadar sonra bu topraklara gelişi genelde yönetimin "gericiliği" ile açıklanmıştı/açıklanmaktaydı.
Oysa kazın ayağı hiç de öyle değil!
1730’larda İstanbul’a gelen aslen İtalyan asıllı ama bir Alman subayı olan Kont De Marsigli o tarihlerde el yazmasıyla geçinen hattatların 90 bin civarında olduğundan bahseder.
İşte bu grup hem de bencilce matbaa gelirse "parasız" ve "işsiz" kalırız kaygısıyla gösteriler yapıp;uç,divit ve yazı gereçlerini tabutlara koyup Beyazıt’tan Sahaflar’a karşı yürüyüşe geçmişlerdi.(Al sana eylem!)
Kısaca mevcudu korumak ve yeni duruma karşı "direniş" idi esas amaç.
Nitekim bu "mücadele" meyvesini vermiş,1720’ lerde açılan ilk matbaa 1730 ’da Patrona Halil İsyanı ile "talan edilmiş";yeniden açılması için de bir 54 yıl daha geçmiştir.
Böylece yıl da 11 Mart 1784 olur.
Al sana en alasından "grup bencilliği".
Bu ve benzeri "anlayışların" önce sorgulanması sonra da eleştirilmesi zamanıdır.
Hem de vakit geçmeden/geçirilmeden!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.