- 378 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
öğretmen(20.01.2016)
Evliliğimin ilk günleri özlem ile geçiyordu,İstanbul’u özlüyordum bir kente duyduğum özlem aynı zamanda bir insana duyduğum özleme dönüşüyordu.Evlendiğimi söylediğimde Zerrin sinir krizi geçirmişti.Hayatımda ani bir karar alarak evlenmiştim Zerrin olmadan daha mutlu olacağımı düşünüyordum.Evlilik hayallerim gerçekleşmiş olmasına rağmen neden hala onu özlüyordum?
Eşimin geç saatlere kadar çalışması nedeni ile çoğu zaman evde yalnızdım,kimi zaman kendimi yemek yaparak kimi zaman da kitap okuyarak oyalamaya çalıştım,bir kaç kez "Yeni Hayat"isimli romanı okumaya çalıştım ama her seferinde başarısız oldum.Büyük şehrin trafiğini tempolu yaşamını her hafta sonu 75-M (Mecidiyeköy)isimli belediye otobüsünü beklediğim günler anı olmuştu.Bir zamanlar Zerrin ile görüşmeye devam ettiğim anlarda gizlice Neslihan’ı arardım şimdi ise Neslihan ile evlenmiş olmama rağmen Zerrin’i arıyordum,çağrılarım çoğu kez cevapsız kalıyordu yada konuşmamız çok kısa sürüyordu,bunu neden yaptığımı kendisini hiçbir zaman sevmediğimi söyledi Zerrin,kendisini arayarak karımı aldattığımı bir daha aramamam gerektiğini söyledi.Bu uyarılara rağmen onu aramaya devam ettim sonunda numarasını kapattı artık onu hiçbir şekilde bulamayacaktım. Sanal alemde arama motorlarında adını yazıp ilgili haber var mı diye bakıyordum çoğu zaman sosyal paylaşım sitelerinde yaptığı paylaşımlar çıkıyordu kimi zaman da bulduğum tek resmine uzun uzun bakıyordum.Bir ilişkiyi bitirip araya zaman koyup yeni bir ilişkiye başlamam gerektiğini şimdi anlamıştım.İnsanlara ihanet etmiştim ve şimdi bu yaptığım davranışın bedelini ödüyordum. Zerrin numarasını değiştirince annesini aramaya başlamıştım benzer sözleri annesi de söyledi benimle kesinlikle görüşmek istemediğini eşim ile ilgilenmem gerektiğini uzun uzun anlattı.Bir süre sonra bir bebeğimiz olacağını yaptığımız test sayesinde öğrendik.Bu nedenle Neslihan’ın geç saatlere kadar çalışması doğru olmayacaktı artık "orta kuşak"sayılacaktım.Bebeğin kalp atışlarını ilk kez duyduğumuzda çok etkilenmiştik.Yakın zamanda baba olacağım için elbette mutluydum buna rağmen sanki ayrılık acısı yeni tesir etmeye başlamıştı.Zerrin bir gece sinir krizi geçirmiş babası tarafından hastaneye kaldırılmıştı ve sabah olduğunda beni unutmuş yeni bir hayata başlamıştı,ikinci bir üniversitede İktisat bölümüne kayıt yaptırıp işe girmişti büyük şehirde yaşamanın bir avantajı üzülmeye dahi vakit bulamamaktı.Ailem ise Neslihan ile evlenerek en doğru kararı verdiğimi söylüyordu.Altı yıl önce kesinlikle karşı oldukları bu gelin adayı şimdi sevilen biriydi üstelik yakında torunları olacaktı.Kızım dünyaya geldikten bir ay sonra Şanlıurfa Fen lisesinde çalışmaya başlamıştım artık yeni evlendiğimizde tuttuğumuz geniş evden çıkıp daracık okul lojmanında yaşıyorduk ve bebeğin masrafları ile birlikte Neslihan’ın işten ayrılmasının da etkisi ile ekonomik açıdan pek de rahat olduğumuz söylenemezdi.Fen lisesinde ilk gözlemlediğim öğrencilerin öz güvenlerinin yüksek olduğu öğretmenlerin ise (müdür dahil)Fethullah GÜLEN cemaatine mensup olduğuydu.Özellikle edebiyat öğretmeni müdürün yakın arkadaşı olmanın da verdiği cesaretle okulun gizli müdürüydü.Öğretmenler odasında sık sık 28 Şubat döneminde yaşadığı sıkıntılardan söz eder yazdığı kitabı tüm öğretmenlere hediye ederdi,kitap oldukça kalındı ilk anda okumak için zamana ihtiyacım olacağını düşündüm fakat bir şiir kitabı gibi sayfanın sadece son beş satırının yazılı olduğunu gördüm bu nedenle kısa sürede bitti iki aşiret arasında geçen ilişkilere bir de aşk hikayesi eklenmişti.Kitaplarından başka sadece Ümraniye belediyesinin açtığı şiir yarışmasında dereceye girip ödül alması ancak diğer yarışmalarda herhangi bir başarı göstermemiş olması da bence tuhaftı,sonuçta eser gerçekten ödüle layıksa jüri değişse dahi başarının sabit kalması gerekir.Roman ve şiirden sonra kısa film çekmeye merak salan edebiyat öğretmeniz okulun duvarlarını çektiği resimlerin afişleri ile süslemeye başlamıştı.Cemaatin sohbet toplantılarına katılmayan öğrencilere düşük not vermekle tehdit ediyordu.Ortalama yükseltme sınavlarında cemaate mensup öğrencilere soruları önceden vererek başarılı olmalarını sağlıyordu.İlk günlerde "bana dokunmayan yılan bin yaşasın"düşüncesi ile kimse ile sorun yaşamak istemediğim için toplantılarda çok fazla görüş belirt miyordum,sonuçta bu okulda istenmiyordum sınav sonucu atanmış olmama rağmen cemaate bağlı bir öğretmen ile çalışmak istediklerini bu nedenle bu okula gelmemem gerektiğini sık sık ifade etmişlerdi ancak ben kararımda ısrarcı olunca cemaatin matematik öğretmeni kerhen de olsa görevi bana teslim etmişti.Pansiyon nöbetlerinde ise önce etüt yapan öğrencilerin yoklamasını alıp kendi dersim ile ilgili soruları çözmeye çalışıyordum elbette sorulan sorular çok da kolay değildi.Öğrenciler sadece yemek yemek ve uyumak için kendilerine zaman ayırıyordu.Okulun diğer matematik öğretmeni ise Nur cemaatinin üyesiydi bu nedenle edebiyat öğretmeni ile uzun süren tartışmalara girerdi. Vertigo hastası olduğu için kimi zaman hastaneye kaldırılıyordu öğrenciler ise akıl hastası olduğunu ileri sürmeye başlamıştı.Sınavlarda soruların cemaate mensup öğrencilere verildiğini bir öğrenciden öğrenmiştim.Duygu isimli bu öğrenci başarılıydı ve TÜBİTAK’tan ödül almıştı elbette kendisine sorular verilmediği için tam puan alamamıştı.Bir haksızlık vardı ve ben bu haksızlık karşısında hiçbir şey yapmıyordum.Okula ve pansiyona her gün ZAMAN gazetesi ücretsiz geliyor Fethullah GÜLEN kitapları kütüphanede rafları dolduruyordu.İkinci dönemin son günlerinde Duygu İngilizce dersinden izin alarak çıktıktan sonra okulun karşısındaki yüksek bir inşaattan atlayarak yaşamına son verdi.Bu durumu tüm ulusal basına mesaj yolu ile anlattım.Soruşturma açıldı mı ve açıldıysa netice ne oldu bilmiyorum.Bildiğim tek şey başarılı bir genci kaybettiğimizdi.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.