- 361 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
UYANALIM
Devler sofrasında bir cüce olarak uyandım akşam. Şarkılar dillere yapışmış Ocak ta kar ayazı mıydı ne. Yılancı dayının ömründe bir kez gözünden öptüğü, bilgeliğin ve güzel yarınların habercisi semerli yılan göz kırpmıştı fincanımdan, sanki gözlerimde sancılı, dehşet sultası bir gökyüzü bırakmıştı bana. Avazım yırtıldı, bir nefesle kaçabildim yarım kalmış güneşin yaprakları arasından. Kalbim matematiksiz uzay çağı, savaşlar artığı. Ve, ne ben bakabildim suratıma, ne de sen. Onca çıkınlara bohçalanmış yalanlar kusulurken sokaklara ve bu berbat hava sımsıkı sararken insanların bedenlerini , elbette gözyaşlarımı dökeceğim. Büyüdüğüm, bu ben olan topraklara.Oysa denize korsanca açılan balıkçı tekneleri hücum ettiler ayaklarıma, aslında zincir sesleri hayli uzaktalar ama kulaklarımız kesiktir hala. Söylemez miyim şimdi ben ; kayıp kentin kayıp çocukları şarkısını, kanırtarak içimi.
Ahh… Bu kasım… Kasılmalar ten’imin iç yerine kadar. Dokunsam gece vardiyası sessizliğinde akan akşam avuçlarımı yalayacak.Devler saçlarını tarıyorlar aynada ve ayna dev aynasında.Havalanan uçak inmedi daha. Marşı arşa kadar sanıyor. Şimdilik yüzün siz yüzlerinizi kasarak Kasımlarda. Ama ben fonda cücelerin zafer marşını besteliyor olacağım bu oyunda. Devlerdi aslında benim uykumu çalan , kanatlarımı koparmaya çalışarak.Ve ben hiç olmadığım kadar cüceydim onların omuzlarının altında.Boyum ve kollarım kısaydı, aynaya sor, beni nasıl meydana bıraktıklarını, dişlerimi nasıl gıcırdattırdıklarını. Sor,gündüz seması çivilenmiş bitimsiz mavi çizen, kanatları yırtık martılar da bilirler.
Öyleyse bir yolculuk başlatalım bu sabah, tam vakti…
Umut yarın olmasın…
Umut yaşamın kendisi olsun diye, kanatlarımızı açalım devlerin karşısına…
Binaları soyalım çırılçıplak, yapısına karılmış alın terini harcında eritebilmek için…
Parklarda yarım bırakılmış uykuları toplayalım, ninniler masallara inat olsun…
Sabah kaçmış gecenin gözüne, baksana.Gece gözlüklerimizi takalım, seyredebilmek için kendimizi yansısında…
Som bahar sevinciyle gülerken gözlerin… gözlerim… Mevsim son baharmış, kine bundan. Bir ıslık çal…
Ve bu sabah öylesine uyanalım, ten’lerimizi sarıp sarmalayan bu kış uykusundan. Telaşlardan uzak, yarın derdi yok, çocuklarımızı emzirelim süt taşan sızımsız memelerimizden. Geceden kalma değil, sabah sabah olduğu için uyanalım gülümseyerek gözlerimizin dibine. Belki dört yanımız kahkaha sesleriyle dolup taşmayacak. Ama üzünçler güne karışabilmek sefasında olsun.
Hadi bir yolculuk başlatalım. Şöyle usul usul kalbimizi yıkayan ırmaklar misali.Fırtına, soluksuz öpüşen sevgiliye aç dudaklarımız cinsinden olsun. Ayaklarımız ölüm vurulmuş ıslak caddeleri kurşunlasın bu sabah. Bam teli çoktan kopmuş gövdesinden, yarış halinde melodik şarkılar ve ağzımızda doyumsuz ekmek kırıntıları var. Ve ben tutuyorum ucundan, hadi sen de…
Uyanalım artık aynalara mühürlü, devlere tutsaklığımızdan.
havva kılıç
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.