- 562 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
MASKE
Altın gibi sarı, gösterişli, parlak bir maske varmış. Maskeyi takan kişiler, o gösterişli baloların en güzeli, en beğeni göreni olurmuş. Diğer maskelerin arasında tercih edilmek maskeyi vazgeçilmez kılar, kendisi ile ilgili övgü dolu sözlerle bahsedilmesi zaman zaman memnun eder, utanır, çoğunlukla da rahatsız olurmuş, bir başına kaldığı zaman kendisinin kim olduğunu bulmaya çalışır, uzun ve derin düşüncelere dalarmış. Maskeyi bugüne kadar birçok kişi takmış ve her taktığı kişinin kimlikleri ve hayatları yapışırmış üzerine. Zaman zaman hüzünlenir, hayatım hep böyle balolarda mı geçip gidecek diye hayıflanır, gamlara, kederlere bürünür, anlaşılamadığını düşünürmüş. Aslında çok da arzu edermiş, dışarıda nasıl bir yaşam olduğuna, çünkü ömrü sadece balolarda geçmiş. Şu an ki bulunduğu yer, kahverengi bir dolabın, karanlık çekmecesinde, ipek mendillerin, güzel kokulu parfümlerin arasında yaşarmış.
Yine karanlık çekmecesinde, derin düşüncelere daldığı, kendinin kim olduğunu bulmayaca çalıştığı bir anda, balolar dışında nasıl bir hayat var acaba diye düşünürken, odaya hızla giren olmuş, çok sinirliymiş, dolabın çekmecesini ser bir şekilde açmış, maskeyi almış eline, pencereden hışımla bahçeye fırlatmış.
Maske özgürce uçmuş, uçmuş ve toprağın üzerine düşmüş, şaşırmış, ne olduğunu anlayamamış, afallamış bir anda. Niçin, neden dışarı atıldığını anlayamamış. Toprağın üzerinde bir başına yalnızmış şimdi, atan kişinin gelip geri alacağını düşünmüş günlerce... Özler olmuş çekmecenin karanlığındaki ipek mendiller, inci kolyeler arasındaki yerini.
Ama kimse gelip almamış, onu atıldığı yerden, toprağın üzerinde bir başına yalnızmış şimdi. Özgürmüş şimdi ama ne yapacağını bilememiş. Üstüne üstlük o kadar çok yağmur yağıyormuş ki, çamurdan yüzü gözü kirlenmiş, hiç olmadığı kadar pis hissetmiş kendini, gözyaşları yağmur damlalarına karışmış. Birden bir ses ile irkilmiş. Sıcacık hoş geldin demiş. Bakınmış sağa sola kimseyi görememiş. Tekrar hoş geldin demiş o sıcacık sevgi dolu bir ses. Toprakmış ona seslenen. Konuşmamış Toprak’ la, beni gelip alacaklar, kısa bir süreliğine buradayım demiş, üstüm başım pislikten görünmüyor, ne kadar pissiniz ve ne kadar pis kokuyor burası demiş. Toprak gülümsemiş O’ na, gerçek hayata hoş geldin demiş, kirlenmekte güzel unutma demiş. Ters ters bakmış toprağa kibirlenerek. İlk gece konuşmamış toprakla, o karanlıkta yıldızlara bakmış ne kadar da parlak gökyüzü, daha önce hiç böyle güzel bir manzara görmediğini hatırlamış. Günler geceleri kovalamış, toprak nasılsın diye sormuş, burun kıvırarak beni gelip alacaklar demiş. Toprak peki demiş, konuşmak istersen ben her zaman yanında olacağım demiş ve susmuş. Yağmurdan sonra karlar yağmaya başlamış. Maske daha önce bu kadar güzel kar yağdığını hiç görmemiş, maskenin hiç gülmeyen gözleri, hiç gülmeyen dudakları kar taneleri ile dolmuş şimdi. Sonra heyecanla seslenmiş toprağa, burada hep böyle mi hayat demiş. Toprak evet demiş, her mevsim bir başka güzel demiş. Üşüyorum ama demiş maske. Toprak; izin verirsen seni sımsıcak sarabilirim demiş, şimdi nasılsın peki, Maske daha önce hiç böyle hissetmemiş kendini. İçi huzurla dolmuş, anlam verememiş, hayal mi gerçek mi diye. Toprağa daha sıkı sarılmış ve kendini zorlayarak ta olsa teşekkür etmiş ona. Karlar yağmış üzerlerine. Maske parlaklığını kaybetmiş, altın rengi boyası silinmiş, pas tutmuş heryeri, ama toprak sarmış onu, sımsıcak, şefkatle. Maske alışmış yeni hayatına artık kimsenin onu gelip almasını istemiyormuş. Toprak daha dur demiş seni ne mucizeler bekliyor bu hayatta. Maske ben başka bir şey istemiyorum ki ben burada çok mutluyum ve huzurluyum demiş, bütün kirlenmiş o hiç gülmeyen yüzüyle. Aylar sonra karlar erimiş, güneş sıcaklığını hissettirmiş. Sonra maskenin o gülmeyen gözlerinden ve o dudaklarının arasından, topraktan çiçekler filizlenmiş, rengarenK olmuş yüzü. Maske hiç kendini bu kadar güzel ve renkli hissetmemiş o ana kadar…Toprağa binlerce kez teşekkürler etmiş… Masalımızda burada bitmiş biricik oğluma ve tüm masal sevenlere...Bir başka masalda buluşmak dileğiyle...