Sanal Yolculuk...
Hayatımızın her alanına giren,bizi en küçük hücrelerimizden tutun da gelecekle ilgili projelerimize,hayal gücümüzden yaşam gerçeklerimize kadar tüm yönlerimizle etkileyen bilgisayra-internet-sanal alem üzerine kafa yoruyorum bu sıralar.Buna bağlı olarak duyduklarım,okuduklarım ve yaşadıklarımla ilgili bir yazı yazmayı düşünmem uzun zaman önce başladı.Ancak bir türlü yazamadım.Ta ki gazetede okuduğum bir habere kadar.Ve o gün o haber yazısı üzerine belki de ilk harfler dökülmeye başladı beynime.
"Bilgi çağı" hemen hemen tüm insanların ortak olarak bu çağa uygun gördükleri isim.Buna da en güzel örnek bilgisayar ve internet alanında son yıllarda ortaya çıkan dehşet gelişme.Bu gelişmeyi hergüğn yepyeni haberlerle bizler de medyadan takip ediyoruz.Böylece bize sunulan o büyük imkanın! tüm yönlerini izleyebiliyoruz.Bundan hareketle ben de bilgisayarla ilgili yazıma bir tablo sunarak başlamak istiyorum.
HER YÜZ KİŞİYE DÜŞEN
ÜLKE TV BİLGİSAYAR
ABD 76.6 32.8
AVUSTURALYA 64.1 27.6
KANADA 64.7 19.3
İNGİLTERE 61.2 18.6
ALMANYA 55.0 16.5
İTALYA 43.6 8.4
İSPANYA 49.0 8.2
PORTEKİZ 33.2 6.0
KUVEYT 37.9 5.7
ÇEK CUM. 40.6 5.3
TÜRKİYE 24.0 1.3
(Tablo 1) Bilgisayarın dünya ülkeleri üzerindeki yaygınlığı ve kullanım oranı,ABD’nin bu orandaki yüzdesinin en tepeye vurması zaten bizi şaşırtmıyor.Bu oran 3. Dünya ülkelerine doğru hızla azalıyor.Eğer internet bir imkan ise bu imkanın,diğer tüm imkanlarda karşımıza çıkan hazin son fırsat eşitsizliği,tabloda kendini tüm netliğiyle ortaya koyuyor.Bu sancımın birinci yönü,ancak ben bu yazıda daha önemli gördüğüm bir konuya değinmek istiyorum.Acaba bilgisayralarla hayatımıza giren internet ve sanal alemlerde yolculuk biz 21.yy insanlığı için gerçekten bir imkanlar zinciri mi?
Amerika’daki en ünlü bilgisayar şirketlerinin ki bu şirketler dünyadaki bilgisayar ağının %45’ini oluşturuyor 350 milyar dolarlık evlilikleri sırasında şirket başkanının basın açıklaması işte beni bu yazıya başlatan sebep.Bu iki şirketin AOL (American On Line) ve T and W (Time and Warner) oluşturduğu İnternet On Line serisinin tanıtımında şöyle deniyordu dünya basınına:
"21 yy’ın İnternetic On Line hayatın çağı olacağını söylemek abartılı olmaz.İnternet.ABD’de olduğu gibi tüm dünyada yeni bir kültürün ve toplumsallaştırma biçiminin kapılarını biz Amerikalılara sonuna kadar açmıştır." İşte bu yeni kültür ve toplumsallaştırma biçimi kafamı kurcalıyor.Kendime dönüp bakıyorum.Ben bilgisayarı sadece işimde kullanan biriyim.İletişim alanında internetin biz insanların bilgi dünyasına kattığını kesinlikle yadsımıyorum.
Bilgiya ulaşmak,kütüphane gibi,müze gibi,sahaf gibi kullanmak.Gerçekten çok şeyler alıyorum kendime.Ancak ya toplumsal biçimlenişim? Burada soru üstüne soru çıkıyor karşıma.Bu sorulara yeni bir haber ekleniyor beynimde.Amerikanın en büyük İnternet firmasıyla AOL,T and W en büyük medya holdingi NYT (New York Times) birleşiyor.Böylece sermaye öyle bir değişim yaratıyor ki bu yeni pazara rakipsiz giriliyor ve beni en çok ürküten sonuca gidiliyor.TEKELLEŞME.Sonuç ise üretilen bir toplumsal biçimlendirme ve bunu kamuoyuna angaje eden bir tekel.İşte yeni dünya üzerinde bize sunulan imkan!.Tabi olarak olayın bu gelişim yönü direkt olarak beni ilgilendirmiyor.Ancak indirekt etkileri ise toplumsal biçimlenişimde gizli.İşte size bu konuda bir örnek.Bundan 4 yıl önce bir film izlemiştim filmin adı Soiled Green (Kirlenmiş Yeşil) Film 2000’li yılların New York’unu anlatıyordu.Su zehirlenmiş,hava kahverengiye bürünmüş,insanlar ise yer üstünde ancak gaz maskeleri ile dolaşabiliyor.Yer altındaysa işte o gerçek biçimlendirme sürmekte.Tek bir yaşam şirketi yer altın dünyasını kurmuş,orada çeşitli teknik ayrıntıların yanında en fazla göze çarpan ise bilgisayarların insnaların hatını kurtarıcı özellikleri...
Yaratılan sanal alem odacıklarına giriliyor,burada klasik müzik eşliğinde insnaların karşısında dünya beliriyor,dipdiri yemyeşil ormanlar,şırıl şırıl akan sular,çağlayanlar,yeşillikler arasında koşuşturan tavşanlar ve kuş cıvıltılarıyla bir ahenk oluşturuyor.Tüm o karmaşanın içerisinde anlık bir sanal mutluluk.Filmin sonu ise mutlu son.Yine bu bilgisayar şirketi insanların mutluluğu için bir tablet üretiyor ve bu tablet kitlelere satılıp,bu özel sanal anların çoğaltılması hedefleniyor.Bu tabletin adı da Soiled Green.
Bu zamanda yaşadıklarımızla ne alakası var demeyin lütfen.Dünyadaki hava kirliliğinden tutun da toplumsal biçimlenişteki hızlı değişime bir daha bakın.Nereden nereye doğru aktığını ve nereye ulaşacağını kafanızda kurmaya çalışın.Nükleer silanlanma mı? Onlar yerli yerinde.Doğal afetlerdeki artış ve her afetteki kıyım gibi insna ölümleri mi? Son hız.Savaşlar,ekolojik dengenin teknolojiye kurban edilmesi ve bunun en doğal sonucu olan tüm türlerin birer birer yok oluşu mu?Her gün yaşanılan.Ve bilgisayar çağında bilgisayarın tekelleşerek medyanın buna eklemlenip yeni "Yaşam Şirketlerinin" ve "Soiled Green tabletlerinin" her akşam televizyon ekranlarından sunulması belki de bu bilim kurgu filmde anlatılan hikayenin başlangıcı değil mi?
"Ben öyle düşünmüyorum.sanal alemdeki gelişmişlik bizi kurtaracaktır" diyenlere bir çift sözüm var.Bu sanallık okyanusunda attığımız her kulaç bizi biraz daha insani olandan yabancılaştırıp,yalnızlaştırıyor,budalalaştırıyor.Birileri bizim adımıza düşünüp,bizi kendi karlarına ki bu şirketin kar oranlarını vermeye lüzum yok ortak etmeden,toplumsal yaşamımızı biçimlendiriyor.Birileri bizi akıl yoksunu kolay maniple edilir görüp,bizlerin yerine kararlar veriyor.Ve biz de onları doğrularcasına bu sanal çılgınlığın nereye varacağını düşünmeden,sormadan Bağlar’ın en kuytu sokaklarına bile İnternet cafelerini açıp,o odacıklarda dolaşıyoruz.
Bireysellik kisvesi altında bireyci sınırlar.kapalı tüketim dünyası,üretimin son elde tekelleşmesi,insanların doğru olandan uzaklaşması,teknolojik gelişimin çılgınlığına kendini katışı ve bu çılgınlıkla kültürlerin dejenerasyonu.Buna bağlı olarak dayanışmanın son hız çökertilmesi,yaratılan tek tip toplum,tek tip birey ve bu bireyin yalnızca kendim ve dünya eksenine indirgenmiş yaşam biçimi.Böylelikle unutulan doğuştan insani haklar ve ekonomik değerlere indirgenen ahlak.Sizleri bilmiyorum ancak beni rahatsız ediyor.Anlatabildim kendimi sanırım.Teknoloji ve teknolojik gelişim değil benim sorunum.Onun paylaşılıp,ne için?,nasıl?, ve nereye sorularına taşıdığı cevaplarla ilgileniyorum.
Bu noktada Temel Demirer’in yazısından beynime kazınanları sizlerle paylaşmak istiyorum.
"Biliyoruz ki,bu yüzyılı biçimlendiren tarihsel ekonomik güçler,kayıtsızlığımızın saydam bulutlarının ve binbir ayrıntılı gelişmenin belirsizliğinin ardında sürdürüyorlar işlevlerini.Geride bırakılan iki ya da üç yüz yıla damgasını vuran kapitalist gelişmenin,devasa ekonomik ve teknobilimsel sürecin esir aldığı,,alt üst ettiği ve dönüştürdüğü bir dünyada yaşıyoruz.Biliyoruz,en azından makul bir biçimde zannediyoruz ki bu böyle sonsuza dek gidemez.Gelecek geçmişin devamı olamaz.Gelecek yenidir.Yeni yaratılır.Her yaratılış emeğe dayanır...Ama başaramazsak başarısızlığımızın sonu bu akıp giden sürecin kapkaranlık toplumsal biçimlenişidir."
Ben de buna bağlı olarak diyorum ki;ben bana verilen doğuştan haklarımı biliyorum.Bu haklarımı bu yeni toplumsal biçimlenişe kurban etmeden,bana sunulan "Soiled Green tabletlerine" bulaşmadan,gerekirse gaz maskemi yüzüme takıp doğru tarafta olabilmenin cefasını çekmeye hazırım.Zaman belki de toplumsal yürüyüşün içinde kendi adımlarımıza sıkıca bağlanmak zamanıdır.Sanal yolculuklarla uğraşmak yerine gerçek ve büyük yolculuklara çıkmak zamanıdır...