- 1793 Okunma
- 13 Yorum
- 3 Beğeni
Hadi Saklambaç Oynayalım
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Güneş her yok oluşunda, yeni bir zindan filizlenir dünyada. Karanlık, sadece garip dünyayı esir almakla kalsa iyi; ruhumun her zerresine katran döker adeta.
Severim yine de karanlığı; umutlar doğurur yüreğimde. Bilirim ki güneş yeniden ışıyacak; yeniden alabildiğine geniş, yemyeşil bir ufuk yolu açacak; mavinin her tonundan gözüme umut okları fırlatacak.
Ruhumun gelgitleri değil bence bu çekişmeler. Belki bir deneyim, belki yüzeysel bir bakış; hatta belki de dünyanın arzındaki sırlara yol alış. Kim bilir?
Kendi adıma, doğduğumdan beri; dünya adına ise, var oluşundan geçerli oynanan bir oyun değil mi ki bu? Hiç bitmemiş, hala süregelen bir oyun. Ta ki dünya kökten karanlığa gömülene dek devam edecek bir oyun hatta…
Nasıl olacak dünyanın kökten karanlığa gömülmesi sahi? Sanırım ya güneş mızıkçılık yapacak, “Çizdim oynamıyorum” deyip dünyaya sırtını dönüp kaybolacak ya da dünya, “Ben senin kuklan mıyım?” deyip bu oyuna son verecek.
Kıyamet böyle bir şey mi ki?
Hani oyun dedik ya. Belki de evrenin, solgunluk efekti verilmiş en eski oyunudur saklambaç. Hatta “Belki” değil; kesin… İlk ebeliği seçen güneş ve bence ilk sobeleyen de dünya.
Nasıl mı? Ezelden ebede bir bakalım şöyle ve yazalım bir senaryo…
Dünyanın oluşmaya yüz tutup, alev alev en dıştan kendi içine doğru yanmaya başladığı; sonra da soğuyup topraklaştığı zamana doğru yol alalım biraz. Kendi etrafında raks edip gezen bir rakkaseye; seyyare dünyaya yani…
Güneş de yalnızdır, bir dost bulamamıştır ıssız evrende. Alev alev tozu dumana katıp gelen dünyayı görünce de sevinmiştir doğrusu. Hemen sarıp sarmalamış ve kendine bağlamıştır. Hatta birinden biri yok oluncaya değin birliktelik sözü bile almış, işini garantiye bağlamıştır. Soğuması için özellikle yüzünü göstermeyip uzun süre karanlıkta bırakmıştır dünyayı.
Bizim rakkase seyyare gün gelip de soğuyunca, güneş artık yalnızlıktan kurtulmanın kahkahalarını atmıştır bence uzun uzun. Hemen bir oyun teklifinde bulunmuş, “Saklambaç” oyununa sağlam temeller de atmıştır bu esnada.
Oyuna göre ilk ebe güneş olacak ve saklanacaktır dünyadan. Derken dünya nasıl olsa bulacak ve sobeleyecektir güneşi. Sonra ebe değişecek ve tam tersi olacaktır.
Bir başlarlar ve pir başlarlar bu oyuna. Öyle hoşlarına gider ki; birinden biri yok olana değin “Devam” sözü verirler birbirlerine.
Şu müthiş yeşillikler, çiçekler, ağaçlar ve müthiş güzellikteki mavi deniz, mavi gök dünyanın ebe olduğu anda güneşi sobelemesiyle başlıyor demek ki.
Keşke hep dünya sobelese…
Olmaz ki! Öyle olsa oyunun adı saklambaç olmaz.
Varsın dünya ve güneş saklambacını hep oynasın. Varsın aydınlık olsun, karanlık olsun; ama aydınlık karanlıktan sonra mutlaka yine var olsun.
Biz insanlar mı?
Hadi biz de saklambaç oyunu oynayalım. “İyiler” ve “Kötüler” olsun oyunda. Ebe olalım, sobeleyelim, sobelenelim…
Zaman zaman kötüler sobelesin ve iyiler ebe olsun da; kısa sürsün iyilerin ebeliği, kötüler daha çok ebelik yapsınlar.
Nasıl mı olacak? İyiler daha çok çalışsınlar. Çalışmayana ödül yok…
Hadi o halde… İyiler ebe! Bulsun ve sobelesin kötüleri…
YORUMLAR
çocuklar için yazılmışsa, pek hoşlarına gidecek bir şey yok. büyükler de, çocuk akıllarıyla elbette birbirlerini sobelemeye çalışsınlar.
Turgay COŞKUN
Saygı ve selamlarımla...
'' Güneş de yalnızdır, bir dost bulamamıştır ıssız evrende. Alev alev tozu dumana katıp gelen dünyayı görünce de sevinmiştir doğrusu.''Turgay COŞKUN
Yalnızlara teselli olan bu cümleniz ne güzel kompozisyon tamamiyle anlamlı ve okunası akıcılıkta, iyi ki varsınız, kaleminiz daim olsun dilerim, selam saygılarımla.
Hülya Aslan tarafından 1/28/2016 6:25:32 PM zamanında düzenlenmiştir.
Turgay COŞKUN
Saygıyla selamlar...
Öncelikle günün yazarinı tebrik ederim.
Güzel bir deneme yazısıydi Turgay
Evet, hayata bir saklambaç oyunuyla başlar ve devam edersek, bazen dostlarimiza geldiğinde ebelik, dostluğu yakalayıp kucaklayacaklarına riyayı sobeliyorlar ve bizleri derinden yaralıyorlar, üstelik bunu çok sevdiklerin yapinca bir daha saklambaç oynamak istemiyor insan :(
Yine de ümidimizi yitirmeden yepyeni dostluklara yelken açmaktan çekinmemeli.
Selamlar.
İki üçten küçüktür ...Ama iki üçten daha çok sevilir... Tabi bana göre... Rakamlarda sonsuza kadar birbirini kovalar... Birbirini sobelemek için dört mevsime karşı dört işlem bundandır. Toplarsın, çıkartırsın; sonra yorulunca bölersin çarparsın.. Sonuç yine dünya yine dünyalı oluverir.
Zıtlıkların oynadığı saklambaç ise yine birbirini kovalar. Birinin var olduğu yerden diğeri kaçar. Yine ilk fırsatta yerleri ve rolleri değişiverir. An'lık değişimler ve anlık sobelemeler. Burada kimse ölmez kimsede öldürmez.
Oysa oyun sıra insanoğluna geldiğinde oyunun kuralları değişir. Oyuncularda kural gereği değişir ya da değiştirilir. Kimileri oyun oynadığını sanır öldürülür, kimisi oyun oynattığını sanıp insan öldürür. Kim sobelenmiş ya da sobelemiştir ? Bilen yok, çünkü o da öldürülmüştür. Bu gidişle aklı başında olan insanların oynayamadığı lakin tabiatın kuralları çiğnemeden oynadığı SAKLAMBAÇ yeniden dünyasına, evrenine kalacaktır.
Her şey onu var edene, ilkine döner..
Tebrikler…
saygılar
Gülüm Çamlısoy tarafından 1/20/2016 11:13:23 PM zamanında düzenlenmiştir.
Turgay COŞKUN
Dünya güneşten, ay ise dünya'dan koptu;onlar birbirlerini yarattılar. Ay'ın çekim gücü olmasa sularda meddü cezir olmaz ve hayat sulardan tek hücreliler ile başlayıp, sulardan karalara yayılıp evrim geçirerek, çeiştlenerek evrilmezdi.
Felsefi kurgular bilimsel temellere de doğru oturmak zorundadır; evet hepimizin ütopyası var ama bunlar yine bilimin gösterdiği yoldan gerçekleşirler.
Yazınız okunmaya değer, fakat etkili iz bırakacak bir anlam derinliği yok, bilim ile örtüşmüyor.
Bu arada ütopya deyince; '' Gamzeli Gül Destanı '' adlı şiirime vakit bulursanız gözatmanızı öneririm. Kalem alalı yaklaşık 18 yıl oldu.
kaleminize sağlık.
savaş ;
barışın yokluğu
hey gidi fâni dünya
insan gibi insan çok
bir tek insan yok
asırlardır yokluğuna kafa tutan insanlık
herkes barış yazmaya çalışırken
barış kendini yazamaz hale geldi
kendini asırlardır bir savaşta kaybetti
her ışık kendi karanlğından doğar
ışık nereden geçerse geçsin
gölgelerde oradan geçiverir bir anda
yanarsın
oynayan yok
oynayış vardı
kutluyorum
saygımla
.
Turgay COŞKUN
Değerli yorumunuz biraz daha düşündürdü beni. Çok teşekkür ediyorum.
Saygıyla...
NOT: Nickiniz eğer benzerlik içermiyorsa Blogcu.com ve Blogspot'tan bir arkadaşı anımsattı bana... Selamlar...
YAŞAYANKELİME
sağolunuz
bir arkadaş ?
saygımla
.
YAŞAYANKELİME
Yorum deneme değil gerçektir . . İçimden geldi sadece yazdığınız yazıyı okuyunca . Edebiyatçı değilim kusuruma bakmayın . Arada bir Şiir karalamaya çalışıyorum . Güne gelen yazını yeniden kutluyorum . Başarılarınızın devamı diliyorum .
...
dalgacı bir çocuğum
kıyılara çarpan dalgaları sayan
dalgacı bir dalgıç
derinlere daldıkça sonsuz düşler kuran
işe yaramaz bir çocuk
sayılmamış dalgaları sayıp
hayata bir ıslık çalan
dalgacı bir çocuğum
dalgacı bir dalgıç
işe yaramaz bir çocukluğumdan
yeryüzü oyuncularına
oyun oynayan çocukluğumla
yanan bir çocuğa çarpıp kendimi
bütün kuklaları alnından vuruyorum
aşkı kanıyorum şiire
yine yeniden bir tebessüm bırakıyorum şimdi gözlerinize anllaşılmayı beklemeden
sevgiyle kalınız daima
saygımla
.
YAŞAYANKELİME
'Geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı sizin emrinize verdi; yıldızlar da O'nun emriyle emre hazır kılınmıştır. Şüphesiz bunda, aklını kullanabilen bir topluluk için ayetler vardır. (Nahl Suresi, 12)'
...
Sevgi sunumu ile
.
Bence tüm dünya 'hiç olmazsa bir seferliğine 'Saklanbaç oynamalı !! ;
Şavaşlar ve kavgalar kıskançlıklar
kötülükler oldukları yerde kalmaları için ;
Belki güzelleşir dünya kötüler saklanırsa 'sobelenirse güzellikler
Ancak ozaman çıkar ortaya sevgilerin gücü..
bunlarda benim penceremden görünenler ..
Tebrik ederim 'Sayın Çoşkun ..
Selamlar saygılar ..
beren yılmaz tarafından 1/20/2016 12:35:03 AM zamanında düzenlenmiştir.
Turgay COŞKUN
Yorumunuzu okuduğumda ilk aklıma gelen; "İlk insandan itibaren nüfusun artış oranından çok fazla mı arttı acaba kötülükler?" oldu. Aynı nüfus artış oranıysa eğer, "İnsanın fıtratındanmış" der, geçer gideriz. Ya anormal bir orantısızlıkla kötülükler arttıysa? Bence o zaman da bizlere görev düşer. Yani eli kalem tutan, düşünen insanlara... Ta ki iyilerin ezici üstünlüğüne kadar. Ben savaşları, kıskançlıkları, kavgaları, ihanetleri de kötü ve kötülükler grubuna koyuyorum.
Çok teşekkürler değerli yorumunuz için.
Saygılar...
Öyle güzel temenniler vardı ki yazı da
Keşke dedim keşke hep yazıldığı gibi olsa
Kötüler hep karanlıkta kalsa, dünya maviye boyansa
Biraz da sanki bizim elimizde bazı şeyler, aslında lafta kalmamalı küçük kıvılcımları biz başlatmalıyız.
Her zaman savunduğum pozitif düşünce sistemi, iyi düşünelim, iyilikle karşılık verelim belki bir zincir oluşturabiliriz kim bilir?
Çok güzel bir yazıydı, sorgulatan sorgulayan
Paylaşıma teşekkürler
Saygı ve hürmetler hocam
Turgay COŞKUN
Teşekkürler güzel yoruma...
Selamlar...