- 411 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KEŞKE DEMEMEK İÇİN!
Sevgili dostlar; bu yazımızda sizlerle hayatta keşke dememek için konusunu işleyelim dedim. Eğer; ilerde KEŞKE demek istemiyorsak üç hususu doğru yapmamız gerek
Eşini doğru seç…
Doğru eş her zaman uzun zaman arkadaşlık ettiğin kişi değildir.
Önemli olan kısa zamanda da olsa fikirlerinin uyuştuğu,
Hayat tarzlarının benzediği,
Espri anlayışının yakın olduğu,
Zor zamanların da hep yanında olacağını bildiğin,
Dertlerini, sevinçlerini paylaşabileceğin,
Fikirlerine, olaylara bakış açısına güvendiğin,
Senin fikirlerine saygı duyan,
Konuşmaktan sıkılmayacağın,
Hayata küstüğün zaman seni kabuğundan çıkartıp eğlendirebilen,
Gözlerine baktığında ne söylemek istediğini anladığın,
Aynı zamanda iyi bir arkadaş,
Fiziki görünüşün dışında da seni sen olduğun için sevebilecek ve bunu kaldırabilecek birini eş olarak seçmelisin!
Dünya da böyle biri var mı? diye sorabilirsiniz simdi Emin ol var!
Tabii ki sayıları fazla değil. Hatta hayatta insanın karşısına bir ya da 2 kere çıkar, belki de hiç çıkmaz... Önemli olan onu fark edebilmektir.
Eğer bu satırları okuduğunda aklından bu özellikleri barındıran bir isim geçirmişsen çok şanslısın Ne olursa olsun onunla birlikte olmak için elinden geleni yap Çünkü bir daha onun gibisini bulma şansın çok az emin ol. Bütün aptal âşıklar gibi ilk hareketi ondan beklersen çok geç kalırsın.
Eğer bu satırlar sana böyle birini çağrıştırmıyorsa…
Onu fark edebilmek için sadece etrafına bakman yeterli olacaktır.
Çünkü o da sana bakıyor olacak!
İşini doğru seç…
Doğru iş rahat iş değildir.
Çok kazandıran iş de değildir.
Kariyer de değildir.
Klimalı büro ortamı da değildir.
Doğru iş olmaktan zevk aldığın yerdir
Sabahleyin kalktığında gitmekte üşenmediğin, bıkmadığın yerdir
Tabii yanında rahatlık, para, kariyer varsa ne ala.
Arkadaşlarını doğru seç…
Çok sayıda arkadaşın olması "iyi arkadaşın" olduğunun ispati değildir
Güzel günlerdeki arkadaşlıklar geçicidir
Mutluluklarının yanında, acılarını da paylaşabileceğin,
Fikirlerine ihtiyaç duyabileceğin,
Her zaman yanında olmasını isteyeceğin,
Senin madden değil manen zengin eden,
Bir tek arkadaş sana çok şeyler katacaktır.
Kasabanın birinde, güzelliği dillere destan bir kız varmış. Kendisiyle evlenmek isteyen uzak ülkelerden gelen nice prensi, asili, zengini, yakışıklı delikanlıyı reddetmiş. Kimseleri kendine layık görmüyormuş. Kıza gönlünü kaptırmış, aynı kasabada yaşayan genç bir delikanlı da bu kızı istemiş. Ama kız onu da beğenmemiş. Bizim delikanlı günün birinde kasabadan ayrılmış. Başka biriyle evlenmiş, çocukları olmuş, yeni bir hayat kurmuş.
Uzun zaman sonra yolu yaşadığı güzel, şirin kasabaya düşmüş. Aklına bir zamanlar âşık olduğu kız gelmiş, ona ne olduğunu merak etmiş. Tanıdık bir yaşlı adam, güzel, büyük bir gül bahçesi olan bir evi göstererek kızın evlendiğini söylemiş. Kimseleri beğenmeyen güzel kızın kiminle evlendiğini görmek istemiş. Kocasını evden çıkarken görmüş. Kızın kocası şişman, kel, çok çirkin ve kaba bir adammış. Üstelik zengin de değilmiş. Nasıl oldu da böyle biriyle evlendiğini merak eden adam, kızın kocası gittikten sonra evin kapısını çalmış. Kız kapıyı açınca adamı tanımış. Adam sormuş:
– Sen ki hiç birimizi beğenmedin, nice kısmetlerini geri çevirdin, nasıl oldu da böyle biriyle evlendin demiş?
Kız da ona:
– Sana cevabı vereceğim fakat önce gül bahçemdeki en güzel gülü koparıp getireceksin, yalnız tek şartım, bahçede ilerlerken geriye dönmeyeceksin.
Adam peki demiş ve çok güzel güllerin olduğu bahçede ilerlemeye başlamış. Önce çok güzel sarı bir gül görmüş. En güzel gül bu derken biraz ilerde daha güzel kocaman pembe bir gül daha görmüş. Tamam budur işte diye düşünürken daha ilerde muhteşem güzellikte kırmızı bir gül goncası gözüne ilişmiş. Bir türlü karar verememiş, en güzel çiçeği bulacağım derken bir de bakmış ki bahçenin sonuna gelmiş, geriye dönemeyeceği için bahçenin sonunda yaprakları solmuş cılız bir gülü mecburen koparıp kıza götürmüş.
Kız gülü almış ve adama demiş ki:
– Bak gördün mü? Her zaman daha iyisini bulacağını düşünürken ömür geçer de sonunda en kötüsüne razı olmak zorunda kalırsın. Bu yüzden gençlik bitmeden elindekinin değerini bilip, yetinebilmeyi öğrenmek gerekir.
Hayat akarken birçok fırsatla karşılaşırız. Kimimiz fırsatların değerini bilir, kimimiz ise birçok fırsatı kaçırıp görmeden yanı başından geçip gider. Ömür dediğin yoldan geçerken aynı şartlar altında bir daha geçemeyiz. Bir hedefe öylesine kilitleniriz ki karşımıza çıkan diğer fırsatları kaçırırız. Bir gün bir bakmışız hedeflediğimiz noktadan da uzaklaşıp çok farklı bir noktaya gelmişiz. Hayatımıza dönüp baktığımızda geriye kalan sadece kaçmış birçok fırsat ve bize kalan içimizi kemiren “KEŞKE” diye yankılanan düşüncülerimiz.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.