22
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1455
Okunma
Avuçlarım kanıyor…
Ellerimde bir beyazlık var şimdi. Göz bebeklerim biraz büyümüş.
__ Abla imza. İmzayı unuttun.
__Pardon, nereye…?
İçeriye nasıl çabucak döndüm ki. Oturdum koltuğa. Uzun zamandır bu denli korktuğumu anımsamıyorum. Ne olabilir ki diyor bir yanım, diğer yanımsa sakın açma… Gene karasız, gene karamsarım işte. Senin yüzünden bu çektiğim çile. Tam unuttum dediğimde hem de. Açmamı beklediğini biliyorum. Açıp açmamak arasında gidip geleceğimi bildiğine de eminim bunu yollarken.
“Gözbebeğim,
Burada beklediğim gibi değil insanlar. Bir kaç kişiyle dost olduk. Ağabey çay, ağabey sigara ister misin diye ardımda dolaşıyorlar. Karşılığında ne mi yapıyorum; yalnızca dertlerini dinliyor. Neye yarar ki başka bu koca adam. Bir kaç kitap almıştım yanıma gelirken. Bitti hepsi hatta içlerinden birini üç kez okudum. Beyoğlu’nda bir kitapçıdan almıştım. Öylesine aldığım tek kitap üstelik. İçerisinde bir kadın kahraman var. Elleri tıpkı sana benziyor ve hayalleri. Şimdi sen bana ellerini nereden bilebilirsin diyeceksin ( aslında demezsin ya ) biliyorum hissediyorum işte…
Üstüm başım yerinde. Ütü zamanı da belli, çamaşır vaktimde. Bir de banyo sorunu çözülebilirse kendimi kapattığım o rutubetli odamdan çok daha iyi denilebilir. Kızardın ya bana ; “ çık tanrı aşkına bu kadar çalışma, kaybolacaksın bir gün bu dört duvar arasında diye “ ne kadar güzel çınlıyor o sesin kulaklarımda. Yemekler eh şöyle böyle. Bilirsin aramam ben pek zaten. Bir yayık ayranı bulabiliyorsam âlâdır bana. Tabi ayran yayık değil. Neyse saçmalıyorum farkındayım. Yine söylesene şunu hadi duymak istiyorum ; “ saçmalamanı bile seviyorum “ .
Duyar gibi oldum sevgilim. Sahi sana yeniden sevgilim diye seslenebilir miyim? İçim doluyor sana böyle yazarken. Sevenim…
Titretme ellerini lütfen. Dikkatim dağılıyor. Korkma arkanda değilim. Bildiğim, ezberlediğim bir kadınsın sen halini az çok tahlil edebiliyorum. Hâlâ kızgın mısın bana. Tamam, sormadım say. Kızgınsın biliyorum. Haklıydın kadınım. Sonsuza inanmak isterken haklıydın. Gerçeğin olamadım affet beni.
Herkes teker teker kesti aramaları. Yine bir sen kaldın bir yarım hâlâ… “Beklerim seni” demiştin bana… İnandım aslında. Hakkım yoktu ama sana bunu yapmaya. Sahi sevenim bekliyor musun?
Her neyse uzadı bu işkence. Gelir miyim kalır mıyım burada bilinmez. Sana neden mi yazdım… Kimim var ki senden başka beni bana aratsın.
Öpüyorum telli turnam saman sarısı saçlarından. Dudakların kiraz gözlerin… Gözlerine söyleyebilecek sıfatım yok… Heybem senle dolmuş güzelim… Güneşin kadını… Kadınım… Benimle kal ve hep iyi…”
xxx
Şimdi mi? Bunca zamandan sonra… Sen bir beyaz aklığında mı düşecektin aklıma. Yapamadığımız onca şey kalmışken sorduğun da soru mu? Saçmala seviyorum… Seslen bana parmaklıklar ardından ben seni duyuyorum… Ve bir postacı uğrar ise koğuşa bil ki… Okundu sevgilim… Ben sana mektubu mu ikinci elden yazıyorum…
Beklediğimi biliyorsun seni. Özlemlerim özlemlerin sevgili… Ve ne acıdır sen bilemezsin yokluğunda bile hissetmek seni ne zor bir şey. Yüküm ağır, omuzlarım eğik aşkında… Yine affettim… Yine özledim… Yine kavruldum sana… Yaz bana… Ellerim titrese de, gözlerim büyüse de… Aklım gitse de yerinden, sayfalarına dokunmak ellerinin değdiği yerleri öpebilmek güzel…
Sevgilim… Bekleyeninim…
30 Temmuz 2008 ( kayıp bir şehrin anısına )
NeNa