- 381 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
öğretmen(16,01,2016)
Hayatımda gerçek aşkı bulduğum bu peri masalı mutlu son ile bitmemişti o anda yaşadığım acı olayları mukayese etmeye başlamıştım.Bir insanın sevdiğini kaybetmesinden ötürü hissettiği acının bedenindeki herhangi bir uzvunun kırıldığı anda hissettiği acı ile eşdeğer olduğunu ileri süren bir yazı okumuştum.Yatağımda uzanırken onu hissediyordum sanki gözlerimden akan yaşları silmek için mezarından kalkıp gelmişti.Burnunun ucunu ilk kez öptüğüm küçük parkın kenarı kırık bankında otururken de o üzerinde uzun beyaz elbisesi ile yanımdaydı.Hayatıma devam etmem için yardım almam gerekiyordu ve o gün ilaçlarla tanıştığım ilk gün oldu.
Dilek kısa yaşamında benden önce dört yıl süren bir ilişki yaşamıştı.Birinci sınıftaki tanışma partisine gittiğinde ilk üç dans teklifini reddettiğini dördüncü teklifi kabul ettiğini anlatmıştı."Salkım salkım tan yelleri estiğinde "onlar dans etmeye başlamıştı. Kavalyesinin ceylan gözlerine o şarkı eşliğinde baktığında kaybolmuştu Dilek.Kısa bir süre sonra Özkan’ın ev arkadaşı aniden evden ayrılmaya karar vermişti,tek başına kirayı veremeyeceği için ev arkadaşı olması için Dilek en uygun kişiydi.Yenikent mahallesindeki evlerinde öyküleri bu şekilde başlamıştı.Üç yıl boyunca evden sayılı kez çıktı Özkan alışverişten Dilek sorumluydu.Bu yıllardan söz ederken en mutlu yıllarının olduğundan söz ederdi.Anılarını anlatırken evlenmemiş olmalarına üzülmüştüm.Evlilik planı yaptığım kızın benden önceki sevgilisi ile evlenmediği için üzülüyordum!
Ayrılık,Özkan’ın gırtlak kanseri olması ile gelmiş."Yakışıklılığını kaybetmişti "derdi Dilek,kemoterapi almaya başlamış,yüzünde kalıcı hasarlar olmuştu.Bu yeni görüntüsü nedeni ile özgüvenini kaybettiğini sık sık ağladığını ve devamlı terk edileceğini düşünmeye başladığını söylemişti Dilek,aşırı kıskanç olduğu için ortak arkadaşları Selami’den kıskanmaya başladığında "Bitti" demiş Dilek telefonda,Özkan ilk başlarda barışmak istediği için bir kaç kez aramış fakat yapılan çağrılar sonuçsuz kalınca eşyalarını toplayıp memleketine dönmüş,Dilek yalnız kaldığı bu şehirde ilk olarak öğrenci yurduna kayıt yaptırmış,üniversitede son sınıfta olmasına rağmen halen birinci sınıf derslerini veremediği için okulu yedi yılda tamamlamak zorunda kalmış ve benim gibi İnönü’ye atandığında hayatına ben girmiştim.
Dilek yanımda uzandığında , kestane saçlarını okşarken ve birlikte "When a man loves a woman "dinlerken hep Özkan’ı düşünüyordum acaba ilişkileri yeniden başlar mı korkusu yaşadığım anlar olmuştu ama benim problemim korkudan çok kendi geçmişimle onun geçmişini kıyaslamamdı.Dilek ve Özkan aşkı ile Neslihan ve Necip aşkını kıyaslıyordum.Benim Neslihan ile evlenmeme ailem engel olmuştu benim hayatımı ilgilendiren bu konuya ailemin bu denli karışmasına izin vermiştim buna izin vermemeliydim hayatımın dizginlerini elime almalıydım bu amaçla Neslihan’a benimle gelmesini söylediğimde hayır cevabı almıştım.Dilek bence Özkan için evden kaçardı eğer evlilik önündeki tek engel büyüklerin onayı olsaydı bunu kesinlikle ciddiye almazdı,Neslihandan cesurdu,hayatına kimsenin müdahele etmesine izin vermezdi,bununla birlikte ben kıskanç değildim belki de kıskanç bir sevgiliden sonra beni tercih etmesinin sebebi buydu,ölmeden önceki son konuşmalarımızda hayatında yaptığı hiç bir şeyden pişman olmadığını söylemişti.Özkan ile yaşadığı üç yıl süren evlilik hayatından ve benimle yaşadığı bir aylık kısa ama yoğun ilişkisinden asla pişman olmadığını hayatın her zaman ikinci bir şans verdiğini söylemişti ben onun hayatındaki ikinci şansmışım!
Aslında kısa süren ilişkimizde kavgamız hep sigara konuluydu,doktorların kesinlikle bırakmalısın ciddi bir astım krizinde ölüm tehlikesi yaşanabilir sözlerini ciddiye almayıp sigara kullanmaya devam etmesi yüzünden onu sorumsuzlukla suçluyordum aynı şekilde Dilek ise beni birikmiş kredi kartı borçlarım nedeni ile aynı şekilde suçluyordu kısa bir süre sonra sarılıp barıştığımız zaman ben her zaman olduğu gibi burnunun ucunu öperdim.Birlikte geçirdiğimiz tek gece olmuştu,ilerde evlendiğiniz zaman merak etmeyin birbirinizden bıkarsınız diyenlere inanmıyordum,hiçbir zaman ondan bıkacağımı sanmıyordum.Son gecesinde odasına kapanıp gizlice sigara içtiğini söyledi kardeşi geç saatlere kadar kimbilir ne düşünmüştü?Kriz uykuda gelmişti doktor olan kardeşi yan odada kalıyor olmasına rağmen herhangi bir ses duymamıştı.Sabah uyandıklarında Dilek kaskatı bir şekilde yatağındaydı ve artık yapılacak bir şey kalmamıştı.Ailesi Özkan’ın kanser olduğu için fazla yaşamayacağını bu nedenle evlenmelerinin yanlış olacağını düşünürken kendi kızlarını aniden kaybetmişti.Tabutun üzerinde gelinlik kısmen sola kaymıştı ve kar taneleri nazlı birer peri gibi süzülerek yere inerken cenazeyi mezara yerleştiriyorduk.O cenaze ile birlikte geleceğe dair hayallerim de gömülmüştü artık derslere konsantre olmakta zorlanıyordum kendimi hedefsiz hissetmeye başlamıştım.İnönü ilçesinde çalışan tüm öğretmenler bu ani ölüme üzülmüştü,cenazede rahmetlinin çalıştığı okuldan mesai arkadaşları gelmişti.İlk günler öğrenciler bana moral vermeye çalışıyordu.Kendimi toparlamalıydım kafamda tek soru vardı acaba Özkan onun hayatını kaybettiğini biliyor muydu?
Ailesi cenazeden kısa bir süre sonra tekrar İzmir’e taşındı artık bu şehirde kalmalarını gerektiren bir neden yoktu,doktor olan kardeşi de en kısa sürede tayin isteyeceğini söylemişti.Eskişehir’i hiç bir zaman sevmediğini buraya kardeşi için geldiklerini anlatırdı kuru havaya sahip bir şehirde yaşamalarının Dileğin rahatsızlığına iyi geleceğini düşünmüşlerdi ancak onu kaybettikten sonra bu şehirde bir saat dahi kalmak istemiyorlardı.İtiraf etmem gerekirse beni de bu şehre bağlayan tek şey artık yüksek lisans tezimdi bu tezi bir an evvel yazmalı ve buradan ayrılmalıydım.Görev yerimin değiştirilmesi benim için en uygun çözümdü artık İnönü’ye veda zamanı gelmişti.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.