- 327 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
öğretmen(15,01,2016)
Ayrılığın ilk günlerinde kararını gözden geçirme ihtimalini göz önüne aldım ancak zamanla geri dönmeyeceğini anlamıştım,artık okuldaki tüm zamanını felsefe öğretmeni ile geçiriyordu,okulumuzun felsefe öğretmeni ilerlemiş yaşına rağmen oldukça genç gözüktüğü için lise son sınıftaki kızların gözdesiydi,ders aralarında kız öğrenciler onun etrafında bir halka oluştururdu.Felsefeden başka resimle ilgiliydi ve masa tenisinde bir hayli iddialıydı,Ayten bu nedenle öğle tatilini masa tenisi oynayarak geçiriyordu onun gibi usta bir oyuncudan özel dersler alıyordu,topa nasıl vurması gerektiğini,raketin nasıl tutulması gerektiğini uzun uzun anlatıyordu öğretmen.Maçtan sonra yorgunluk sigarası içmeye karar verdiler ve öğretmen ona sigarayı uzattı,dudaklara temas eden kısım öğretmenin elinde diğer kısım onun elindeydi bu şekilde bir kaç dakika beklediler bu esnada gözleri hiç ayrılmıyordu her ikisi de gülümsüyordu,ilk kez aşık olan liseli gençlere benziyorlardı.
İnsanların hayatlarında kaybetme acısı yaşayarak olgunlaştıkları zamanlar vardır.Bu an benim için bir az önceki tarife uyan bir andı.Bir zamanlar bana sevgiyle bakan bu siyah gözler şimdi evli bir erkeğe adeta aşık olmuş gibi odaklanmıştı,zarif elleri ise sigara ile birlikte öğretmenin ellerini tutuyordu,etrafta öğrenciler ve diğer öğretmenler olsa da onlar odada başbaşa kalmış gibiydiler.Bu sevgililik oyunu okul pikniğinde de aynı şekilde devam etti,artık elele yürümeye başlamışlardı uzaktan onu öğretmen ile birlikte gördüğümde adım atmak istediğim halde adım atamadığımı fark ettim.Koşup yanlarına gelmek kavuşan ellerini ayırmak istediğimi ve bu isteğin ne kadar tehlikeli olduğunu fark ettim.İnsanların sevgilisini ya da eşini yorgun argın işten geldiğinde kendi yatağında bir yabancı ile bulduğu an ne kadar tehlikeli olabileceğini o an anlamıştım. Aslına bakarsanız ben de tehlikeli bir yaratık olmuştum,bir resim çekmişti gözlerim ve bu resim beynime kazınmıştı ilk an da şoka girdim sonra kendimi kullanılıp atılmış bir paçavra gibi hissettim bir kaç saniye sonra kendime acımaktan vazgeçtim intikam almak isteği damarlarımda dolaşıyordu öfkenin bedenimi sardığını anlamıştım.Geziden hemen ayrılıp soluğu üniversitede aldım.
Felsefe öğretmeninin eşi Eczacılık fakültesinde memurdu,kapıyı tıklatıp odaya girdim kocasının okul pikniğinde el ele dolaştığını söyledim.Bedenimde dolaşan intikam duygusu sanki kesilmiş bileklerimden hızla akan kan gibi akıp gitmişti.Uzun yıllardır evli olan ve tek çocukları olan bu çiftin adeta kavga etmesini ya da boşanmasını istiyordum.Felsefe öğretmeni eşi ile benim yüzünden kavga ettiğini ,kendi kafamda kurguladığım küçük oyunlara karısını dahil etmemem gerektiğini söyledi.
İntikam almak için yaptığım bu hareket onları daha da yakınlaştırmıştı,zamanla bu birlikteliğe gözlerim alışmıştı çünkü gidilebilecek en uç noktaya kadar gitmişlerdi.Evli bir erkek ile en fazla okul gezisinde birlikte olunabilirdi,okul bitince hafta sonları da görüşecek durumda değillerdi ya da ben öyle umuyordum.İtiraf etmek gerekirse kıskançlık gözlerimi kör etmişti.Benden ayrıldıktan sonra okulumuzda çalışan bekar bir öğretmen ile ilişki kursa belki de bu kadar kıskanmayacaktım.Hislerimi onun da yaşaması için neler vermezdim!
Allah dualarımı kabul etti ve güz döneminde yeni atanan bir matematik öğretmeni ile arkadaş oldum.Zamanın nasıl geçtiğini bilmiyordum sanki bir peri masalını yaşıyordum,serviste şiirokurken tanıştık ve her buluşmamızda gözlerinin içine bakıp aşk şiirleri fısıldıyordum,çalıştığımız okullar yan yana olduğundan kimi zaman İnönü lisesine beni ziyarete geliyordu.Aslında çiçeği burnunda öğretmen ve benim yeni sevgilim eski sevgilim Ayten ile görüşmüş benden uzak durmasına dair tavsiyeler almıştı ama gönül ferman dinlemişti.Mutluluk onun minik ellerini avucuma alıp Cahit Sıtkı okumaktı.Tanışmamızdan kısa bir süre önce astım krizi nedeni ile acil olarak hastaneye kaldırılmıştı Dilek,kısa bir süre solunumu durmuştu ,doktoru sigarayı kesinlikle yasaklamıştı,kalbinde ritm bozukluğu vardı ve hepimizin bir adım ötesinde olan ölüm onun bu rahatsızlığı nedeni ile daha yakındı.
Onu kaybettiğim günün gecesinde ilginç bir rüya görmüştüm ,etrafımda sıra sıra tabutlar vardı ve tabutlar birden bire açılarak kefenlenmiş cenazeler aniden ayağa kalkıp namaz kılıyordu,kimi tabutlar camdan yapılmıştı ve tabutun önüne içindeki insanın neden öldüğünü açıklayan hastalığın adı yazılıydı,çok uzun siyah saçları olan genç bir kız veremden ölmüştü.Tabutların içindeki insanlar dirilip namaz kıldıktan sonra yanımda geziyordu ama yüzleri plastik bir madde ile kaplanmıştı bulunduğum ortamı bana açıklayan bir de rehber vardı yanımda ve rehber canlıydı daha doğrusu ben öyle sanıyordum,aniden güneş ışığı yüzünü aydınlatınca onun da teni aynı plastik madde ile kaplanmıştı ve ben sevgili rehberimin de ölü olduğunu anladığım an çığlık attım.
Bu çığlık oda arkadaşlarımın sabahın dördünde uyanmalarına neden olmuştu,yatağıma gelip sakinleşmemi sağladılar ama bu korkunç rüyadan daha kötüsü onu solunum yetmezliği nedeni ile kaybedecek olmamdı.
Hayatımda gerçek aşkı bulduğum bu peri masalı mutlu son ile bitmemişti o anda yaşadığım acı olayları mukayese etmeye başlamıştım.Bir insanın sevdiğini kaybetmesinden ötürü hissettiği acının bedenindeki herhangi bir uzvunun kırıldığı anda hissettiği acı ile eşdeğer olduğunu ileri süren bir yazı okumuştum.Yatağımda uzanırken onu hissediyordum sanki gözlerimden akan yaşları silmek için mezarından kalkıp gelmişti.Burnunun ucunu ilk kez öptüğüm küçük parkın kenarı kırık bankında otururken de o üzerinde uzun beyaz elbisesi ile yanımdaydı.Hayatıma devam etmem için yardım almam gerekiyordu ve o gün ilaçlarla tanıştığım ilk gün oldu.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.