DİN GİBİ SAVUNUYORLAR

Varlık aleminde gördüklerimiz madde,
algıladıklarımız görmemiz istenen maddeyi şekillendiren sanatsal MANADAN ibarettir.

Allah’ın yarattıkları ile insanın yaptıklarının maddesi HAVA İLE ISININ, TOPRAK İLE SUYUN izdivacından doğmuş sanat terbiyesiyle gördüğümüz şekiller verilmiş mesaj nitelikli figürlerden başka bir şey değildir.

Her sanat sanatkarının önce kendisini seyircilerine tanıtmak maksadına hizmet ederken, sebep sonuç, parça bütün, araç amaç ilişkisi kuramayanlar tarafından, sanatla sunulan malzemelere duyulan ihtiyaç veya hayranlıkla sanatkarı ve gerçek amacını düşünmeye zaman ve imkan bulamıyorlar.

Hayranlıkla seyrettiği tabloya bakarken ressamı tebrik etmeyi akıl edemeyen kimseler;
Madde ile mana, sanat ile sanatkar arasındaki ilişkiyi kurma yeteneğini kaybetmiş olduklarının farkına varamıyor ve maddeyi putlaştırıp adına tabiat deyip DİN gibi savunma ihtiyacı his ediyorlar.

Herşeyin TOPRAK TUELİ ÜZERİNDE SU, HAVA, IŞIK VE ISI malzemelerinin sanat fırçası ile ortaya çıkmış bir tablodan ibaret olduğu mantıksal gerekliliğini düşünemiyor veya DÜŞÜNMEK İSTEMİYORLAR.

İŞTE MATERYALİZM DENEN BİLİMSEL DÜŞÜNCENİN ÖZETİ.

İKİ CAM VE BİR ÇERÇEVEDEN İBARET OLAN BİR GÖZLÜĞÜN KENDİKENDİSİNE VEYA TESADÜFEN VAR OLAMAYACAĞINI DÜŞÜNÜRKEN; HARİKA GÖZÜN TESADÜFEN VEYA KENDİKENDİSİNE OLABİLECEĞİNE İNANMA SÜPER ZEKİLİĞİ.

Necdet EREM