- 1943 Okunma
- 11 Yorum
- 4 Beğeni
Hey Gidi Gençlik Parkı
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Bir zamanlar Başkent Ankara’nın belli başlı simgelerindendi Gençlik Parkı. Çocukluk, gençlik zamanlarımızın, yaz günleri en güzel eğlencesiydi, hem de coşku dolu, hayat dolu, neşe dolu bir yerdi. Geçmiş yıllarda, o dönme dolaplara binmemiş bizim yaşlarımızda hiç kimse yoktur ya da çok azdır... Tarihine gelecek olursak kısa kısa anımsayalım güzelliklerini. ’’Bu bölge cumhuriyetin ilk yıllarında bataklıklar ile kaplı bir bölge imiş, parkın alanı aşağı yukarı 28 hektar ve Gençlik Parkı kurulmadan önce de üzerinde Ay Yıldız adında bir amatör futbol sahası bulunmakta imiş. Gençlik Parkı inşaatına 1936 yılında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emri ile başlanıyorsa da, ancak 1943 yılında tamamlanabiliyor, Gazi, parkın bittiğini göremiyor. Ata’mız şu an Gençlik Parkının olduğu ve o dönemde bataklık-sazlık olan bölüme bakarak, ’şurada şöyle bir yeşil alan olsa, park yapılsa, ortasında da bir havuz ile su olsa’ diye hayal etmiş, söylemiş, o sözler projenin başlangıcını oluşturmuş. Bu söyleminden sonra planlamalar yapılmış ve 1943’de bir 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramında açılışı gerçekleşmiş. Adı da bu nedenle Gençlik Parkı olmuş. Parkın 60-70 senelik misyonu var.’’
Yapıldıktan sonra ki ilk aşamada Ankara ikliminde yaşayabilecek kuşlar için bir bahçe, açık hava tiyatrosu, çocuk bahçesi, yüzme havuzu, atlı gezintiler için bir gezi yolu bulunmaktaymış. Daha sonra 1951 yılında Lunapark benzeri bir oyun parkı kuruluyor... 1957 yılında TCDD, yani devlet demir yolları tarafından parkın etrafını dolaşan iki tren işletmeye alınıyor. Bir de nikâh salonu kuruluyor park içerisinde. O yıllarda birçok sevdalı, nişanlı çift bu nikâh salonunda hayatlarını birleştirmişlerdir... Çocukluk yıllarımızda o trene ailecek biz de bindik beş on kere ve çok büyük haz aldığımızı anımsıyorum...
Bizler yeni yetmeler idik, delikanlılığa adım atma zamanlarımızdı yetmişli yılların başlarında. Yazları ailecek gider akşamları o küçük, bir göl gibi havuzun kenarında ki çay bahçelerinde oturur, semaver denilen büyük çaydanlıklardan çay içer, annemizin yaptığı poğaça, kek, börek ve gözlemeleri atıştırır dururduk. Şimdilerde ne havuz kaldı doğru düzgün, ne de o yetmişli yıllarda ki çay bahçeleri ve muhabbetler. Bir ara tinerci yatağı da olmuştu, yakın zamanda güvenlik koymuşlar atlı ve yaya olmak üzere. Yine de o eski havasını, eski tadını bulmaktan çok uzak Gençlik Parkı...
Yazın havuz dolu olurdu ve sandal ile havuzda tur atılırdı saati üç beş liraya. Ailesi ile gelen de olurdu, kız arkadaşı ile gelende. Havuzun ortasında ki fıskiye, suları yukarı doğru attırır attırır dururdu ve ışıklandırırlardı o fıskiyenin sularını, tabi sandal ile fıskiyeye yaklaşanlar da sulardan nasibini alıp ıslanırlardı. O da görsel bir zenginlik katardı Gençlik Parkının ortamına. Lunaparka mutlaka anne ve babalarımızın elinden eteğinden çekerek zorlaya zorlaya girerdik. Ya atlıkarınca, ya dönme dolap, çarpışan arabalar, uçan salıncaklar, mutlaka bunların en az ikisine üçüne binerdik tabi babamızın o gün ki bütçesine göre. Fazla da ısrarcı olmazdık, olamazdık, yok dendi mi orada şıp diye biterdi huysuzluklarımız. Gençlik Parkına gideceksiniz ve Şişmanın dondurmasından yemeyeceksiniz, hiç olur mu? Mutlaka o dondurma da bir şekilde gece veya gündüz tadılır idi. Şişman denilen adam o zaman iki yüz kiloya yakın bir vatandaştı ve çoğu kere başında dururdu dükkânının. Çok sonraları duyduk ki vefat etmiş de tabutunu sekiz on kişi zor taşıyabilmişler...
Hey gidi Gençlik Parkı hey! Çocukluk ve gençlik yıllarımızın nostalji dolu köşelerindendi. Her ne kadar eski havası yoksa da, yine de Başkent Ankara’nın simgelerinden birisidir benim ve birçok insanın gözünde. O zaman ki kartpostallarda çoğu kere Gençlik Parkı resmi postalanır idi eşe dosta bayramlarda, yılbaşlarında. İnternet ve cep telefonu çıkınca, şimdilerde birbirine kart atan da yok uzak diyarlardan, tatlı bir anı oldu hepsi. Yeni restorasyon ve düzenlemeler yapılsa da o göl kenarında ki çay bahçelerini unutmak, akıldan çıkartmak zor. Hepinize en derin sevgi ve saygılar yine...
YORUMLAR
Son zamanlarda pek uğrayan yoksa da, bizim gençlik yıllarımızda Ankara'ya gidip de Gençlik Parkı'na uğramayan, kendini Ankara'ya gitmiş saymazdı.
Tatlı anıları tazelediniz Ahmet Bey...
Kutlarım...
Ahmet Zeytinci
Maziden bir enstantane okuduk.Hayalimizde anılar canlandı. Çok eskiye gidemesem de 70'li yıllarını hatırlıyorum. Ankara'nın sisli yamaçlarına inen her bahar Gençlik Parkına ayrı bir güzellik katardı. Ve dahi semaverde içilen çaylar bir başkaydı. Yazınızı okuyunca dilime şu şarkı sözleri dolandı nedense;
"Pembe küçük dudağın söyledi şarkımızı
İndi bahar Ankara'nın sisli yamaçlarına
İçli sesin ah ne kadar açtı gönül yasını
Her gören ağladı, kalbini bağladı dalgalı saçlarına
Söyledim aşkımı ben, Ankara rüzgarına
Olmadı kaldı benim her hevesim yarına
Her gören ağladı kalbini bağladı dalgalı saçlarına
Önce biraz gülecek, kalbe ümit katacak
Söz verecek, gelmeyecek, hep seni aldatacak
Sev diyecek, sevmeyecek, belki de ağlatacak
Boş yere ağlama, kalbini bağlama Ankara kızlarına
Söyledim aşkımı ben, Ankara rüzgarına
Olmadı kaldı benim her hevesim yarına
Boş yere ağlama, kalbini bağlama Ankara kızlarına." Tebrikler....
Ahmet Zeytinci
Tebrik ederim, maziye dair güzel bir yazı okuduk.. saygılar değerli Ahmet Zeytinci bey...
Göktürkmen tarafından 1/14/2016 8:25:02 PM zamanında düzenlenmiştir.
Ahmet Zeytinci
"geçmiş gün olur ki hayali cihan değer"
kutlarım günün yazarını
saygılarımla
Ahmet Zeytinci
Bir zamanlar parayla girilirdi oraya.
Şimdi öyle bir şey yok galiba.
Ben de gençliğimden bilirim Gençlik Parkını...
Geçmişe götürdünüz bizleri .
Sağ olun.
Ahmet Zeytinci
Yeni restorasyon ve düzenlemeler yapılsa da o göl kenarında ki çay bahçelerini unutmak, akıldan çıkartmak zor.
Yine nostaljiden dem vurmuşsunuz. Hukukta okurken ,çok çalışmaktan yorulurdum.Ailece gençlik parkındaki semaverli çay bahçesine giderdik.Suya baktıkça içim açılırdı.
Ben de hiç unutamam Gençlik Parkını.Ne güzel dile getirmişsiniz.Bizlere geçmişi yaşattınız.
Teşekkürler ve tebrikler Ahmet Bey.Selam saygılar.
Ahmet Zeytinci
Gençlik Parkı'nın yeni halinden bir öncesini de gördüm..Çok uğradığım bir yer değil bahsettiğiniz olumsuz nedenlerden dolayı...Şimdi de restorasyon yapılmış, güzel de olmuş fakat ruhu yok sanki...
Değerli arkadaşım hemen hemen hepimizin çocukluğuna,gençliğine iz bırakmış mekanlar,parklar bahçeler illaki var...Özlemini duyduğumuz samimiyet,sevgi,saygı kalmadığı gibi mekanlar da robotlaşmış insanlar gibi..
Bu güzel nostaljinizi paylaştığınız için yürekten kutluyorum sizi..Selam ve Saygılar!!
Ahmet Zeytinci
Şehir adıyla özdeşleşen bazı simgelere fazla dokunmayacaksın. Restorasyon adına bir şeyler yapacaksan da aslına sadık kalacaksın. Ki, yıllar sonra o nostaljiyi yaşayabilesin/yaşatabilesin.
Ankara ayak basar basmaz hep bir Gençlik parkı planımız mutlaka olurdu. Hele o havuz kenarında içilen semaverin tadı hala damağımda. Yol boyu yapılan yürüyüşler, yazın yenilen dondurmalar...
Ne güzel günlerdi! :(
Bu güzel yazı için çok teşekkür ediyorum. Elinize sağlık!
Ahmet Zeytinci
:) gülümseyerek okudum her satirinizi. çocukluğuma götürdünüz beni. hatta yaziyi okumaya başladim ve şişman dondurma aklima geldi. sonra okumaya devam ettikçe elbette ondan da bahsettiğinizi gördüm. e olmasa olmazdi değil mi. pazarlari pikniğe giderdik ailece ve şişman dondurma adinin hakkini verebilecek şişman bir dondurmaci vardi o zamanlar:) hep bir oyun, hep bir kandirmaca yapardi:) şimdi dondurmasi çok kötü ve dondurmaci da siskanin teki. insanin canini sıkıyo bu köklü değişiklikler....
iyi ki yazmişsiniz. teşekkürler.
Ahmet Zeytinci
Ankara ilimize ilk gittiğimde aylardan ağustos nasıl bir sıcak, nasıl bunaldık.
Eşimin yakın akrabalarındayız, bunaldığımızı anladılar, hadi sizi gençlik parkına götürelim serinleyin dediler.İçimden deniz yok ki , orman serinliği diye düşünmüştüm. Fakat o güzel suyun akışını , serinliği o gün asla unutamam...
Ankara ilimize sevgiler efendim, yüreğinize sağlık...
Saygılarımla...
Oya gedik tarafından 1/14/2016 12:16:51 AM zamanında düzenlenmiştir.
Ahmet Zeytinci
Merhaba Ahmet Bey, öyle derin iç çekmişsiniz ki; Hey gidi Gençlik Parkı mı dediniz, hey gidi gençlik mi dediniz karışıyor :-)
Keşke değerli bildiklerimizin değeri gelecek nesillere de kalsa.
Güzel yazıydı tebrik ederim.