- 489 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Anne Kucağı
Sesim güzel olsaydı da bir şarkı mırıldansaydım şimdi… Çevremi sıcacık, yumuşak bir ışıkla sarıp dışarıda bıraksaydım her şeyi… Ben kalsaydım bir tek içeride…
Ama sesim fena olmasa da şarkı söylemeye pek yatkın değil maalesef. Bunu sayısız tecrübelerimden biliyorum. Ne zaman kendimi bırakıp mırıldanmaya başlasam çok geçmeden bir noktada yabancılaşıyorum şarkıya, çünkü sesimi duymaya başlıyorum. Şarkıyla onun arasında bir uyumsuzluk var gibi geliyor nedense… Birbirlerinde kaybolmuyorlar bir türlü.
Peki, biz sesi yeterince güzel olmayanlar dünyanın hay huyundan kaçıp saklanmak istediğimizde güzel sesliler gibi kendi sesimizle sarıp sarmalayamayacak mıyız etrafımızı, diğerleri gibi kendimize bir koza öremeyecek miyiz?
“Meditasyon yap sen de…” dedi arkadaşım bu konuyu açtığımda. Onu da denedim, denemez olur muyum? Ama şarkı söylemekle aynı şey değil ki… Bir tıkırtı duyuyorsun birden… Küçücük bir ses, bir nefes koca bir gümbürtüye dönüşüyor ve o andan itibaren de sessiz, dingin oturmak dünyanın en olmayacak, en aykırı hedefi haline geliyor. Ama şarkı söylerken öyle mi?.. Duymaz oluyorsun çevreni… Kendi sesin öyle bir perde geriyor ki, geride kalan sesler koca bir gürültünün bir parçası olarak senden çok uzak bir yere kaçıyorlar. Sadece sesler mi, görüntüler de öyle… Kendi kendine bir büyü yapıyorsun usul usul sanki… Küçücük bir kızmışsın da annen başucunda ninni söylermiş gibi ılık, yumuşacık bir kucağın içinde kayboluyorsun gitgide… Dünyayı o kucak yapıyorsun.
Bunları arkadaşıma söylediğimde, “Bir yol daha var.” dedi, yüzünde hınzır bir tebessümle… “Âşık ol…”
Bir şey diyemedim buna. Gafil avlanmıştım. Çünkü aşkla sıcak kucak arasındaki bağlantıyı çok iyi bilenlerdendim maalesef. Dut yemiş bülbül misali halim karşısında arkadaşım “Tamam, tamam şaka yaptım.” dedi, üzerinden henüz kısa sayılabilecek bir zaman geçmiş kalp yaramı daha fazla kaşımaktan korkarak. “Ben söylerim sana şarkı, olmaz mı? Yanında değilsem bir telefon açarsın; ‘sesini anne kucağı yapar mısın’ dersin, hemen başlarım söylemeye.”
Gözlerim hangi boşlukta kaybolduysa, arkadaşım beni oradan çekip çıkarmak için en sevdiğim şarkıyı söylemeye başladı can havliyle hemen. Yeniden görmeye başladım. Odadaki eşyalar, arkadaşım birer birer belirmeye başladılar çevremde… Ve ardından da zihnimdekiler… “Aşkı özledim” dedi oradaki bana çok benzeyen kadın.
“Ben de bunu anlatmaya çalışıyorum saatlerdir.” diye karşılık verdi ona arkadaşım hemen. Daha doğrusu öyle diyerek baktı. Konuşamazdı, çünkü şarkısı bitmemişti henüz.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.