- 876 Okunma
- 6 Yorum
- 3 Beğeni
Elifin ölümü / Onun Ağzından dört
Törensel bir havada giysilerimi çıkarıp geceliğimi üzerime geçirdim yatağa girip üzerimi örttükten sonra Serdalı beklemeye başladım. Kapıyı tıklatmasıyla beraber heyecanla
Gel demem bir oldu
İçeri girip ışığı söndürüp yanıma sokuldu ona sarılmak istiyordum bunu açık bir şekilde belirtmek için henüz erkendi.
Gece lambasının mor ışığı ve dışarıdan içeriye giren şehir ışıkların dans edişini seyrederken sırt üstü dönüp
- Biliyor musun gerçekten dün gece burada olmanın ilahi bir tesadüf olduğunu düşünüyorum. Sen olmasan o koltukta sabaha kadar titrer daha kötü hasta olurdum. Hatta seni yeniden görmüş olmamı ve seninle böyle yakın olmuş olmayı dahi ilahi bir tesadüfe bağlıyorum. Herşeyde bir hayır vardir dedikleri bu belkide.
Bisikletle az daha beni eziyor olmasaydın burada yanımda yatıyor olmazdın. Ben nişanlımdan ayrılıp buraya dönmüş olmasam yine seninle yeniden karşılaşma ihtimalim olmazdı. Korkmuyorum şu anda teşekkür ederim benim yanımda kaldığın için.
Elimi karnına koyarak aynı zamanda fiziksel bir temas kurarak onunla aramdaki duyusal akışı demlemeye çalışıyordum. parmaklarının saçlarıma dokunduğunu hissettiğimde önce irkildim sonra uysallaşak tavanı odayı karanlığı izlemeye başladım. Birşey söylemesini beklemek çok zordu.
Elimi eline alıp karnının üzerinden çekip yanımdan kalkıp ışığı açtı. Yatağa eşofmanla girmiş olan adamın boxser şortla yataktan çıktığını görmek tuhafıma gitmişti. Ne ara çıkarmıştı üstelik ben nasıl bunu fark etmemiştim konuşmaya kendimi kaptırmıştım demek ki.
Hızlıca yatağa geri dönüp içeriye sokuldu aramızdaki beden mesafesini korumayı ihmal etmiyordu. Hayır öyle komiktiki şu an aramızdaki durum sormadan edemezdim.
Ona dönerek
- Hayırdır ne ara çıkardın sen onu
Utanmamış olduğu belli bir şekilde
- Kusura bakma uyuyamıyorum ben üzerimde fazla ağırlık olunca
- Hımm eşofmanın ne ağırlığı olacak. Hem kalkıp ışığı neden açtın ki.
- Ağır oluyorum işte Elif ha o sana bişey gösterecektim ondan
Şuh kadın kahkahasının tam sırasıydı şuh olmasada içten bir gülüşle
- Ben göreceğimi gördüm zaten.
- O değil Elif ya utandırma iki dakika bak gidip salonda yatarım.
- Hiçbir yere gidemezsin baştan yatmayacaktın yanıma üstelik söz verdim bi kere söz vermekle ilgili lafları hatırlatmama gerek yok demi
- Tamam tamam sabaha kadar size aitim efendim
- Hah şöyle ben ne dersem o. Şimdi ne gösterecektin gösterde görelim boyunun ölçüsünü.
- Senin bu ilaçları yanlış mı aldım ben acaba
- Nasıl
- İşte baya dalga geçiyorsun alttan alta ondan beyne etkisi varsa demek.
- fuffff Serdal iki dakika bozmadan dur şurda mutlu mutlu iyileşiyorum. Üstelik dediğin gibi bu gece benimsin istersem deney bile yaparım üstünde.
- Bilim için soyunurum
- Soyunmaya meraklı olduğunu gördüm canım bilime gerek yok sabaha çıplak uyanırsın muhtemelen sen bu halde
- Giyinik bir çıplaklıktansa çıplak bir çıplaklık iyidir
- İlla soyunucam diyosun
- Ya konu nereden nereye geldi üstelik sende beni soymaya can atıyor gibisin
- Bilim için böyle şeylere katlanmak gerek.
Elimi avucuna alıp saçlarına götürdü
- Az daha yaklaş ve sev saçlarımı severken dikkat et ama renklere.
Sustum onun istediği şekilde yaklaşarak saçlarını sevmeye başladım bir süre saçlarını sessizce sevmiştim ki.
- Herşeyde bir hayır yoktur Elif. Nasıl hayırlı olabilir ki. Kötülükler iyilikler ve ikisinin arasındaki gevşeklikler vardır. Hayat gridir derlerya doğru hayatın kendisi gridir ancak insan gri olamaz bence bi insan ne tam kötü ne tam iyi değildir olayı değil bu. Biri kötü birşey yaptığında kötüdür yaptığı iyilikler beni bağlamaz kötülüğünü bu adam aslında iyiydi diyerek yargılamam. Yada tam tersi biri bir iyilik yaptığında onun o iyiliğini geçmişine ait kötülüklerle yargılayamam. İyilik iyiliktir kötülük kötülük. İnsanda bazen iyi bazen kötüdür. Şimdi bunu niye anlatıyor diyorsun. Saçlarımdaki beyazları fark ettin mi bu yaşta olması gerektiğinden çok fazla. Bir yılda ağardı çoğu. Evet ilahi bir tesadüfler zinciri olabilir herşey ama o tesadüfler zinciri ölümle başladı benim neden Yalovaya döndüğümü unutma. Hayırlı demek için her zaman erkendir. O güzel saçların az daha uzasın önce…
- Bir insan güzel güzel gülmek varken neden bir anda bozar ki herşeyi gerçekleri konuşmayalım demiyorum ki ben sana. Elbette gerçek denilenler gün gibi karşımızda. Ama şu yataktan sabaha uyanamama ihtimalimiz varken bir geceliğine bıraksan kendini ve gülsek öylece yarın sabah tekrar yüzümüze vurmayacak mı nasılsa herşey. Hadi sal kendini biraz daha gülüp uyuyalım nasılsa birgün uyanıcağız ve gülmek çok zor olacak.
Sustu saçlarını sevmeye devam ettim. Ellerimi çekip karnımın üzerinde birleştirdiğimde kolunu boynumun altına uzatarak beni kendine çekti. Buda bir ilerlemeydi sonuçta yarım sarılma olsada. İçimden geçen ise başımı göğsüne koymak kolumu ona dolamak ve bacağımı bacaklarının üzerine uzatmaktı. Sevgili olmuş olsak bunun için düşünmeme gerek olmazdı zaten yapardım. Sevgili yada aşık yada adı olmasına gerek yok sonuçta onlardan bir farkımızda yoktu bence. Bazı konular öylesine öznel yorumlara tabi olsada şu an yarı çıplak yatağımda yatan adamın bizi sevgililik kavramından neye dayanarak ayırdığını merak etmiyorda değilim. Henüz benimle beraber olmamış olmasını öne süremez insanlar birbiri ile yatınca sevgili olmuyor sonuçta.
Bu susuşu içten içe beni sarması koruması aslında nasılda bir bağlılığın içinde olduğunun göstergesi. Aslında bana aşık olduğunun açık göstergesi benimle olmamak için direnmeye çalışması.
Kaybetmekten öyle çok korkuyor ki bedenine sahip çıkarak en azından bu şekilde var ediyor bizi. Yada eğer yatarsak büyünün bozulacağını düşünüyor. Oysa bazen bazı şeyleri geçiştirmek yada geciktirmek en kötüsüdür.
Ancak ne kadar geçiştirsekte ikimizinde içinde büyük kaybedişler sonrası ezilmişliğin korkusu var. Ve bunu kaybetmemek için bu oyuna devam edeceğiz olmuyormuş gibi yapmak.
Olmuyormuş gibi yapsamda olan herşey vücudumda ki kıl köklerinden yüreğimde ki kan akışını sağlayan atışa kadar oluyor… Şu anda biraz sarhoş olmayı veyahut sarhoşluğa vurarak ona daha çok dokunmayı onuda daha çok sarhoş etmeyi ne çok isterdim.
Saat daha erken üstelik yeşilçam tecavüz sineması birşey öğrettiyse sadece erkeklere öğretmediya evet ikimizede biraz cesaret gerek ve bunu alkol sağlaya bilir.
Gözlerini tavana dikmiş halde susuyor bende susuyor kafasının içindekileri okuyabilsem keşke.
Madem öyle kafasının içini okuyamasamda onun bana söylemesini sağlaya bilirdim.
Yataktan yavaşca kalktım ağır hareket ediyordum gözlerinin beni izlediğini bilmenin verdiği heyecanla geceliğimin açıklıklarını kalçalarımı göğüslerimi dahada ortaya çıkaracak şekilde sabahlığımı üzerime geçirip kapıya doğru ilerledim. Giyinik bir çıplaklık tamamen çıplak olmaktan daha azdırıcıdır arada. Ve şu anda onun deli gibi beni istediğine eminim.
Kapı kolunu indirip odadan çıkmak üzereyken dönüp ona baktım evet gözlerinin vücudumda gezdiği gayet açık ve netti. Yakalandığını fark edince
- Nereye Elif diyerek tavanı izlemeye başladı
- Susadım ve uykum yok birşeyler içip biraz okuyacağım. Sen uyu istersen yada gel seninde uykun yok belli ki. Ben hazırlarım herşeyi istersen film falan izleriz okumak zorunlu değiliz sonuçta yada sen bana okursun ben dinlerim.
- Olur sen hazırla beni çağırırsın biraz daha kalmak istiyorum odada kapıyı çek lütfen.
Ona göz kırpıp öpücük yollayarak kapıyı çektim. Öncelikle bilgisayardan müzik açarak başladım işe hafif dinlendirici romantik ezgiler. Odada tek başına ne yaptığını merak etmiyorda değildim anahtar deliğinden onu izlemeyi düşünsemde bu izleme düşüncemden vazgeçerek mutfağa geçtim güzel bir meyve salatası hazırladım önce. Bira içmek istemiyordum daha hızlı etki edecek ve boşaltım sistemimizi fazla zorlamayacak birşey olmalıydı. Serdal alışveriş yaparken kendi isteğine göre şeylerde almıştı bunun işe yarayacak olması güzeldi dolaptaki cini çıkardım sözde cin tonik limon yapacaktım. Tonik olmadığı için cin sprite limon versiyonunu hazırlayıp meyve salatasıyla beraber salona geçirdim evet güzel görünüyordu herşey. Şimdi sıra onu çağırmaktaydı uzaktan birine bağırmayı sevmediğim için yatak odasına doğru yol aldım kapıyı açtığımda Serdalın panikle üzerini örttüğünü gördüm. Eli ayağı birbirine dolaşmıştı resmen onun paniklemesiyle bende panikleyerek telaşla
- Neyin var ne oldu herşey hazır hadi gel bi sorun mu var
Gözlerime ve yüzüme bakmadan
- Geliyorum geç salona sen diyerek tersledi beni
Terslenmiş olmanın verdiği kızgınlıkla kapıyı sertçe çekerek salona döndüm ben beyimize ellerimle meyve salataları kokteyller hazırlayayım o beni terslesin oh valla diye söylenirken kapıyı açtığım an tekrar gözlerimin önüne geldi. O panik ellerinin durduğu yer bi anda yorganı üzerine çekmesi panik hali. Elbette tabi ya işte istediğim olmuştu etkilemiştim onu hemde fazlasıyla elbette benim yatağımda masturbasyon yapması yerine benimle olmasını daha çok isterdimya buda bir ilerlemeydi. Kendi kendime gülmeye başladım adamı yarım yamalak halde bırakmıştım galiba. Evet bence gerçekten komik bir durumdu bu. Demekki neymiş kapalı kapıları çalarak gitmeliymişim. İçimdeki kadın ise keşke odaya daha hızlı dalsaydım diyordu. Düşün düğüm şeyin ayıp olduğunu bilsemde bundan zevk almakta bir sorun görmüyorum sonuçta ev benim oda benim.
Kafamın içinde tilkiler tekinsiz hareketlerle dans ederken Serdalın odadan çıktığını işitip ciddi ve tripli bir tavır alıp masanın üzerinde duran Venedik’te Ölümü elime alıp okur gibi yapmaya başladım. Eşofmanının altını giymişti üstünde ise atleti duruyordu. Sessizce yanıma oturarak ona hazırladığım bardağı yudumladı içten içe kahkaha atmak istesemde bu oyunu bozmaya niyetim yoktu.
Göz ucuyla bana baktığını biliyordum bacağımın birini yukarı çekerek onun daha çok ilgisini çekmek için vücudumu sergilemeye başladım. Teşhircilik bazen güzeldir bardağındaki içkiyi yarılayıp burnunu kitap ile yüzümün arasına sokarak aslında kafasını.
- Pişt güzellik ne okuyorsun böyle hiç pas vermiyorsun bana benden daha mı önemli o kitap
- Evet daha önemli
- Haaa niye trip atıyorsun şimdi Elif ya naptım ben
- Ne mi yaptın bak hem suçlu hem güçlü
- Valla bilmiyorum ne yaptığımı özür dilerim ne yaptı isem üzülme daha tam iyileşmedin zaten.
Kitabı elimden bırakarak Serdalın yüzünü ellerimin arasına aldım gülümseyerek
- Bak koçum bu kitap tabiki önemli en azından tutup bağırmıyor benim gibi güzel bir hatun kişisine.
Gözlerinde ki taze şaşkınlığı izlemek güzeldi yine panik oluyordu.
Kekeleyerek
- Tamam Elif haklısın bağırmam kötüydü ama korktum bi anda kapı açılınca
Ellerimi yüzünden çekip içkimi yudumladım
- Sen korkunca üstüne yorgan mı çekersin
- Korkunca çoğu insan pusar ve saldırganlaşır haklı yada haksız korku bir dürtüdür
- Ben o kadar korkunç birimiyim yani dürtülere kadar indiğine göre
- Haydaa ben öyle mi dedim şimdi
- Dedin tabi korkman için sana zarar verecek biri olmalı. Elimde ekmek bıcağıyla dalmadımya odaya. Yada pamuk prensese elma uzatan cadı üvey ana kadar çirkin yada güzelde değilim. İnsan güzelliktende korkmalı bence
- Bu konu buraya nasıl geldi. Ben kimim bu pasta nasıl böyle kabarıyor Ömrümü yedin valla pes ettim haklısın sen. Güzelliktende korkuyorum en azından şu an senin güzelliginde
Yanağından usulca öperek boşalan bardağını doldurdum
- Ne oldu bir bardakla sarhoş mu oldun hemen baya yürüdün bana şu an
Birşey söylemeden bilgisayarı kucağına alıp Ümmüşenden sezenler olmuş parçasını açtı hazırladığım meyvelerden ağzına atarak çiğnemeye başladı. Kafasının içinde ne söylemesi gerektiğini düşünüyordu bunun içinde zaman kazanıyordu. Açtığı şarkı bitipte sıralamadaki diğer şarkı çalmaya başlayınca
- Hayır lütfen bu yürümek sayılmaz buna durum tespiti diyelim biz. Olayların sebeplerine bakmadan olası sonuçlarını düşünüyorum sadece güzelliğinin başımı döndürmesinin sonucundan korkuyorum.
Bende senden korkuyorum demek istedim ona seni seviyorum çünkü ve sonucuda umrumda değil. Bazen içinizden konuşup susarsınız sadece.
Bardağımda kalanı içerek alkollü minimum seviyede tutup doldurdum
- Barıştık o zaman ama ne yaptığını bilmediğimi sanma orda saf değilim ben. Benim yatağımda yapma bidaha yeter. Kimi düşünüyorsan onun yatağına.
- Ya seni düşünüyorsam
- Beni mi
Cevap vermedi
sinirlenmişti ve ben sinirlenmesinden hastalıklı bir şekilde zevk alıyordum. Üzerine daha fazla gitmek ve gitmemek arasında kalmanın en güzel yanı onun sıradaki laf sokmamı masumca beklemesini izlemekti.
Ona eziyet etmekten vazgeçip
- Film izleyelim mi ne dersin
- Ne filmi
- Film filmi bildiğimiz tür olarak soruyorsan senin şu anki hormonlal durumuna yardımcı olacak bir film düşünmüyorum. Gün doğmadan önce güzel olabilir ne zamandır izlemek istiyordum.
- Bir şey gördünya daha peşini bırakmayacaksın değil mi
- Elbette yoksa görmüş olmanın ne zevki olur yoksa. Bakmak ve görmek arasında fark var derlerya o açıdan. Ben sadece bakmam görür söyler ve duyarım.
Ben filmin dvdsini ararken Serdalda mutfakta çerez hazırlıyordu. Onunla biraz daha oynamak için geceliğimin üzerine giydiğim sabahlığımı çıkardım.
Mutfaktan elinde tabaklar salona döndüğünde filmi başlatmıştım bile.
- Beni niye beklemedin Elif diyerek yanıma oturdu
- Bekleyecek bişey yoktu zaten yeni başlıyor romantik film sonuçta zor başlarlar kolay biterler
Boşalan bardaklarımızı tekrar doldurdum. İç fındıkları ve fıstıkları leblebilerden ayırarak yediğimiz için tabakta sadece leblebi kalmıştı ikimizinde buna kahkaha atarak gülüyor olması kafamızın iyi olduğunun göstergesiydi.
Uzanarak başımı dizlerine koydum elleri saçlarımda yüzümde alnımda gezerken filme odaklanmak zor oluyordu.
Ağırlaşan göz kapaklarıma direnmeye çalışarak
- Biliyor musun şu ana kadar filmden anladığım uzun tren yolculuklarında sevgili bulabileceğim
- Güney ekspresine bi bin bakalım sevgili buluyor musun
- Binilecek treni tabiki ben seçeceğim. Bir gün seninle bir yolculuğa çıkalım bir haftalığına arabamız olsa güzel olurdu. Seneye araba alabilecek kadar param olucak galiba seneye gideriz belki ha ne dersin.
- Gerek yok seneye ben araba bulurum sana bu yaz bitmeden biraz gider biraz döneriz
- Gerçekten mi söz ver hemen söz ver sabah unutursun falan
- Söz vermiyorum ama yaparız umarım
- Onada kabul yatalım mı artık ben filmden sıkıldım uykumda geldi zaten
Yatağa ilk ulaşan olmak için gecenin bir yarısı koşmasak herşey daha güzel olabilirdi tabi. Bu sefer ilk olarak Serdal rşofmanını çıkarıp yine boxserıyla yatağa girdi ardından ışığı kapatıp yerime geçtim.
Bana sarılır mı sarılmaz mı diye düşünmeme fırsat vermeden. Çekip kendine beni sardı büyük kuvvetli bir sarılmaydı. İçimdeki arzu dingin ve daha yoğun bir denize dönüşmüştü. Anlık sevişme dürtüm gitmiş yerine burda şu anda ömür boyunca onun kollarında olma isteği almıştı.
Bazen ne güzeldi hayat…
Gözlerimi kapatmadan önce alkolünde verdiği etkiyle göğsüne dayandığım kafamı kaldırıp önce çenesini sonra yanaklarını boynunu ve dudağının kenarını öptüm. Mutlu olduğunu biliyordum bende mutluydum dudaklarımı dudaklarına tamamen bastıracak gücüm yoktu. Ancak en azından onun kokusu sabaha kadar benimdi.
Boynumdan ve saçlarımdan öperek mükemmel suskunluğunu bozmadan kaldı…
Uyandığımda birbirimize sarılıyor değildik ancak yanımda yatıyordu hala… Kolumu bilinçsiz bir şekilde ondan yana atarken karşılaştığım hoş süprizler vardı.
Onun kendisi bir süprizdi zaten.
YORUMLAR
Öyledir gerçekten, hem utanırlar hem de ne ara çıplak kaldıklarına asla akıl ermez. Kendileri bile şaşarlar. Dokunmayı sevdiğine kim istemez ki? İhtimaldir ki içgüdünün inisiyatifidir bu.
Niyeyse bir ara rollerin değiştiğini, birbirlerinin rollerini çaldıklarını düşündüm. Tabii bu bir erkeklik analojisi. Ama "İçimden geçen ise başımı göğsüne koymak kolumu ona dolamak ve bacağımı bacaklarının üzerine uzatmaktı." ve "Şu anda biraz sarhoş olmayı veyahut sarhoşluğa vurarak ona daha çok dokunmayı onuda daha çok sarhoş etmeyi ne çok isterdim. " cümlelerini okuyunca; işte, dedim, kadınsal güdü budur. Dengeleyici...
"Anlık sevişme dürtüm gitmiş yerine burada, şu anda ömür boyunca onun kollarında olma isteği almıştı." cümlesiyle Serdal'ın sınavının başladığını düşündüm.
Kalemine sağlık.
Sağlıcakla,
Bu arada noktalama işaretlerinin belini kırmışsın.
Rahatsız ediyor Elif ağzıyla okumak. Bilmiyorum, bilinçaltı belki de ama bir bayanağzıyla böyle okumak güç olduğu içinde olabilir. Denemesi bile rahatsız ediyormuş diyebiliriz. Ha, çok etkili, vurucu sahneler yok, romantik ve mekanik hareketlere özgü sevinç yansıyor ama yine de ne bileyim...
şarkı yok bugün.
Tsukuyomi
HakkınSesi
zaten insanın kendisini yetersiz bulması ayrı bir tetikleyici unsur. buna şu günlerde daha çok ihtiyacım var her yönden.
Bazen ne güzeldi hayat ! burayı çok tutum ;
Bazen ne güzeldir hayat ' meyve kasesinde olmak gibi iç içe ve bütün tatların bir birine karışıp
ağızda usulca dağılırken verdiği haz gibi ' bir bardak nane yapraklı meyve kokteyli 'buzlu içecekte ki tek yudum olmak gibi, yada aynı
yastığı çekiştirip durmak gibi :) iç güdü sel' bir bağlılıktır o tıpkı toprağın suya köklerinden bağlı ve filizlere hayat vermesi gibi. dokunmak 'tene 'ateşe dokunur 'gibi yanmak iki dudak arsındaki sıcaklık nefes gibi. ..
bazen hayat ne güzeldi ' deriz ' uzak kalınca yanımızda ki ...uzaklara !
Sürpriz '' neydi acaba ???
sevgilerim ile..
Tsukuyomi
Süpriz süprizdir sonuçta :) söylenmemeli