- 1324 Okunma
- 15 Yorum
- 1 Beğeni
Kayıp
Her kayıp haberi içimi yakar. Kayıp çok zor bir şeydir ki, vaktiyle bir âşık; Ölüm ver Allah’ım ayrılık verme, diyerek ayrılığın ve kaybın zorluğuna değinmiştir. Ölüm de acı ama bir süre sonra onun artık gelmeyeceğine kendimizi inandırırız. Bu bir çeşit öğrenilmiş çaresizlik gibi ama kaybın yokluğuna ne alışılıyor ne de öğreniliyor.
Bir ömür bulunmasa her kapı çaldığında, her telefon çaldığında acaba o mu demez miyiz? Hele ki anneyseniz… Yakından tanıdığım böyle iki anne var, her ikisi de evlatlarını hayatının baharında henüz on yedi yaşlarındayken kaybetmişti. Çocuklar bir sabah evden okula diye çıkmış bir daha geri dönmemişlerdi. Kimi dedi; Örgüte üye oldu. Kimi dedi; Organ mafyası kaçırdı. Çocukların akıbetinden bir daha haber alınamadı ama annelerin akıbeti hâlâ gözümün önünde. İki anne de aklını yitirdi ve kalan hayatlarını bir meczup gibi yaşadı.
Haberlerde iki akraba çocuğunun kayıp haberini izlerken bir an o çocukların anneleri yerine kendimi koydum ve yıllar önce yaşadığım bir olay dün gibi gözümde canlanıverdi.
Bir yaz gecesiydi. Aylardan temmuz olmalı ki pamuk sulama mevsimiydi çünkü. O zamanlar kızım üç buçuk yaşındaydı. Köyde oturduğumuz için, yapılan her işten biz de ucundan kıyısından nasiplenmiştik. O gün ne iş yaptığımızı pek anımsamıyorum ama mutlaka bir işe gitmişizdir. Yoksa köylük yerde hasta falan olmayınca evde güç kalınır. Gerçi hasta olduğunda da gidersin tarlaya, domates toplayamazsan bile gölgede kasaya dizersin.
Dedim ya, bir temmuz gecesiydi. Oldukça sıcak bir gece annemlerde akşam yemeğini yemiş kızımla birlikte kendi evime gelmiştim. Eşim, pamuk suladığı için gece eve gelmeyecekti. Tahta bahçe kapısını açıp evin avlusuna girdiğimde yatmadan önce tuvalet ihtiyacımı gidermek için bahçedeki tuvalete girerken kızıma da beni beklemesini söylemiştim.
Tuvaletten çıkınca kızım yerinde yoktu. Beni beklemekten sıkılıp içeriye girmiş olabileceğini düşündüm ve koşarak eve girdim. Görünürde kızım yoktu. Yatağın altına, üstüne hatta yüklüğe, elbise dolabına varıncaya kadar baktım. Bulamayınca baktığım yerlere dönüp dönüp tekrardan baktım, diğer odalara ve mutfağa baktım ama kızım yoktu.
Bahçeye çıkıp çiçeklerin arasında, odunların arasında her yerde aradım. Yoktu… Yeniden tuvalete girdim, benden sonra ben görmeden girmiş olabileceğini düşündüm, hatta orda olması için dualar ettim ama yoktu. Tuvaletin küçük deliğine bile baktım. O delikten sığmayacağını bildiğim halde, ümit işte.
Evde olmadığına karar verince tekrardan annemlere doğru koşarak yola çıktım. Köşe başındaki Dayıbaşı Abdullah’ın Kangal köpeğini bile süzmeden koşmama devam ettim. Hâlbuki o köşeye geldiğim de köpekten çekindiğim için bir süre gözetler köpek ortalarda yoksa geçer, varsa ‘Kezban abla, şu köpeğe bi mukayyet oluver de geçelim.’ Derdim.
Annemlere gelince hızlı hızlı evin kapısına vurdum. Büyük bir avlu,( hatta tarla desek daha uygun olur) içindeydi annemlerin evi ve bahçe kapısı yoktu. Kapıyı küçük kız kardeşim açtı. Telaşla ona,’ Sultan buraya geldi mi’ diye sordum. Kardeşim şaşırmıştı. ‘Yok, abla gelmedi’ derken gerisin geri içeriye girip annemleri kaldırmaya gitti. Ben de ardından girdim, sanki kızım onlara görünmeden gelip bir köşeye yatacakmış gibi bir hisle bütün odaları kendi evimi aradığım gibi aradım, ama kızım yoktu.
Bütün ev halkıyla birlikte tekrar koşarak benim eve doğru yola koyulduk. O sıralarda ikinci çocuğuma beş aylık hamileydim ama hamileliğim koşmama engel değildi. Bir an önce kızımı bulup ona sımsıkı sarılmak istiyordum. Sokaktan bir tabur asker geçer gibi çıkardığımız sese konu komşu uyanmış onlarda aramalara katılmışlardı. Eve geldiğimizde ilk baktığım yerlere yeni baştan her birimiz tekrar tekrar baktık. Bakmadığımız bir delik kalmadı. İnsanların kimisi köyün sokaklarına aramak için dağılmış, kimi de kendi aralarında konuşmaya, çocuğun kaçırılmış olabileceğini söylemeye başlamışlardı.
Kızımın kaçırılmış olabilme ihtimalini bile düşünmek istemiyordum. Çocukları kaybolan annelerin durumu gözümde durmadan canlanıyor ben kovuyorum tekrar tekrar geliyordu. O anki çektiğim acıyı hiçbir kelime anlatmaz. İçimden kızgın bir ırmak akıyor, var gücüyle gözlerime hücum ediyordu. Kimileri babasına haber verin derken kimileri de jandarmaya haber vermemiz gerektiğini söylüyordu. Eşimin hangi tarlada olduğunu bilmiyordum. Gittiği tarlayı bana söylemişti ama her hangi bir aksilikten dolayı su kesilirse ters istikamette başka bir tarlaya gitmiş olabilirdi. Hem bizim bulamadığımız çocuğu o nereden bulacaktı. Ona haber verinceye kadar köy kazan biz kepçe kızımı arardık. Arıyorduk da zaten.
Annemin yüzüne baktım, benden farklı değildi. Aman Allah’ım, ne büyük bir acı bu. Kimselere evlat acısı yaşatma ya Rab, diye içimden bildiğim bütün duaları kızımın bulunması için okuyordum.
Ortanca kız kardeşim, aramasını ilk kaybolduğu bölgede yoğunlaştırmıştı. Bahçenin köşesine yığılan sera naylonlarını dikkatle izlerken birden ‘Bakın!’ diye bağırdı. ‘Orada bir kıpırtı var’ dedi. Hâlbuki o naylonları kaç kez karıştırdığımı unuttum. Yoktu. Kardeşimin gösterdiği yöne baktığımızda kızım, esneyerek döndü ve uykusuna devam etti. Uyku sersemliği ile naylon yığının üstüne oturmuş ve üzerinden kayıp duvarla naylon arasında düşmüş. O anki mutluluğumu anlatacak kelime bulamıyorum. Bir atmaca çevikliğiyle naylonları açıp kızımı nasıl kucakladığımı bilemezsiniz. Artık gözyaşlarım yağmur olmuş kızımın yüzünü yıkıyordu.
11.01.2016/Emine UYSAL
YORUMLAR
Allah evlat acısından korusun bütün ebeveynleri. Bekar halimle bile aklıma gelince yahut bu yazı gibi bir yazılar okuyunca yüreğime iniyor. Çok korkunç!
yazınız güzeldi kutlarım değerli kaleminizi :)
Emine UYSAL (EMİNE45)
Allah'im kimseyi evlatlari ile sinamasin. Çok aci
Sevgilerimle
çocuktular. küçük oğlumla birlikte oynuyorlardı. arkadaştılar. akşam vakti eve geldim, sokakta bir telaş. hayırdır? Erdi yok dediler. bu saate hiç kalmaz, erkenden yatar o. ama yok! arıyorlar, bulamıyorlar. işte o zaman akıl almaz şüpheler düşüyor içime. her şey olmuş olabilir. aklıma şehir yakınındaki suni göl geliyor. balık tutmayı severmiş ve ikide bir oraya gidermiş benim oğlanın dediğine göre. düşüp boğulmuş olmasın! gidip arıyoruz çocuklarla. ama yok. dönüyoruz. gelirken yol kenarında gördüğümüz karartılara bile bakıyoruz.öldürüp bir kenara atmış olmasınlar!
eve geldiğimizde görüyoruz ki, kargaşa bitmiş. Erdi'yi bulmuşlar. oh! köpeğine yaptığı karton kutudan yuvanın içine yatmış ve orada onunla birlikte uyuyakalmış...
ah bu çocuklar!
Tevfik Tekmen tarafından 1/13/2016 4:42:14 PM zamanında düzenlenmiştir.
Tevfik Tekmen tarafından 1/13/2016 4:43:20 PM zamanında düzenlenmiştir.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Senin oğlanin kaybı da çok ilginçmiş. Belki bir gun yazarsin
Selamlar.
Allah çocukları kaybolan ailelere yardım etsin.
Anlattığınız anı bize çocukları kaybolan ailelerin durumuna ışık tuttu.
Çocukluğumuzda benim küçüğüm kardeşim Nazife de kaybolmuş,
Annemgil aramadık yer bırakmamıştı. Sonunda o eski toprak damlı evimizin
üstünde uyumuş olarak bulundu. Orada nasıl uyumuş bilmiyorum. Çocukluk işte.
tebrikler,
sevgilerimle..
Emine UYSAL (EMİNE45)
Sevgilerimle
Analar, babalar hep böyle çocuklarının üzerlerine titrerler ama yuvadan uçtuktan sonra da sen sağ ben selamet!..
Heyecanlı bir yazıydı.
Tebrikler Emine Hanım.
Selamlar.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Selamlar.
Sevgili Emine.
Kızının hayatta olduğunu bildiğim halde içim titreyerek okudum yazıyı. Sonuçta bulunmuş olmasına sevindim. Ama ne var biliyor musun? Her anne ve babanın başından mutlaka buna benzer bir olay geçmiştir.
Biz de aile olarak 2. Çocuğumu böyle kaybetmiş, hatta polise müracaat etmiştik. Sonunda nereden çıktı biliyor musun. Yine bir polisten. Eşi polis olan bir arkadaş bulup önce kendi evine götürmüş. Eşi görünce ''Aaa bu Sami Hoca'nın oğlu. Neden senin yanında'' diye sormuş. O da '' Yolda buldum, belki bir tanıyan vardır diye alıp bize getirdim '' demiş.
İşin ilginci üç yaşındaki bir çocuğun vızır vızır araba kaynayan bir caddeyi karşıya geçip yolun karşı tarafındaki mahalleye gitmiş olmasıydı. Oysa biz kendi mahallemizi fellik fellik aramıştık )))))))))
Allah yaşatmasın hiç bir ana babaya. Ana baba olan ancak anlar.
Selam ve sevgilerimle.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Bir kez de oğlumu kaybetmiştim o daha ilginç, bize üç dort km. Uzaktaki ilçede oturan kardeşime oğlumu bırakip bir KPSS girmiştim. kardeşimin kızıyla el ele tutuşup o kadar yolu yürüyüp köye gitmişler ve üç yasinda bile değillerdi.
Dediğin gibi, analık- babalik zor.
Selamlar
Kötü bir 'anı sonun güzel olması sevindirici .. Kaybetmek korkusu hep kaybettirir insana bunu kendim yaşayarak öğrendim. o yüzden metanetli olmak ve Yaradan' a sığınmak en doğrusu .
sayfanızda olmaktan son derce keyiflendim ..
tebrik ve selamlarım ile. Sayın Uysal ''
Emine UYSAL (EMİNE45)
Teşekkür ederim, selam ve sevgilerimle
Titizlikle kaleme aldığın öyküyü ben de aynı titizlikle okudum Emine. Bir öyküdeki olayları, okur daha o an, yani okurken gözünde canlandırıp yaşayabiliyorsa o öykü güzeldir. İşte bu özelliği hikayende çok iyi başarmışsın.
Kayıplar her zaman acıdır. Bunun adı ister insan olsun; ister eşya, ister hayvan... Hiç fark etmez. Hele ki bu kayıp bir evlat, bir kardeş, bir ana, bir baba ise...
Köy hayatının detaylarını da öyküye sıkıştırman; hele ki kahramanların o anki psikolojilerini yansıtman öyküye ayrı bir tat katmış.
Kutlarım arkadaşımı.
Nicelerine...
Emine UYSAL (EMİNE45)
İçtenlikle tesekkür ederim.
Selamlar
şimdi yazdığım yorumu uçurdum ve derken bir kez daha okumak nasip oldu.
öncelikle mutlu sonla nihayete ermesine çok sevindim. Allah kimseyi evlatlarından ayırmasın. benim başıma gelmese de kardeşim oldukça sıkıntı yaşatmıştır çocukken: az yaramaz değildi hani.
ben çocukken kaybolmadım ama yetişkinliğimde bir kaç kez kaybolmuşluğum var, artık nasıl becerdiysem ki çok da ciddiyim. hatta bir gün kap kaça uğrayıp yetmezmiş gibi kaybolup karakola düşmüştü yolum ve komiserden aldığım borç parayla eve döndüm ama ertesi gün tekrar karakola gidip borcumu ödemiştim.
yüreğinize sağlık güzel dostum: kaleminizi çoook seviyorum en az sizi sevdiğim kadar.
güzel yüreğinize selam olsun.
sevgimlesiniz hep hep...
Gülüm Çamlısoy tarafından 1/12/2016 4:25:11 PM zamanında düzenlenmiştir.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Kayb olmak yalnız senin başina mı geldi sanıyorsun :-)
Bu yaz Antalya'ya gittiğimde kızımin yeni taşindıği evden çarşıya gitmiştim. Geri dönüşte tersim döndü evi bulamadım iyi mi :-)
Kizıma telefon ettim işten gelip beni buldu. Halbuki evin etrafinda dönüp durtuyotmuşum.
Komik bir durum oldu.
Sevgi ve selamlarimla dostum.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Selamlar
Ah arkadaşım ah ! hangi anne yaşamamıştır ki böyle olayları..
Kızım ilkokula giderken aşı yapmışlar eve göndermişler. Ben okula gittim kızım yok.Çıldırdım o anda, gidebilecek hiçbir yeri yoktu.Evimiz yakındı ama o eve taşınalı bir hafta olmuştu, tanıdığımız komşuda yok, hava öyle bir soğuk ki; ben sokakta deli gibi koşarken gözyaşlarım sel gibi akıyordu. Neyse uzun hikaye sonunda buldum onu..Çalışan anne olamk zor..
İnanı rmısın bilmem, yazını okurken, o gün yaşadıklarım geldi aklıma, gözyaşlarım yine sicim gibi aktı. O günü yeniden yaşadım..
Senin neler yaşadığını da çok iyi anladım..
Emeğine sağlık...
Sevgiler arkadaşım...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Allah'im evlatlarımızla sınamasın hiçbirimizi.
Sevgiler
Yazınızı "Tühh be" diye okumaya başladım.
Finale geldiğimde "Ohh be" dedim.
Evlat, analık bambaşka şeyler.
Benim gibi asker olan oğlum Şırnak ta görevli iken,
uyku nedir bilmezdik. Elimiz yüreğimizde, gözümüz televizyondaydı.
Allah tüm çocukları ana, babalarına bağışlasın Emine Hanım.
Selam ve Saygılarımla.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Babalar da evlatlarini çok seviyor elbette ama olaya daha soğukkanli yaklaşabiliyorlar.
Neden? Dersen.
En başta anlatmiştim, çocuğu kaybolan iki anne de aklini yitirmişti ama babalari için için ağlasalar bile daha metanetliydi.
Sayfami ziyaretin için çok teşekkür ederim, selamlar.
Merhaba Emine Hanım,acı bir anı..Allah'tan sonuç sevindirici bitmiş. Rab'bim kimseye evlat acısı vermesin.Yüce Mevla,kaybolan yavrularımızı annelerine babalarına bağışlasın...Selam ve saygılarımla.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Selamlar
anlatımı akıcı düzgün bir anı
ya annenin yaşadıkları.
eminim anne o anki duygularını anlatacak kelimeleri henüz bulamadı...
zaten yaşanılan o anlar asla tam olarak anlatılamaz sadece yaşanır.
Rabbim cümlesini ana babasına kavuştursun.
saygılarımla
Emine UYSAL (EMİNE45)
Bunu ancak evladını kaybetmiş anneler bilir :(
Selamlar.
Artık gözyaşlarım yağmur olmuş kızımın yüzünü yıkıyordu.
güzel final..... yoksa yanacaktık.... biz bimillet olarak mutlu sonları çok severiz sağol usta sayfanda olmak çok hoştu saygılarımla
Emine UYSAL (EMİNE45)
Ya mutlu sona ulaşamayan anneler? Onlara Rabbim sabır versin :(
Selamlar.
Allah kimseye evlat acısı kayıbı göstermesin, gerçekten çok zor benimde böyle bir anım var Gebze'ye ilk geldiğimiz yıllar özlem 'i kaybetmiştim o 3 saat geçmek bilmemiş göz yaşlarım dizime inmişti ağlamaktan..Allah evlat kayıbı olan ailelere sabır metanet versin tez elden kayıplarına kavuşması dileğimle yüreğine kalemine sağlık arkadaşım, belki bende anılarıma katarım kim bilir sevgilerimle..
Emine UYSAL (EMİNE45)
Sen de içinde iz bırakan anılarını yazmalısın. Gittiğin kursun yardimı, aniların derinliği ile birleşince çok güzel yazılar çıkaracağına inanıyorum.
Sevgiletimle
Emine UYSAL (EMİNE45)
Sen de içinde iz bırakan anılarını yazmalısın. Gittiğin kursun yardimı, aniların derinliği ile birleşince çok güzel yazılar çıkaracağına inanıyorum.
Sevgiletimle