- 668 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ŞAKACI ESNAF
MAZİYE YOLCULUKLAR -87
Çocukluğumda şakacı bir esnaf vardı.
Samimi olduğu insanlara şakalar yapardı.
Yaptığı şakalardan birkaçını size anlatmak istiyorum.
Tanıdığı bir kişi dükkânına girer.
Sert bir ses tonuyla:
— Amca şu parayı boz…
Bu emir gibi ifade Şakacı Esnaf’ın oyununa dönüşür…
Şakacı Esnaf, adamdan parayı alır, çekmeceye gider.
Kâğıt parayı çekmecenin içinde ikiye böler. Bir parçasını çekmecede bırakır. Diğer yarısını katlar, para sahibine geri verir:
— Bozuk yokmuş…
Adam parayı açıp bakmaz. Parasını verdiği gibi geri aldığını sanarak dışarı çıkar.
Kapıdan çıkarken Şakacı Esnaf arkasından bağırır:
— Gittiğin gibi geri döneceksin!
Adam bir şey anlamadan yandaki dükkâna girer. Parayı o esnafa uzatır. Esnaf paraya bakar. Paranın yarısı yoktur:
— Bu para geçmez. Paranın yarısı yok.
Parayı geri verir. Para sahibi şaşırır. “Allah! Allah!” der.
Para sahibi Şakacı Esnaf’ın dükkânına geri döner:
— Bu paranın yarısı yok. Burada düşmesin.
Şakacı Esnaf biraz daha oyuna devam eder.
Kapıdan çıkarken söylediği sözü hatırlatır:
— Gittiğin gibi geri döneceksin demedim mi?
Paranın yarısını alır. Yapıştırır.
Parayı bozarak geri gönderir…
Bir köy muhtarı Şakacı Esnaf’ın dükkâna girer. Elindeki parayı uzatarak bozmasını rica eder.
Şakacı Esnaf, muhtarı çok iyi tanımaktadır. Muhtar çok saf bir insandır.
Şakacı Esnaf muhtardan parayı alır. İnceliyormuş gibi yapar.
Üzüntülü bir dille:
— Muhtar bu para sahtedir. Karakolun emri var. Sahte para getirenleri bildirmek zorundayım, der.
Telefonun avizesini eline alır. Bir gözü muhtardadır. Muhtar şaşırmış, benzi sararmaya başlamış.
Kalpazanlıkla suçlanacağını düşünen muhtar, utancından bayılmak üzeredir… Şakacı Esnaf hemen oyunu keser. Şaka yaptığını söyler.
Muhtar derin bir nefes alır…
Biraz da çocukluk arkadaşım sevgili Ziya Altuğ’un kulaklarını çınlatalım.
Ziya bana kızma, duyduğumu anlatıyorum.
Şakacı Esnaf, Ziya Altuğ’u dükkâna çağırır. Dükkânın yan tarafındaki depolarını ücret karşılığı temizlemesini ister.
Sevgili Ziya temizliğe başlar. Ter içinde kalır.
O zaman Kâhta’da polis teşkilatı kurulmamıştı.
Ziya temizliğe devam ederken, Şakacı Esnaf telefonla jandarma karakolunu arar:
— İşyerimin deposuna hırsız girdi. Hırsız hala depodadır…
Jandarmalar gelir. Depoya girer. Ter içindeki Ziya Altuğ’u yakalarlar.
Ziya temizlik yaptığını, hırsız olmadığını anlatmaya çalışır. Depo sahibine sormalarını ister.
Uzaktan olanları izleyen Şakacı Esnaf, el işaretiyle jandarmalara götürün, der.
Ziya ne kadar hırsız olmadığını anlatmaya çalışsa da çabası para etmez… Karakola götürülür.
Ziya karakola kavuşmadan, Şakacı Esnaf arkadaşı olan karakol komutanını tekrar arar. Ziya’ya şaka yaptığını söyler. İncitilmemesini rica eder. Sözlü ifadesini alın bırakın, der.
Karakolda ifadesi alınır ve bırakılır.
Ziya büyük bir öfkeyle Şakacı Esnaf’ın dükkânına gelir.
Bağırır. Çağırır. Şakacı Esnaf ve oradakiler gülerler.
Ziya sinirle dükkândan ayrılır…
Davul çalan Sade Zenne’yi Kâhta’nın bütün yerlileri tanır…
Sade Zenne’nin dudakları soğuktan çatlamış, çare düşünmektedir.
Sağlık ocağına gideceğine Şakacı Esnaf’ın dükkânına gider…
Dudaklarını göstererek merhem sürmesini ister.
Şakacı Esnaf’ın gözü masasındaki yapıştırıcıya değer.
Oyun oynamak ister. Yapıştırıcının kapağını açar, merhem diye yapıştırıcıyı adamın dudaklarına sürer.
Uyarır:
— Eve gidene kadar konuşmayacaksın… Ağzını açmayacaksın…
Sade Zenne eve gider. Karısıyla konuşmak ister. Konuşamaz.
Dudakları yapışmış, açılmamaktadır. Ne olduğunu anlamaz.
Şakacı Esnaf’ın oyun yaptığını tahmin eder. İşyerine geri döner…
Büyük bir öfkeyle dükkâna girer. Küfretmeye çalışır. Küfür edemez. El kol hareketleri ile öfkesini kusar.
Dükkândakiler gülmekten yerlere yatarlar…
Şakacı Esnaf, pamuğu tinere batırır. Sade Zenne’nin dudaklarını yavaş yavaş temizler.
Gerisini siz tahmin edin. Sade Zenne’nin ağzı açılmıştır…
Zaman evlerde gaz lambasının kullanıldığı yıllardır…
Şakacı Esnaf dükkânının önünde oturmaktadır. Güneş batmış, esnafların çoğu işyerlerinin kepenklerini indirmiş evlerine gitmişler…
Çok samimi olduğu Osman Eken’in eşini elinde gaz lambası ile görür…
Gaz satan esnafta işyerini kapatmış eve gitmiş…
Kadın dükkânın önünde beklemektedir…
Şakacı Esnaf kadını çağırır:
— Üzülme bacım, der. İçerde gaz var. Ver doldurayım.
Lambayı alır. İçerde su ile doldurur.
Kadın lambayı koklar. Gaz kokusu almaz.
Kadın:
— Bu nasıl gazdır. Hiç kokusu yoktur, der.
Şakacı Esnaf:
— Özel gazdır. Kokusu yok ama güzel yanar…
Lambayı alır. Eve götürür. Yakmaya çalışır. Yakamaz. Kocasını çağırır. Kocası da uğraşır. Yakamaz.
Gaz yerine su doldurulduğunu anlarlar…
Geceyi karanlıkta geçirirler…
Sabah lambaya doldurulan suyun hesabı küfürle sorulur…