Aşk cennetin dilinden bize kalan yegane hatıradır. -- bulor
Mustafa Göktekin
Mustafa Göktekin
@mustafagoktekin

POKEMON OLMAK VEYA OLMAMAK…

10 Ocak 2016 Pazar
Yorum

POKEMON OLMAK VEYA OLMAMAK…

0

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

954

Okunma

POKEMON OLMAK VEYA OLMAMAK…

POKEMON OLMAK VEYA OLMAMAK…


Dünyada bütün Hıristiyan ekollerinin, Museviliğin ekollerinin ve Şia’nın kollarının başı var ve bağlı oldukları, birlikte hareket edebildikleri, saygı duydukları bir makam, bir otoriteleri var. Fakat 1924 den beri İslam’ın kahir ekseriyetini temsil eden Sünni kesimin bir hilafet merkezi yok ve başı kesik tavuk gibi kendisini sağa-sola çarparak hayatta kalmaya çalışıyor.Tıpkı bu gün olduğu gibi.
Nerede ise 100 yıla yakın bir zamandır İslam’ın liderliğini üstlenecek, sorunlarını bir masa etrafına oturarak çözecek bir otorite merkezi olmadı, hatta 1975 yılında Rüyet-i Hilal anlaşmasına bile kimse uymadı. Mısır-Suudi Arabistan kendi aralarında yıllar yılı liderliği paylaşmaya çalıştılar. Türkiye, liderliği ret ettiği günden beri İslam dünyasının kontrolünü kaybetmişti zaten...
Bu kopukluk yüzünden İran-Irak savaşı 17 sene sürdü ve her iki tarafta değişik kanallardan ABD silahları kullandıkları halde birbirlerini kırmaktan vazgeçmediler. Olan Müslüman insanlara oldu ve hesapsız Müslüman’ın kanı toprağı suladı. Bu işten kazançlı çıkan ise birinci derecede ABD, ikinci derecede İsrail oldu.
Irak Kuveyt’e saldırdı; karşılığında Irak birliğini ve gücünü kaybettiği gibi; Lideri Saddam hem iktidarını hem de canını kaybetti. Kim kazandı? ABD ve başta İngiltere ve diğer batılı güçler. Kaybeden ve ölen milyonun üzerinde Müslüman!
Libya öyle, Suriye öyle, Yemen öyle… giden hep bizden gidiyor. Kazananlarda hep aynı!
Ölen bizim, akan kan bizim, kaybolan kazanımlar bizim, bölünen vatan toprakları yine Müslümanların fakat kazananlar ve bu işten çıkar sağlayanlar aynı milletler ve devletler.
İslam dünyasının başı kopukluğundan ve liderlik kavgalarından dolayı İslam dünyası vasal devletler halinde batılı devletlerin, batılı güçlerinde elinde oyuncak olarak oradan oraya savrulup duruyor.
İslam Dünyasından kimse-Türkiye dahil- ABD’nin dünyaya kapalı kapılarının ardında üzerimizde hazırlanan projelerin ne olduğundan ve kendisine biçilen kefenin durumundan haberdar olmadığı gibi; katline ferman yazan güçlerden yardım umar durumda.
Üstelik İran’ın Tarihi boyunca İslam dünyasından başka bir güçle kavgasının olduğunu bilen var mı? Osmanlı ile 1900’lü yıllara kadar çatışmış ve savaşmış tek İslam devleti değimlidir? Kaldı ki; İran mezhep olarak Şia’nın İmamiye kolu siyasi bir mezheptir ve İslam dünyasındaki bütün Şia eksenli insanların bağlı oldukları merkez olma özelliğini korumaktadır ve terör odaklıdır.
Buradan sakın Suudi Arabistan’ı haklı gördüğümüz anlamı çıkarılmasın elbette Suudi Arabistan da siyasi dayanak merkezi olarak milli bir mesnet seçmiş değildir.ABD’nin bölgedeki emir eri konumundadır.Fakat mesele ne İran meselesi ne de Suudi Arabistan meselesidir; mesele beynelmilel güçlerin Ortadoğu’yu projeleri gereği hazırladıkları haritalara göre düzenleme meselesidir.Pokemonlar; İran ve Arabistan fakat oynayan eller emperyalist sömürgeci güçlerdir.
Rusya ile ABD’nin veya Batılı herhangi bir devletle ikinci dünya harbinden bu yana savaşanını gördünüz mü? Peki, İslam dünyasının kendi arasındaki çatışmalar bitti mi? Üstelik bu hesapların Türkiye ile ilgili kısmı bizi ne kadar etkileyecektir? Bizim bu konjonktürde ne yapmamız ne gibi tedbirler almamız gerekir?
Pokemon nedir, bilirmisiniz? Hani şu çocukların oynadığı ve çocukların izlediği çizgi filimler. Küçük topların içinden koca canavarların çıkarak savaştığı güya çocuk oyunu?! Hani Kapsül Canavarları deniler çizgi filimler.
Çocuklar Pokemonlarını dövüştürür fakat kendileri hiçbir zarara uğramazlar. Bölgede bulunan ABD, İngiltere, Fransa ve diğerleri ile Rusya, Çin ve İran karşı karşıya görünüyor. ABD yandaşları ile birlikte, Suriye’de sözüm ona muhalifleri destekliyor ve ABD politikalarına eklemlenmiş bulunun Suudi Arabistan ve benzerleri de muhaliflere silah ve lojistik yardımda bulunuyor. Lakin aynı bölgede bulunan rakip güçlerin bir biri ile savaşması, çatışması söz konusu olmazken yine Müslüman olan iki ülke savaşın eşiğine geliyor. Sebep olarak Suudi Arabistan’ın astığı muhalifler gösteriliyor.
Her halde ne Suudi Arabistan ilk defa Şii din adamı asıyor, ne de İran ülkesindeki muhalifleri af ediyor. İki ülkede bölgede en çok insan asan birkaç ülkeden iki tanesi. Yani tencere dibin kara… Sebep?! Pokemonlar… Oynatanlar başka oynayanlar başka!
Aslında olaylar ve neticeleri başka, gösterilen sebepler başka. Projeler başkalarına hizmet ederken; Müslümanlar kendi güçleri ile bölünüp parçalanmanın çalışmasını yapıyorlar.”Gözleri kör, kulakları sağır.” Düşman Müslümanların gücünü kullanarak yine bizi parçalamanın ve bölmenin çalışmasını yapıyor.
Dostumuzun birisi sormuştu; Bölgemizde neler oluyor, İran ve Suudi Arabistan çarpışır mı? Diye! Biz soruya soruyla cevap verelim isterseniz.
Yemen’in kuzeyinin ve Arabistan’ın güneyinin bölünerek bölgede İran’a bağlı bir Şii devletinin kurulması-ki bölge Şia’nın Zeydiye kolundandır- İslam dünyasına ne kazandırır? Yemen’in ve Suudi Arabistan’ın küçülmesi kimin işine yarar?
İslam ülkeleri Artık pokemon olmaktan ve başkaları için bir birinin kanını akıtmaktan vazgeçmeli ve uyanmalı, kendi kendine; “Biz ne yapıyoruz ve bize ne oluyor?” Diye sormalı. Cevabını da kendine vermeli…
Bizden söylemesi…


Mustafa Göktekin

Paylaş
Beğenenler
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Pokemon olmak veya olmamak… Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Pokemon olmak veya olmamak… yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
POKEMON OLMAK VEYA OLMAMAK… yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.