D E D İ K O D U
Etimolojisine inemiyeceğiz ama dedi kodu kelimesinin özensizliği çağrıştırdığı ortada...
Bir gün , bir tanıdığı Sokrates’e rastlar ve der ki:
-Arkadaşınla ilgili ne duyduğumu biliyor musun ?
Sokrates biraz bekleyip düşünmesini söyler ve önce ardı ardına şu üç soruyu yöneltir.
-Bana birazdan söyleyeceğin şeyin tam anlamıyla gerçek olduğundan emin misin?
-Arkadaşım hakkında bana söylemek üzere olduğun şey iyi bir şey mi ?
-Bana arkadaşım hakkında söyleyeceğin şey benim işime yarar mı ?
Bütün soruların cevabı ortaktır:
-Hayır, gerçekten değil.
Anlaşıldı der, Sokrates;” Söyleyeceğin şey, ne gerçek, ne iyi ne de faydalı. O zaman neden söyleyeceksin ki?
Bu güzel kıssayı paylaşan arkadaşıma teşekkür ediyorum.
Boş konuşmanın ötesine geçip, hoş konuşmamaktır, bu.
Pablo Neruda, İnsanlar seninle konuşmayı bıraktığında, arkandan konuşmaya başlarlar, diyor.
Demek ki diyaloğu koparmak iyi bir şey değil.
Dedikodu eylemini sadece kadınlara yakıştıran, ruh sağlığına , hatta son günlerde bunama hastalığına bile iyi geldiğini söyleyenlerin olduğu bir zamanda yaşıyoruz ne yazık ki.
Bu nunla beraber İbn-i Sina ,
“Bir kimse kendisinin ne olduğunu bildikten sonra, kendisini bilmeyenlerin onun hakkında söylemekte oldukları sözlerin, onun nazarında hiçbir önemi ve etkisi yoktur. » dese de bilişim ve iletişim çağında bunun üzerine düşünmek gerekir.
Şu sözü çok severim” Gerçek çizmelerini giyerken, yalan bütün dünyayı dolaşır.”
Şaşırırsınız, dedikodunun milliyeti yok!
Bakın bir Kızılderili atasözü şöyle der.
“Bir başkasının kabahati hakkında konuşmadan önce daima kendi çarığının içine bak.”
Mevlana hep o tevazu ve ilim penceresinden bakar ve “ Aldırma söylenenlere. Varsın, görenler seni bir ot sansın. Sen gül ol da, uğruna ötmeyen bülbül utansın.” der
Tabi hayatın acı gerçeği insanın söylediği sözün esiri olmasıdır. İslam halifesi Hz. Ebubekir radikal bir bakış açısı ile tedbirli, kendini bilerek konuşmayı salık verir ve öğütler; “Ne söylediğini, kime söylediğini ve ne zaman söylediğin unutma.”
İngiliz hatip Joseph Parker ,” Çamur atma; hedefini saşırır, kirli ellerinle kalıverirsin.” Derken ruhu ve niyeti kötülere açık bir tehdit savurur!
Şair Atakan Korkmaz
“Arif olmayanla söz tokuşturma,
Bir haber duyunca tez yetiştirme,
Aklın ermiyorsa hiç karıştırma,
Başına beladan bol bulamazsın” dizelerinde ironi ile ne hoş anlatmış gerçeği.
Yine, düşünür John Draper ,acı gerçeği nasıl böyle yalın göz önüne sermiş,
“Kişiyi iyi tanıtırsan kimseyi inandıramazsın. Ama kötülersen herkesi inandırırsın.”
Siyaset adamı, filozof Henry Calderwood meydan okur; ”Cesaretin varsa arkasından söylediğini yüzüne söyle! »
Bir de Andre Mauroıs gibi insan psikolojisini irdeleyip bakarsanız olaya,
”Öyle insanlar var ki, ancak başkalarını üzdükleri zaman sevinirler.” Tesbitini yaparak kötü insanları kolayca işaret edebilirsiniz.
Aslına bakarsanız bu hastalıklı , yanlış davranış modeli için o kadar çok insan ne çok doğru söz söylemiş; buraya sığdıramayacağım.
Jewel yine ironi ile gülümsetir ,
“Dedikoducu, tüccar gibi aldığı lafı hemen satmak zorundadır. “ Sözü ile.
Ama asıl olan ,başkaları hakkında konuşmadan önce kendine bakmak gerektiği gerçeğini unutmamak.
HARUN ÖZMEN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.