YÜREĞİMİN DİLİ...
Yazmak istiyorum.. Günlerce, aylarca, yıllarca yazmak istiyorum.. Geceyi yazmak istiyorum, sessizlikteki çığlıkları yazmak istiyorum.. Yazınca sanki ben, ben oluyorum.. Bu benim dünyam. Kimsenin karışamadığı, kimsenin görüp bilmediği, benim yönettiğim, en kötü halimden en iyi halime kadar herşeyi bilen dünyam.. Benim dünyam... Burda ne para geçer, ne de başka bişey.. Benim dünyamda işler sadece duygularla ilerler.. Yazmak duyguların dile gelmesidir.. Yazmak duyguların nefes almasıdır.. Harfler, her bir acının ilacı olup yüreğinle yaralarına sürülür.. Harfler cümle olup, seni yakıp yıkanları sana unutturur.. Kimse seni bilmesin, tanımasın, sevmesin.. Sen yaz.. Yaz ki sen kendini sevesin.. Yazmak için ne yaş şartı aranır, ne cinsiyet nede iş, yetenek.. Yazmak için tek şart yürektir, yüreğini bilmektir.. Yeri gelir kaleminin mürekkebi kanın olur... Yeri gelir kalemin mutluluk olur.. Ama insan en çok canı yanınca yazarmış.. Mutluluk paylaşılmayı sevmez, acılar paylaşılmayı severmiş... Belkide o yüzden çoğu şiirin konusu, çoğu şarkının konusu yada yazının konusu canımızı yakanlardır... Yaz kalemim, durma.. Acını yazarsan, acını unutursun.. Söyle yüreğim, anlat... Senin dilinden dökülenler sesle anlaşılmaz.. Senin dilin yazıdır... Seni anlamak için yazıp okumak gerekir... Söyle, söyle ki seni yaza yaza anlayayım.. Söyle ki cümleler kurayım... Yüreklerimizi dile getirebilmek ümidiyle...