KARGALAR...
Güneşli bir nisan günü...Saat on ikiye doğru, dışardan canhıraş kuş çığlıklarıyla pencereye gittiğimde, onlarca karganın bağrışarak uçuştuklarını gördüm. Apartmanların en tepesine konanlar da hem bağırıyor, hem de aynı istikâmete, aşağı bahçeye bakıyorlardı. Siperlere dizilmiş askerler gibiydiler. Tek farkları, hepsinin bir ağızdan düzensiz bağrışmalarıydı.
Bahçede bir karga, nasıl olduysa, naylon bir askının kanca gibi olan yerine boynunu sıkıştırmış, uçamıyor, biraz havalanıyor, bahçeye düşüyordu. Apartman görevlisi bahçeye koştu, kovalayıp yakaladı. En nihayet boynundan askıyı çıkardı. Karga hemen havalanıp, diğerlerinin yanına gitti. Bağrışmalar gitgide azaldı. Ve ürkütücü sesler dindi.
Düşündüm; biz insanlar, neden birbirimize bu kadar sargın değiliz? Birinin acısı, binimizin acısı olmayalı ne kadar oldu? İnsanlar, birbirini sevmeyi ve yardımlaşmayı unuttu gibi. Çoğumuzun hor gördüğü kargaların bu hareketi ne kadar düşündürücü.
İnsanlar; dünyayı dize getiren aklımızla, şu kargalar kadar olamıyoruz. Dünyayı paylaşamıyoruz. ’Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için’ feryât etmiyor. Oysa, dünya ne kadar güzel ve yaşanılır olurdu. Yardımlaşma, duyarlılık, paylaşım ve sorumluluk duyguları, her birimizin ilkesi olsa, dünyada mutsuz insan ve hayvan kalmazdı.
Ne yazık ki, bahçemizin süsü kocaman begonvil ağacını, penceresini gölgeliyor diye tam dibine yakın kestirivermişler. Yüreğim kan ağladı. Pencereden hergün güzelliğini seyrettiğim o çiçekler, ne yazık ki bir kendini bilmezin sayesinde bu sene açmayacaklar...
Tıpkı, vatan borcu için giden Mehmetçik’lerin, açmadan solup toprağa düşmeleri gibi...
İçimiz yanıyor...Ne oldu insanlığa?
Bunları yazarken, kedim, gelip başını yazdığım kâğıda yasladı, uzandı, kaldı...
Sanki, o bile duygulandı. Düşünür gibi...
Hâlenur Kor
2 Nisan 2010
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.