BEHÇET NECATİGİL'İ TANIYALIM (MI)
Behçet Necatigil, çok satırlar bıraktı yaşadığını hatırlatacak. Bir ömür boyu şiirle över oluşun, şiir nefes alış verişin, durmadan arayışın ürünü eşsiz bir yalınlıkta ve her okuyanın ta içine seslenen dizeleriyle…
Çok duygulu bir kişinin, bu duyguları saklama çabası Necatigil’in şiir biçeminin bir başka özelliği olmuştur. Özlemler, iç sızlaması, bir acınma, hoşgörü… İşte Necatigil’in söylenebilecek özellikler.
Eksiksiz kişi Necatigil’in, bütün yaşamını adadığı ozanlık katında, her geçen günle biraz daha yüceleceğine inanıyorum. Cemal Süreya bu şiirde onu anlatır bize:
BEHÇET NECATİGİL
Ben, sen, o;
Biz, siz, onlar;
Behçet Necatigil hepimizi anlattı.
Ev orada duruyordu. Yanında başka evler vardı.
Sokaklar akıp gidiyordu aralarından.
Küçük bir kız gazete satıyordu,
Bir kadın aynaya bakıyordu,
Ordaydı bakkallar, çarşılar, parklar orda;
Bir adam elinde fırça, kapısını boyuyordu,
Behçet Necatigil evine dönüyordu,
Şurası yazlık sinemaydı eskiden,
Şuradaki fotoğrafçının vitrininde
Herkesin yüzü vardı, ana ne tuhaf
Herkes ayrı yere bakıyordu,
Durdu Behçet Necatigil,
Eliyle alnını sildi;
‘Üzgünüm, dedi,
Mutluluğun yüzünü koymayı unutmuşlar.’
Yollar da ne kadar yokuş,
Duvarlar nasıl da dik!
Bir çalar saat almalıyım
O kadın yine aynaya baksın
Adam yine kapıyı boyasın
Küçük kız gazete satmasın
Bir çalar saatim olsun
Saniyeler evin beş halini göstersin
Ev, evi, eve, evde, evden
Dakikalar bizi göstersin.
Ben, sen, o, biz, siz, onlar
CEMAL SÜREYA
HAYATI
Behçet Necatigil 16 Nisan 1916’da İstanbul’da doğar. Kastamonulu olan babasının ismi Mehmet Necati Gönül’dür. Annesi ismi Fatma Bedriye Hanımdır. Annesi genç yaşta mide hummasından öldüğünde Behçet iki yaşındaydı. Annesinin ölümünden sonra Behçet yaşamını anneannesinin Karagümrük’teki evinde sürdürür. Babası bir yıl sonra bir saray memurunun kızıyla evlenir. Bu evlilikten aileye iki kız kardeş katılır. Böylece Behçet’in huzursuz çocukluk yılları başlar.
Behçet 1923’te ilkokula başlar. Dördüncü sınıfa kadar Beşiktaş’ta okur. Ortaokula Kastamonu Lisesi’nde başlar, araya ameliyat ve elektrik tedavileri gerektiren uzun süreli bir hastalık (boyunda adenit tüberküloz ) girer. İstanbul’da tedavi sonrası Kabataş Lisesi orta ikinci sınıfa kaydolur. Beş yıllık bir öğrenimden sonra Kabataş Lisesi edebiyat okulunu birincilikle bitirir. Ardından İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatını birincilikle bitirir.
Kars’ta edebiyat öğretmenliğine atanır. İklim şartlarının uygunsuzluğu ve hastalığı nedeniyle mesleğinde Zonguldak’a nakledilir. Askerliğini bitirdikten sonra Kabataş Erkek Lisesi’ne atanır, daha sonra eğitim enstitüsüne nakledilir ve kendi isteğiyle emekli olur.
1949’da edebiyat öğretmeni Huriye Korkul ile evlenir, bu evlilikten iki kız çocuğu olur.1979 Ekim ayında hastalanır, kanserden dolayı 13 Aralık 1979’da hayata veda eder.
Ölümü üzerine F.H. Dağlarca şu şiiri yazar:
ORADA DOĞMAK
Duydunuz mu
Sevindiler çok
Şölen sofrası kurdular kendilerine
Yıldızla karanlık yediler
Rüştü Onur, Orhan Veli
Cahit Sıtkı, Ziya Osman
Asaf Halet, Cahit Irgat
Toprak olmuş sesleriyle
Bugün 13 Aralık 1979
Doğdu Behçet Necatigil
Dediler
FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
SEVGİLERDE
Sevgileri yarınlara bıraktınız
Çekingen, tutuk, saygılı.
Bütün yakınlarınız
Sizi yanlış tanıdı.
Bitmeyen işler yüzünden
( Siz böyle olsun istemezdiniz)
Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
Kalbinizi dolduran duygular kalbinizde kaldı
Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek
Yılların telaşlarda bu kadar çabuk
Geçeceği aklınıza gelmezdi
Gizli bahçenizde
Açan çiçekler vardı,
Gecelerde ve yalnız.
Vermeye az buldunuz
Yahut vakit olmadı.
BEHÇET NECATİGİL
Behçet Necatigil, Türk şiirinin en nadide seslerinden biridir. Türkçenin her türlüsünü en güzel şekilde edebiyatımıza sokmuş ve imgeleştirmiştir.
‘Her Ben, dolaylı bir şekilde Sen’i anlatış, Sen’den yakınıştır. Çünkü benim yerim Sen ile O arasındadır ve O değildir. Bana yakın olan Sen’sin. Ben, ben olsam dilbilgisi kitaplarında tekil şahıs zamirlerini şu sıraya göre düzenlerdim: Sen, ben, o. Başa sen gelir çünkü ben diye bir şey yok sen olmadıkça.’
KAYNAKÇA
Sevgilerde, İst. Hürriyet Yayınevi. 1976
Söyleriz, İst. De Yayınları. 1980
En / Cam, İst. De Yayınları. 1970
Kareler aklar, Ank. Bilgi Yayınları. 1975
Behçet Necatigil, Tüm Eserleri, Cem Yayınları. 1984
YORUMLAR
Türk şiirinin en önemli isimlerinden biridir Behçet NECATİGİL "Sevgilerde" isimli seçmesi Türk şiirinin başyapıtları arasında sayılır. Ne dediğini çok iyi bilen Cumhuriyet döneminin en kişilikli şaiirlerindendir. Toprağı bol olsun...
Sevgi ve saygımla
Ozan
SOLGUN BİR GÜL OLUYOR
Çoklarından düşüyor da bunca
Görmüyor gelip geçenler
Eğilip alıyorum
Solgun bir gül oluyor dokununca.
Ya büyük şehirlerin birinde
Geziniyor kalabalık duraklarda
Ya yurdun uzak bir yerinde
Kahve, otel köşesinde
Nereye gitse bu akşam vakti
Ellerini ceplerine sokuyor
Sigaralar, kağıtlar
Arasından kayıyor usulca
Eğilip alıyorum, kimse olmuyor
Solgun bir gül oluyor dokununca.
Ya da yalnız bir kızın
Sildiği dudak boyasında
Eşiğinde yine yorgun gecenin
Başını yastıklara koyunca.
Kimi de gün ortası yanıma sokuluyor
En çok güz ayları ve yağmur yağınca
Alçalır ya bir bulut, o hüzün bulutunda.
Uzanıp alıyorum, kimse olmuyor
Solgun bir gül oluyor dokununca.
Ellerde, dudaklarda, ıssız yazılarda
Akşamlara gerili ağlarla takılıyor
Yaralı hayvanlar gibi soluyor
Bunalıyor, kaçıp gitmek istiyor
Yollar, ya da anılar boyunca.
Alıp alıp geliyorum, uyumuyor bütün gece
Kımıldıyor karanlıkta ne zaman dokunsam
Solgun bir gül oluyor dokununca.
BEHÇET NECATİGİL
Ben de hocamıza derin saygıyla diyeyim.
Necatigil İst.Atatürk E.E.Türkçe bölümünde çalışırken,ben de başka bir bölümde öğrenciydim.(Şimdi Marmara Ü.olan okul.)
Ama yukarıda da geçen "Sevgilerde "şiirini ezbere halen okurum ve 1955 yılında da yazıldığını biliyorum.
Galiba epey zaman geçmiş/geçiyor...
Her Ben, dolaylı bir şekilde Sen’i anlatış, Sen’den yakınıştır. Çünkü benim yerim Sen ile O arasındadır ve O değildir. Bana yakın olan Sen’sin. Ben, ben olsam dilbilgisi kitaplarında tekil şahıs zamirlerini şu sıraya göre düzenlerdim: Sen, ben, o. Başa sen gelir çünkü ben diye bir şey yok sen olmadıkça.’
ne kadar güzel demiş senlenmek gibisi varmı
ben demek sen demek
iyiki hatırlattın kalemine sağlık selamlar