- 791 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Ölülere Kuran Okunmaz, Kuran Diriler İçindir
Halk arasında yanlış bilinen bir konuyu ayetlerle delillendirerek anlatmak istiyorum. Toplumumuzda ölen kişinin mezarı başında Kuran okumak ya da ilerleyen zamanlarda Kuran okuyup ölünün ruhuna göndermek gibi bir takım adetler vardır. Ancak bilinmelidir ki ölen kişinin amel defteri ölümüyle beraber kapanır. Ve herkes, hayattayken -kendi- yapıp ettiklerinden sorumludur. Bir başkasının amelinin diğerine faydası yoktur. Şimdi bu konuyu soru cevap şeklinde biraz detaylandıralım...
.
1- Ölülerin arkasından Yasin Suresi/Kuran okunmalı mıdır?
.
Ölülerin ardından Yasin suresi okumak, en yaygın inançlardandır. Ancak ne enteresandır ki ölülerin arkasından okunan Yasin suresinin 70. ayetinde "(Kur’an,) diri olanları uyarıp korkutmak ve kafirlerin üzerine sözün hak olması için (indirilmiştir)." denir. Yasin suresini okuduğunuzda ölülerin arkasından özet olarak diyorsunuz ki; Allah elçiler gönderir, elçilere uyun, gökleri, geceyi ve gündüzü, denizlerdeki gemileri, hurmalıkları, hayvanları Allah yarattı. Sizin hizmetinize sundu... Bu ayetler ölüye ne gibi bir fayda sağlar? Bunların diri iken okunması gerekmiyor muydu?
.
Ölen kişinin ardından Kuran’dan başka sureler okuduğunuzda, "bebeği emzirmek iki yıldır, yoksulu yetimi itip kakma, malının ihtiyaç fazlasını infak et, mal yığıp biriktirme, anne babaya güzellikle davran, evlenirken kadına mehir ver, boşanırken güzellikle ayrıl, Rabbinin nimetini durmaksızın anlat, sabah akşam Rabbini tesbih et, salata kalkmadan elini yüzünü yıka..." demiş olursunuz. Adam ölmüş bilmem farkında mısınız?
.
Artık sen ölülere işittiremezsin. Dönüp gittikleri takdirde sağırlara da çağrıyı duyuramazsın. (Rum Suresi, 52)
.
Prof. Dr. Mehmet Okuyan’ın dediği gibi, ölen kişinin ardından Kuran okumak, trafik kazası sonucu ölen birinin başında ona trafik kurallarını hatırlatmaktan farksızdır.
.
2- Ölen kişi kabirde beklerken, azabının azalması için ona dua edilip Kuran okunamaz mı?
.
İnsanların durumu ölüm anında belli olur. Ölen kişi şayet imanlı ise, zahiren çok feci bir ölüm yaşasa da, batında canı kolaylıkla alınır. Ve daha ölüm anında cennetle müjdelenir.
.
Ki melekler, güzellikle canlarını aldıklarında: "selam size" derler. "Yaptıklarınıza karşılık olmak üzere cennete girin." (Nahl Suresi, 32)
.
Ancak ölen kişi iman ehli değilse, zahiren uykusunda çok rahat bir şekilde ölmüş olsa da, batında canı, yüzüne ve sırtına vurula vurula zorluk içinde alınır ve daha ölüm anında cehennemle müjdelenir.
.
Melekleri, onların yüzlerine ve arkalarına vurarak: "Yakıcı azabı tadın" diye o inkar edenlerin canlarını alırken görmelisin. (Enfal Suresi, 50)
.
Ölüm anında, ölen kişinin muhatap olduğu görüntülere dışarıdan bakan kişiler şahit olamazlar. Ancak bizlerin görmediği boyutta kişinin canı alınırken, o kişinin hayatı boyunca yaptıkları, batında canın alınış şekli için belirleyicidir. (Konuyla ilgili olarak Vakıa Suresi 83-95’i de okuyabilirsiniz.)
.
Allah zaman ve mekandan münezzehtir. Bizler zamana tabiyiz ama ölen kişi için artık farklı bir boyut vardır. Ölen kişi dünya zamanının, mekanının ve bedeninin dışına çıkmıştır. Allah ayette. "dünyada ne kadar kaldınız" diye sorar. İnsanlar da belki 70 sene yaşadıkları dünya hayatı için "bir gün ya da daha azı" diye cevap verirler. Allah ise, "çok daha az kaldınız bir bilseydiniz" der mealen.
.
Dedi ki: "Yıl sayısı olarak yeryüzünde ne kadar kaldınız?"
Dediler ki: "Bir gün ya da bir günün birazı kadar kaldık, sayanlara sor."
Dedi ki: "Yalnızca az (bir zaman) kaldınız, gerçekten bir bilseydiniz," (Müminun Suresi 112-114)
.
Naziat Suresi 46. ayette ise kıyamet gününü gördükleri gün insanların dünyada "sanki, bir akşam veya bir kuşluk-vaktinden başkasını yaşamamış" gibi hissedecekleri anlatılır.
.
Bir bilgisayara program yüklediğinizi düşünün; aynı anda binlerce işlem süratle geri planda olurken bizler zahiren şahit olmayız buna. Allahu alem ölüm anı ve ahirette yaşanacaklar da böyle olacak. Ahiretteki zaman, mekan ve beden kavramlarının nasıl olacağını bilmiyoruz. Ama bildiğimiz şey, ölüm anında kişinin ahiretteki durumunun belli olduğu ve kabirde beklemenin ve azabın olmadığı.
.
3- "Kişi ölmeden önce cami, yol, çeşme... yaptırmışsa, öldükten sonra bunları kullanan insanların duaları ölüye ulaşır ve fayda eder" Bu doğru mu?
.
Allah Katında her şey olmuş ve bitmiştir. Allah beklemez. Allah tüm eksikliklerden münezzeh ve yücedir. Yeryüzünde olan ve nefislerimizde meydana gelen her detay, Allah o detayı yaratmadan önce zaten Levhi Mahfuzda yazılıdır. Allah olayları biz yaşadıkça öğrenmez. Zaten kaderin tümüne aynı anda hakimdir ve bu Allah için kolaydır. Dolayısıyla kişinin hataları, sevapları, tevbeleri... hepsi Allah Katında aynı anda bilinir. Yani kişi öldükten sonra, kıyamet kopana kadar kişinin yaptığı hayırlardan dolayı o kişiye edilecek dualar için amel defteri açık kalmaz. Zaten -o dualar daha edilmeden- Allah o duaların bilgisine sahiptir.
.
Yeryüzünde olan ve sizin nefislerinizde meydana gelen herhangi bir musibet yoktur ki, Biz onu yaratmadan önce, bir kitapta (yazılı) olmasın. Şüphesiz bu, Allah’a göre pek kolaydır. (Hadid Suresi, 22)
.
4- "Ölen kişi için Kuran okuyup ruhuna göndersek, ya da onun adına hayır yapsak" Kabul olmaz mı?
.
Allah ayetlerde fert olarak herkese ayrı ayrı Kuran’ı okuma, üzerinde düşünme, anlamaya çalışma ve uygulama sorumluluğunu vermiştir. Yani herkes bu sorumluluğu bizzat kendisi yerine getirmekle mükelleftir.
.
Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz, onların yaptıklarından sorumlu değilsiniz. (Bakara Suresi, 134)
.
Dolayısıyla ölen kişi ahirette, dünyada iken kendi yaptığı iyi ve kötü amelleri ve ertelediği şeylerle sorgulanacaktır. Bir kişinin kazandığının diğerine hiç bir faydası yoktur. Yani birinin ne canlısı ne de ölüsü için bir başkası onun adına ibadet ve amel edemez. İbadet samimiyet işidir. Herkes kendi yaptıklarından sorumludur. Ölen kişiye gönderilmek üzere yapılan ibadet ve ameller, o ibadet ve ameli yapan kişiye aittir, ölen kişiye değil.
.
İnsana o gün, önceden takdim ettikleri ve erteledikleri şeylerle haber verilir. (Kıyamet Suresi, 13)
.
Sonuç: Kuran dirileri uyarmak, sosyal ölüleri diriltmek için gelmiş bir "yaşam" rehberidir. Ölü ve mezarlık Kitabı değildir. İnsanlar ölmeden önce Kuran’ı onlara okumanız ve uyarmanız gerekir, öldükten sonra değil.
.
Diri olanlarla ölüler de bir değildir. Gerçekten Allah, dilediğine işittirir; sen ise kabirlerde olanlara işittirecek değilsin. (Fatır Suresi, 22)
.
Mehtap Gözükan
.
/MehtapGozukan
.
twitter.com/MehtapGozukan
YORUMLAR
Bu yazıyla sanki yeni bir çağa başlamış gibi oldum.
o kadar okuyup araştıran birisiym; merak edendim sorandım fakat hiçbir zaman bu şekilde düşünmedim. Ne bileyim Ölünün azabı azalır, biz ölüye dualar okuyunca başkaları da bize okur diye düşünüyordum.
çok düşündürücü ve ufuk açıcı bir yazıydı. sayenizde yeni bir bakış açısı kazandım.
tebriklerimle
Çok güzel ve anlamlı bilgi veren bir makale okudum.
İşin aslına bakarsak, din ve Allah adına yaptığımız birçok ibadet, gerçeklerden ''uzayın sonu'' kadar uzaktır.
Kaldı ki; yağmur duası, en saçma girişimlerden biridir.
Yağmur, dua etmekle yağmaz!
Çaresini arayıp bulmakla mümkündür ancak.
Çöle yağmur yağmayacağı genellikle kesindir (yılda birkaç kez istisna durumu hariç).
Eskiden yağmur yağan yere yağmıyorsa, mutlaka sebeleri vardır.
İnsan doğanın dengesini bozmuş, ormanı ve yeşili yoketmiş, nehirlerin yataklarını değiştirmiş vs. gibi...
Allah'a duadan önce, yapılması gerekeni yapmakla mükelleftir insan.
Aksi takdirde; Allah'a, insanlara yalvarıp yakarmak gibi bir durum hasıl olur ki; bu da Allah'a şirk koşmaktan öte gitmez.
Görsünler ve duysunlar diye hayır işi veya dua yapılmaz; çünkü Allah herşeyi evvelinden bilen ve görendir. O'nun -haşa- gözü ve kulağı yoktur!
Başka insanları görmesinin de imanımıza zerrece katkısı olmadığı gibi, sırf iyi görünmek için yapılmış sinsi, riyakar ve kandırıcı bir davranıştan öte gitmez!
Kuran, eğitim kitabıdır. Ölülere zerrece faydası olmadığı gibi, suistimal edilmesi, Mevla'ya asla yakışmayacağından, orda buda ele alıp okumak, gösterişten ibarettir.
Kuran evde, camide, mescitte, medresede, eğitim kurumlarında okunur.
Ve en önemlisi; Kuran, anlaşılmak için okunmalıdır; kutsaldır deyip Arapça okuyarak kenara koyulacak bir kitap değildir.
Bunu yapanlara tavsiye, Kuran yerine gazete okusunlar, hiç olmazsa dünyadan-Kony'dan haberleri olur!
......
Vay bizim insanımıza...
İslam'ı yaşayalım derken, başımızdaki devlet adamlarından tutun da, en sade insanımıza kadar, ondan her geçen gün biraz daha uzaklaşmakta..!
Sonumuz ne olacaktır?
Cehennem!
Gitmek isteyene uğurlar'ola..!
................................
Yazara selam ve saygılar