Ölüler Diyarı 9. Bölüm
Çoğu insan bir dokunuş hissettiğini söyler uzaklardan gelen. Nasıl bir dokunuş? Uzaydan gelen. Bir sinyal mi? Ben dünyanın dışına hiç çıkmadım. Ama gitmek istediğim yer uzay da değil. Onun da ötesi. Tatlı bir ölüm mü yoksa eziyet içinde bir ölüm mü? Gerçeğimden sıyrılalı uzun zaman oldu.
Adam da öyleydi. Ama o henüz gerçeğinin kıyısında.
***
Lisa’nın Öldüğü Gün
PİRAM ŞEHRİ
Piram Şehri eskiden ölen kötü insanların ruhlarının hapsedildiği zindanlarla çevrelenmiş yerdi. Mau düştükten sonra zindandaki bütün kötü ruhları salıp kendisine köle yapmıştı. Hepsine normal bir kötü ruhtan daha fazla güçlü olacakları şekilde büyü yapmış, bir kısmını zindanların olduğu yerde bırakırken kalanları da kaleye koruyucu olmaları için eğitmiştir. Savaşmaları için eğitilen kötü ruhlara Galion adı verilmişti. Galionlar diğer ruhlara göre daha güçlü ve gerektiğinde büyü yapabilme yetkisine sahipti. İsyankarlar ise *Fabos’a atılıp yok edilmişti.
PİRAM KALESİ
Mau’nun kalesi Piram’ın en yüksek dağında kuruluydu. Herhangi bir ruhun Mau’nun hizmetkarlarının eşliği dışında oraya ulaşması imkansızdı. Kaleye çıkan her yol büyülerle hazırlanmış tuzaklarla çevriliydi.
Lider Mau öfkeli bir şekilde gelip taştan oyma tahtına oturdu. Arkadan toplanmış siyah saçları neredeyse yere değiyordu. Gözleri siyahtı. Bileklerinden dirseklerine kadar uzanan siyah metal el zırhı içeri vuran ışıkla parlıyordu. Göğsünü kaplayan altın renginde üzerinde kuru kafa işlemeleri bulunan zırh vardı. Omuzlarından aşağı sarkan metaller jilet kadar keskin duruyordu. Yüzünü, ağız kısmında üç delik olan gri kalın bir metal plaka ile gizliyordu. Yirmi metre ilerideki kapıya gözlerini dikip bir süre baktı. “Maina hala gelmedi mi!” Sesi oldukça cızırtılıydı. Konuşması güçlükle anlaşılıyordu. Kapının arkasından bir ses, “Hayır efendim! Portal halâ daha açık.”
“Eğer istediğim şeyle gelmezse Maina’nın sonu da ondan önceki beceriksizler gibi olur. Yanındakilerle beraber Fabos’a atıp *Kiyar’ın onları kemirmesini izlerim.” Tahtından kalkıp kapıya doğru yürüdü. Yaklaştığında devasa kapı kendiliğinden ardına kadar açıldı. Mau dışarı çıktıktan sonra kapı geri kapandı. Kapının kapanmasıyla arkada, ellerinde uzun mızraklar olan iki ruh belirdi. Bunlar muhafızlardı. Kesinlikle oradan ayrılamazlardı ve tek görevleri içeri Mau’nun izni olmadan kimseyi almamaktı.
Mau kalenin yokuşa bakan tarafına doğru ilerledi. Piramda gökyüzü hep griydi. Gece ve gündüz yoktu.
***
Sam Bay O’nun gerisinden seslendi. “Bay O aklıma takılan bir şey var.- Onlar Lisa’ya zarar vermeden evvel seni yem olarak kullanabiliriz - demiştiniz. Fakat Bay O Lisa öleli 975 gün oldu. Çoktan istediklerini almış olmaları gerekmiyor mu?”
Bay O gülümsedi. O sırada Demol yanlarına gelerek hırıltılı bir sesle, “Onu çoktan ruhunun kemirilmesi için Fabos’a atmışlardır.” Sam yutkunamadı bile. “Ne diyorsun sen be!” Demol’un üzerine yürüdü. Bay O Sam’e bakarak seslice güldü. “Sakin ol Sam. Demol seninle eğleniyor. Lisa öleli daha bir gün bile olmadı.”
Sam afallamış bir vaziyette, “Ne… Nasıl bir gün olmadı?”
Bay O sözüne devam etti, “ Burada geçen bin gün diğer tarafta sadece bir güne tekabül eder. ” Biz araya girerek, “Yani daha bir gün bile olmadı.”
Sam Biz’e bakarak, “Az önce Bay O da aynısını söyledi.” Biz başını eğerek geri çekilirken mırıldandı. “Bu herifi nereden bulduk!”
“Birbirinizle uğraşmayı kesin.” Bay O cebinden bir pusula çıkarttı. “Henüz vaktimiz var Sam merak etme. Şimdi Sen ve Ben’i diriltmek için Siyadel vadisine gitmeliyiz.”
Sam Bay O’nun omzuna dokunarak, “Ama Bay O burada Siyadel vadisi diye bir yer yok?” Biz Sam ile gözgöze gelerek tekrar araya girdi. “Siyadel vadisi dünya içine gizlenmiş farklı bir boyut katmanıdır. Ayrıca yüzyıllardır kullanılmayan bir geçiş kapısının olduğu yer. Ben ve Sen ancak oradan bu dünyaya geçiş yapmak için dirilebilirler.”
-Ama Ben ve Sen ile daha önce bu dünyada konuşmuştum.
Biz memnuniyetsiz bir şekilde başını salladı.
+O sırada uyuyordun aptal. Her şeyi maddeye geçişi olmayan rüya aleminde görüyordun.
-Ama Bay O salonuma gelip koltuğuma oturmuştu?
Bay O lafa girdi. “Çok kısa bir süreliğine geçebilmiştim evlat.”
Sam konuşulanlardan pek bir şey anlamasa da “Peki öyleyse.” Demekle yetindi.
Bay O Sam’i yanına çağırarak Biz ve Demol’e göz işareti yapıp dikkatlerini çekti. “Demol’ü al ve Bisadek kanalına gidin. Sizinle orada buluşuruz.”
Biz tedirgin bir şekilde, “Ama Bay O…” Bay O sözünü kesti. “Dediğimi yap Biz!”
“Peki Bay O. Yürü Demol. Gidelim.”
Sam meraklı bir şekilde, “Biz ve Demol neden gelmiyor Bay O?”
-Orada onlara ihtiyacımız yok. Onlar gidip kanalı temizleyecekler.
+Kanal derken lağım gibi bir şeyden mi bahsediyorsun? Pislikleri mi temizleyecekler?
-Lağım değil. Ama pislikleri temizleme konusunda haklısın Sam. Gidelim.
PİRAM KALESİ
Mau karşısındaki vadiyi süzerken muhafızlardan biri gelip, “Efendim Maina geldi!”
Mau hızlıca içeri girip portalın olduğu yere giderek Maina’nın karşısına dikildi. “İstediğim şeyi getirdiniz mi!”
Maina mahcup bir tavırla “Hayır efendim. Parşömeni yok etmişler. Ama Lisa’nın ruhunu getirdim. Her şey hafızasında.”
Mau yumruğunu sıkıp gevşetti. “Kahretsin.” Devam etti, “Galionlardan birkaçını al ve Piram zindanlarından birine bırak. Büyüyle koruma altına alın ve ben emir verene kadar ruhunu rektadan* dışarı çıkartmayın.”
Maina başını öne eğip gözgöze gelmeden “Emredersiniz Lordum!” demekle yetindi.
(Devam Edecek…)
Rekta : Ruhların hapsedildiği, elmastan işlenmiş tılsımlarla korunan üçgen şeklinde 1 metrelik kutu.
Fabos: İnfaz edilecek ruhların atıldığı derin çukur
Kiyar: Fabosa atılmış ruhları yok eden şeytani yaratık.
Bahattin BERKDİNÇ
YORUMLAR
Önceki seriniz İntikam'dan bir kaç kısıma denk gelmiştim ama niye yalan söyleyeyim, kalabalık diyaloglardan ürküp okumamıştım. Bu seriden bir önceki öykü hoşuma gitti. Oldukça değişik bir tarz olduğunu itiraf etmeliyim. Rekta, Fabos, Kiyar sizin uydurduğunuz kavramlar galiba, nette bulamadım.
Ön yargıma bir kez daha kızdım. Zaman bulup, en azından bu öykü serisini okumak isterim.
Kaleminize sağlık.
Sağlıcakla,