- 309 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kerim’ce Güzellemeler -30–
Kerim’ce Güzellemeler -30–
Önceleri dünyada olup bitenler, ancak günler sonra anlaşılırdı/bilinirdi. Oysa şimdi dünyanın hangi köşesinde bir sinek dahi yanlış hareket yapıp uçacak olsa, bütün dünyanın anında haberi oluyor. İşte en bariz örneği, Türkiye, Rusya arasında gelişen olaylar ve dünya ülkelerinin Ortadoğu üzerindeki emelleri hemen anlaşılıyor. Anlaşılan dünya ve özellikle Ortadoğu hiç rahat değil.
***
Biraz da düşünelim mi? Bir bahçe düşünün, için de tek bir gül var. Dört taraftan necasetli olanlar saldırıyor. Güle yaklaştıkça necasete batıyorlar. Tam da oldubitti derken, birden necasette kayboluyorlar. Gül yine asaletini devam ettiriyor. İşte öyle...
***
Çevrenize şöyle bir bakın, her çeşit hayvanın postuna bürünmüş sayısız insan var. Peki, biz bunların farkına varıyor muyuz? Maalesef varamıyoruz. Çünkü kendilerini o kadar güzel kamufle etmişler ki… Hepsi insana benziyorlar. Ancak olağanüstü bir durum söz konusu olduğunda, aleni olarak onların farkına varıyoruz. Suriye, Rusya krizi, İran’ın tutumu ve içimizdeki kendilerini kamufle eden taraftarlarını, ancak bu vesileyle tanıma şerefine nail oluyoruz. Bazen bir musibet bin nasihat evla olabilmektedir. Allah (CC) Kerim’dir, vekildir.
***
ABD Başkan adayı Donald Trump; Müslümanların kanı üzerinden siyaset iç malzemesi yapıp bundan nemalanıp başkan olmak istiyor. Kendileri Noel’de hediyeler dağıtacaklar, bakalım Müslümanların başına hangi çeşit bombalar yağdıracaklar. Müslümanlar kadar başına taş düşe emi!
***
Komünizm döneminde sürekli İslam ve Türk düşmanı olan Ermenileri Osmanlı ve Türkiye aleyhine sürekli kışkırtan-kullanan, milyonlarca insanı öldüren, sürgüne gönderen, ırzına geçen, topraklarını işgal eden-işgalci, kan emen, hak-hukuk tanımaz bir Rusya varken; bu güne kadar ılımlı, ticari, siyasi, diplomatik, turistik anlaşmalar ile dostluklar ve çok amaçlı ilişkiler, barışçıl dayanışmalar devam ederken; ne oldu da bir an da her şey ters düz oluverdi. Eskiler hep “ayıdan post, moskoftan dost olmaz” derlerdi. Görünen o ki bu sözün çok doğruymuş. Özünde var olan neyse, illa ki bir gün dışarı çıkacaktır. Tıpkı Rusya’nın İran’ın yaptığı gibi!..
***
Akdeniz de savaş tamtamları çalmak için, dünya ülkeleri gemilerini konuşlandırdılar. Yarım yüzyıldır esaret ve zülüm altında inleyen ve gün geçtikçe de dozu artarak devam eden zulümlerle, insanlar kendi ülkelerinde mülteci durumuna düştüler. Avrupa’ya geçmek isteyen mülteciler, Akdeniz sularında boğulmaktadır ya da boğulmaya zorlanmaktadır. Denizleri kana bulayan, dünya ülkelerinin rahatları bozulduğundan dolayı, haçlı zihniyetini hortlatarak, bir işbirliği içerisine girdiler. Aslında Akdeniz sularında boğulan insanlar değil, bu kan deryası içerisinde boğulanlar, dünya Ülkelerinin insanlarıdır, boğulan onların olmayan vicdanlarıdır, ahlaklarıdır, inançlarıdır, insanlıklarıdır, çifte standartlarıdır.
***
İnsanlar dışında herhangi bir şeyin ( kuş, balık…) tehlikesi durumunda, dünyayı ayağa kaldıranlar; bunca kadın, erkek, çocuk hayatını yitirirken, ne bir söz, ne bir kınama, ne bir yürüyüş yaptılar. Hatta bölgede etnik ve mezhepsel ayırımcılık yaptılar. Çünkü ölenler Müslümanlardı. Görmezden gelmeleri en güzel yaptıkları işlerden biriydi. Hatta sahne de “maşa varken ellerini yakmak gerekmez” kabilinden bir İşid, Deaş, PKK… artık adına ne dereniz deyin, bir tiyatro sahneye koydular ki, İslam’ı dünyada baş kesen, yakıp, yıkan, yok eden bir din olarak lanse ve empoze etmeye çalıştılar. İkincisi olarak da kan, gözyaşı, zulüm, işkence, eden cinayet işleyen bir din olarak gösteriyorlar. Esas tehlikeli olan üçüncü perde, üçüncü bölü; çünkü orada Suriye gibi birçok ülkenin mal ve toprak paylaşımı söz konusudur.
***
Aslında herkes her şeyi biliyor da, işin içine kişisel menfaatler girince, işin rengi değişiyor. Herkes kendi lehine yaptırımlarda bulunuyor.
***
Rusya, İran ve Arabistan arasında arabuluculuk yapacağını bildirmiş. Sen onu bırak da, önce Türkiye ile olan sorunlarını bir çöz bakalım! Bir de İran yanlısı olan bir Rusya, nasıl arabulucu olabilir ki!
***
Uç noktalarda hareket eden iki ülkenin bu zaafından, nihayet küresel güçler nemalanmak adına dinamitin fitilini ateşlemeye başladılar. Ortadoğu ateşine bir odun daha atılmaya ve ateş daha da harlanmaya başlıyor. Bölgedeki gerginliğe baktığımızda, büyük bir mezhep savaşına doğru ilerlediğini, dini bir takım motiflerle fiili olarak, uzun bir savaşa doğru tehlikeli adımlar atıldığını görüyoruz. Malum aktörler kendilerini iyiden iyiye hissettiriyorlar. Dibi sonsuz bir girdap oluşmakta olup, girenin dibe batacak intibaı, Ortadoğu’ya ve İslam coğrafyasına hakim olmuş durumda.
***
Denilir ki "karda yürürler, izini belli etmezler!" Deneme amacıyla kar ‘da yürüdüm, ama ayak izinin belli olmaması mümkün değil. Demek ki bunda başka bir iş var, ama ne? Yoksa büyükler boşuna söylemezler!
Kerim BAYDAK
[email protected]
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.