- 1104 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
HAYAT ,KÜÇÜK ŞEYLERDEN TAT ALMAKLA BAŞLAR.
Ne üzücü...mutluluğu büyük şeylerde aramak.Rutin yaşamın ortasında,teknolojinin sağladığı dünyanın her yerinden dil-din-ırk gözetmeden alınan can sıkıcı haberler ister istemez ruh sağlığımızda yıkıcı hasarlar bırakmakta,zaman sonra asabileşen,birbirini tahammülü olmayan kötümser düşüncelerle yaşamı kendimize zindan ediyoruz..Hayattan alınan zevk azalıyor ve boş bir yaşam sürmeye başlıyoruz.Etrafımızda çoğu insanlara baktığımızda,çoğunun yüzü asık,kaşlarının arasında düşündürücü çizgiler.Es kaza birşey sormaya kalksanız patlamaya hazır gözlerle bakıyorlar adeta.Bu yüzden artan kavgalar ,ipe sapa sığmayan sebeplerden işlenen cinayetler.Kime sorsanız mutsuzluk.Zengin-fakir farketmiyor.Aslında en büyük sorunumuz tatminsizlik olsa gerek.Elimizdekilerle mutlu olmayı beceremiyoruz.Hep bir başkasının elindeki değerlerde gözümüz.Ve istiyoruz bitmez tükenmez bir hırsla.Bir doyumsuzluk içindeyiz.Belkide görsel medyanın burnumuza burnumuza dayattığı lüks içinde yaşayanların yaşam biçimi ,veya aşk halleri.Karşı cinsle nasıl anlaşabileceğini bilememe duygusu.Şişen egolar,özgürlüğü kaptırmama telaşı,boyun eğmeme dürtüsü..
Oysa ; hayatta küçük şeylerden bile tat almak mümkün.Nelere sahip olacağımız değilde,nelere sahip olduğumuz önemli. Etikete değil de duyguya değer vermek.Duygusuzca alınmış bir tektaştan ziyade duyguyla verilmiş bir çiçekten mutlu olabilmek.Bu nedenle yaşamın ne olduğunu çözebilmiş, anlamış bünyelerin yapabildiği davranışla,birazda polyana olabilmek. Huzurlu oldukça yakaladığımız küçük mutluluklar giderek artar , farkında bile olmayız belki ama, bir bakarsınız ki zaman sonra, o küçük mutluluklar el ele vermiş daha büyük mutlulukları meydana getirmiştir.Hayattan tat alabilmeyi başarmaktır asıl olan. Zira olmayacak şeylerin peşinde koşup küçük şeyleri görmezden gelmek zaman kaybıdır ve mutsuzluğun temelidir.
Hayatta küçük şeylerin farkına varmak isterim hep. Ufak şeylere üzülmeyi değil, ufak şeylerden etkilenmeyi, onlardaki sıradanlığı keşfetmeye çalışırım. Ve keşfettikçe de mutlu olmaya..Zira çocukken küçük şeylerden mutlu olabilme öğretildi bana .Kar’ın,tek tek usulca gökyüzünden süzülen bu rahmet tanelerinin koca bir şehri bazende koca bir ülkeyi beyaz bir tabaka halinde kaplayıp kötülüklerden arındırdığını ve insanoğlunu düşündüren bir şeyin daha olduğunu ;Allah’ın kullarına sonsuz acıyışı ve sahip çıkışını,kullarını affedip her seferinde onlara bembeyaz bir sayfa açmasını o küçücük kristallerin birleşerek kocaman bir pırlantaya dönüştüğünü düşünmem-serçelere attığım daneleri yaşamlarını idame ettirebilmek için nimetin peşinde nasıl gayret ettiklerini görmem-çıtır çıtır odun ateşiyle yanan kuzinenin üzerinde kaynayıp fokurdayan suyun rehavetinde evin ,yurdun sıcaklığını hissedebilmem-bahar geldiğinde topraktan baş kaldıran dağ menekşesi ile yeniden yaşama merhaba diyebilmem-ilk plastik
oyuncak bebeğime sahip olmam-bayramlarda başucuma
bırakılan renkli ayakkabılarım-evcilik oynarken annemin
verdiği kurabiyeleri arkadaşlarımla paylaşmam-küçük
kedi yavrusunun başını okşarken ona duyduğum
sevgim... Dağarcığımda bunun gibi bir sürü mutluluk veren harika küçük şeyler.
.Anılarda bırakmak istemiyorum onları...Zaman zaman hayata, çocuk gözlerimizle bakmayı unuttuğumuz için ruhlarımız körelse de, çocuklar gibi ön yargısız, sevgiyle, neşeyle, hayata- insanlara karşı açık bir kalple, yaşamdan keyif almaya ve oynamaya her an hazır olabildiğimiz ölçüde mutluluğa daha yakınız diyorum.
Küçük tek bir kelimede olsa sevgi demetini bırakmak siz dostlara,büyük bir mutluluk bencileyince.SEVGİLER. Eda(Aşiyan052)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.