- 741 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
ORHUN ABİDELERİNİN EDEBİ NİTELİĞİ
ORHUN ABİDELERİNİN EDEBİ NİTELİĞİ
HATİCE BULGUR
2/A
ABİDELERİN TANITIMI
Türk dilinin bilinen en eski yazılı kaynaklarından biri olan Orhun Yazıtları, Türk kültürü, tarihi, yaşantısı hakkında bilgi veren bengü taşlardır. Bilge Kağan, Kültigin ve Vezir Tonyukuk ağzından Türk milletinin o dönemde öteki millet ve kavimlerle yaptıkları savaşların, mücadelelerin anlatıldığı, Türk milletinin bekası için birtakım uyarılar içeren, Türk askeri geleneği, hükümdarlık anlayışı, devlet düzeni, Türk tarihi, kültür ve geleneği hakkında çeşitli bilgilere ulaşmamızı sağlar. Hitabet türündedir. Türk adının, Türk milletinin isminin geçtiği ilk Türkçe metindir. Ayrıca ilk Türk tarihidir. Türk devlet adamlarının millete hesap vermesi, milletle hesaplaşmasıdır. Orhun abidelerine Orhun kitabeleri ya da Göktürk yazıtları da denir. Orhun Abidelerinin bulunuşu insanlığın en büyük keşiflerinden biridir. Önce Kırgızlara ait mezar taşlarından ibaret bulunan ve tek tük kelimelerle isimleri ihtiva eden Yenisey Kitabeleri bulunmuştur. Orhun harfli kitabelerin yolunu açan ve bu hususta ilim aleminin dikkatini çeken Philipp Johan Von Tabbert olmuştur. çeşitli gelişmelerden sonra başka yazıları da çözmüş bulunan Danimarkalı büyük alim Vilhelm Thomsen 1893’te Orhun yazısını çözmüştür. Önce abidelerde çok geçen Tengri, Türk ve Kül Tigin kelimelerini çözen Thomsen sonra bütün abideleri okumuş ve böylece Türk milletinin ebedi minnettarlığına mazhar olmuştur. Bundan sonra Amerika’dan Japonya’ya kadar hemen her dilde bu abideler üzerine araştırmalar yapılmıştır. Son olarak genç Türk alimi Talat Tekin Amerika’da Orhun Türkçesinin mükemmel bir gramerini ve kitabelerin yeni bir neşrini yapmıştır. Kitabelerin tanıtımını ise Necip Asım yapmıştır.
Orhun Yazıtları, bugünkü Moğolistan’da, Baykal Gölünün güneyinde, Orhun nehri vadisinde, Koşo Çaydam gölü yakınlarındadır. 48. enlem ve 107. boylam arasında kalan bölgededir.
Anıtların olduğu yerde yalnız dikilitaşlar değil, daha pek çok ve son derece değerli kalıntılar da bulunmuştur. Yüzlerce heykel, balbal, şehir harabeleri, taş yollar, su kanalları, koç ve kaplumbağa heykelleri, sunak taşları ile kutsal yer, eski bir Türk başkentidir.
Heykeller arasında Bilge Kağan’ın, eşinin, kardeşinin heykelleri de bulunmuştur. Yazık ki bunların bazı parçaları kaybolmuş, kalan kısımları da kırık dökük bir durumda ele geçmiştir
KÜLTİGİN ABİDESİ: Kağan olmasında ve devletin kuvvetlenmesinde birinci derecede rol oynamış bulunan kahraman kardeşine karşı Bilge Kağan’ın duyduğu minnet duygularının ve kendisini sanatkârane bir vecd ve coşkunluğun içine atan müthiş teessürün edebi bir ifadesidir. Bilge Kağan inşaatın başında oturup, eserin hazırlanmasına bizzat nezaret etmiştir. Zaten abide de onun ağzından yazılmıştır. Kültigin Abidesi kaplumbağa şeklindeki oyuk bir kaide taşına oturtulmuştur. Bu devletin ömrü kaplumbağa gibi uzun olsun ya da devlet yönetiminde karar alınırken ağır adımlar atılsın şeklinde düşünülmüş bir uygulamadır. Bu taşın yüksekliği 3,75 metredir. Doğu, batı, kuzey ve güney olmak üzere dört cephelidir. Satırlar yukarıdan aşağı doğru yazılmıştır. Abidedeki kitabeleri Yollug Tigin yazmıştır.
1.tengri teg tengride bolmış türük bilge kagan bu ödke olurtum sabımın tüketi eşidgil ulayu iniygünüm oglanım biriki uguşum bodunum biriye şadapıt begler yırıya tarkat buyruk begler [1]
2. tokuz oguz begleri bodunı bu sabımin edgüti eşid katıgdı tiñla ilgerü kün togsıkka birigerü kün ortısıñaru kurıgaru kün batsıkıña yırıgaru tün ortusıñaru anta içreki bodun kop ma körür ança bodun
1. (Ben) Tanrı gibi, Tanrıdan olmuş Türk Bilge Kağan (ım). Bu devirde tahta geçtim. Sözlerimi tamamıyla işitin. Önce, siz erkek kardeşlerim, oğullarım, birleşik boyum, bütün soyum, sağdaki Şadapıt beyleri, soldaki Tarkanlar ve onlara bağlı beyler, Tatar...
2. Dokuz Oğuz beyleri ve bütün halkı, bu sözlerimi iyice işitin (ve) adamakıllı dinleyin: İleride gün doğusuna, güneyde gün ortasına, batıda gün batısına, kuzeyde gece ortasına kadar, bu (sınırlar) içindeki halklar hep bana bağlıdır.
BİLGE KAĞAN ABİDESİ: Aynı yerde Kül Tigin Abidesinin bir kilometre uzağındadır. Doğu cephesinde 41 ve dar cephelerinde 15’er satır vardır. Şekli itibariyle Kül Tigin Abidesine benzer. Bilge Kağan Abidesi kendisinin 734’te ölümünden sonra 735’te oğlu tarafından dikilmiştir. Bu abidede de Bilge Kağan konuşmaktadır. Bu abide devrilmiş ve parçalanmış olduğundan çoğu silinmiştir.
TONYUKUK ABİDESİ: Diğer iki abidenin daha doğusunda iki taş halindedir. Bu abidenin yazıları diğerleri kadar düzgün değildir. Tonyukuk Abidesi İltiriş Kağan’ın isyanına iştirak eden ve o günden Bilge Kağan devrine kadar devlet idaresinin başyardımcısı olarak kalan büyük Türk devlet adamı ve başkumandanı Tonyukuk, ihtiyarlık devrinde bizzat diktirmiştir. Bu abidede Tonyukuk konuşmaktadır.
ABİDELERİN DİL ÖZELLİKLERİ
Günümüzden yaklaşık 13 asır önce yazılmış olan bu eser gerek cümle yapısı, gerek kullanılan fiil ve kelimeler bakımından günümüz Türkçesinin temeline sahiptir. Yazıtların sahip olduğu işlek dil özellikleri geçmişten günümüze kadar dikkat çekmiş ve üzerinde çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Yapılan bu çalışmalar içinde doğrudan dil eğitimi ve öğretimi üzerine bir çalışmaya rastlanmamıştır. Bu çalışmada ise yazıtlar dört temel dil becerisi yönünden incelenmiş olup yazıtlarda başvurulan anlama ve anlatma becerileri üzerinde durulmuştur. Anlama becerilerinden olan okuma ve dinleme ile anlatma becerilerinden olan konuşma ve yazma becerisine ait olan kelimeler tespit edilerek Orhun Yazıtları anlama ve anlatma becerileri bakımından incelenmiştir. Bu çalışma betimsel bir çalışma olup tarama modeli kullanarak yapılmıştır. Tarama sırasında yazıtlarda geçen anlama ve anlatma becerilerine ait kavram/kelime-kelime gruplarına ulaşılmaya çalışmıştır. Tespit edilen kavram/kelime-kelime grupları okuma, dinleme, konuşma, yazma alt kategorilerine göre sınıflandırılarak içerik analizine tabi tutulmuştur. Elde edilen verilere göre Orhun Yazıtları oluşturulurken anlama ve anlatma becerilerine başvurulduğu tespit edilmiştir.
Yazıtlardaki sanatlı anlatım, yinelemeler, benzetmeler, aktarmalar, renkler aracılığıyla yapılan somutlamalar, kalgıt anlamlı sözcüklerin bir arada kullanılmasıyla oluĢturulan anlatım zenginlikleri, yer yer baĢvurulan atasözü ve deyimler, kalıplaĢmıĢ ifadelerin kullanılması, 1300 yıl öncesine ait bir kitabe için oldukça yüksek bir edebi değer taĢımaktadır. . Türk edebiyatının ilk edebi eseri olan yazıtların yazarlarından Tonyukuk hatıra türünün, Bilge Kağan ise hitabet türünün ilk örneklerini vermiĢlerdirOrhun Yazıtları taĢıdığı edebi değerin yanında dil olarak da oldukça önemli bir yere sahiptir. Türk dilinin yazılı ilk örneği olmasına rağmen yazıtlarda kullanılan dilin iĢlek bir dil (Caferoğlu, 1984:110) olduğu görülmektedir. Günümüz Türkçesiyle mukayese edildiğinde ise aralarında büyük farklılıklar olmadığı görülmektedir.
Orhun Yazıtlarındaki dil gerek cümle yapısı, gerek birçok kelime ve fiilleriyle bugünkü Türkçenin temeline sahiptir. Zamanla yumuĢayan ve sertleĢen sesler ve kelimelerdeki değiĢen bu ses ve anlam farklılıkları göz önüne alındığında Orhun Yazıtları yadırganmadan okunacak kadar Türkiye Türkçesinin vasıflarına sahiptir Orhun Yazıtları ve Türkiye Türkçesi arasındaki bu benzerlik aradan geçen 1300 yıllık zamana ve dilin konuşulduğu coğrafyanın değinmesine rağmen Türkçenin ne denli sağlam temeller üzerine kurulduğunun göstergesidir.
ORHUN ALFABESİ: Göktürk (Köktürk) alfabesini Orhun anıtlarından öğrendik. Onun için Göktürk (Köktürk) alfabesi daha çok Orhun alfabesi olarak anılır. Göktürk (Köktürk) yazısı, Türk yazı dilinin ilk asırlarında ve özellikle 5. ve 9. yüzyıllar arasında yaygın olarak kullanıldı. Fakat Türkistan’da, bu yazı ile yazılmış, Milattan çok öncesine ait bazı kaya yazıları da bulunmuştur. Orhun alfabesi 38 harflidir. Bunun 4’ü sesli, 4’ü sessiz harftir. Yazıda harfler birbirine birleştirilmez. Kelimeler de birbirinden üst üste konmuş iki nokta ile ayrılır. Yazı sağdan sola, istenirse, yukarıdan aşağıya yazılır. Orhun Abidelerinde satırlar yukarıdan aşağıya yazılmış ve sağdan sola doğru istif edilmiştir.
Orhun yazısı sağdan sola yazılır. Harfler birleştirilmez. Kelimeler ise birbirinden üst üste konmuş iki nokta ile ayrılır. Orhun alfabesi 4’ü sesli, 34’ü sessiz olmak üzere 38 harflidir. Yukarıdaki yazı KölTigin anıtının güney cephesindeki metninden alınmış ilk cümlelerdir. (Tengri teg tengride bolmış Türk Bilge Kağan... Tanrı gibi gökte olmuş Türk Bilge Kağan..) diye başlıyor. "Tengri" kelimesi hem ’Tanrı", hem "gök"anlamına geliyor.
SONUÇ
Orhun abideleri Türk dili, kültürü ve tarihi için oldukça önemli kaynaklardır. Orhun abideleri bahsettiğimiz gibi üç kısımdan oluşmaktadır. Bunlar Kültigin Abidesi
Bilge Kağan Abidesi ve Tonyukuk Abidesidir. Bu abideler dönemin alfabesi olan Göktürk alfabesiyle yazılmıştır. Türk adının geçtiği ilk eser olması açısından önemlidir. Ayrıca ilk Türk tarihi olarak da geçer. Burada Türk devlet adamlarının milletine hesap verdiğini görüyoruz. Abideler üzerine çok inceleme yapılmış sonunda Danimarkalı Thomsen abideleri okumuştur. Moğolistan’da bulunan bu abideler edebiyatımızda önemli bir yer tutar.
KAYNAKÇA
BATUR, Zekerya- YILDIRIM, Gülbike ,Turkhısh Studies makalesi
ERGİN, Muharrem, Orhun Abideleri, İstanbul, Boğaziçi Yayınları, 2012.
www.turkcebilgi.com