- 459 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
En iyi arkdaşım...
ilkokulda sıra arkadaşınızdır, aynı takımdasınızdır. yediğiniz içtiğiniz birdir. pantolununun ağı parçaladığında ilk gördüğü yüz sizinkidir. her şeyin en iyisine sahip olmasını istediğiniz, çağırmasına gerek kalmadan koşup gittiğiniz kişidir en yakın arkadaş...ilk ayrılık lisede gerçekleşir. zaman zaman kopmalar olsa da irtibatı kesmezsiniz. sık sık buluşmaya çalışır arayı soğutmamak için uğraşırsınız. aynı üniversitede okuyacağınızdan emin saçma sapan ev hayalleri kurup ben bulaşığı yıkamam sen şunu yap tarzında kavgalara girişirsiniz.. sırdaştır, dosttur. cinsin tekidir, beğenmez hiçbir şeyi kolay kolay, ev kedisidir ama seversiniz, hiç bitmeyecekmiş gibi gelir. sonra şehirler ayrılır önce sonra yollar.. ölene dek sanırsınız kafanızda öyle bi yere koymuşsunuzdur ki aranızda olan nası bi arkadaşlıksa hiç bitmez sanırsınız. neymiş lan mesafe biz kaç yıllık dostuz dersiniz.
önceleri her akşam msn veya telefonda olur olmaz her konudan konuşurken git gide azalır arayıp sormaları.. işi olduğunu düşünüp üstelemezsiniz. memleketinize döndüğünüzde ilk işiniz onu görmeyi istemek olur. ama onun mutlaka bi işi vardır ve görüşemezsiniz. yaz tatillerinde görüşeceğinizi sanırsınız ama ne zaman arasanız çevresi geniş biri olduğu için başka başka şehirlerdedir hep. ayda bi filan görüşür olmuşsunuzdur. en son ne zaman birlikte güldüğünüzü hatırlamıyorsunuzdur. tek arkadaşınızdır ve yok gibidir artık. sokaklarda yalnız yürümek artık ilk başlardaki gibi özgür hissettirmiyordur. ara ara kendi kendinize kızarsınız, keşke daha çok arkadaşım olsaymış dersiniz bi öfke vardır içinizde. başınıza bir şey geldiğinde elinize telefonu alıp numarasını çevirmekte tereddüt ettiğiniz an fark edersiniz kopuşun büyüklüğünü.
neden böyle olduğunu bilmezsiniz.. neden ihtiyacınız olduğunda yanınızda olamadığını. ne anlatmaya çalıştığınızı ve acınızı kimse anlamaz. o anlardı dersiniz, olsaydı da anlatabilseydim dersiniz. dayanamaz sitem edersiniz ona bazı anlar. tüm günler fotokopi makinasından çıkmış gibi birbirinin aynıdır. yalnızlık dayanılmaz bir şey olup çıkmıştır artık. güçlü olduğunuza dair tesellilerde bulunursunuz kendinize. kimseye ihtiyacınız olmadığı yalanına sıkı sıkıya sarılırsınız.. ve sonra hiçbir şey anlatamaz olursunuz ona. aşklarınızı, özlediklerinizi.. hırpalandığınızda tek başınasınızdır.. terk edildiğinizde yalnızsınızdır, anlatacak kimseniz yoktur. dıştan bakınca mükemmelmiş gibi görünen yaşantınızda yalanlarınızla başbaşa kalmışsınızdır. ne çok sorun vardır ne çok sorun eklenmektedir gün ve gün.. merak edilmeme işkencesinde kıvranır durursunuz. kendinizden başka kimse konuşmuyordur artık.
bi akşam elinizde jilet, bileklerinize bakarken çalar telefonunuz. onun sesidir, sakindir, nasıl olduğunuz sormak için aramıştır.. haberi bile yoktur canınıza kıymak istediğinizden.. üzüntünüzü ses tonuna yansıtmamayı çok öncelerden öğrenmişsinizdir, anlamaz. anlamaz ve saçma sapan şeylerden bahseder size, ilginizi çekmeyen ve yalnızken yeniden anlamlandırdığınız şeylerden.. komik gelmektedir ciddiyeti.. kahkahalar atmak istersiniz yüzüne.. nerdeydin ki bunca zaman, nerdeydiniz.. demek gelmez içinizden, sadece dinlersiniz. bir zamanlar konuşmasını istediğiniz gibi şimdi de sadece susmasını istersiniz. o zamana dek dinlersiniz işte..
akşamı beklemeye başlarsınız, bilirsiniz çünkü hava serinlediğinde sokağa çıkıp yalnız başınıza yürüyecek olduğunuzu. geride başkaları için hazırladığınız kocaman pişmanlıklar kalmıştır. artık kimseye kızamayacak kadar yorgun ve tükenmişsinizdir. bir sabah uyandığınızda o her zamanki acı yoktur artık içinizde, alışmışsınızdır.. her gün daha fazla nefret ederek alışmışsınızdır.. Ömer suat KESEBİR...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.