- 545 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SALGIN 1.BÖLÜM
26 H a zir a n 2050 günü , sabah saat 6:07’ yeni bir kız bebek daha doğdu. Hemşire İlk kan örneğini aldı ve sonuç yine pozitifti.
Artık onlara isim bile vermiyorlardı.
Dr. Jason bebeğin minicik bedenini incelemeye başladı.Bebeği anne ve babası tedirgin bir şekilde bir başka odadaki kalın bir cam bölmeden bembeyaz tulumları ve gaz maskeleri içindeki doktor ve hemşireleri seyrediyorlardı.
Doktor ve hemşireler bebeğin bilgilerini kaydediyorlardı.O sırada odaya simsiyah tulumları ve gaz maskeli olan 7-8 adam içeri girdi.Doktorla biraz konuştuktan sonra bebeği alarak odadan çıktılar. O esnada bebeğin annesinin acı dolu feryadı yükseliyor ve bir yandan da cama elleriyle vuruyordu.Bebeğin babası ise anneyi sakinleştirmeye çalışıyordu. anne ağlayarak, “Sadece onu kucağıma almama izin verin, bir kez öpüp sarılayım” diye feryat etti. Sesi çatlak ve acı doluydu.Ama sonuç negatifti.Hızlı adımlarla bebeği odadan çıkardılar.Baba, acı dolu anneyi ayağa kaldırmaya çalışırken bir yandan da kulağına "yapacak bir şey yok üzgünüm..." diye fısıldıyordu.
Bu, bebek için bir başlangıç anne ve babası içinse bir son du....
" O " PARANORMAL
Arkadaşlar tamamenbana ait olan kendi yazdığım ve yakında kitap raflarında yer alacağını umduğum favori kitaplarımdan birisi keyifli okumalar.......
Yalnız okurken şunu bilin aslında hiçbirşey okuduğunuz gibi değil.Suprizlere hazır olun..
Ertanak@siyahvemavi
2018/1
***************************************
Unutunca herşey biter sanmıstım, yanılmışım
***************************************
Megy, siyah kısa saçları ve iri siyah gözleri olan 35 ine gelmiş uzun boylu olgun bir kadındı. Eşiyle anne ve babasının itirazına ragmen evlenmişlerdi. Ancak son zamanlar da boşanmanın eşiğine gelecek kadar da kötü bir duruma gelmişlerdi.
Megy bir haftanın yorgunluğundan sonra Pazar sabahı uyanır uyanmaz önce sigarasını yaktı ve bütün haftanın stresini atmak için ağzında yanan sigara ile kendine bir kahve yaptı. Eşi Ted erkenden kalkmış bahçedeki ağaçların dallarını buduyordu.Oğlu david geçen hafta 15 ine basmıştı.O da kendi odasında hala uyuyordu.
Megy kahvesini mutfakta yudumlarken içeri Ted girdi.Birbirlerine bağırıp hakaret etmek için bir sebebe ihtiyaçları yoktu.Yine birbilerine hakaret etmeye başladılar.O kadar yüksek sesle bagrışıyorlardıki odadaki david sese uyandı.Yüz üstü yatakta yatarken sag eliyle açık olan müziğin sesini dahada çok açtı.
En azından artık kavga aeslerini duymuyordu.
Megy o sinirle evden çıktı.Arabasına binerek annesinin evine gitti.Kapıda annesi jessica karşılaďı hemen arkasında ise babası willy vardı.Annesi hiç evlenmelerini istememişti.Kızının bu duruma düşmesinden dolayı her fırsatta bunu hakettiğini bulduğunu söylüyordu.Babası ise hem eşini hem de kızını sakinleştirmeye çalışıyordu.
Jessica o kadar sinirliydi kı suratı kıpkırmızı olmuştu.çok yüksek bir sesle bağırarak
Jessica:
Megy bu eve bir daha sakın gelme.
Defolllll gittttt.....
Dedi ve arkasına dönerek eve girdi...
Babası willyde eşi jessicayı sakinlestirmek için eve girdi.
Megy, bir türlü yalnızlık ve kaybolmuşluk duygusunun önüne geçemiyordu. Agresif ve hırçın tavrıyla da hep dikkat çekiyordu. Herzaman böyledi.Artık herşey ve herkes onu boğuyordu.Kimseye tahammül edemiyordu.
Megy ağlayarak arabasına tekrar bindi ve bir yandan direksiyona vuruyor.Bir yandan da hepinize lanet olsun diye bağırıyordu.
Uzağa herkesten uzağa çok uzağa gitmeliydi.Sadece gaza bastı.Belirli bir rotası yoktu.Sadece uzaklaşmak istiyordu.Arabasıyla o kadar çok yol gitmiştiki karanlık bastırmıştı.Saate baktı saat akşam 18.00 dı. 4 saattir aralıksız araç kullanmıştı.
O esnada herzaman kullandığı yoldan farklı bir yolda olduğunu farketti.Bu ıssız yola nasıl girdiğini düşünürken , kendisine hafif gülümsemeyle bakan uzun boylu siyah bereli boydan boya siyah deri pardesüsü olan birini gördü ve aniden frene asıldı fakat çok geç kalmıştı. Arabayı durdurdu.Ağlamaklı ve telaşlı bir şekilde yere uzanarak arabanın altına baktı o da ne ; kimse yoktu.Bir anlam veremedi stresli geçirdiği günlerden sonra adamın hayal olabileceğini düşünerek kalktı.
O sırada çarptığı o adam hafif gülümsemeyle Magynin omzuna hafifçe dokundu.
Ardından dünya karardı.Gerçek ile düş arasında Megy bu esrarengiz adamla konuşmaya başladı.
Ve bu esrarengiz adam,
Magy’i o an için bilinmeyenlerden aydınlığa çekebilecek, onu rahatsız eden etkenleri bir anda kaldırabilecek güce sahip olan tek kişiydi.
Tabi ki bu Magy için bedelsiz olmayacaktı................
Adının Solomon olduğunu söyleyen adam
Magynin omuzunu tuttu ve şöyle devam etti ;
Bir hediye düşün Magy
Bu hediye seni diğerlerinden farklı kılacak
Bu öyle bi hediye ki;
Sana herşeyi unutturacak.
Herşeyi ama herşeyi ,
Acılarını, hüzünlerini,günahlarını herşeyi tüm geçmişini unutturan bir hediye
Bu acılarına sebep olanların hepsini unutacaksın .
Magy söyle bana
Herşeyi Unutmak ister misin ?
Geçmişini öldürmek ister misin?
Sadece başımı salladım.
Çünkü geçmişimi bana acı veren herşeyi ama herşeyi unutmak istiyordum.
Kurtulmalıydım bu ağır yükten...
Ve o anda;
Geçmişteki ben ölürken
Artık yepyeni bi hayatın kapısını açmıştım.
Artık acılarıma sebep olan herkesi ve herşeyi unutacaktım.
İnsan neden herşeyi unutmak ister?
İşte bende o sebepten dolayı herşeyi unutmak istemiştim.............
Malesef eski hayatımı rafa kaldırırken bu yeni başladığım hayatın anahtarını da isteyerek kendi elimle Solomon’a vermiştim.
Solomon yine o gülümsemesiyle başını salladı.
Elini hafifçe omzuma koydu.
Ve tekrar dünya karardı.Kendime geldiğimde arabanın içinde uyuyakalmış olarak kendimi buldum.Hemen saate baktım.Akşam 20.00 olmuştu.
Magy:
Lanet olsun 2 saattir burada uyuyakalmışım
(Magy Solomon ve onunla konuşmalarına dahil hiç bir şey hatırlamıyordu.)
Magy araca bindi ve evine doğru aracı sürmeye başladı.Evine vardığında saat 22.00 olmuştu.Aracı herzaman olduğu gibi garaja sokmak istedi ama garajda daha önce hiç görmediği başka bir araç vardı.Aracını yola parketti.Eşi Tedle tekrar kavga etmek istemiyordu.Yavaş yavaş ses çıkarmadan anahtarı göbeğe sokmaya çalıştı ama anahtar bir türlü göbeğe girmiyordu.Kapıyı açamayınca daha da öfkelendi.Arka bahçeden mutfak kapısına yöneldi.O esnada mutfakta 55-60 lı yaşlarda bir adam ve kadın olduğunu farketti.Karşılıklı oturmuş gülüşüyorlardı.Tedin akrabaları olabilirdi.Merakı dahada artmıştı kapıya daha da yaklaşınca 35 li yaşlarda bir gencinde onlara kahve yaptıgını gördü.
Genç çocuk;
Baba herzamanki gibi şeker koymuyorum
(Magy Dediğini duydu.)
Kapıya dahada yaklaşınca gencin oğlu davide çok benzediğini farketti.O esnada genç adam dısarıda birinin olduğunu farketti.
Genç adam:
Baba dışarda biri var..!
Yaşlı Adam:
Kim var orada
Kim var.........
kimsin çık dışarı
tüfeği ver bana çabuk
çabuk
Silahı alan yaşlı adam hemen bahçeye yöneldi.Magy neler olduğunu kavramaya çalışıyordu.
Bu insanlar kimdi?
Kendi evinde ne işleri var dı?
Ama zamanı yoktu.Deli bir adam elinde tüfekle bahçeye çıkmak üzereydi.Magy o esnada kaçmaya karar verdi.Tanımadıkları insanlar kendi evindeydi.Ve kendi evinde onu öldürmeye çalışan insanlar var dı?Bahçeden yola doğru kaçarken araca bindi.Tam o esnada yaşlı adam ateş etmeye başlamıştı.Mermilerin isabet etmesiyle arka cam tuz buz oldu.
Magy hemen oradan uzaklaştı.
Magy;
(İç ses)
Bu da neydi şimdi........
Polise gitmeliydi.Eşi ted ve oğlu davidin hayatı tehlikede olabilirdi.Evinde tanımadığı insanlar vardı.Ve kendisini öldürmeye çalışıyordu.
Anne ve babasının evi daha yakındı.Direk oraya gitmeye karar verdi.Aracı Sert bir " U" dönüşü yaparak annesinin evine parketti.Koşarak eve yöneldi.
Megy:
Bir yandan kapıya vuruyor.Bir yandan da Anne baba diye bağırıyordu.Zaman geçiyor ama kapıyı kimse açmıyordu.Dahada hızlı vurmaya başladı.Yine kapıyı açan kimse gelmedi.O esnada salonun ve dış kapının ışığı yandı.
Megy ; kapı açılmadan anne ,baba bana yardım edin.Tedle david evde yok.Biri bana ateş açtı derken bile nefes almakta zorlanıyordu terarlayarak feryad etmeye devam ediyordu.
Kapı açıldı
Kapıyı açan 80 li yaşına gelmiş.Yürümekte görmekte ve duymakta zorlanan yaşlı bir adamdı.Adam gözlüklerini zorda olsa taktı.Ve kapıyı çalan kisiyi seçmeye çalışıyordu.Megy i tam göremiyordu.Megy ise net görüyordu....
Kapıyı açan babası Willy di.
Megy;
(iç ses)
Bu bi kabus olmalı.....
Olamaz.....
Benim babam 60 yaşında
Bu yaşlı adam 80 ve üzeri
Bu babam değil
Değil
Babam değil...
Olamaz babam olamaz
O esnada yaşlı adam konuştu.
Yaşlı adam:
Kimi arıyorsunuz.
Deyince
Magy o yaşlı adamın babası olduğunu anladı.
Bir tuhaflık var dı?
Hiç ses çıkarmadı ve ger geri adımlarla ses çıkarmadan yol kenarındaki arabasına bindi.Direksiyonu iki eliyle kavrayarak telaşlı telaşlı yüksek sesle konuşmaya başladı.
Magy;
Sakin ol,sakin ol
Sabah 10.00 da kalktım.
Duş aldım.
Kahve içtim.
Evet kahve içtim
Tedle kavga ettikten sonra evden çıktığımda saat 12.00 di.
Annem ve babamın yanına girip çıkmam zaman almadı.
Aralıksız 4 saat araç kullandım.
Bi ara saate baktım saat 18.00 dı.
Evet aksam 18.00 di.
Yol kenarında uyuyakaldım.
Kalktığımda saat 22.00 dı.
Evet , evet , evet
Evden ayrılalı 10 saat bile geçmedi.
Düşün, düşün , düşün atladığım bir şey var mı?
Evet doğru 10 saat geçmedi
Evet 10 saat
Bu kötü bir rüya olmalı
Şimdi uyanacaksın
Şimdi uyanacaksın
Gözünü açtı ve kapadı.Rüya olmadığını anlaması uzun sürmedi.
Magy, arabada bu karmaşada neler olduğunu düşünürken.Solomon ve diğerleri karşı caddenin flu yanan ışığinın altında onu seyrediyordu.....
Magy derin bir nefes aldı.Araçtan indi ve tekrar eve doğru yürümeye başladı.Kapıyı çaldı.Yaşlı adam kapıyı açtı.Görmede zorluk çekiyordu.
Magy :
Baba
Baba ben Magy dedi
Yaşlı adam:
Ne
Ne dedin
Magy :
Baba ben Magy
Yaşlı Adam:
Bana bunu neden yapıyorsunuz.
Size bir kötülükmü yaptım.
Magy:
Annem nerede?
Yaşlı Adam:
Kimsiniz bilmiyorum
Lütfen şakanız hiç hoş değil.
Hoşunuza gidecekse söyliyeyim
Eşim jessica kızımız Magy kaybolduktan sonra yıllarca hep kendini suçladı.Önce konuşmayı
kesti.Konuştuğundada;
Naptım ben O nu evden kovmamalıydım. Derdi.
5 yılın sonunda onu akıl hastanesine yatırmak zorunda kaldım.Hep kendini suçladı.Orada uyuması için kendine verilen çarşafla vicdan azabından kendisini astı ve öldü.Ben se artık yarım adamım.Eşim ve kızım öldü.Onlar kadar şanslı değilim.
Şimdi mutlumusunuz...
Lütfen gidin yoksa polis çağırmak zorunda kalacağım.
Dedi ve kapıyı yavaşça kapattı.
Magy ise şoktaydı.Bir heykel gibi donakalmıştı.nefes alamıyordu.Kaskatı kesilmişti.Gözünden yaşlar akıyor ama ağlıyamıyordu.Gözyaşlarınıda hissetmiyordu.Sabit hala kapıya bakıyordu.
Magy , Babasının kendisi yüzünden vicdan azabından intihar etti dediği andan itibaren donmuştu.Zaman durmuştu.Babasının o andan itibarende dediklerini duymamıştı.
O kadar uzun orada kaldı ki dizlerinin bağı çözülüp yere kapaklanınca kendine geldi ve hüngür hüngü ağlamaya başladı.
O kadar sesli ağlıyordu ki rahatsız olan komşular polis çağırmıştı.Gelen iki polis magy kollarından tutarak karakola götürdüler.Magy polisler götürürken
Hayır , hayır , lütfen bu bi kabus olsun.Hayır diyerek ağlıyordu....
Texas Polis Karakolu : (Sabaha karşi 04.00)
Polis memuru Andersoon :
Heyyy uyan
Heyyy
Magy ,Başını hafifçe kaldırdı.
Polis memuru Andersoon :
O adamı Wily Cole’ yi niçin rahatsız ediyorsun?kimsin sen? Adın ne?
Magy :
Adım Magy Cole
Onun kızıyım
Polis memuru Andersoon :
Ne?
Polis memuru anderson ve diger iki polis memuru öyle bir kahkaha attı ki karakol kahkaha sesinden inliyordu.Polislerden biri tabi bende kraliçe elizabeth dedi.
Magy polislerin gülmesine bir anlam veremiyordu.
Polis memuru Andersoon :
Arabanda 20 yıl önce kaybolan Magy Cole ’ nin cüzdanı ve şahsi eşyaları bulundu.Magy Cole şu an nerede öldürdün mü?
Magy :
Benim magy cole görmüyormusun.Resmime bak.
Polis memuru Andersoon :
Şimdi kızmaya başlıyorum ama zorlama beni adi herif söyle kıza naptın?
O sırada diğer polis memuru çinli tercümanın geldiğini söyledi.
Çinli tercüman Magynin yanına gelerek aralıksız konuşmaya başladı.
Magy çinli tercümana bakıyor.Konuştuğu çinceydi ama niçin kendisiyle çince konuşmaya çalışıyordu.Kavramaya çalışıyordu.Üstelik ne anlatmaya çalıştığınıda anlamıyordu.
Bu bir kabus olmalı diye düşündü tekrar.O kadat siniri bozulmuştuki birden istemsiz olarak polis memurunun masasına kusmaya başladı.Hemen polis memurları kolundan tutup lavaboya yetiştirdiler.
Magy lavabodada kusmaya devam ediyordu.Kusması bitince suyu açtı.Yüzünü yıkadı.Ve doğruldu doğrulmasıyla aynada gördüğü görüntü yüzünden kendisini aniden gwriye doğru attı.Korkmuştu.
Çünkü aynaya baktığında 55-60 yaşları arasında olan yüzleri buruşmuş, saçı dökülmüş , çekik gözlü bir erkek ÇİN’ li görüyordu.
Öylece donup kaldı..........
Sırlar aydınlanmaya başladığında ve Magy yavaş yavaş hatırlamaya başladığında kâbusunun daha yeni başladığını anlacaktı......
2.bölümle Devam edecek..
EK 1
2.BÖLÜM / BULUŞMA
Tüm bu olanlar gerçek dışıydı.Aynaya öylece kilitlenmişti.Titreyen elleriyle yüzünü ve saçlarını yoklamaya başladı.Elleriyle yokladığında herşey normaldi.Ancak aynaya baktığında 60 lı yaşlarda yüzü buruşmuş, aptal suratlı çekik gözlü , uzun burunlu , kel ve belirli aralıklarla çıkmış bir kaç tel sakalı olan yaşlı bir Çin ’ li adamı görüyordu.Dışarıdan insanlarda o nu 35 inde uzun boylu siyah uzun saçlı ve siyah iri gözlü güzel bir bayan olarak değil, kısa boylu çirkin yaşlı bir Çin’li olarak görüyordu. Bu korkunç sahneden uzaklaşıp düş ve gerçek sınırındaki o dünyada gidip geliyordu.
Magy, iki büyük adımla kapıyı açtı ve sorgu odasındaki üzerinde kimliği ve özel eşyaları bulunan tahta masaya oturdu.3 polis memuru hemen masanın karşısında , çinli tercümanda hemen yanında duruyordu.Karakol çok büyüktü birbirine paralel 50 masa ve sağa ve sola koşuşturan bir sürü polis,elleri kelepçeli sorguya alınan suçlular ve bu karmaşada yelere paspas atmaya çalışan temizlikçiler vardı.
Magynin gözü karakolun giriş kapısına odaklandı.Polisler tercüman aracılığıyla bir seyler soruyor ama o seslerin hiçbirini duymuyordu.O esnada giriş kapısında uzun koridor boyunca kalabalığı yararak hızlı ve büyük adımlarla matrixteki Neo karakterini andıran tarzda siyah bereli, siyah güneş gözlüklü, siyah ayakkabısı ve siyah elbisenin üzerine giydiği siyah deri paltosuyla Magy ’ e gülümseyerek bulunduğu masaya doğru geliyordu.
Adam, Magyi sorguluyan 3 polis ve tercümanın arasından geçerek Magy’i bir çocuk gibi iki elleriyle kucağına aldı.Magy sadece adamın yüzüne bakmaya çalışıyordu.Siyah deri paltosuyla O uzun kalabalık koridorda yavaş adımlarla yürürken adamı kimse görmüyor ve o kalabalıkta da kimse adama çarpmıyordu.O sıra Magy adamın omuzundan geriye doğru sorgulandığı masaya baktı.Oturduğu sandalye boş olmasına rağmen hala 3 polis ve 1 tercüman o boş sandalyede magy orada hala oturuyormuş gibi bakıyor ve sorular soruyorlardı.
Magy hiç bukadar kendini güvende hissetmemişti.Tüm yaşadıgı olayları bir anda unutmuştu.Başını adamın omuzuna ve çenesine dayarak gözlerini kapattı.
Ve adamın kulağına fısıldadı ;
Biliyor musun , ben tekrar yaşayabilmek için iki kere ölmüştüm.
Devam edecek....
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.