- 1096 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Horoz Dövüşü
Horuz dövüşleri diğer ülkelerde olduğu gibi bu ülkede de tam bir coşkuyla yapılıyordu. Herkes çalışma saatinden sonra akşam üstü kendi horozunu koltuğunun altına alıp horoz dövüş salonlarına doğru koşuyordu. Çocuklar ilk okuldan itibaren gelecekte bir horoz sahibi olup büyükler gibi dövüşlere katılmak hevesiyle beslenip eğitiliyorlardı.
Yani horuz dövüşleri olmasaydı artık yaşamın hiç bir anlamı kalmazdı insanlar için. Belki de horoz olmasaydı hayatın anlamsız olduğunu düşünen bir çok kişi yaşamalarına son verip intihar ederdi.
Gerçi öyle birileri de ülkede bulunuyordu. Bazı anormal insanlar horoz dövüşleriyle ilgilenmeyip de şiirle ve sanatla uğraşıyorlardı. Toplum için tehlikeli olan böyle birileri yetkililer tarafından hasta oldukları düşünülüp elleri kolları bağlı olarak tımarhaneye gönderiliyorlardı. Bazen de böyle anormal şahıslar durumlarını kimseye belli etmeyip dağlara, ormanlar kaçıp yalnız yaşamayı tercih ediyorlardı.
Diğer ülkelerde olduğu gibi burada da horoz, vatandan ve namustan daha da önemliydi vatandaşlar için. Horozsuz bir kişi bitmiş birsi sayılırdı artık.
Her gün gazetelerde horoz hırsızlarının tutuklanıp idam edilmelerinin veya horozunu kaybeden kişilerin intihar haberleri yayınlanmaktaydı. Horoz yüzünden köylülerin kanlı kavgaları durmak bilmiyordu.
Bu arada yalnız kendi karını düşünen ülke kralı, bütün dövüşlerin yapılmasına sadece kendisine ait olan salonlarda izin veriyordu. Kralın horoz dövüş salonlarının giriş parasının yüksek olduğundan dolayı da bazı bölgelerde yasak dövüşler yapılıyordu. Ama ülkenin güçlü YHDİ (Yasak Horoz Dövüşler İstihbaratı) tarafından aniden bulunup ve suçlular ağır cezalandırılmak için mahkemeye götürülüyorlardı.
Paragöz kral git gide dövüş salonlarının giriş fiyatlarını daha da arttırıyordu. Neredeyse her giriş biletin fiyatı bir işçinin günlük maaşıyla eşit olmuştu. Yani millet kazandıkları parayı iki elli krala teslim ediyordu. Ama buna rağmen yine yaptıkları işten vazgeçemiyorlardı. Çünkü horoz dövüşü olmasaydı yaşamın ve hayatta çalışıp para kazanmanın da bir anlamı kalmıyordu.
İşler tamamen kralın istediği yönde gidiyordu fakat son günlerde en başta bahsettiğimiz o bazı anormal insanlar, kralın yaptığı bu haksızlıkları ve kendi halkını sömürme haberlerini BMH( Birleşik Milletler Horozları) örgütüne ilettiler. BMH başkanı olayları incelemek için direk kendisi devreye girdi. Derhal ülkeye gidip iletilen haberlerin doğru veya yanlış olduğunu yakından izlemek istedi.
BMH başkanı ülkeye geldikten sonra dosyaları inceledi. “Ülkendeki bütün horoz dövüş salonları sana ait olduğuna rağmen ve yüksek giriş fiyatlarına karşın hala hiç kimsenin sesi çıkmıyorsa burada kesin bir tuhaflık var” diye krala sert bir açıklama yaptı. “Bir hafta içinde hiç bir muhalif sesi duymazsam dosyanızı kapatıp ülkenizde yapılan horoz dövüşlerine yeni bir kurallar koymak zorunda kalacağım” diye konuyu kapattı.
O güne kadar halkının sessiz durumundan memnun olan kral BMH başkanın söylediklerinden tedirgin olmaya başladı ve gelecek kazancına el koyulmaması veya azalmaması için telaşa düştü.
Kral ülkesinde demokrasinin varlığını ve halkının özgürce itiraz etmesini BMH başkanına göstermek için yeni bir şeyler düşündü.
Kralın emriyle bütün il merkezlerinde ve köylerde bulunan her bir horoz dövüş salonun önünde yumuşathane çadırı kuruldu ve bu çadırlarda bir kaç tecavüzcü memuru hemen işe alındı.
Kral, insanların bütün paralarını horoz dövüşleri salonlarından ellerinden alıyordu ve bu durumdan bile kimsenin sesi çıkmamıştı. Halkını kışkırtıp isyanlarına yol açmak için böyle bir şey aklına gelmişti.
Akşamları horoz dövüşlerine gelen herkes salona girmeden önce yumuşathane çadırına geçip devlet memurlarının tecavüzüne uğramak zorundaydılar.
yumuşathanelerin işe başlamasından bir kaç gün geçmişti ama hala isyandan, direnişten ve hatta ufacık itirazdan bile haber yoktu.
Şehirlerde ve köylerdeki bütün yumuşathanelerin önünde halk uzun kuyruklar oluşturup tecavüze uğramak için sıralarını bekliyorlardı.
Kimisi ön sıralarda olmak için geceyi yumuşathane önünde yatıyordu, kimisi de sabahları gün doğmadan önce yumuşathanenin çalışma saati başlamadan çadıra doğru koşuyordu.
Kral bu durumdan hiç memnun değildi. Artık halkını sıkıştırıp kışkırtmak için aklına başka bir fikir gelmiyordu.
Sonunda da BMH başkanı hiç bir muhalif hareketten iz bulamayınca ülkenin dosyasını kapatmak istedi.
BMH başkanı ülkeyi terk etmeden önce kral ondan son bir istekte bulundu “Bu akşam başkentin merkezinde toplanan halkın önüne çıkacağım. Belki muhalif bir ses duyabiliriz” diye orada ona eşlik etmesini ondan rica etti.
Akşam kalabalığın önünde yüksek bir yerden kral halkına seslendi:
“Ey menim halkım. Durumundan memnun olmayan kimse yok mu?”
Ama kimseden ses çıkmadı. Kral aynı cümleyi bir daha tekrar etti.
Sinek vızıltısı bile duyulmadı. Üzgün kral son çağrısını yaptığında birden halkın içinde yaşlı bir dede elini kaldırdı.
Kral onu görünce sanki cennetin kapısı yüzüne açıldı. Derin bir nefes aldı. “Ne oldu dede?” diye elini kaldıran yaşlıdan sordu.
“Kralım, bir itirazım var?” yaşlı dede dedi.
Mutluluktan göklere uçmak üzere olan kral ondan itirazının ne olduğunu sordu. “Kralım, Akşam geç saate kadar uzun kuyrukta beklemek zorunda kalıyoruz. Mümkünse tecavüzcü memurlarınızın sayısını arttırın” diye cevap verdi yaşlı dede.
BMH başkanı ülkede demokrasinin var olduğunu onayladı ve halkın rahatlıkla istedikleri her şeyi krallarına söyleyebileceğine inandı. Ama vedalaşmadan önce kraldan çeşitli partilerin çalışmasına izin vermesini istedi.
Bunun üzerine kral derhal kendisine ait iki parti kurdu. İktidar partinin başkanı kendisi oldu. Yaşlı dedeni de kurduğu muhalif partinin başkanı yaptı.
Muhammed Ahmedizade
Horoz Dövüşü Yazısına Yorum Yap
"Horoz Dövüşü" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.
YORUMLAR
Her zamanki gibi büyük bir zevkle okudum. İnanılmaz bir hayal gücü var sizde değerli dostum.
Halimizi daha da güzel anlatmak, zor olurdu.
Elinize ve emeğinize sağlık.
Selam ve saygılar
Kederli tarafından 1/4/2016 8:06:34 PM zamanında düzenlenmiştir.
muhammed1347
@muhammed1347
Saygı değer Halil hocam, yeni yazımı da okuyup yorum yazmanıza çok
sevindim. Teşekkür ederim hocam.
sevindim. Teşekkür ederim hocam.
Kederli
@kederli
Aziz dostum,
yazdıklarınızı hem zevkle okuyorum hem de ilham alıyorum.
Selam ve saygılar
yazdıklarınızı hem zevkle okuyorum hem de ilham alıyorum.
Selam ve saygılar
Kırallar ve yumuşakları...Ülkemizi de bu hale soktular ne yazık ki... İktidarı da, muhalefeti de, seçmeni de hep aynı borazana üflemekte... Olan ise bizim kellelere olmakta... Sevgili hocam, bu yeni kurgularınız gerçekten çok güzel ve keyifli, aynı minval üzre devam etmelisiniz...Selam ve sayılar
muhammed1347
@muhammed1347
Çok teşekkür ediyorum sevgili hocam.
İnsanlar horoz yüzünden kafalarında kurduğu hayat düzenin kaybolma
korkusundan her türlü haksızlığa boyun eğiyorlar maalesef.
İnsanlar horoz yüzünden kafalarında kurduğu hayat düzenin kaybolma
korkusundan her türlü haksızlığa boyun eğiyorlar maalesef.