- 530 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ERCİYES'TE FOTOĞRAF TUTKUSU VE ÖLÜMÜN BEYAZ YÜZÜ
Bugün hava berrak, ama yoğun bir lodos var, kar yumuşamış. Yarın yoğun kar yağışı bekleniyor. Ne olacağı belli olmaz. Bugün fotoğraf çekeceğim ve hava uygun olursa Hisarcık pistine gitmeye niyetliyim.
Tekir pistindeki ilk resim ve video çekimleri için, gondoldan inip, kayaklarımı taktım, kameramı da ayarladıktan sonra, bir elimde kamera tek batonla inişe geçtim. Doğuya doğru geniş bir pist, sağ tarafı develi tarafı ve oteller. Önümde yavaş kayan bir kız, onu geçmiyorum. benden arkasında yavaşça iniyorum. Önde çıkan kız, biraz gidince biraz sendeledi ve tutunamayıp düştü. Düşmeler genellikle komik olur, buzda karda düşenlere gülünür. Nedense gülmedim, yardım olanağım da yoktu, devam etmek zorundaydım. Yardım istenmedikçe kimse kimseyi rahatsız etmiyor. Video çekimi yaparak iniyorum. Sol elimde batonlar ve eldiven, sağ elimde cep kamera. Rahat iniyorum, buzlanma kalmamış. Pist boş. Bir grup öğrenci hocalarıyla tek sıra halinde önden gitti. rahat iniyorum.
İlk 200 metre bitmeden, bir an sallandım, ne olduğunu anlayamadım, ayaklarımın birbirleriyle vedalaştığını hissettim. Sağ ayağım yumuşak kara saplandı sanırım. Ne oldu bana, kayaklar bir tarafta ben bir tarafta, pistte yan yatmış kayıyorum. Kayaklar geride kaldı. Kamera sağ, sol elimde batonlar. Onları düşürmemişim. üç gündür düşmedim düşmedim diye kasım kasım kasılırken, nihayet bugün bu heyecanı de tattım.
Bembeyaz kar üzerine dağılan kayak takımlarımı toparladım, Kayaklarımı takmak beni çok uğraştırdı. Ayakkabıların altına yumuşayan kar yapışınca ayakkabılar kilitlenmiyor. Birini takıyorum, öbürü takılmıyor. Neyse son denememde kilitlendiler. İnadım inat deyip, kendimle inatlaşmayı bırakıp, tekrar çekim yapmadan aşağı indim.
İkinci çıkışımda bizim arkadaşları yine göremedim. Görevliye Hisarcık pistini sordum.
’’Gidersin abi. Bu taraf yol çok rahat ’’ deyince. yalnız başıma saptım soldaki Hisarcık pistine.
Pist dar ama, İniş rahattı. önümde iki genç vardı. Kız ağır ve dikkatli kayıyordu. Dik bir yerde kız yavaşlayınca ben de yanından geçmek istemedim, sağ tarafımız oldukça dik yokuş. Belki çarparız diye. Hazır durmuşken Buradan Hisarcık kapısının resmini çekeyim dedim. Erciyes’in Kuzey tarafında Hisarcık ve Hacılar kapısı var. Kayakları çıkardım. Cebimden kamerayı aldım.
Yüz atkım var, onu açıp selfie yaptım. Böyle yerlerde birisine resim çek demek çok angarya. Eldiven çıkar falan fılan. Kayak arkadaşım İzmirli Mustafa bey, buralarda ama buluşamıyoruz. Raşit beyle buraya geleceklerdi.
Ben resim çekme derdindeyken o anda eldiven uçmaz mı, üç metre aşağıda. Oldukça dik bir yamaç, ama yan yan inebilirim. İnip alayım dedim. Yanıma her ihtimale karşı bir baton aldım. Eldivene ulaştım eğildim tam alacağım, biraz daha uçtu. Hani deniz de deniz yatağı uçar sen gidersin, tam tutacaksın tekrar uçar. Onun gibi. O uçtu, ben indim. Yokuş aşağı inmek kolay oldu. Sonunda eldiveni yakaladım. Ama kar burada derindi. Derin ve yumuşak. İşin tehlikesi. yumuşak karın altında ne var. Bir baktım pistten 30 metre aşağıdayım. Kayaklar yukarıda, yanıma iyi ki bir baton almışım.
Eldiveni taktım elime. bir de yukarı bakayım. Aman Allahım dik bir kar yokuşu. Burasının bu kadar dik olduğunu aşağıdan yukarı bakınca belli oluyor. Karşımda koskoca bir dağ. Yandım dedim içimden.
İki adım attım, kaydım, ayni yere geldim. Birden beyaz ölümün soğukluğunu hissettim. Bir iki adım atıp tırmanıyorum. Ama hemen yoruluyorum. Yaş 65 senin ne işin var buralarda, Kayak senin neyine. Can çıkar huy çıkmaz sözü boşuna söylenmemiş. İnerken bastığım yerlere basarak çıkmaya çalışıyorum. En büyük yardımcım, elimdeki tek baton. Bu arada tepeden aşağı doğru sert esen rüzgarın bana ulaştırdığı kayak sesleri, umudumu artırdı, ama görünmüyorlar. Birkaç saniye sonra sağa keskin virajı dönünce bulunduğum yamaçtan gözüktüler. iki kişiydiler sesimin çıktığı kadar bağırdım.
’’İmdaaat..İmdat’’ diye, ’’yardım yardım’’ dedim.
Yardım gönderin. Neyse ki sesimi duymuşlar, belki yukarıdaki kayaklar dikkatini çekti, El salladılar. Sanırım tamam diye.
İniş pistinin sağ alt tarafındaki bulunduğum yamaç rüzgara kapalı ama yine etkileniyorum. Kayak montumun Kapşonunu kapatıp, başımı yasladım kar yığınına. Bir müddet bu durumda dinlendim. Soluklandım. Tekrar tırmanış.
Yolu yarıladım ama, çok yoruldum, bitip tükenmek buymuş demek. Ayaklarımdaki kayak ayakkabıları zaten ağır, ayaklarım kalkmıyor. Telefonu çıkardım, eldivenle olmuyor. eldivenimi çıkardım. Telefonu açtım, ekran mı buğulu, ben mi buğulu görüyorum. zorlukla 156 yı aradım. Cevap vermiyor. Şarjın bitmesini de istemiyorum, Dünya ile tek bağlantım bu telefon. Sanırım bulunduğum bölge çekmiyor.
Biraz daha kar üstünde yattım. Artık 10 metre kaldı ama, dik ve kar derin. çok yoruyor, sırtım yapış yapış ter. Yukarı yaklaştıkça buz gibi rüzgarın etkisi artı. Bereket kar elbiseleri, soğuk ve rüzgar geçirmiyor.
Bu tırmanış beni yorduğu gibi terde rahatsız ediyor, içerimde soğuk soğuk terlemeyi hissediyorum. Allah muhafaza kayıp gitsem, aşağıdayım, bir daha çıkamam. Beyaz ölüm bu demek ki, soğukluğunu hissediyorum. Yüreğim güm güm atıyor. Demek ki kalbim hala sağlam. Belki de en sağlam yerim. Bir kriz geçirsem. Erciyes’in zirvesiyle, bu bembeyaz karlarla bütünleşecek ruhum
Sırtımı yumuşamaya başlamış kara dayamış, dinlenirken, neler geçti aklımdan neler. Acaba burada donup kalacak mıyım? ölümüm bu buz gibi pamuk tarlasının içinde mi olacak.
Derler ya önce ağırlık çöker, bir rehavet, yavaş yavaş uyku bastırır, bırakırsın kendini yaslarsın başını bir yana. Ve derin bir uyku bir daha uyanmamacasına.
Sanırım günler sonra, seni merak edenler aramaya başlar. Tek ip ucu yol kenarındaki iki kayak ve bir baton.
Hadi dedim bırak karamsarlığı, en kötüsü yardımı beklersin, nasıl olsa gören var, ekip gönderir.
Karın üzerine yasladığım başımı kaldırıp baktım yukarı. Biraz dinlenmiştim.
Son bir hamle daha, yol gözüktü, gözüktü de bende derman yok. Soğuk terlemeler arttı, hasta mı olacağım ne. Son bir enerjiyle iki kulaç daha attım, artık karın üzerinde kulaç atarak ilerlemeye çalışıyorum. Ayaklarımın dermanı kesik, ellerim yardımcı oluyor.
İki adım daha atınca sert zemine temas etti ayaklarım. Oh... dedim. Moralim düzeldi. Kurtulma umudum arttı, doping yaptı bende bu sert zeminle temas. Hala yardım falan geldiği yoktu. Sırılsıklam bedenim artık soğuğu duyuyordu. Üşütme tehlikesi de arttı. Bir hamle daha dedim. Sert zeminde çıkış daha kolay oldu. Geri kaymıyordum. İki adım sonra yola bıraktığım kayaklarımla göz göze gelince. derin bir oh çektim. Kurtuldum dedim. Hayata dönüş ne güzel bir şey. Sürünerek yolun kıyısına vardım, elimdeki tek yardımcım batonla ayağa kalktım.
Kayaklarımın yanına geldim de ayakta duracak halim yok, halen soluk soluğayım. Biraz oturayım dinleneyim dedim. Karın üstüne oturdum, sırtımı yamaca yasladım, yamaç rüzgarı kesiyordu. Yanımdan biri geçti gitti. Seslenmedim de artık gerek yoktu.
Dinlenince kayaklarımı zor da olsa taktım. Yanımdan biri daha geçti. Ne oluyor diyen yok. Karşıdan Hisarcık yönünden jandarmanın kayak motorunu gördüm, arkasında sedye. Bana geliyor diye sevindim. Yanıma gelince Jandarmanın arkasında Bizim Raşit alb. oturuyordu. Beni kayacak durumda gördükleri için hızlarını kesip, durmadılar bile. Bir şeyler söyledi, motorun arkasından, bu sesler havada buz oldu uçtu gitti, motor sesinden anlamadım.
Onlar gidince terimi üzerimde fazla kurutmayayım dedim, Bıraktım beyaz pistin akışına kendimi. Yavaş yavaş temkinli bir inişle Hisarcık kapısına geldim. Çok terliydim. Orada ki kapalı kafede biraz dinlendim. bilet aldım. Burada fazla kalma olanağım yoktu, her an rüzgar nedeniyle, teleseyiç kapanabilirdi. Terim tam kurumamıştı, yolcu yolunda gerek deyip, teleseyiçle zirveye doğru yola çıktım. Bu gidişin tek dönüşü bu ya da bir araç bulup, karadan dönmek.
Tekir istasyonuna gidebilmemin tek yolu Erciyes’in zirvesinin yakınlarındaki teleseyiçin son durağında inip, soldan kuzey doğuya doğru inişe geçmek. Aşırı lodos teleseyiçi sallıyordu, iyice sarındım. İçimdeki fanilanın ıslaklığı oldukça rahatsız ediyordu. İnşallah üşütmem.
Teleseyiçlele yolculuğumuz 15 dakika kadar sürdü, belki daha fazla. İndiğim son durakta kimsecikler yoktu. Tekrar bir iki manzara çektim. Tekirdeki görevlinin tarifine göre iki yol var sağ taraf Hisarcık inişi, sol taraf Hisarcık ve Tekir inişi. Bu ara bir snowboard’cu genç indi teleseyiçten, bana yol sordu. Tekir yolunu. Çok biliyorum ya, Bende bana söyleneni söyledim.
Buradan devam edip sağa döndüm. Biraz dik iniş ama, çok rahat indim. Son inişte iki yol var eğer sağa dönmezsen, tekrar Hisarcık’a inersin. Ben son anda fark ettim. Sağa dönerek rahat bir inişle Tekir gondol istasyonuna geldim.
’’Oh be dedim. Kendi kendime. Buradan sonrası kolay’’
Kayseri de son 70 yılın en büyük kışıymış, kar, tipi soğuğa rağmen gondolların, gondolun çalıştığı sürece kaydık.
Tek başıma geldiğim Erciyes’te Kazasız (!),belasız güzel bir hafta geçirdim. Sivas caddesinde 1990-1992 de 2 sene oturduğum evimi gördüm. Pastırma sucuk aldım. Güzel bir nostaljik gezi oldu. Son günü yoğun tipiye rağmen uçağımız havalanınca oh dedi yüreğim. Tşk.ler Kayseri, tşk.ler Erciyes.
18.mart 2015
Kayseri
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.