Biliyorsun ki aşk;
Kalbimizin sıcaklığının evreni ısıttığı, buzdan daha soğuk bir günde;
Kirlenmiş bedenlerle masum olmayı öğrenebilmekti aşk.
Saçlarım düşerken yüzüme, ve kirpiklerim hafif inip kalkarken boynunda, kalbin avuçlarımın arasında, Tanrım, gerçek olabilir misin.. Biliyorsun, sorsan ağlayacağım..
Ve vedalar, hep kalbimi kırmışlardır. Paramparça etmişlerdir yüreğimi, kırmışlardır kalbimi. Ayaklarımın altına kırıklarla doldu dünyam, göğsüme batıyor, canımı acıtıyor.
Ve sevdim, ayla yıldız gibi, geceyle mavi gibi, güneşle ışık gibi, yaprakla yeşil gibi sevdim. Sevildim. Biliyorsun, dokunsan ağlayacağım.
Buralar çok kalabalık sevgilim, sevgimiz alev gibi parlıyor. Biraz yalnız zaman, biraz yalnız mekan, tüm dünyayı mı öldürsek?
Anlat bana hikayeni, çok küçükken neler kırdı kalbini, asaletin gözlerimi alıyor. Gerçek mi gözlerinin çizgileri yoksa bu bana kaderin bir şakası mı? Geçmişte yaşanılan şeylerin özrü olarak mı gönderildin, yoksa hepsi bir sanrı mı hayata tutunmam için?
Aşk, görebilmekmiş gözlerin kapalıyken karşındakinin sevgisini. Bilebilmekmiş yokken kimseler yalnızlığın artık bittiğini. Anlamakmış, dostluğun yüceliğini. Şiirleri sevemesem de hala, hala anlayamasam da, ayın sarı yüzünü sevilmekmiş.
Aşk simsiyah bedenlerle, beyazı sevebilmekmiş.
Ve çiçek kadar kırılgan ses tellerin titreşip güzel sözler söylerken ben bulutlara çıkıp iniyorum.
Kalbin avuçlarımın içinde, biliyorum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.