HAYDİ GÜLÜMSE
Gülerek bakmak yaşama, unuttuğumuz bir eylem mi acaba? Yüzlerde gülücükler gezinmiyor son zamanlarda. Yaşama sevincimizi mi kaybediyoruz diye düşünüyorum zaman zaman…Bir kabus gibi çöküyor yaşananlar üzerimize..
Birey olarak da mutluluğu, sağlığı ve huzuru mumla arar olduk!..Öyle sorunlar yüklenmiş ki omzumuza, belimiz bükülmüş. Doğrulmaya çalıştığımız anda bir yük, bir yük daha!..
Her şeye rağmen yine de yaşam devam ediyor!..Gülen yürekler ve gözlerle bakıp yaşama, sımsıkı tutmalıyız cesaretle elinden. Yaşam bize verilen bir armağan..Her anını kendimize, çevremize, ülkemize yararlı bir şekilde değerlendirmek olmalı amacımız. Bu değerlendirmeyi yaparken de tüm yaşananlara ve yaşayanlara duyarlı olmalıyız.
Son zamanlarda toplumun her kesiminde şiddet almış başını gidiyor!.. Çok tartışılıyor, çözümler üretiliyor, güya yaşama da geçiriliyor ama artan bir hızla çoğalmasına nedense engel olunamıyor.
Hepsi yüreklerimizi acıtıyor!..Her yaşanan olayda bir kez daha umutsuzluk bulutları dolaşıyor çevremizde. Umutlara kurşun sıkıyor sanki her olay!.. Değerlerimizi kalkan yapıp sahip çıkmalıyız, bize sunulan yaşama.
En çok da geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklarımızın yaşadıkları ve yaşattıkları kahrediyor bizi.
Şiddet okullara kadar girmiş durumda.Ellerinde silahlarla okula girebiliyorlar ve onlara göre haklı nedenlerle; hem kendilerinin hem de ailesinin ve çevresinin hayatlarını karartıyorlar.
Sigara kullanımı ve madde bağımlılığı ilköğretim yaşındakilerde bile, önüne geçilemez bir hızla yayılıyor.
Bizi biz yapan bütün değerleri silip atıyorlar. Büyüklere saygıları, küçüklere sevgileri yok.. Evde ebeveynlerini, okulda öğretmenlerini hırpalayabiliyorlar. Çevreye karşı duyarlılıklarını kaybetmişler!..
Nerede hata yapıyoruz? Doyumsuz, sorumsuz, ilgisiz, bilgisiz çocuklar nasıl yetişiyor? Geleceği nasıl emanet edeceğiz onlara?
Tüm gençlik değil tabii sözünü ettiğim. Pırıl pırıl, sorumluluğunun bilincince, duyarlı gençlerimiz şükürler olsun ki çoğunlukta. Kendilerini yetiştirmek için de aileleriyle birlikte büyük mücadele içindeler.
Aileleriyle dedik ya, işte problem de burada başlıyor uzmanlara göre. Yaşam koşuşturmasında maddi olarak çocuklara bütün imkanları sağlayıp görevimizi yaptık diyemeyiz. İlgi ve sevgi eksikliğini hangi maddi olanak karşılayabilir ki?
Çocuğun ilk öğretmenleri ailesi. Bütün temel değerleri onlardan aldıkları eğitimle kazanıyorlar. Sonra da öğretmenlerle birlikte aile eğitime devam ediyor…
Günümüzde yaşam şartları zorlaştıkça, günlük koşuşturma içinde eve bitkin gelen ebeveynler, ilgiden ve sevgiden yoksun bırakırlarsa çocuklarını; sorumsuz çocuklar yetiştirmenin temelinin atmış oluyorlar.
Bu konu ile ilgili bir hikaye hep yüreğimi sızlatmıştır.
Beş yaşında çocuğu olan bir baba eve yorgun geldiğinde ya gazete okuyor, ya televizyon seyrediyor.
Çocuk özlemle yanına yaklaşıp;
- Babacığım sana bir şey söylemek istiyorum. Diyor
Baba yorgun ,bıkkın, gazeteye, televizyona dalmış durumda;
- Görmüyor musun, gazete okuyorum.Hadi sen odana git!..Bak her şeyin var; bilgisayarın, oyuncakların. Beni meşgul etme, diyor. Bak ben senin bütün isteklerini karşılamak için deliler gibi çalışıyorum, evde bari rahat ver, diyor.
Çocuk özlemiştir babasının kokusunu, onunla sohbet etmeyi, oyunlar oynamayı. Boynunu büküp odasına gidiyor.
Bu tablo defalarca tekrarlanıyor.
Çocuk küçücük yüreği ve beyniyle düşünmeye çalışıyor. Babasını ondan uzaklaştıran işi mi acaba? Oyuncak almasın ona ama bir kere sarılsın, konuşsun onunla, azıcık da oynasın. Çok şey değil ki istedikleri ama babasının gözü işten başka bir şey görmüyor.
Bir gece tüm cesaretini toplayıp, en sevimli haliyle babasına yaklaşıyor çocuk;
- Babacığım sana bir şey sorabilir miyim?
Baba yine aynı ciddiyetle;
- Maç izliyorum görmüyor musun? Ben sana odana git demedim mi?
Çocuk gizlemeye çalıştığı gözlerindeki yaşlarla odasına gidiyor. Baba yaptığı hatanın farkında, çocuğun arkasından odasına gidip gönlünü almaya çalışıyor.
Çocuk yattığı yataktan doğrularak;
- Babacığım sana işte bir saat için ne kadar para veriyorlar? Diye soruyor.
Baba gururla;
- 20 dolar oğlum, diyor ve yine televizyonun başına gidiyor.
Çocuk bu kez heyecanla elindeki paraları saklamaya çalışarak;
-Babacığım; bana on dolar borç verir misin?
-Ne yapacaksın bu saatte oğlum? Diyor ama bir taraftan da rahat televizyon izlemek için hemen parayı çıkarıp veriyor. Çünkü alışmıştır çocuğunun maddi isteklerinin hepsini karşılamaya.
Çocuk koşarak odasına gidiyor, arkasından da babası…Çocuk yatağın altından daha önce biriktirdiği paraları çıkarıyor ve yirmi doları tamamlayıp babasına veriyor.
-Babacığım bana bir saatini verir misin? Diye soruyor.
Baba şaşkın, ne yapacağını bilemiyor ve çocuğa hiç sarılmadığı kadar sevgiyle sarılıyor.
İşte böyle ilgisiz büyüyen çocuklar arayış içinde oluyor belki!..İlgiyi başka taraflardan görünce; doğru mu, yanlış mı diye düşünmeden kapılıp gidiyorlar.
Yine televizyondan içimi burkan bir örnek;
Televizyonda evden kaçan kızını arayan anne kızına telefonda;
-Yavrum , canım, bitanem seni çok özledim, kokunu özledim ne olur gel diye gözyaşları içinde yalvarıyor!..Kızdan tokat gibi bir cevap;
-Anne sen bana hiç sarılmadın ki!.. Ne zaman bana “kızım, canım” dedin. Kokumu biliyor musun ki?
Anne perişan, dinleyenler şaşkın!..
İşte burada püf noktası…İlgi ve sevgi eksikliği…
Çocuklarımıza sevgiyle, ilgiyle sahip çıkarak onları en iyi şekilde yetiştirmek yarınlara güvenle bakmamızı sağlayacaktır.
Hep azarlayan, hep yapma diyen, hatalarını yüzüne vurup sevgilerimizi saklarsak güler yüzle sevgimizi aktarmazsak; bir gün çok geç olabilir!..
Gülümsemek…Ne kadar çok yüreğin kapılarını açmıştır. Aynalara bile gülümseyerek bakmak;güne mutlu hazırlar bizi. Evdeki herkese gülümsemek ve hoşgörülü olabilmek ne hayatlar kurtarmıştır.
Dışarı çıktığımızda gülümseyerek bir “günaydın” veya “merhaba” nasıl da yürekleri hoş eder.
Haydi gülümseyelim hayata ve yaşamın bize sunduğu her şeye…
Sezen Aksu’nun şarkısı çınlasın kulaklarda;
“Gülümse hadi gülümse bulutlar gitsin
Yoksa ben nasıl yenilenirim hadi gülümse”
Gülümseyen bir yaşamda ne kadar güzellik varsa hepsi sizinle olsun!..
Sevgiyle kalın!..
-----------------------------------------------------------------------------------------------------
ÇOCUK TERBİYESİ, ÇOCUĞA SAYGIYLA BAŞLAR... ( Emerson)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.