- 582 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
ŞEHZADE
Yüksek ve karlı tepelerden savaş kokusunu taşıyan rüzgar , uğuldayarak esiyordu . Savaş alanındaki büyük çadırında istirahat’a çekilen Genç Şehzade çadırından çıktı ve delice esen rüzgarı kokladı.Gözlerini kapattı.Derin bir nefes aldı ve birkaç saniye sonra koşar adımlarla çadırına girdi. Miğferini giydi ve kılıcını alarak dışarı çıktı.Yüksek ve kararlı bir sesle "Uyanın ve ateşleri söndürün" diye bağırdı.
Şehzadenin sesini duyan ordu kalktı ve ısınmak için yaktıkları bütün ateşleri söndürdüler.Oldukça sık bir Ormanın içinde bulunuyorlardı.Hemen arkalarında karlarla kaplı ufak bir göl vardı. Başta şehzade ve 150 kişilik ordusu ağaçların arasına saklanarak beklemeye başladılar.Zifiri karanlıktı.Genç şehzade sessizce orduya gelenleri ölmeleri pahasına öldürmeleri emrini verdi.
Şehzade bir gözcüyü baş işareti ile etrafı gözlemesi için gönderdi.Ortalık zifiri karanlıktı.Gözcü ay ışığının sağladığı hafif ışık ile gelenleri çok az görebiliyordu.Sadece hışıltı sesleri geliyordu.Gözcü gelen hışıltı seslerine doğru odaklandı.Gelenler çok kalabalıktı.Yaklaşmaya başlamışlardı.Gözcü gözlerine inanamıyordu. Bunlar Gonbiler’di.
Gonbiler Uzun bacaklı, iri gözlü , saçsız ve dik kulaklarının hemen üstünde sivri boynuzları olan yaratıklardı .Gonbiler kördü ama çok hassas olan koku alma ve ses duyma becerileri ile kusursuz bir savaş makinesi ve vahşi birer yaratıktılar.
Gözcü koşarak şehzadenin yanına geldi.şehzadeye yaklaştı ve yanındakilerin duyamayacağı bir sesle kulağına "gonbiler" geliyor dedi.
Şehzade şakın ve titrek bir sesle orduya sessizce karla kaplı olan göle girme emrini verdi. Böylece Gonbiler ordunun kokusunu alamayacaktı.Yavaş yavaş geri çekilerek buz gibi suya ses çıkarmadan tüm ordu girdi.
Gonbiler çok kalabalıktı.3 ve 4 ’ lü saf düzeninde hızlı adımlarla yürüyorlardı.Dayanılmayacak derecede pis kokuyorlardı.Niyetleri çok açıktı o da İSTİLA...
Megy, siyah kısa saçları ve iri siyah gözleri olan 35 ine gelmiş uzun boylu olgun bir kadındı. Eşi tedle anne ve babasının itirazına ragmen evlenmişlerdi. Ancak son zamanlar boşanmanın eşiğine gelecek kadar kötü bir duruma gelmişlerdi.Her anları birbirlerine hakaretle geçiyordu.
Megy bir haftanın yorgunluğundan sonra Pazar sabahı uyanır uyanmaz önce sigarasını yaktı ve bütün haftanın stresini atmak için ağzında yanan sigara ile kendine bir kahve yaptı. Eşi Ted erkenden kalkmış bahçedeki ağaçların dallarını buduyordu.Oğlu david geçen hafta 15 ine basmıştı.O da kendi odasında hala uyuyordu.
Megy kahvesini mutfakta yudumlarken içeri Ted girdi.Birbirlerine bağırıp hakaret etmek için bir sebebe ihtiyaç yoktu.Yine birbilerine hakaret etmeye başladılar.O kadar yüksek sesle bagrısıyorlardıki odadaki david sese uyandı.Yüz üstü yatakta yatarken sag eliyle açık olan müziğin sesini dahada çok açtı.
Megy o sinirle evden çıktı.Arabasına binerek annesinin evine gitti.Kapıda annesi jessica karşılaďı hemen arkasında ise babası willy vardı.Annesi hiç evlenmelerini istememişti.Kızının bu duruma düşmesinden dolayı her fırsatta bunu hakettiğini söylüyordu.Babası ise hem eşini hem de kızını sakinleştirmeye çalışıyordu.
Jessica o kadar sinirliydi kı suratı kıpkırmızı olmuştu.çok yüksek bir sesle bağırarak
Jessica:
Megy bu eve bir daha sakın gelme.
Defolllll gittttt.....
Dedi ve arkasına dönerek eve girdi...
Babası willyde eşi jessicayı sakinlestirmek için eve girdi.
Megy, bir türlü yalnızlık ve kaybolmuşluk duygusunun önüne geçemiyordu. Agresif ve hırçın tavrıyla da hep dikkat çekiyordu. Herzaman böyledi.Artık herşey ve herkes onu boğuyordu.Kimseye tahammül edemiyordu.
Megy ağlarak arabasına tekrar bindi ve bir yandan direksiyona vuruyor.Bir yandanda hepinize lanet olsun diye bağırıyordu.
Megy, bir türlü yalnızlık ve kaybolmuşluk duygusunun önüne geçemiyordu. Agresif ve hırçın tavrıyla da hep dikkat çekiyordu. Herzaman böyledi.Artık herşey ve herkes onu boğuyordu.Kimseye tahammül edemiyordu.Uzağa herkesten uzağa çok uzağa gitmeliydi.Sadece gaza bastı.Belirli bir rotası yoktu.Sadece uzaklaşmak istiyordu.Arabasıyla o kadar çok yol gitmiştiki karanlık bastırmıştı.Saate baktı saat akşam 18.00 dı. 4 saattir aralıksız araç kullanmıştı.
O esnada herzaman kullandığı yoldan farklı bir yolda olduğunu farketti.Bu ıssız yola nasıl girdiğini düşünürken , kendisine hafif gülümsemeyle bakan uzun boylu siyah şapkalı boydan boya siyah deri pardesüsü olan birini gördü ve aniden frene asıldı fakat çok geç kalmıştı. Arabayı durdurdu.Ağlamaklı ve telaşlı bir şekilde yere uzanarak arabanın altına baktı o da ne ; kimse yoktu.Bir anlam veremedi stresli geçirdiği günlerden sonra adamın hayal olabileceğini düşünerek kalktı. O sırada çarptığı o adam hafif gülümsemeyle Magynin omzuna hafifçe dokundu.
Magy korkma, ben solomon.
Ardından dünya karardı.Gerçek ile düş arasında Megy bu esrarengiz adamla konuşmaya başladı.
Ve bu esrarengiz adam, Magy’i o an için bilinmeyenlerden aydınlığa çekebilecek, onu rahatsız eden etkenleri bir anda kaldırabilecek güce sahip olan tek kişiydi.
Tabi ki bu Magy için bedelsiz olmayacaktı................
Adının Solomon olduğunu söyleyen adam
Magynin elini tuttu ve şöyle devam etti ;
Bir hediye düşün Magy
Bu hediye seni diğerlerinden farklı kılacak
Bu öyle bi hediye ki;
Sana herşeyi unutturacak.
Herşeyi ama herşeyi ,
Acılarını, hüzünlerini,günahlarını herşeyi tüm geçmişini unutturan bir hediye
Bu acılarına sebep olanların hepsini unutacaksın .
Magy
Herşeyi Unutmak ister misin ?
Geçmişini öldürmek ister misin?
Sadece başımı salladım.
Çünkü geçmişimi bana acı veren herşeyi ama herşeyi unutmak istiyordum.
Kurtulmalıydım bu ağır yükten...
Ve o anda;
Geçmişteki ben ölürken
Artık yepyeni bi hayatın kapısını açmıştım.
Artık acılarıma sebep olan herkesi ve herşeyi unutacaktım
İnsan neden herşeyi unutmak ister?
İşte bende o sebepten dolayı herşeyi unutmak istemiştim.............
Malesef eski hayatımı rafa kaldırırken bu yeni başladığım hayatın anahtarını da isteyerek kendi elimle Solomon’a vermiştim.
Solomon yine o gülümsemesiyle başını salladı.
Elini hafifçe omzuma koydu.
Ve tekrar dünya karardı.Kendime geldiğimde arabanın içinde uyuyakalmış olarak kendimi buldum.Hemen saate baktım.Akşam 20.00 olmuştu.
Lanet olsun 2 saattir burada uyuyakalmışım dedi.
Magy Solomon ve onunla konuşmalarına dahil hiç bir şey hatırlamıyordu.
Araca bindi ve evine doğru aracı sürmeye başladı.Evine vardığında saat 22.00 olmuştu.Aracı herzaman olduğu gibi garaja sokmak istedi ama garajda daha önce hiç görmediği bir araç vardı.Aracını yola parketti.Tedle tekrar kavga etmek istemiyordu.Yavaş yavaş ses çıkarmadan anahtarı göbeğe sokmaya çalıştı ama anahtar bir türlü göbeğe girmiyordu.Kapıyı açamayınca daha da öfkelendi.Arka bahçeden mutfak kapısına yöneldi.O esnada mutfakta 55-60 lı yaşlarda bir adam ve kadın olduğunu farketti.Karşılıklı oturmuş gülüşüyorlardı.Tedin akrabaları olabilirdi.Merakı dahada artmıştı kapıya daha da yaklaşınca 35 yaşinda bir gencinde onlara kahve yaptıgını gördü.
Genç çocuk;
Baba herzamanki gibi şeker koymuyorum
Dediğini duydu.
Kapıya dahada yaklaşınca gencin oğlu davide çok benzediğini farketti.O esnada genç adam dısarıda birinin olduğunu farketti.
David:
Baba dışarda biri var..!
Yaşlı Adam:
Kim var orada
Kim var.........
kimsin
David tüfeği ver bana çabuk
David çabuk
Silahı alan yaşlı adam hemen bahçeye yöneldi.Megy neler olduğunu kavramaya çalışıyordu.Bunlar kimdi?ama zamanı yoktu.Deli bir adam elinde tüfekle bahçeye çıkmak üzereydi.Magy o esnada kaçmaya karar verdi.Tanımadıkları insanlar kendi evindeydi.Ve kendi evinde onu öldürmeye çalışan insanlar var dı?Bahçeden yola doğru kaçarken araca bindi.Tam o esnada yaşlı adam ateş etmeye başlamıştı.Mermilerin isabet etmesiyle arka cam tuz buz oldu.Magy hemen oradan uzaklaştı.
Magy;
(İç ses)
Bu neydi şimdi........
Polise gitmeliydi.Eşi ted ve oğlu davidin hayatı tehlikedeydi.Evinde tanımadığı insanlar vardı.Ve kendisini öldürmeye çalışıyordu.Anne ve babasının evi daha yakındı.Direk oraya gitmeye karar verdi.Aracı parketti.Koşarak eve yöneldi.
Megy:
Bir yandan kapıya vuruyor.Bir yandan da Anne baba diye bağırıyordu.Zaman geçiyor ama kapıyı kimse açmıyordu.Dahada hızlı vurmaya başladı.Yine kapıyı açan kimse gelmedi.O esnada salonun ve dış kapının ışığı yandı.
Megy ; kapı açılmadan anne ,baba bana yardım edin.Tedle david evde yok.Biri bana ateş actı derken bile nefes almakta zorlanıyordu diyerek feryad esiyordu.
Kapı açıldı
Kapıyı açan 80 li yaşına gelmiş.Yürümekte görmekte ve duymakta zorlanan yaşlı bir adamdı.Adam gözlüklerini zorda olsa taktı.Ve kapıyı çalan kisiyi seçmeye çalışıyordu.Megy tam göremiyordu.Megy ise net görüyordu....
Kapıyı açan babası Willy di.
Megy;
(iç ses)
Bu bi kabus olmalı.....
Olamaz.....
Benim babam 60 yaşında
Bu yaşlı adam 80 ve üzeri
Bu babam değil
Değil
Babam değil...
O esnada yaşlı adam konuştu.
Yaşlı adam:
Kime arıyorsunuz.
Diyince
Magy o yaşlı adamın babası olduğunu anladı.
Bir tuhaflık var dı?
Hiç ses çıkarmadı ve ger geri adımlarla ses çıkarmadan yol kenarındaki arabasına bindi.Direksiyonu iki eliyle kavrayarak telaşlı telaşlı yüksek sesle konuşmaya başladı.
Magy;
Sabah 10.00 da kalktım.
Duş aldım.
Kahve içtim.
Evet kahve içtim
Tedle kavga ettikten sonra evden çıktığımda saat 12.00 di.
Annem ve babamın yanına girip çıkmam zaman almadı.
Aralıksız 4 saat araç kullandım.
Bi ara saate baktım saat 20.00 dı.
Evet aksam 20.00 di.
Yol kenarında uyuyakaldım.
Kalktığımda saat 22.00 dı.
Evet , evet , evet
Evden ayrılalı 10 saat bile geçmedi.
Düşün, düşün , düşün atladığım bir şey var mı?
Evet doğru 10 saat geçmedi
Evet 10 saat
Magy bu karmasada neler olduğunu düşünürken.Solomon onu karşı caddenin flu yanan ışığin altında o nu seyrediyordu.....
Texas Polis Karakolu : (Sabaha karşi 04.00)
Polis memuru Andersoon :
Seni rahatsız eden eğer geçmişinse onlardan kaçıp saklanamazsın. Geçmişinle yüzleşmekten başka çaren yok.Söyle bana, Babam ve annem dediğin kişiler seni daha önce hiç görmediğini ilk defa burada gördüklerini söylüyorlar.Ve bi çocuğun olduğunu iddia ediyorsun.O zaman bir eşinde olmalı.Eşin ve çocuğunun ismini söyle.Söyle hemen bulalım.Kimse sana inanmıyorken benim sana inanmamı nasıl beklersin? Peki aslında sen kimsin? Ben sana söyliyeyim, İnsanların gece yarısı bir anda karşısına çıkıp ben sizin kızınızım diyebilecek kadar kaçık bir deli...............…
Megy’in hatırlayabildiği tek şey budur. Şimdi ise karakolda polis memurunun masasının karşısında tahta bir sandalyede otururken bir şeyler hatırlamaya çalışıyordu .Kendinden emindi.Ama ona kimse inanmıyordu.Polis memuru anderson Megyi o yaşlı adam ve kadını bir daha rahatsız etmemesi gerektigini söyleyerek sebest bıraktı. Magy hatırladığı kadarıyla evini aramaya başlar.Anne ve babasının evi buradaysa kendi evide yakında olması gerektiğini düşünür.Evet Evini bulmayı başarıp kocası James’e kavuşunca kâbusunun sona erdiğini düşünür ama yanılıyordur. Çünkü kocası onu reddetmekte ve bir çocukları olmadığını iddia etmektedir.
Sırlar aydınlanmaya başladığında ve Magy yavaş yavaş hatırlamaya başladığında kâbusunun daha yeni başladığını anlayadı....