- 693 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
ADALET VE CİNNET
Çağlar boyunca insanlığı en fazla ilgilendiren kavram budur.Toplumların ve fertlerin cinnet kaynağı adaletsizlik olmuştur.Adalet, kavram olarak kesinlikle eşitliğin karşılığı değildir. Böyle anlarsak yanılırız.Varolan imkanların hakkaniyetle kullanılması adına mevcut ototritenin alacağı tavrın adıdıdır adalet.Yani,önce hakemin kullanacağı bir estrümandır. Bütün filozoflar elbet kafa yordular,dinler,ideolojiler en fazla bu kavramı tartışıp durdu. Üzerinde hepimizin ittifak edebileceği bir adalet tarifi de yapmak güçtür.Siz tartmaya uğraşırsınız ancak,insan yaratılış itibariyle çokgenlidir ve her özelliğini terazi çekmez.
Yaratılışın eşit olmadığını söylemekte bir mahsur yoktur.Zaten böyle bir eşitlik sözkonusu olsaydı böyle bir kavrama gerek olmayacaktı. Demek adalet duygusunu geliştiren en büyük etken eşitsizliktir. Acaba eşitlik mümkün müdür? Biraz düşünce egzersizi yaptığımızda bunun da mümkün olamayacağını görürüz.Böyledir de neden biteviye feryadederiz?!..
Benim kanaatim,bütün canlılar gibi,bütün insanlarda orjinaldir.Hiçbir hayat biribirine asla benzemez.Mutlaka ayırıcı net özelliklere sahiptir.Bütün bu kaynayış ve oluş,dönüş ve deyişim içerisinde neyin eşitliğini sağlayabiliriz? İdeolojiler çok kafa yordular bu işe. Paylaşmada bir eşitlik düşünebilir miyiz diye. Üretime katılmaktaki farklılıklar,tüketimdeki dağılımı doğrudan etkilediğinden buna imkan bulamadılar. Kimin hakkını, neye göre,kime vereceksiniz? Bu kapıdan girilerek bir yığın proje üretildi ama,hiçbiri toplumlar genelinde kabul görmedi.Demek haklılıkta çoğu zaman gayeyi gerçekleştirmeye yetmiyor.Bütün bunlara ramen adalet istiyoruz,isteyeceyiz!..
Feodal yapıdan,imparatorluklara,modern devletlere gelinceye kadar insanlık çok badireler atlattı,olaylar yaşadı.Bu tamıtamına çetrefil bir geçmiştir.Dünya,varlık,insanlık yakamozlar gibi oynak bir seyir izler,hiçbir şey yerinde biteviye durmaz.Buna ramen üretim ve tüketim araçlarının kıt olduğu,dünya çapında nüfus yoğunluğunun az olduğu,kısmen de olsa dingin diyebileceğimiz dönemlerde bir şeyleri daha adilce paylaşmak mümkün olabilirdi.Zaman zaman insanları kısmen memnun eden uygulamaları tarih kaydeder.Elbette bu uygulamalar bu gün bizim anladığımız modern anlamda uygulamalar değildir.
Paranın gerçek gücüyle küresel ve lokal yağmaların yaşandığı bu iklimde, adalet ve adaletsizlik ne anlama geliyor? Batılı anlamda adaletle,doğulu anlamda adalet aynı şey midir? Adalet dediğimizde insanlık aynı şeyimi anlar? Kesinlikle hayır! Aynen diğer olaylara bakıldığı gibidir.Herkes penceresinden neyi görüyorsa bütün manzaranın ondan ibaret olduğunu varsayar.Bu gerçeklere ramen çabalar devam etmiş,temelde adalet adına insanların bir takım istekleri öne çıkartılarak,bazı kavramların içi doldurularak sonuç alma çabası güdülmüştür.Yaşama hakkı,eğitim hakkı gibi,ana kavramları örneklememiz mümkün.Genelde bu çabalar sürerken,özelimizde,ülkemizde,kısaca neleri düşlememiz mümkündür?
Adalet kavramının anlam kazanabilmesi için kesinlikle feodal yapının,müridizmin,aidiyet duygularının çözülmesi gerekmektedir.Ne demektir bu? Öz olarak insanın üzerine borç olan kendini gerçekleştirme çabasına son vererek,hayatını bir başkasına ihale etmesidir.Böylesi ihale edilen hayatların olduğu yerlerde ve ülkelerde adalet duygusunu benimsetmeniz mümkün değildir. Çünkü her birey hayatını ihale ettiyi kalesine taş taşımaktadır. Bunu yaparken adalet duygusu onu pek ilgilendirmez,elinde değil. Yasaları yeterince uygulayamazsınız herkesin özel ve kısmi yasaları vardır. Caddede ikiyüz kişinin sopalarla dövüştüğünü gördüğünüzde hayret edersiniz,ya hu bu nasıl iş? Böyle bir olayın olduğu yerde de şahit-tanık bulamazsınız. Herkes kendi aidiyetinin ardında olacaktır,olmaktadırda. Sokak ortasında gündüz saatinde insanlar tabancayla vurularak öldürülür şahit bulamazsınız. Gerçek olan olayı onlarca kişinin gördüğüdür. Faili meçhul kaydedilir.Polis,jandarma birtür gözaltı yapar,hakim serbest bırakır,bu yan da kıyamet kopar,bu nasıl adalet? Katil hakime kimi vuracağını haber vermemişti ki,ne bilsin?.Hukuk ispat-kanıt,tanık-şahit ister.Sen,klanına,boyuna,cemaatine,partine,derneğine göre tanıklık yaparsan-ve ya hiçbir şey yapmazsan,yapamazsan hakim ve kim ne yapacak?
Kanımca tüm bu yaralara merhem olacak,cinnetimizi cennete dönüştürecek,bireyin ruhen ve bedenen kendini gerçekleştirmesidir.Erdemli-kaliteli bir birey olmadan hiçbir değerin anlam kazanacağına inanmıyorum.Kimsenin hayatını başka hayatlara ihale etmek gibi bir lüksü olamaz.Elbette her bireyden de aynı kaliteli sonucu beklemek abestir.
Birdüşünce egzersizi yaptım.Zaman ayıracak dostlara şimdiden selam,saygı...
YORUMLAR
Toplumsal bir yarayı dile getirmişsiniz.Gelişmemiş, gelişmekte olan bütün ülkelerin asli problemlerinden bunlar.Adalet mülkün temelidir .Temeli yok görünen adaletin.Olsaydı böyle yakınır ,şikayet eder,hatta isyan edip sokak ortasında bir cana kıyım olurmuydu? Öyle bir dengesizlik sözkonusu ki,adaletsizlik demiyorum çünkü yok! bunun adı dengesizlik.Çok hoş gelmiyor kulağa ama ... öyle.Hiç birinden sözetmek istemiyorum.............Çünkü ; üzgünüm ama geçerli adalet maddi gücünüzle sağlanıyor.
Kanımca tüm bu yaralara merhem olacak,cinnetimizi cennete dönüştürecek,bireyin ruhen ve bedenen kendini gerçekleştirmesidir.Erdemli-kaliteli bir birey olmadan hiçbir değerin anlam kazanacağına inanmıyorum.Kimsenin hayatını başka hayatlara ihale etmek gibi bir lüksü olamaz.Elbette her bireyden de aynı kaliteli sonucu beklemek abestir.
*****************************************
Haklısınız efendim...
Saygıyla.
Harikasınız Hocam;
Adaletin fazilet sahibi bir gönülde vicdan demek olduğunu yalın ve örneklemelerle anlatmışsınız bizlere.
Başımızı yastığa dingin koyabilmemizin adıdır adalet, bazen yastık yerine taş olsa da baş koyduğumuz, o huzur bizi kuş tüyünde yatıyor zannına götürür...
Yardılışta adaleti sorgu, oluşumdur diye düşünüyorum.
Doğum ve ölüm gibi.
Rahim dışı doğum olmayışı, sperm ve yumurtasız var olup ta doğulamayacağı, ruh bedeni terk etmeden(beyin ölümü olmaksızın)ölemeyeceğimiz gibi, her canlının ancak kendi türünde doğuracağı şekli ile, nasıl var olduysak bir şekilde yok olacağımız gerçeğindedir adalet.
Eksiklikler, özür (kusur) olduğunda sonucunda yine adalet vardır bozuk sonucunda. "ne kadar harç, o kadar inşa." misali. Harcın sağlamlığıncadır olması beklenen vicdanı. Bundan farklı adalet aramak, fikrimce ya fazlalık ya eksiklik sonucu :))
Yürek gücünüz hiç eksilmesin.
Sevgi yüklü saygılarımla.
Güzel bir konu güzel yerlere dokunuyor yazınız.Eskıden gelme bir kulturumuz var onu sozlede dıle gelmiş ''bana dokunmayan yılan bin yaşasın'' diye burada tam yerı dıyorum bananecılık artık yaşantımıza işlemiş.7 den 70 e bunu böyle yaşıyor ama adalet için aglamayı da eksık etmıyor...))
Bilmiyorum çözülecek bir olgu gibi görünmüyor.nasıl çözülür acaba....
Kaleminize saglık....
sevgiler....
Yaratılışın eşit olmadığını söylemekte bir mahsur yoktur.Zaten böyle bir eşitlik sözkonusu olsaydı böyle bir kavrama gerek olmayacaktı. Demek adalet duygusunu geliştiren en büyük etken eşitsizliktir. Acaba eşitlik mümkün müdür? Biraz düşünce egzersizi yaptığımızda bunun da mümkün olamayacağını görürüz.Böyledir de neden biteviye feryadederiz?!..
***********************
bEN BU KALEMİ İŞTE BU YÜZDEN SEVİYORUM BELKİ DE...Önce soruyor...sonra sorguluyor ardına kendince onca nedeni sıralıyor.Ben payıma kıssadan hisse aldım Hocam ...Gün gibiydi...sevgimle NeNa