- 1795 Okunma
- 9 Yorum
- 2 Beğeni
İMAM ZEYNEL ABİDİN HAZRETLERİ (R.A), NOEL BABA ve COCA COLA
Ülkemizde yaklaşık her yıl sonunda -yani yeni bir yıla girerken- olduğu gibi bu yıl da Noel Baba denen hayali şahsiyet,tartışmaların odağında.
Evet hayali şahsiyet dedim ama bakalım gerçekten de hayali bir şahsiyet mi Noel Baba? Daha da önemlisi Hz. Ali’nin(R.A) Oğlu Hz. Hüseyin’in(R.A) Evladı olan Hz. İmam Zeynel Abdin(R.A) ile ne alakası var ki yazıya İMAM ZEYNEL ABİDİN HAZRETLERİ(R.A) VE NOEL BABA diye bir başlık attım? Bir de Coca Cola var tabii ki.
İşte bu günkü konumuz bu.
Önce Noel Baba’dan başlayalım.
Efendim artık bilmeyen yok. Noel Baba aslında Aziz Nikola’dan doğmuş bir hayali şahıs.
Peki Aziz Nikola kim?
Onu da biliyoruz: Bizim Kaş ilçemize bağlı Demre’de dünyaya gelmiş bir Hristiyan rahip… O zamanki adıyla Likya olan bölgenin Patara denen şehrinde dünyaya gelmiş. Gençliğinde Mısır ve Filistin’i dolaşmış. O dönemlerde Roma imparatoru olan Diocletian’ın ( Bizim kaynaklarda Dakyanus olarak geçer ) Hristiyanlara çok işkence yaptığını görünce üzülmüş ve Demre’ye geri dönmüş ( Dakyanus’un zulmünü Ashabı Kehf=Yedi uyurlar kıssasıyla biliyoruz )
Demre’de psikopos olmuş. Psikoposluğu döneminde her yılın 6 Aralık gününde çocuklara şeker dağıtmış. Sonra İmparator Büyük Konstantin döneminde İznik konsiline katılmış( MS.325 ) Yani Hz. İsa’nın sadece bir insan ve peygamber değil doğrudan doğruya tanrı olduğunu kabul eden konsile katılmış Psikopos Nikola.
Oldukça iyiliksever bir insanmış. Hatta yoksulluk nedeniyle fuhuşa sürüklenmek üzere olan üç genç kızın çeyiz masraflarını ödeyerek onları evlendirdiği,öldürülüp tuzlu suya bastırılan iki çocuğu canlandırdığı gibi rivayetler dolaşıyormuş etrafında.
Derken efendim her fani gibi Aziz Nikola da ölmüş ve Demre’deki mezarına gömülmüş. Ama ünü o kadar yayılmış ki mezarı her yıl akın akın ziyaretçilerle dolduğu gibi onun başlattığı 6 Aralıkta çocuklara şeker dağıtma geleneği ‘’Aziz Nikola Günü’’ olarak kutlanmaya devam etmiş.
Daha sonra dünyanın en açıkgöz tüccarları olan İtalya’nın Bari şehri denizcileri 1087 tarihinde Anadolu Selçuklu Devletindeki karışıklıklardan da faydalanarak- Demre’ye gelip Aziz Nikola’nın kemiklerini mezardan çıkarmışlar ve götürüp Bari şehrinde bir mezara gömmüşler. Böylece yaklaşık 700 sene sonra Demre’li Aziz Nikola, olmuş ‘’ Bari’li Aziz Nikola’’ Haliyle Hristiyan ahali artık Demre’ye değil Bari’ye gider olmuş.
Yüzde yüz yerli olan bizim Psikopos Nikola’nın adı daha sonra Hollandalı göçmenler vasıtasıyla taa Amerika’ya taşınmış ve orada da Santa Claus’a dönüşmüş.
Aziz Nikola adına Avrupa’da pek çok kiliseler, katedraller yapılmış, pek çok şairin ve ressamın şiir ve resmine konu olmuş bizim Aziz Nikola.
Nihayet karikatürist Thomas Nast 3 Ocak 1863 yılında Harper’s Weekly adlı bir dergide Aziz Nikola’yı çocuklara hediye dağıtan göbekli, kukuletalı yaşlı biri olarak resmetmiş. Yani Artık Aziz Nikola Noel Baba’ya dönüşmeye başlamış. İlle velakin dikkat edecek olursanız bu ilk çizim/çizimler şu andaki klasik Noel Baba’dan biraz farklı.(Resim 2)[Bu arada bir yanlış anlamaya yol açmamak için hemen belirtelim: Bu tarihe kadar Hristiyan dünyasında Noel elbette ki kutlanıyordu Christmas olarak. Ama Noel Baba diye bir kavram yoktu. Aziz Nikola ise anılmaya devam ediyordu.Mesela Aziz Nikola Günü’nde "Çocuk Piskopos" olarak adlandırılan bir erkek çocuğunu, temsili olarak, Kutsal Masumlar Günü’ne (28 Aralık) kadar piskopos atamak, tüm Avrupa’da yaygın bir gelenekti.Yani Noel ve Noel Baba farklı kavramlardır. ]
Peki günümüzdeki kırmızı elbise ve kırmızı kukuletalı, göbekli, beyaz uzun sakallı, tonton bir tip olan Noel Baba nasıl ortaya çıkmış?
Efendim insanların dini duygularını ve hassasiyetlerini sömürerek kazanç elde etme işi zannedildiği gibi sadece İslam coğrafyasında olan bir şey değil. Bu işin pîri üstadı aslında batılılar ve bilhassa Yahudilerdir.
Coca Cola sahipleri bakmışlar ki insanların bu Noel Baba’ya ilgileri oldukça fazla, hemen devreye girerek Resim 4 de gördüğünüz Noel Baba imajını piyasaya sürmüşler 1931 yılında. Bu yeni imajın mucidi ise Haddon Sundblum dur ki bu şahsa Amerikada bile ‘’Father of Christmas’’ yani ‘’ Noel’in Babası’’ denmektedir. ( Resim 3)
Peki o Ren geyikleri ne alaka?
Noel Baba’nın hediye getirmesi geleneği, İskandinav Mitolojisi’ndeki tanrı Odin’e dayanır. Odin, uçan atı Sleipnir ile avlanmaya gittiğinde, çocuklar Sleipnir için çizmelerinin içine havuç ve saman koyup şöminenin yanına asarlardı. Odin’in bu iyilik karşılığında çocuklara hediye ve şekerlemeler getirdiğine inanılırdı. Zamanla bu gelenek Avrupalı göçmenler vasıtasıyla Amerika’ya ulaştı. Çizme yerine büyük çoraplarkullanılmaya başlandı ve bu gelenek Noel’e dahil oldu.
Çam peki?
O da Hz İsa tekrar yer yüzüne inince bir çam ağacına konacağı için.(Hritiyanlar böyle mi inanır bilmiyorum ama bizim hocalar çam ağaçlarının süslenmesi işini böyle anlattılar hep.)
Hepsini alt alta koyduğumuz zaman gördüğümüz şey ne peki? ‘’ Tüket, tüket, tüket…Harca, harca, harca’’ Hatta öyle ki ‘’ Kahrolsun Kapitalizm’’ diyenler bile Noel ve yılbaşı geldiğinde ellerini ceplerine atsın ve ‘’Aaa ne varmış, senede bir biz de eğlenmeyelim mi?’’ desinler. Kısacası vahşi kapitalizmin en sevimli yüzü…
Neyse…Tüm ana hatlarıyla olmasa da bu gün bu ülkede ‘’ İyilik ve hoşgörü sembolü(!)’’ Noel Babayı tanımayan yok.( Benim dört yaşındaki torun bile tanıyor. Hatta dayılarının adlarını unutuyor ama Noel Baba adını unutmuyor. )
Peki İmam Zeynel Abidin Hazretlerini(R.A) tanıyan var mı? Bu soruya sanırım Sünnilerden bir kaç kişi ‘’ Evet tanıyoruz Hz. Hüseyin’in oğludur’’ diye cevap verirler, Aleviler ise ‘’ Nasıl tanımayız o bizim 12 İmamımızın dördüncüsüdür. Cem evlerimizde resmi var.’’ Derler. İnanın o kadarına bile razıyım aslında. O kadarını bile bilen pek yok.
Evet geldik Noel Baba’lı bir yazıda Hz. Zeynel Abdin’in(R.A) ne işi olduğu konusuna:
Biliyor musunuz eğer bizler güya %99 u Müslüman olan bir ülkede Hz. Zeynel Abidin’i(R.A) yeterince tanısaydık daha doğrusu benimseseydik , onu bir nebze olsun anlayabilseydik bu gün hayranlığımız Noel Babaya değil ona olurdu. Dört yaşındaki torunlarımız Noel Babayı da tanırlardı belki ama Zeynel Abidin(R.A) Hazretlerini daha fazla tanırlardı.
Peki Zeynel Abidin’i(R.A) ne kadar tanıyoruz.
Çok değil maalesef. Onun Kerbela’da babası Hz. Hüseyin(R.A) ile birlikte bulunduğunu ancak çok hasta ve çocuk olması sebebiyle direkt Yezid’in ordusu ile olan savaşa katılamadığını , bu sebeple de diğer kardeşleri , annesi, babası, yakınları şehid edildiği halde o katliamdan tek sağ kurtulanın o olduğunu biliyoruz.
Madem Noel Baba’yı o kadar tanıttık o halde İmam Zeynel Abidin(R.A) Hazretlerini de biraz daha tanıtalım.
Tam künyesi Ebu Muhammed Ali bin Hüseyin bin Ali bin Ebu Talibtir. Babası Hz. Hüseyin, annesi ise son İran-Sasani Hükümdarı III. Yezdcert’in kızı olan Şehr-i Bânû Gazele’dir.( Osmanlı Padişah annelerinin hep yabancı kadınlar olmasını eleştirenler buna ne derler bilemiyorum. Hz. Hüseyin(R.A) de yabancı bir hanımla evlenmiş: Hz. Zeynel Abidin’in(R.A) annesinin kökeni bir Arap olmadığı gibi din olarak da bir Mecusi, yani ateşe tapan. ) 654 yılında Medine’de doğmuştur.
Çok secde ettiği için ‘’Seccad’, ve çok ibadet etmekten dolayı alın ve dizleri nasırlaşmış olduğundan ‘’Zu’s-Sefinat’’ Gibi lakaplarla da anılırdı.
Kerbela olayından sonra kendisini tamamen dine ve ilim çalışmalarına vermiş olmakla beraber Emeviler ondan hep çekindiler. Zaman zaman hapis, sürgün ve benzeri işkenceler yaşadı ve 714 yılında Emevi Halifesi Hişam’ın emriyle zehirletilerek öldürüldüğü rivayet edilir.
Şimdi gelelim Hz. Zeynel Abidin’in(R.A) bir diğer özelliğine ki yazımızın ana konusu da buydu zaten. Bu özelliğini ise biz değil doğrudan doğruya onun oğlu ve 5. İmam olan İmam Bakır Hazretleri(R.A) anlatsın bize.
İmam Bakır(R.A) , babası Zeynel Abidin hakkında diyor ki:
“Babam İmam Seccad(R.A) , gecenin zil karanlığında evden çıkıyordu, içerisinde dirhem ve dinar demetleri olan dağarcığı sırtına atarak onları fakirlere götürüyordu. Bazen de sırtına ekmek veya odun alarak yoksulların kapılarına gidip o kapıları çalıyordu, evden çıkana o getirdiği şeylerden veriyordu. Fakire bir şey verdiğinde ise tanınmaması için yüzünü kapatıyordu.
Fakir ve yoksullar, İmam vefat ettiğinde, o bağışları bir daha göremeyince, kendilerine bağışta bulunan şahsın İmam Zeynel Abidin(R.A) olduğunu anlamış oldular. İmam’a gusül vermek için onu gasil haneye bıraktıklarında( Yani cenazesini yıkayacakları zaman) onun sırtında, devenin dizindeki izi andıran bir iz gördüler. Bu iz, sırtında yoksulların evlerine taşıdığı dağarcıkların bıraktıkları izdi…
And olsun ki, babam İmam Seccad(R.A), Medine halkının fakirlerinden yüz fakir ailenin geçimini sağlıyordu. Sofrasının başına, çaresiz yetim, âma, kötürüm ve yoksulların hazır olmasını severdi. Kendi eliyle onlara yemek yedirirdi. Onlardan aile sahibi olanların ailelerine yemek götürüyordu.” ( Bunlar sadece İmam Bakır Hazretlerinin(R.A) sözleri değil. Daha pek çok kaynakta Hz. Zeynel Abidin(R.A) bu şekilde tanıtılıyor.)
Evet…Bizler maalesef yanına gelip ondan sadaka isteyen birine ‘’Azığımı ahrete taşıyan kişiye merhaba’’ Diyen, taşıdığı yardım malzemesini kimin getirdiği bilinmesin diye yüzünü kapatan, sırtında -küfe taşımak sebebiyle- yaralar oluşan,kendisine ‘’Senden sadaka isteyen herkese bir şeyler veriyorsun ya fakir değilse?’’ diyenlere ‘’ Ya fakirse?’’ diye cevap veren Hz. Zeynel Abidin’i(R.A) değil de evlere ‘’Ho ho hooo’’ sesleriyle bacalardan giren, Ren geyikleriyle göklerde dolaşan ve gerçekte hiç kimseye hiçbir şey getirmeyen hayali Noel Babayı tanıyoruz. Zeynel Abidin Hazretlerini(R.A) herkesten daha fazla tanımaları ve tanıtmaları gerekenler ( Sanırım kimleri kast ettiğimi açıklamama gerek yok) bu konuda bir çaba içine gireceklerine canla başla Noel Baba savunması yapıyorlar. ( Hani iyilik ve hoşgörü timsali Aziz Nikola savunulsa gam yemeyeceğim de Coca Colanın yarattığı Noel Baba’yı savunmak bayağı komik oluyor.)
Evet. Hz. Ali’nin torunu Zeynel Abidin’i(R.A) değil, Haddon Sundblum’un yarattığı Noel Babayı tanıyoruz
Neyse…Yazımızı Hz. Zeynelabidin’in(R.A) ‘’ Sahife-i Seccadiye’’ adlı ve içinde 57 dua bulunan kitabından bir dua ile noktalayalım:
Herkese mutlu ve huzurlu daha nice yeni yıllar diliyorum.
İşte o dua:
---------------------------------------------------------------------------------------------------------
Bismillahirrahmanırrahim (Rahman ve Rahim olan ALLAH’ın adıyla)
Ey günahkarların rahmetinden imdat diledikleri,Ey zorda kalanların ihsanına sığındıkları,Ey hatalıların korkusundan feryat ettikleri,Ey yalnızlık çeken gariplerin can dostu,Ey sıkıntı içindeki kederlilerin kurtuluş mercii,Ey yardımsız terk edilmiş kimsesizlerin medetkarı,Ey kapılardan kovulmuş muhtaçların yardımcısı olan ALLAH’ım!
Rahmeti ve ilmiyle her şeyi kuşatan SENSİN.Nimetinden her varlığa pay ayıran SENSİN.Affı cezasından daha yüksek olan SENSİN.Rahmeti gazabının önünde giden SENSİN.İhsanı esirgemesinden daha çok olan SENSİN.Bütün yaratılmışları engin ilim ve rahmetiyle kuşatan SENSİN.Lütufta bulunduklarına ceza vermek istemeyen SENSİN.Kendisine karşı gelenlere ceza vermede aşırı gitmeyen SENSİN!Ben ise ,ya Rabbi,kendisini duaya çağırıp da, çağrına "Başım,gözüm üstüne!" deyip icabet eden aciz bir kulunum.İşte ben kendimi huzuruna atmış bulunmaktayım.Günahların belini büktüğü bir kimseyim.Hatalarla ömrünü boşa tüketmiş,Sana karşı hiç kendisine yakışmaz cahilliğinden dolayı emirlerine karşı gelmiş bir günahkarım.
Ya Rabbi,dua eden kuluna merhamet eder misin ki, Sana yalvarıp yakarayım?Göz yaşları içerisinde kapına geleni affeder misin ki, göz yaşlarımı sel edeyim?Zillet içerisinde yerlere yüz süreni bağışlar mısın?Sana bel bağlayarak yoksulluğunu dile getirenin ihtiyacını karşılar mısın?Ya Rabbi,Senden başka ihsan edecek kimsesi bulunmayanı eli boş çevirme.Senden başka ihtiyacı giderecek kimsesi olmayanı yardımsız bırakma.Ya Rabbi,
Hz.Muhammed(S.A.V.) ve Aline salat eyle.Ben Sana yönelmişken yüzünü benden çevirme.Sana isteğimi arz etmişken beni mahrum bırakma.Huzuruna el pençe divan durmaya gelmişken beni red ile karşılama.Zatını rahmetle niteleyen Sensin.Hz.Muhammed(S.A.V.) ve Aline salat eyle,bana da merhamet buyur.Zatına "Affedici" ismini veren Sensin,beni de affet.Korkudan göz yaşlarımın akışını,azametinden kalbimin ürperişini,heybetinden el ve ayaklarımın titreyişini şüphesiz görüyorsun.Tüm bunlar,kötü amellerimden dolayı Senden haya ettiğim içindir.Sana yalvarmaktan bu yüzden sesim kısılmış ,el açıp dua etmekten dilim tutulmuştur.
Ya Rabbi,Sana hamd olsun.Nice ayıplarım var ki,Sen üzerini örtmüş,beni rezil rüsva etmemişsin.Nice günahlarım var ki, üstünü kapatmış, beni teşhir etmemişsin.Nice çirkinliklerim var ki,Sen çok iyi bildiğin halde üzerinden perdeyi yırtmamış,ayıbını bir tasma gibi boynuma geçirmemiş,kusurlarımı yakalamak için fırsat kollayanlara ve üzerimdeki nimetlerini kıskananlara karşı beni rezil etmemişsin.Sonra tüm bu lütufların bile, yine Senin bildiğin başka kötülüklerin peşinde koşmama engel olmamıştır. Doğru yoluna karşı benden daha cahil kim olabilir ki?Şansını kullanmakta benden daha gafili var mı ki?Nefsini ıslah etmekten benden daha uzak kimse bulunabilir mi ki?Ben ki, bolca lütfettiğin nimetlerini, beni sakındırdığın işlerde kullanmaktayım.Haksızlığa benden daha çok dalmış,kötülüğe karşı cüretkar kim var ki?Ben ki ,Senin davetin ile, kendisini çok iyi tanıdığım,hilelerine defalarca tanık olduğum şeytanın vesvesesi arasında kaldığımda,Senin davetin Cennete onunkinin Cehenneme olduğunu bile bile onun çağrısına uyuyorum!
Seni her türlü kusurdan tenzih ederim.Nefsim hakkında tanıklık ettiğim ve sayıp döktüğüm bu çirkin gizli işlerim ne kadar hayrete değerse,bana karşı bunca hilmin ve cezalandırmada acele etmeyişin de o kadar hayranlık uyandırıcıdır.Şüphesiz bu ,benim Senin yanındaki değerimden dolayı değildir.Aksine engin hilmin ve bana olan lutuf ve kereminden ileri gelmektedir.Böylece, gazabın celb edici günahlardan el çekmeme,benliğimi yıpratan kötülüklerden vazgeçmeme fırsat tanıyorsun.Çünkü,kulunu affetmeyi ,onu cezalandırmaktan daha çok seviyorsun.
Ya Rabbi,ben Sana tüm ayıplarımı tek tek sayamayacak ve günahlarımı anamayacak kadar günahkarım.Hayatımda çirkin izler bırakmış,kötü fiiler işlemiş,batıl işlere cürretkarlık göstermiş,taatinde gevşek davranmış, tehditlerini dikkate almamış biriyim.Tüm bu acı itiraflarımla,günahkarların durumunu yeniden yoluna koyan şefkatini celbetmek istiyor,suçluların boynundaki boyunduruğu çözen rahmetini umuyorum.
ALLAH’ım işte boynum; günahlar birer birer tasma gibi sarmış. Hz.Muhammed(S.A.V.) ve Aline salat eyle ve boynumdaki günah boyunduruğunu affınla çöz.İşte sırtım;
günah yükü altında kırılmak üzere,Hz.Muhammed(S.A.V.) ve Aline salat eyle ve lütfunla yükümü hafiflet!
Ya Rabbi ,huzurunda kirpiklerim dökülünceye kadar ağlasam,sesim kesilinceye kadar feryat etsem,ayaklarım şişinceye kadar kıyamda ,belim kırılıncaya kadar rüküda dursam,göz bebeklerimi kaybedinceye kadar secdeye kapansam,ömrümün sonuna kadar bu halde toprak yesem,hayatım boyunca göz yaşımı içsem,dilim kuruyuncaya dek hep Seni ansam ve Sana karşı utancımdan dolayı başımı kaldırıp yukarı bakmasam,günahlarımdan bir tanesinin bile silinmesini hak edemem.Bağışlamana layık bulup bağışlıyor,affına layık görüp affediyorsan,bu kesinlikle benim bunu gerekli hale getirdiğimden değildir ve bir zorlunluluk olarak buna hak kazanmış değilim.Çünkü,Sana daha ilk karşı gelişimde cezam cehennemdir.Dolayısıyla bana azap edecek olsan zulmetmiş olmazsın .............................................
.
..........Senin her şeye gücün yeter. ALLAH,Hz.Muhammed(S.A.V.) ve temiz âline(Ailesine) salat eylesin!....
RESİMLER:
1- Aziz Nikola
2- Karikatürist Thomas Nast’ın çizdiği Noel Baba Resimlerinden biri.
3- Günümüz Noel Babasının mucidi Haddon Sundblum
4- Günümüz Noel Babası
5- Hz. Zeynel Abidin’in hayatı ile ilgili bir filmden bir sahne.
6- Hz. Zeynel Abidin’in temsili bir resmi
7- Hz. Zeynel Abidin’in toplam 57 duasını içeren Sahife-i Seccadiye adlı eser.
YORUMLAR
Kaleminize yüreğinize sağlık saygı değer hocam. Yine yazınızın sayesinde pek çok bilgiler elde ettim.
Selamlar ve saygılar.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Yazıdan murat, İmam Zeynel Abidin Hazretlerinin duasının, 'galiba tanrılar çıldırmış olmalı' diyerek seyrettiğimiz alemin alternatifi olan insanca bir hassasiyetin belgesi, bilgisi ve bilinci olduğunu haber vermek...
Bu da yine saygıdeğer Sami hocamızın işi olurdu...
Varolasın hocam...
Saygılarımla.
sami biberoğulları
Bir ilave de ben yapayım senim yorumuna.
Biz adeta emir erimizden ister gibi '' Ver '' derken İmam Zeynel Abidin ve o ulu insanlar ne kadar acziyet içinde boyun büküyorlar değil mi?
Biraz da bunu göstermek istemiştim.
Selam ve sevgilerimle.
Daha sonra dünyanın en açıkgöz tüccarları olan İtalya’nın Bari şehri denizcileri 6. Yüzyılda Demre’ye gelip Aziz Nikola’nın kemiklerini mezardan çıkarmışlar ve götürüp Bari şehrinde bir mezara gömmüşler.
Bari'li denizcilerin geliş tarihi 1087; Selçuklu işgalinin yarattığı karışıklıktan faydalanıp kemiklerin bir bölümünü Bari'ye götürüyorlar (6. yüzyıl Doğu Roma'nın en güçlü olduğu devir; böyle bir müdahale yapmaları olası değil. Kaldı ki 1071 e kadar da Bari Bizans toprağı) Denizciler kemiklerin tamamını götürmüyor; kalanlar da Dördüncü Haçlı seferi sırasında Venediklilerce yağmalanıyor)
Çam ağacı ise Hristiyanlıkta 16. yüzyılla beraber kutlamanın parçası olur. Kökenleri pagandır (Hem Keltlerde, hem de Germenlerde var); Hristiyanlığın çok tanrılı dinlerden aldığı miraslardan biridir.
5. resimdeki "Gecenin soğuğunda Medine'nin sokaklarında" ibaresi dikkatimi çekti. Biraz karıştırınca Medine'nin iklimi ile ilgili aşağıdaki cümleye denk geldim:
"Winters are milder, with temperatures from 12 °C (54 °F) at night to 25 °C (77 °F) in the day". (Kışlar yumuşaktır; sıcaklık gece 12 dereceden gündüz 25 dereceye değişir)
12 derece pek de o kadar ayaz değil.
"( Hani iyilik ve hoşgörü timsali Aziz Nikola savunulsa gam yemeyeceğim de Coca Colanın yarattığı Noel Baba’yı savunmak bayağı komik oluyor.)"
Noel Baba, yılbaşından farklı bir tarihte kutlanan bir Hristiyan bayramın figürlerinden biri. Onu alıp da yılbaşına getiren bizim, yerli tüccarlar. Yabancı tüccarın yarattığı imajı yerli tüccarın kullanmasından daha doğal ne olabilir?
Saygılarımla.
sami biberoğulları
Barilili denizciler ile ilgili bilgiyi işin doğrusu Wikipedi den aldım. Orada o şekilde belirtiliyordu.
Doğu Roma'nın en güçlü olduğu devirde yine Doğu Roma vatandaşı olan insanların Demre gibi bir kıyı kasabasına gelip bir iki saatte o kemikleri alıp götürmeleri sanırım hiç de zor bir olay olmazdı. Neticede Bizans topraklarından dışarı çıkmadığı için Bizans İmparatorluğunun da buna pek ses çıkaracağını zannetmem. Asıl zor olan Karışıklık içinde dahi olsa tamamen yabancı bir devletin ( Selçuklularun ) Hakimiyeti altındayken o kemikleri alıp götürmüş olmalarıdır.
Ancak yine de fazla iddiacı olmayacağım bu konuda.
Çam ağacı konusunu belirttim. Bizim hocaların anlatısı böyleydi ama Hristiyanlar gerçekten de Hz. İsa'nın bir çam ağacına konacağına mı inanıyorlar orasını bilemiyorum
Medine'nin soğuğu benim de dikkatimi çekti ama o yazıyı yazan şahsın olayı biraz daha dramatik hale getirmek için kullandığı bir ibare olsa gerek.
Noel baba figirünü almaya gelince: Batıdan ne geldi de almadık ki. )))
Selam ve sevgilerimle.
İlhan Kemal
He was buried in his church at Myra, and by the 6th century his shrine there had become well-known. In 1087 Italian sailors or merchants stole his alleged remains from Myra and took them to Bari, Italy
Myra'daki kilisesine gömüldü ve 6. yüzyıldan itibaren yatırı ün kazandı. 1087 de İtalyan genizciler ya da tüccarlar kendisinden kalanları ...
6. yüzyıl tartışmasına dönersek o dönemde İtalya da Doğu Roma/Bizans kontrolü altında. Bu tip bir hırsızlık idari yönden büyük sorunlara yol açacağı için otoriteler tarafından göz yumulacak bir davranış değil.
Biraz daha akademik kaynaklara yönelirsek the Cult of St Nicholas in the Early Christian North adlı makaleden alıntılayabiliriz:
The most influential event in this process was, of course, the translation of the relics of St Nicholas from Myra to Bari in 1087, undertaken by
Italian Normans, which led to the establishment in 1089 of the Catholic feast on 9 May dedicated to this event. As a result of these developments, St Nicholas became a popular saint all around Europe during the 12th century, when the number of Latin manuscripts
with the hagiographic works dedicated to the saint increased considerably.
Burada da kemiklerin Bari'ye taşınma tarihi olarak 1087 verilmiş, hatta olayın şerefine 1089 dan sonra Mayıs 9 da bunun kutlanması kilisenin (Katolik) takvimine alınmış.
Son olarak da Wikipedia'nın ingilizce versiyonu da yukarıdaki takvime uyuyor. Demek ki sorun Türkçe çeviri yapanlarda diyecektim ama Türkçe Wiki'ye bakınca da şu cümleleri gördüm:
6. yy'a gelindiğinde türbesinin ünü bayağı yayılmıştı. 1087 yılında İtalyan denizciler ya da tüccarlar kemiklerini İtalya'nın Bari kentine götürdüler.
sami biberoğulları
Evet burada hata tamamen bana ait. Okuduğumu yanlış anlamışım ve 1087 gözden kaçmış. lakin bu tarihin çok da önem arz ettiği kanaatinde değilim. Neticede Anadolumuzdan Bari'ye taşınmış Aziz Nikola'nın kemikleri..
Yine de daha dikkatli olmam gerekiyor.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
İlhan Kemal
Harika bir yazı olmuş. İnsana bir şeyler katan kültür adına bilgilenmek adına gayet yerinde bir yazı. Hem burada Noel Baba'nın nasıl ortaya çıktığını hem de nasıl kapitalizmin bir aracı yapıldığını öğrenmiş oluyoruz. Ayrıca Zeynel Abidin efendimizi de yine bu satırlarda tanımış olmak ve onun yaptığı işin pek basında reklamı yapılmadığından unutulmuş gibi zannedilse de bilenler ve araştıranların bizlere aktarmasıyla umalım ki bu bilgi de geniş kitlelere yayılsın. Yürekten teşekkürler kayda değer bir yazıydı...
Ahmet Zeytinci tarafından 1/1/2016 6:50:12 PM zamanında düzenlenmiştir.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Teşekkür ederim kendi adıma ..onca ' Noel safsatalrından sonra bu Işık iyi geldi..
Tebrikler..Yeni yılınız kutlu olsun.
sami biberoğulları
Selam ve saygılar.
Hocam özellikle Zeynül Abidin hz İ müstakil olarak anlatan bir makalenizi bekliyorum.Çok teşekkürler
sami biberoğulları
Sadece Zeynel Abidin Hazretlerini değil 12 İmamın tamamını kapsayan bir yazı dizisi ele alabilirim.
Bu işler biraz da nasip işi. Ya nasip diyelim.
Selam ve sevgilerimle.
farzımuhal
Sami Hocam.
Çok keyifli düşündüren ve bilgilendiren nefis bir yazıydı.
Gurur duyacağımız ne kadar önemli şahsiyetlerimiz varmış. Sayenizde öğrenmiş oluyoruz. Teşekkürler.
Kaleminize emeğinize sağlık.
Yeni yılınız kutlu olsun.
Saygı ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.